Giriş

Bize Süleyman b. Harb, ona Şu'be, ona Saîd b. Ebu Bürde, ona da babası (Ebu Bürde b. Ebu Musa) şöyle rivayet etmiştir: Medîne'ye gelmiştim ve Abdullah b. Selâm (ra) ile karşılaştım. "Buyurmaz mısın sana kavut [un kavrularak yapılan bir yiyecek] ve hurma ikram edeyim. [Hz. Peygamber'in (sav) namaz kıldığı kıymetli bir odanın bulunduğu] eve de girersin" dedi. Ardından "Sen faizin yaygın olduğu bir yerde [Irak'ta] ikamet ediyorsun. Eğer bir kişiden alacağın var da o kişi sana bir saman çöpü veya arpa yahut yonca ağırlığında bir şey hediye ederse sakın onu alma. Çünkü bu fazlalık, ribadır [fâizdir]. Nadr, Ebu Dâvûd ve Vehb, Şu'be'den naklettikleri hadiste ev kelimesini zikretmediler.


    Öneri Formu
34941 B003814 Buhari, Menakıbu'l-Ensar, 19


Açıklama: Hadis sahihtir. Ancak Hasan el-Basrî, Ebû Hureyre'den hadis işitmemiştir. Ancak bunu hadis Ebû Hureyre'den gelen başka bir tarik ile tashîh edilmiştir.

    Öneri Formu
46006 HM008643 İbn Hanbel, II, 356


Açıklama: فَهُوَ أَهْلَكُهُمْ 'onların en fazla helake uğrayanı odur' şeklinde de çevrilebilir. Akışa uygun olduğu için tasarrufta bulunulmuştur.

    Öneri Formu
48905 HM010006 İbn Hanbel, II, 466


Açıklama: İbn Ebu Leyla zayıf bir ravidir. Hadis mütabileriyle birlikte sahih li ğayrihidir.

    Öneri Formu
75172 HM023985 İbn Hanbel, V, 422


Açıklama: İbn Ebu Leyla zayıf bir ravidir. Hadis mütabileriyle birlikte sahih li ğayrihidir.

    Öneri Formu
75174 HM023986 İbn Hanbel, V, 423


    Öneri Formu
50394 HM011351 İbn Hanbel, III, 39


    Öneri Formu
274543 HM020763-2 İbn Hanbel, V, 49


    Öneri Formu
274544 HM020762-2 İbn Hanbel, V, 49

Bize Kuteybe, ona Abdülvehhab, ona Yahya b. Said, ona Amre, ona da Aişe (r. anha) şöyle rivayet etmiştir: Zeyd b. Hârise, Cafer b. Ebu Talib ve Abdullah b. Revâha'nın (r. anhüm) (Mute'de) öldürüldükleri haberi geldiği zaman, Rasulullah (sav) kendisinde hüzün görüldüğü bir halde oturdu. Ben de kapının (yarık) aralığından Rasulullah'ın durumunu takip ediyordum. Bu sırada bir adam Rasulullah'a (sav) geldi ve 'Ya Rasulallah!' diyerek Cafer'in kadınlarının ağladıklarını söyledi. Rasulullah da o kimseye, kadınların yüksek sesle feryat ederek ağlamalarını yasaklamasını emretti. Ravi dedi ki: O adam gitti sonra tekrar geldi ve 'Ben kadınları (ağlamaktan) yasakladım' dedi, ancak, onların kendisini dinlemediklerini söyledi. Ravi dedi ki: Rasulullah yine kadınların ağlamalarını yasaklamasını bildirdi. O kişi yine gitti, sonra geri gelerek 'Vallahi kadınlar bize galip geldiler (onları susturamadık)', dedi. Aişe (ra), Rasulullah'ın o adama, "Kadınların ağızlarına toprak saç!" buyurduğunu söyledi. Aişe de bunun üzerine şöyle dedi: 'Ben o adama, Allah senin burnunu toprağa sürtsün (zelil etsin)! Vallahi sen ne sana verdiği emri yerine getirdin, ne de Rasulullah'ı bulunduğu meşakkati ve hüznü içinde kendi haline bıraktın! diye çıkıştım.'


Açıklama: "ağızlarına toprak saç" ifadesi "mahrum et, istediklerini verme, onları engelle" gibi anlamlarda kullanılmaktadır. "Allah senin burnunu toprağa sürtsün" ifadesi ile, kadınları engelleme hususundaki ısrarı ve peygamberin hüznünü arttırmaktan başka bir davranışı olmadığı için Hz. Aişe bu kişiye şunu söylemek istemiştir: "Hz. Peygamber'in kadınlar için emrettiği "ağızlarına toprak saç" sözü bilakis sana layıktır, bu davranışı terk et." bkz. Kastallani, İrşad, Mısır, 1323,2/410.

    Öneri Formu
33713 B004263 Buhari, Megâzî, 44

Bize Ebu Nuaym, ona Abdusselâm, ona Eyyûb, ona da Ebu Kılâbe, Zehdem’in şöyle anlattığını rivayet etti: Ebu Musa (Hz. Osman zamanında vali olarak Kûfe'ye) geldiği zaman, Cerm kabilesinden bir topluluğu kabul ve [onlara] ikramda bulundu. Biz, Ebu Musa'nın yanında oturmakta iken kendisi de tavuk yiyordu. [Ebu Musa] Heyetin içinde oturan bir kişiyi yemeğe davet etti. O da "Ben, tavuğu pis birşey yerken gördüm de ondan tiksindim" dedi. Ebu Musa ona "Gel, ben Hz. Peygamber'i (sav) tavuk eti yerken gördüm" dedi. O adam bu defa da "Ben tavuk eti yememeye yemin ettim" dedi. Bunun üzerine Ebu Musa şöyle dedi: "Şöyle gel de ettiğin yemin hakkında sana bilgi vereyim. (Biz Eş'arîler'den bir topluluk Tebuk seferi için Peygamber'in (sav) huzuruna çıkmıştık.) Ondan binmek ve yük yüklemek için deve istedik. Fakat Hz. Peygamber (sav), bizlere binmek ve yük yüklemek için deve vermeyi kabul etmedi. Biz tekrar kendisinden binmek ve yük yüklemek için deve istedik. Bu kez Rasulullah (sav), bizlere deve vermeyeceğine yemin etti. Rasulullah'ın (sav) bu sözü üzerinden çok bir zaman geçmeden kendisine bir deve ganimeti getirildi. Bunun üzerine bize beş deve verilmesini emretti. Biz develeri teslim alınca (kendi aramızda) "Peygamber'e (sav) (bize deve vermeyeceğine dair) yeminini unutturduk. Biz bundan sonra asla iflah olmayız!” dedik. Bu düşünce üzerine ben hemen Rasulullah'a (sav) geldim ve "Ey Allah'ın Rasulü! "Size binmek ve yük yüklemek için deve veremem" diye yemin etmiştin. Halbuki şimdi veriyorsun" dedim. Rasulullah (sav) "Evet (yemin etmiştim.) Fakat ben bir şeyi yapmayacağıma yemin edip de başkasını daha hayırlı görürsem (yeminime bağlı kalmam), muhakkak o hayırlı olan şeyi yaparım!" buyurdu.


    Öneri Formu
34512 B004385 Buhari, Megâzî, 74