5045 Kayıt Bulundu.
Bize Mahmud b. Gaylân, ona Ebu Davud, ona Şu'be, ona İbn Ebu Leylâ, ona Kardeşi İsa b. Abdurrahman, ona Abdurrahman b. Ebu Leyla, ona da Ebu Eyyub’un naklettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Biriniz hapşırdığı zaman Elhamdü lillâhi alâ külli hâl/Her halim için Allah'a (cc) hamd olsun” desin. Onun duasına karşılık verecek olan da “Yerhamükallah/Allah (cc) seni bağışlasın” desin. Hapşıran da buna mukabil “Yehdîkümüllahu ve yüslihu bâleküm/Allah (cc) sizi hidayetten ayırmasın ve halinizi ıslah eylesin” desin. Bize Muhammed b. Müsennâ, ona Muhammed b. Cafer, ona Şu'be, ona İbn Ebu Leylâ hadisin bir benzerini aynı isnadla nakletti. Tirmizi dedi ki: Şu'be bu hadisi bu şekilde, yani İbn Ebu Leyla’dan, o Eyyub’den, o da Rasulullah’tan (sav) nakletmiştir. İbn Ebu Leyla bazen karıştırdığı için bu hadisi kâh "Eyyub'den, o da Rasulullah'tan" diyerek kâh "Ali'den, o da Rasulullah'tan (sav)" diyerek naklederdi. (Tirmizi dedi ki:) Bize Muhammed b. Beşşâr ve Muhammed b. Yahyâ es-Sekafî el-Mervezî, onlara Yahya b. Said el-Kattân, ona İbn Ebu Leylâ, ona kardeşi İsa, ona Abdurrahman b. Ebu Leylâ, ona da Ali, Rasulullah’tan (sav) bu hadisin bir benzerini nakletmiştir.
Açıklama: İbn Ebu Leyla Muhammed b. Abdurrahman el-Ensârî - Daifü'l-hadis olmakla tenkid edilmektedir.
Bize Mahmud b. Gaylân, ona Ahmed ez-Zübeyrî, ona Süfyan, ona Mansur, ona Hilal b. Yesâf, ona da Salim b. Ubeyd’in naklettiğine göre; Salim bir grup insanla beraber bir yolculuktayken topluluktan bir adam hapşırdı ve “es-Selâmü Aleyküm/Allah’ın selamı sizin üzerinize olsun” dedi. Salim ise “senin ve annenin de üzerine olsun.” dedi. Bu söz üzerine hapşıran adam biraz alındı. Salim dedi ki: “Ben sana Rasulullah’ın (sav) söylediğinden başka bir şey söylemedim. Rasulullah’ın (sav) yanında adamın biri hapşırmış ve “es-Selâmu Aleyküm” demişti. Bunun üzerine Rasulullah (sav) “senin ve annenin de üzerine olsun. Sizden biri hapşırırsa “Elhamdülillâhi Rabbi’l-Âlemîn/Hamd alemlerin Rabbi Allah’a mahsustur” desin. Hapşıranın duasına mukabele edecek olan ise "Yerhamükallah/Allah sana rahmet etsin" desin. Sonra hapşıran da “Yağfirullahu lenâ ve leküm/Allah bize ve size mağfiret etsin” diyerek karşılık versin” buyurdu. Ebu İsa (Tirmizi) dedi ki: Bu hadisin Mansur'dan rivayet edilen tariki hususunda alimler ihtilaf ettiler ve Hilal b. Yesâf ve Salim arasında bir ravi daha zikrettiler.
Bize İbn Ebu Ömer, ona Süfyân, ona da Süleyman et-Teymî'nin rivayet ettiğine göre Enes b. Mâlik şöyle demiştir: İki adam, Hz. Peygamber'in (sav) yanında aksırdı. O da birine (yerhamükellah diyerek hayır ve bereket duası ile) karşılık verdi, ancak diğerine karşılık vermedi. Onun kendisine karşılık vermediği adam, "Yâ Rasulallah, bu adama karşılık verdiğiniz halde bana niye karşılık vermediniz?" dedi. Hz. Peygamber (sav) "Çünkü o Allah'a hamdetti, sen ise hamd etmedin" buyurdu. Ebu İsa (Tirmizi) şöyle demiştir: Bu hasen-sahih bir hadistir. Ebu Hureyre'den de merfu bir şekilde rivayet edilmiştir.
Bize Kasım b. Dinar el-Kûfî, ona İshâk b. Mansûr es-Selûlî el-Kûfî, ona Abdüsselam b. Harb, ona Ebu Halid Yezid b. Abdurrahman ed-Dâlânî, ona Ömer b. İshak b. Ebu Talha, ona annesi (Humeyde bt. Ubeyd), ona da babası (Ubeyd b. Rifâa)'nın naklettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Aksırana üç defa (yerhamükellah/Allah sana merhamet eylesin! duasıyla) karşılık verilir. Eğer üçten fazla aksırırsa dilersen karşılık ver, dilersen karşılık verme." Ebu İsa şöyle demiştir: Bu hadis garîbdir ve onun isnâdı meçhûldür.
Bize Muhammed b. Vezir el-Vâsıtî, ona Yahya b. Said, ona Muhammed b. Aclân, ona Sümey, ona da Ebu Salih'in rivayet ettiğine göre Ebu Hureyre şöyle demiştir: Hz. Peygamber (sav) hapşıracağı zaman yüzünü eliyle yahut elbisesiyle örter ve alçak sesle hapşırırdı. Ebu İsa (Tirmizî) şöyle demiştir: Bu hasen-sahih bir hadistir.
Bize Hasan b. Ali el-Hallâl, ona Yezid b. Harun, ona İbn Ebu Zi'b, ona Said b. Ebu Said el-Makburî, ona babası, ona da Ebu Hureyre’nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Allah hapşırmayı sever, esnemeden ise hoşlanmaz. Sizden biri hapşırır ve ardından Elhamdülillah derse onu duyan her Müslümanın kendisine “Yerhamukallah/Allah seni bağışlasın” demesi bir haktır. Esneme ise (şeytandandır). Birinize esneme gelecek olursa yapabildiği kadar ona mani olsun. Sakın ola "Hâh, hâh!" diye ağzınızı yayarak esnemeyin. Zira bu ancak şeytandandır ve şeytan buna (sevinerek) güler." Ebu İsa (Tirmizi) dedi ki: Bu sahih bir hadistir. İbn Aclân hadisinden de daha sahihtir. Said el-Makburî’nin hadisleri konusunda İbn Ebu Zi'b'in hafızası Muhammed b. Aclân’ın hafızasına nazaran daha sağlamdır, rivayetleri de daha sağlamdır. Tirmizi dedi ki: Bize Ebu Bekir el-Attâr el-Basrî, ona Ali b. Medini, ona da Yahya b. Said’in rivayet ettiğine göre Muhammed b. Aclân şöyle demiştir: Said el-Makburî, rivayet ettiği hadislerin bir kısmını doğrudan Ebu Hureyre’den, bir kısmını ise bir adam vasıtasıyla Ebu Hureyre’den naklederdi. Ben bunları ayırt edemeyince, Said hepsini doğrudan Ebu Hureyre’den nakletmiş gibi rivayet ettim.
Bize Adem b. Ebu İyas, ona İbn Ebu Zi'b, ona Said el-Makburî, ona babası (Keysan), ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Allah aksırmayı sever, esnemeyi ise çirkin görür. Bir kimse aksırıp Allah'a hamd ettiğinde, onun hamd ettiğini işiten her müslümanın ona 'yerhamükallah (Allah sana merhamet etsin)' demesi üzerine haktır (gereklidir). Esnemeye gelince, o Şeytan'dandır. Birinize esneme hali geldiğinde elinden geldiğince onu def etmeye çalışsın. Biriniz (ağzını yayarak) 'hâh!' diye esnediği zaman Şeytan ona güler.
Bize Malik b. İsmail, ona Abdülaziz b. Ebu Seleme, ona Abdullah b. Dinar, ona Ebu Salih, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Sizden biriniz aksırdığında 'Elhamdülillah (Allah'a hamd olsun)' desin. Mümin kardeşi veya arkadaşı ona 'yerhamükallah (Allah sana merhamet etsin)' desin. Kendisine 'yerhamükallah' denildiğinde o kimse de 'yehdîkümüllahu ve yüslihu bâleküm (Allah sizlere hidayet eylesin ve halinizi ıslah eylesin)' diye dua etsin."
Bize Adem b. Ebu İyas, ona Şube, ona Süleyman et-Teymî, ona da Enes b. Malik (ra) şöyle rivayet etmiştir: İki adam Rasulullah'ın (sav) yanında aksırdılar. Bunun üzerine Rasulullah (sav) bunlardan birisine "Yerhamükallah (Allah sana merhamet eylesin)" diye dua etti. Diğerine ise böyle bir duada bulunmadı. Kendisine dua edilmeyen adam Rasulullah'a (sav) "arkadaşıma dua ettiniz fakat neden bana dua etmediniz?" diye sorduğunda Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "O Allah'a hamd etti (ben de ona dua ettim). Sen ise hamd etmedin (bu sebeple sana dua etmedim)."
Bize Harun b. İshak el-Hemdânî, ona Abde, ona Hişâm b. Urve, ona babası (Urve b. Zübeyr), ona da Abdullah b. Zem'a şöyle rivayet etmiştir: Nebî'yi (sav), bir gün (Semud kavminin) deve(sinden) ve onu boğazlayan(dan) bahsederken dinledim. Hz. Peygamber (sav), "Hani onların en azgınları ileri atılıverdi" (Şems, 91/12) ayetini okuyup "kavmi içinde kaba, önde gelen ve Ebu Zem'a gibi kuvvetli bir adam atılıverdi" buyurdu. Sonra kadınlardan şöyle bahsetti: "Ne zamana kadar köle döver gibi karılarınızı döveceksiniz, üstelik bazen de akşam olunca onlarla yatıyorsunuz?" buyurdu. Daha sonra (cemaate) yellenmekten dolayı gülmemek gerektiği hususunda vaazda bulunup "Kendiniz de aynısını yaptığınız bir şeye ne diye gülüp duruyorsunuz?" buyurdu. Ebu İsa (Tirmizi) şöyle demiştir: Bu, hasen-sahih bir hadistir.