5008 Kayıt Bulundu.
Bize İbn Bükeyr, ona Leys, ona Ukayl, ona İbn Şihâb, ona Ebu Seleme b. Abdurrahman, ona da Câbir b. Abdullah, [Vahyin kesilmesinden bahsederken] Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Ardından, bir süre vahiy gelmedi. Birgün yürürken gökyüzünden aniden bir ses işittim. Gözümü gökyüzüne diktim ve baktım ki, Hira'da bana gelen melek; gök ile yer arasında bir kürsü üzerinde oturmuş!"
Açıklama: Rivayetin biraz daha uzun hali için bkz. B004954
Bize Süleyman b. Harb, ona Hammad b. Zeyd, ona Yahya b. Said, ona Ensar'ın mevlâsı Büşeyr b. Yesar ona da Rafi b. Hadic ve Sehl b. Ebu Hasme şöyle rivayet etmiştir: Abdullah b. Sehl ve Muhayyisa b. Mesud birlikte Hayber'e gelmişlerdi. Hurmalıklar içinde birbirlerinden ayrıldılar. Abdullah b. Sehl de (burada) öldürüldü. Abdurrahman b. Sehl ve İbn Mesud'un oğulları Huveyyisa ile Muhayyisa, Hz. Peygamber'e (sav) geldiler ve (öldürülen) arkadaşlarının durumu hakkında konuştular. Abdurrahman söze başladı fakat oradakilerin en küçüğüydü. Hz. Peygamber (sav) ona "(ilk söz konusunda) büyüğe öncelik ver." buyurdu -Yahya "(ilk) söz büyük olanındır" şeklinde rivayet etmiştir-. Böylece onlar arkadaşlarının durumu hakkında konuştular. Hz. Peygamber (sav) de onlara: "Maktulünüzün veya arkadaşınızın (Hayberliler tarafından) öldürüldüğüne sizden elli kişinin yemin etmesi yoluyla (diyet) hakkı elde etmek ister misiniz?" diye sordu. Onlar da: "Ey Allah'ın Rasulü (sav), biz bu işi görmedik ki (nasıl yemin edelim?)" dediler. Hz. Peygamber (sav) de onlara: "Öyleyse Yahudiler'den elli kişinin (bu cinayeti biz işlemedik şeklinde) yemin etmesi sizin davanızı düşürür" buyurdu. Dediler ki: "Ey Allah'ın Rasulü (sav) Yahudiler kâfir bir topluluktur (onların yeminlerine güvenemeyiz)." Hz. Peygamber de (sav) onun diyetini Beytülmal'den ödedi. Sehl dedi ki: "Ben (Hz. Peygamber'in diyet olarak verdiği) o develerin toplandığı ağıla vardığımda bir dişi deve ayağıyla beni tekmelemişti." Leys dedi ki: Bana Yahya, ona Büşeyr, ona da Sehl rivayet etti. Yahya, "Büşeyr'in, '(Sehl), Rafi b. Hadic'le birlikte nakletti' dediğini sanıyorum." dedi. İbn Uyeyne ise, "Bize Yahya, Büşeyr'den o da Sehl'den tek başına rivayet etmiştir." dedi.
Açıklama: Muallak hadis: Süfyan b. Uyeyne ile Buhari arasında İnkita vardır.
Bize Süleyman b. Harb, ona Hammad b. Zeyd, ona Yahya b. Said, ona Ensar'ın mevlâsı Büşeyr b. Yesar ona da Rafi b. Hadic ve Sehl b. Ebu Hasme şöyle rivayet etmiştir: Abdullah b. Sehl ve Muhayyisa b. Mesud birlikte Hayber'e gelmişlerdi. Hurmalıklar içinde birbirlerinden ayrıldılar. Abdullah b. Sehl de (burada) öldürüldü. Abdurrahman b. Sehl ve İbn Mesud'un oğulları Huveyyisa ile Muhayyisa, Hz. Peygamber'e (sav) geldiler ve (öldürülen) arkadaşlarının durumu hakkında konuştular. Abdurrahman söze başladı fakat oradakilerin en küçüğüydü. Hz. Peygamber (sav) ona "(ilk söz konusunda) büyüğe öncelik ver." buyurdu -Yahya "(ilk) söz büyük olanındır" şeklinde rivayet etmiştir-. Böylece onlar arkadaşlarının durumu hakkında konuştular. Hz. Peygamber (sav) de onlara: "Maktulünüzün veya arkadaşınızın (Hayberliler tarafından) öldürüldüğüne sizden elli kişinin yemin etmesi yoluyla (diyet) hakkı elde etmek ister misiniz?" diye sordu. Onlar da: "Ey Allah'ın Rasulü (sav), biz bu işi görmedik ki (nasıl yemin edelim?)" dediler. Hz. Peygamber (sav) de onlara: "Öyleyse Yahudiler'den elli kişinin (bu cinayeti biz işlemedik şeklinde) yemin etmesi sizin davanızı düşürür" buyurdu. Dediler ki: "Ey Allah'ın Rasulü (sav) Yahudiler kâfir bir topluluktur (onların yeminlerine güvenemeyiz)." Hz. Peygamber de (sav) onun diyetini Beytülmal'den ödedi. Sehl dedi ki: "Ben (Hz. Peygamber'in diyet olarak verdiği) o develerin toplandığı ağıla vardığımda bir dişi deve ayağıyla beni tekmelemişti." Leys dedi ki: Bana Yahya, ona Büşeyr, ona da Sehl rivayet etti. Yahya, "Büşeyr'in, '(Sehl), Rafi b. Hadic'le birlikte nakletti' dediğini sanıyorum." dedi. İbn Uyeyne ise, "Bize Yahya, Büşeyr'den o da Sehl'den tek başına rivayet etmiştir." dedi.
Bize Said b. Ebu Meryem, ona Ğassan, ona Ebu Hâzim, ona da Sehl şöyle rivayet etti: Ebu Useyd'in oğlu Münzir doğduğu zaman Hz. Peygamber'e (sav) getirildi. Rasullullah (sav) çocuğu dizine koydu. Babası Ebu Üseyd de orada oturmakta idi. Bu sırada Hz. Peygamber (sav) önünde bulunan bir şeye daldı. Ebu Üseyd bunu görünce Rasulullah'ın (sav) dizinden çocuğun alınmasını emretti. Rasulullah (sav) (çocuğun dizinde olmadığını) fark edince "Çocuk nerede?" dedi. Ebu Üseyd 'Biz onu eve geri gönderdik yâ Rasulallah!' diyerek cevap verdi. Rasulullah (sav) "Onun ismi ne idi?" diye sordu. Babası 'Fülan' dedi. Rasulullah (sav) "Fakat sen ona Münzir ismini ver!" buyurdu. Babası da o gün çocuğa Münzir ismini verdi.
Bize İbrahim b. Musa, ona Hişam, ona İbn Cüreyc, ona da Abdulhamid b. Cübeyr b. Şeybe şöyle rivayet etti: Said b. Müseyyeb'in yanına oturdum. O bana şunu anlattı. Dedesi Hazn, (Bir gün) Hz. Peygamber'in (sav) yanına geldi. Rasulullah (sav) ona adını sordu. O da, isminin Hazn olduğunu söyledi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) "Senin adın Sehl olsun." buyurdu. O da, ben, babamın bana verdiği ismi değiştiremem dedi. [Said İbnü’l-Müseyyeb, "O günden sonra ailemizde sürekli bir karamsarlık/kasavet vardı." demiştir.]
Bize Muhammed b. Kesir, ona Süfyan, ona Süleyman, ona da Enes b. Malik (ra) şöyle rivayet etmiştir: İki adam Rasulullah'ın (sav) yanında aksırdılar. Bunun üzerine Rasulullah (sav) bunlardan birisine "Yerhamükallah (Allah sana merhamet eylesin)" diye dua etti. Diğerine ise böyle bir duada bulunmadı. Rasulullah'a (sav) "diğerine neden dua etmediniz" diye sorulduğunda şöyle buyurdu: "Bu, Allah'a hamd etti (ben de ona dua ettim). Diğeri ise hamd etmedi (bu sebeple ona dua etmedim)."
Bize İbrahim, ona Musa b. Ukbe, ona Safvân b. Süleym, ona Atâ b. Yesâr, ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Küçük büyüğe, yoldan geçen oturana, sayıca az olanlar kendilerinden kalabalık olanlara selam verirler."
Bize Süleyman b. Harb, ona Şu’be, ona Eş’as b. Süleym, ona da Muaviye b. Süveyd b. Mukarrin, ona da Bera b. Azib şöyle rivayet etti: Hz. Peygamber (sav) bize yedi şeyi emretti, yedi şeyi de yasakladı. Emrettikleri şunlardı: "Hastayı ziyaret etmek, cenaze törenine katılıp namazını kılmak, aksırana (yerhamukellah diyerek) hayır duada bulunmak, davet edenin davetine icabet etmek, selamı almak, mazluma yardım etmek, yemin edenin yeminini bozdurmamak." Yasakladığı şeyler ise şunlardı: "Altın yüzük -yahut altın halka- takmak, ipek elbise giymek, ipek parça kullanılan elbise giymek, ipek astarlı elbise giymek ve (kırmızı) ipekli eğer yastığı kullanmak."
Bize İshâk, ona Abdüssamed, ona Abdullah b. Müsennâ, ona Sümâme b. Abdullah, ona da Enes b. Mâlik (ra) şöyle rivayet etti: "Rasûlullah (sav) selam vereceği zaman üç defa verir, bir söz söylediğinde de onu üç kere tekrar ederdi."
Bize Kuteybe, ona Cerir, ona eş-Şeybani, ona Eş’as b. Ebu Şa’sa, ona Muaviye b. Süveyd b. Mukarrin, ona da Bera b. Azib şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber (sav) bize yedi şeyi yapmamızı emretti: "Hastayı ziyaret etmek, cenaze törenine katılıp namazını kılmak, aksırana (yerhamukellah diyerek) hayır duada bulunmak, zayıfa yardım etmek, zulme uğramışa yardım etmek, selamı insanlar arasında yaymak, yemin edenin yeminini bozdurmamak. Rasulullah bize gümüş kaptan içmeyi, altın yüzük takmayı, ipek eğerlere binmeyi, ipek elbise giymeyi, ince atlas (dibac), kass ipeği ve kalın atlas (istebrak) kumaşından elbise giymeyi yasakladı."