5014 Kayıt Bulundu.
Bize Süleyman b. Harb, ona Hammad b. Zeyd, ona Yahya b. Said, ona Ensar'ın mevlâsı Büşeyr b. Yesar ona da Rafi b. Hadic ve Sehl b. Ebu Hasme şöyle rivayet etmiştir: Abdullah b. Sehl ve Muhayyisa b. Mesud birlikte Hayber'e gelmişlerdi. Hurmalıklar içinde birbirlerinden ayrıldılar. Abdullah b. Sehl de (burada) öldürüldü. Abdurrahman b. Sehl ve İbn Mesud'un oğulları Huveyyisa ile Muhayyisa, Hz. Peygamber'e (sav) geldiler ve (öldürülen) arkadaşlarının durumu hakkında konuştular. Abdurrahman söze başladı fakat oradakilerin en küçüğüydü. Hz. Peygamber (sav) ona "(ilk söz konusunda) büyüğe öncelik ver." buyurdu -Yahya "(ilk) söz büyük olanındır" şeklinde rivayet etmiştir-. Böylece onlar arkadaşlarının durumu hakkında konuştular. Hz. Peygamber (sav) de onlara: "Maktulünüzün veya arkadaşınızın (Hayberliler tarafından) öldürüldüğüne sizden elli kişinin yemin etmesi yoluyla (diyet) hakkı elde etmek ister misiniz?" diye sordu. Onlar da: "Ey Allah'ın Rasulü (sav), biz bu işi görmedik ki (nasıl yemin edelim?)" dediler. Hz. Peygamber (sav) de onlara: "Öyleyse Yahudiler'den elli kişinin (bu cinayeti biz işlemedik şeklinde) yemin etmesi sizin davanızı düşürür" buyurdu. Dediler ki: "Ey Allah'ın Rasulü (sav) Yahudiler kâfir bir topluluktur (onların yeminlerine güvenemeyiz)." Hz. Peygamber de (sav) onun diyetini Beytülmal'den ödedi. Sehl dedi ki: "Ben (Hz. Peygamber'in diyet olarak verdiği) o develerin toplandığı ağıla vardığımda bir dişi deve ayağıyla beni tekmelemişti." Leys dedi ki: Bana Yahya, ona Büşeyr, ona da Sehl rivayet etti. Yahya, "Büşeyr'in, '(Sehl), Rafi b. Hadic'le birlikte nakletti' dediğini sanıyorum." dedi. İbn Uyeyne ise, "Bize Yahya, Büşeyr'den o da Sehl'den tek başına rivayet etmiştir." dedi.
Açıklama: Muallak hadis: Leys b. Sa'd ile Buhari arasında inkita vardır.
Bize Süleyman b. Harb, ona Hammad b. Zeyd, ona Yahya b. Said, ona Ensar'ın mevlâsı Büşeyr b. Yesar ona da Rafi b. Hadic ve Sehl b. Ebu Hasme şöyle rivayet etmiştir: Abdullah b. Sehl ve Muhayyisa b. Mesud birlikte Hayber'e gelmişlerdi. Hurmalıklar içinde birbirlerinden ayrıldılar. Abdullah b. Sehl de (burada) öldürüldü. Abdurrahman b. Sehl ve İbn Mesud'un oğulları Huveyyisa ile Muhayyisa, Hz. Peygamber'e (sav) geldiler ve (öldürülen) arkadaşlarının durumu hakkında konuştular. Abdurrahman söze başladı fakat oradakilerin en küçüğüydü. Hz. Peygamber (sav) ona "(ilk söz konusunda) büyüğe öncelik ver." buyurdu -Yahya "(ilk) söz büyük olanındır" şeklinde rivayet etmiştir-. Böylece onlar arkadaşlarının durumu hakkında konuştular. Hz. Peygamber (sav) de onlara: "Maktulünüzün veya arkadaşınızın (Hayberliler tarafından) öldürüldüğüne sizden elli kişinin yemin etmesi yoluyla (diyet) hakkı elde etmek ister misiniz?" diye sordu. Onlar da: "Ey Allah'ın Rasulü (sav), biz bu işi görmedik ki (nasıl yemin edelim?)" dediler. Hz. Peygamber (sav) de onlara: "Öyleyse Yahudiler'den elli kişinin (bu cinayeti biz işlemedik şeklinde) yemin etmesi sizin davanızı düşürür" buyurdu. Dediler ki: "Ey Allah'ın Rasulü (sav) Yahudiler kâfir bir topluluktur (onların yeminlerine güvenemeyiz)." Hz. Peygamber de (sav) onun diyetini Beytülmal'den ödedi. Sehl dedi ki: "Ben (Hz. Peygamber'in diyet olarak verdiği) o develerin toplandığı ağıla vardığımda bir dişi deve ayağıyla beni tekmelemişti." Leys dedi ki: Bana Yahya, ona Büşeyr, ona da Sehl rivayet etti. Yahya, "Büşeyr'in, '(Sehl), Rafi b. Hadic'le birlikte nakletti' dediğini sanıyorum." dedi. İbn Uyeyne ise, "Bize Yahya, Büşeyr'den o da Sehl'den tek başına rivayet etmiştir." dedi.
Açıklama: Muallak hadis: Leys b. Sa'd ile Buhari arasında inkita vardır.
Bize Süleyman b. Harb, ona Hammad b. Zeyd, ona Yahya b. Said, ona Ensar'ın mevlâsı Büşeyr b. Yesar ona da Rafi b. Hadic ve Sehl b. Ebu Hasme şöyle rivayet etmiştir: Abdullah b. Sehl ve Muhayyisa b. Mesud birlikte Hayber'e gelmişlerdi. Hurmalıklar içinde birbirlerinden ayrıldılar. Abdullah b. Sehl de (burada) öldürüldü. Abdurrahman b. Sehl ve İbn Mesud'un oğulları Huveyyisa ile Muhayyisa, Hz. Peygamber'e (sav) geldiler ve (öldürülen) arkadaşlarının durumu hakkında konuştular. Abdurrahman söze başladı fakat oradakilerin en küçüğüydü. Hz. Peygamber (sav) ona "(ilk söz konusunda) büyüğe öncelik ver." buyurdu -Yahya "(ilk) söz büyük olanındır" şeklinde rivayet etmiştir-. Böylece onlar arkadaşlarının durumu hakkında konuştular. Hz. Peygamber (sav) de onlara: "Maktulünüzün veya arkadaşınızın (Hayberliler tarafından) öldürüldüğüne sizden elli kişinin yemin etmesi yoluyla (diyet) hakkı elde etmek ister misiniz?" diye sordu. Onlar da: "Ey Allah'ın Rasulü (sav), biz bu işi görmedik ki (nasıl yemin edelim?)" dediler. Hz. Peygamber (sav) de onlara: "Öyleyse Yahudiler'den elli kişinin (bu cinayeti biz işlemedik şeklinde) yemin etmesi sizin davanızı düşürür" buyurdu. Dediler ki: "Ey Allah'ın Rasulü (sav) Yahudiler kâfir bir topluluktur (onların yeminlerine güvenemeyiz)." Hz. Peygamber de (sav) onun diyetini Beytülmal'den ödedi. Sehl dedi ki: "Ben (Hz. Peygamber'in diyet olarak verdiği) o develerin toplandığı ağıla vardığımda bir dişi deve ayağıyla beni tekmelemişti." Leys dedi ki: Bana Yahya, ona Büşeyr, ona da Sehl rivayet etti. Yahya, "Büşeyr'in, '(Sehl), Rafi b. Hadic'le birlikte nakletti' dediğini sanıyorum." dedi. İbn Uyeyne ise, "Bize Yahya, Büşeyr'den o da Sehl'den tek başına rivayet etmiştir." dedi.
Açıklama: Muallak hadis: Süfyan b. Uyeyne ile Buhari arasında İnkita vardır.
Bize Kuteybe, ona Leys, ona Yezîd b. Ebu Habîb, ona Ebu Hayr, ona da Ukbe b. Âmir (ra) şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber'e (sav) "Ey Allah’ın Rasulü! Sen bizi sefere gönderiyorsun. Biz de seferde bazı kimselerin yanında konaklıyoruz ama bize yemek bile vermiyorlar. Bu hususta ne buyurursunuz?" diye sorduk. Hz. Peygamber (sav) şöyle cevap verdi: "Bir topluluğa konuk olduğunuzda sizin için misafire yaraşır şeyler yaparlarsa bunu kabul edin. Eğer yapmazlarsa onlardan misafirin gereken hakkını alın."
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Ca'fer b. Avn, ona Ebu Umeys, ona Avn b. Ebu Cuhayfe, ona da babası (Vehb b. Vehb) şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber (sav) Selmân ile Ebu Derdâ'yı kardeş yapmıştı. Bir gün Selman, Ebu Derdâ'yı ziyaret etti. Eve gidince, Ümmü Derdâ'nın yıpranmış eski elbiseler giydiğini gördü. Ona 'Bu halin nedir?' diye sordu. ÜmmübDerdâ, 'Kardeşin Ebu Derdâ'nın dünya ile alakası yok' diye cevap verdi. Ardından Ebu Derdâ da geldi, Selmân için yemek yaptı ve 'Sen ye, ben oruçluyum' dedi. Selmân 'Sen yemezsen ben de yemem!' deyince Ebu Derdâ yemekten yedi. Geceleyin Ebu Derdâ (namaz için) kalktı. Selmân ona, 'Yat, uyu!' dedi. Bunun üzerine biraz uyudu. Selmân da uyudu. Sonra tekrar kalkmak istedi. Selmân yine 'Uyu!' dedi. Gecenin sonuna doğru Selmân 'Haydi şimdi kalk' dedi. Birlikte namaz kıldılar. Selman, Ebu Derdâ'ya, 'Rabbinin sende hakkı vardır. Nefsinin sende hakkı vardır. Ailenin de sende hakkı vardır. Her hak sahibine hakkını ver' dedi. Ebu Derdâ, Hz. Peygamber'e (sav) gelip bu durumu söyledi. Hz. Peygamber (sav) de 'Selmân doğru söylemiş' buyurdu. Hadisin isnadında ismi geçen Ebu Cuhayfe'nin adı Vehb es-Süvâî'dir. Ona Vehb el-Hayr da denilir.
Bize Ayyâş b. Velîd, ona Abdüla'lâ, ona Saîd el-Cüreyrî, ona Ebu Osman, ona da Abdurrahman b. Ebu Bekir (r.anhüma) şöyle rivayet etmiştir: Ebu Bekir, bir grup insanı misafir etmiş ve oğlu Abdurrahman'a "Misafirlerini al. Ben Hz. Peygamber'in (sav) yanına gidiyorum. Sen onların yemeklerini ben gelmeden ver." dedi. Abdurrahman eve geçti ve onlara evdeki yemeklerden getirdi ve "Buyurun yiyin" dedi. Misafirler, "Evimizin sahibi nerede?" diye sordular. O [Abdurrahman] yine "Buyurun siz yiyin" dedi. Misafirler, "Evimizin sahibi gelmeden yemeyeceğiz" diye cevap verdiler. [Abdurrahman] "Bizim ev sahipliğimizi kabul edip yiyin. Siz yemek yemeden Ebu Bekir, gelirse bize kızar" dedi. Yine de misafirler, bir şey yemediler. Babamın bana kızacağını anladım. Eve geldiğinde bir köşeye saklandım. "Ne yaptınız böyle?" diye sordu. Sonra "Abdurrahman!" diye seslendi. Hiç sesimi çıkarmadım. Tekrar "Abdurrahman!" diye seslendi. Yine sesimi çıkarmadım. Sonra "Seni cahil! Yemin olsun ki sesimi duyuyorsan hemen buraya gel!" dedi. Saklandığım yerden çıktım ve "Misafirlerine sor" dedim. Onlar da "Oğlun doğru söylüyor, bize yemek getirdi" dediler. Ebu Bekir, "Sadece beni beklediniz öyle mi! Vallahi bu gece bu yemeğe ağzımı sürmem." dedi. Misafirler, "Sen yemezsen biz de yemeyiz" diye karşılık verdiler. Ebu Bekir "Daha önce hiç böyle kötü bir gece görmemiştim! Yazık size. Neden bizim ikramımızı kabul etmiyorsunuz. [Abdurrahman'a seslenerek] yemeğini getir!" dedi. Yemek gelince elini yemeğe uzattı ve besmele çekti. "İlk ettiğim yemin şeytandandır." dedi ve yemekten yedi. Bunun üzerine misafirler de yediler.
Bana Muhammed b. Müsennâ, ona İbn Ebu Adî, ona Süleyman, ona Ebu Osman, ona Abdurrahman b. Ebu Bekir (r.anhüma) şöyle rivayet etmiştir: Ebu Bekir, bir misafir veya misafirler getirmişti. Kendisi akşamleyin Hz. Peygamber'in (sav) yanında kalmıştı. Eve gelince annem ona "Bu akşam misafirlerinin yanında duramadın" dedi. Babam, "Onlara yemek vermedin mi hala?" diye sorunca annem, "Onlara yemek teklif ettik; fakat kabul etmediler." dedi. Bunun üzerine Ebu Bekir kızdı, söylendi, beddua etti, yemekten yemeyeceğine yemin etti. Ben saklanmıştım. "Ey cahil!" diye seslendi. Annem de babam yemedikçe yemeyeceğine yemin etti. Misafirler de aynı yemini ettiler. Bunun üzerine Ebu Bekir, "Bu durum şeytandandır." dedi ve yemeği istedi. Kendisi yedi, misafirler de yediler. (Misafirler] yemekten lokma aldıkça [sanki] yemek alt tarafından çoğalıyordu [bereketleniyordu]. Bunun üzerine babam, anneme "Ey Firâsoğullarının kızı, bu durum da nedir?" diye sordu. Annem, "Gözümün nuruna yemin olsun ki yemek, biz yemeden önceki halinden bile daha fazla" dedi. [Daha sonra] Hepsi yediler. Ebu Bekir, yemeğin artanını Hz. Peygamber'e (sav) yolladı ve Onun (sav) da o yemekten yediğini söyledi.
Bize Süleyman b. Harb, ona Hammad b. Zeyd, ona Yahya b. Said, ona Ensar'ın mevlâsı Büşeyr b. Yesar ona da Rafi b. Hadic ve Sehl b. Ebu Hasme şöyle rivayet etmiştir: Abdullah b. Sehl ve Muhayyisa b. Mesud birlikte Hayber'e gelmişlerdi. Hurmalıklar içinde birbirlerinden ayrıldılar. Abdullah b. Sehl de (burada) öldürüldü. Abdurrahman b. Sehl ve İbn Mesud'un oğulları Huveyyisa ile Muhayyisa, Hz. Peygamber'e (sav) geldiler ve (öldürülen) arkadaşlarının durumu hakkında konuştular. Abdurrahman söze başladı fakat oradakilerin en küçüğüydü. Hz. Peygamber (sav) ona "(ilk söz konusunda) büyüğe öncelik ver." buyurdu -Yahya "(ilk) söz büyük olanındır" şeklinde rivayet etmiştir-. Böylece onlar arkadaşlarının durumu hakkında konuştular. Hz. Peygamber (sav) de onlara: "Maktulünüzün veya arkadaşınızın (Hayberliler tarafından) öldürüldüğüne sizden elli kişinin yemin etmesi yoluyla (diyet) hakkı elde etmek ister misiniz?" diye sordu. Onlar da: "Ey Allah'ın Rasulü (sav), biz bu işi görmedik ki (nasıl yemin edelim?)" dediler. Hz. Peygamber (sav) de onlara: "Öyleyse Yahudiler'den elli kişinin (bu cinayeti biz işlemedik şeklinde) yemin etmesi sizin davanızı düşürür" buyurdu. Dediler ki: "Ey Allah'ın Rasulü (sav) Yahudiler kâfir bir topluluktur (onların yeminlerine güvenemeyiz)." Hz. Peygamber de (sav) onun diyetini Beytülmal'den ödedi. Sehl dedi ki: "Ben (Hz. Peygamber'in diyet olarak verdiği) o develerin toplandığı ağıla vardığımda bir dişi deve ayağıyla beni tekmelemişti." Leys dedi ki: Bana Yahya, ona Büşeyr, ona da Sehl rivayet etti. Yahya, "Büşeyr'in, '(Sehl), Rafi b. Hadic'le birlikte nakletti' dediğini sanıyorum." dedi. İbn Uyeyne ise, "Bize Yahya, Büşeyr'den o da Sehl'den tek başına rivayet etmiştir." dedi.
Bize Süleyman b. Harb, ona Hammad b. Zeyd, ona Yahya b. Said, ona Ensar'ın mevlâsı Büşeyr b. Yesar ona da Rafi b. Hadic ve Sehl b. Ebu Hasme şöyle rivayet etmiştir: Abdullah b. Sehl ve Muhayyisa b. Mesud birlikte Hayber'e gelmişlerdi. Hurmalıklar içinde birbirlerinden ayrıldılar. Abdullah b. Sehl de (burada) öldürüldü. Abdurrahman b. Sehl ve İbn Mesud'un oğulları Huveyyisa ile Muhayyisa, Hz. Peygamber'e (sav) geldiler ve (öldürülen) arkadaşlarının durumu hakkında konuştular. Abdurrahman söze başladı fakat oradakilerin en küçüğüydü. Hz. Peygamber (sav) ona "(ilk söz konusunda) büyüğe öncelik ver." buyurdu -Yahya "(ilk) söz büyük olanındır" şeklinde rivayet etmiştir-. Böylece onlar arkadaşlarının durumu hakkında konuştular. Hz. Peygamber (sav) de onlara: "Maktulünüzün veya arkadaşınızın (Hayberliler tarafından) öldürüldüğüne sizden elli kişinin yemin etmesi yoluyla (diyet) hakkı elde etmek ister misiniz?" diye sordu. Onlar da: "Ey Allah'ın Rasulü (sav), biz bu işi görmedik ki (nasıl yemin edelim?)" dediler. Hz. Peygamber (sav) de onlara: "Öyleyse Yahudiler'den elli kişinin (bu cinayeti biz işlemedik şeklinde) yemin etmesi sizin davanızı düşürür." buyurdu. Dediler ki: "Ey Allah'ın Rasulü (sav) Yahudiler kâfir bir topluluktur (onların yeminlerine güvenemeyiz)." Hz. Peygamber de (sav) onun diyetini Beytülmal'den ödedi. Sehl dedi ki: "Ben (Hz. Peygamber'in diyet olarak verdiği) o develerin toplandığı ağıla vardığımda bir dişi deve ayağıyla beni tekmelemişti." Leys dedi ki: Bana Yahya, ona Büşeyr, ona da Sehl rivayet etti. Yahya, "Büşeyr'in, '(Sehl), Rafi b. Hadic'le birlikte nakletti' dediğini sanıyorum." dedi. İbn Uyeyne ise, "Bize Yahya, Büşeyr'den o da Sehl'den tek başına rivayet etmiştir." dedi.
Bize Said b. Ebu Meryem, ona Ğassan, ona Ebu Hâzim, ona da Sehl şöyle rivayet etti: Ebu Useyd'in oğlu Münzir doğduğu zaman Hz. Peygamber'e (sav) getirildi. Rasullullah (sav) çocuğu dizine koydu. Babası Ebu Üseyd de orada oturmakta idi. Bu sırada Hz. Peygamber (sav) önünde bulunan bir şeye daldı. Ebu Üseyd bunu görünce Rasulullah'ın (sav) dizinden çocuğun alınmasını emretti. Rasulullah (sav) (çocuğun dizinde olmadığını) fark edince "Çocuk nerede?" dedi. Ebu Üseyd 'Biz onu eve geri gönderdik yâ Rasulallah!' diyerek cevap verdi. Rasulullah (sav) "Onun ismi ne idi?" diye sordu. Babası 'Fülan' dedi. Rasulullah (sav) "Fakat sen ona Münzir ismini ver!" buyurdu. Babası da o gün çocuğa Münzir ismini verdi.