5045 Kayıt Bulundu.
Bize Yahya b. Eyyûb, Kuteybe ve Ali b. Hucr, onlara İsmail -b. Cafer-, ona Abdullah b. Abdurrahman b. Ma'mer b. Hazm Ebû Tuvâle el-Ensârî ona da Enes b. Mâlik rivayet etmiştir. (T) Bize Abdullah b. Mesleme b. Ka'neb -lafız ona aittir-, ona Süleyman -b. Bilâl-, ona Abdullah b. Abdurrahman, ona da Enes b. Mâlik şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) evimize geldi, içecek bir şey istedi. Biz de Onun [sav] için koyunumuzu sağdık. Sonra sağılan süte şu kuyumuzun suyundan kattım ve [su katılmış sütü] Rasulullah'a (sav) verdim. Rasulullah (sav), içti. Ebu Bekir, sol tarafında, Ömer karşısında, bir bedevi ise sağ yanında oturuyordu. Rasulullah (sav) sütü içmeyi bitirince Ömer, "İşte Ebu Bekir, Ey Allah’ın Rasulü!" diyerek onu [Ebu Bekir'i] gösterdi. Ama Rasulullah (sav), Ebu Bekir ve Ömer'i bırakıp süt kabını bedeviye verdi ve şöyle buyurdu: "Sağdakiler, sağdakiler, sağdakiler." Enes üç defa "Bu, sünnettir" demiştir.
Açıklama: Süte su katmanın hikmeti onu hafifletmek, soğutmak veya herkese yetmesini sağlamaktır.
Bize Yahya b. Eyyûb, Kuteybe ve Ali b. Hucr, onlara İsmail -b. Cafer-, ona Abdullah b. Abdurrahman b. Ma'mer b. Hazm Ebû Tuvâle el-Ensârî ona Enes b. Mâlik rivayet etmiştir. (T) Bize Abdullah b. Mesleme b. Ka'neb -lafız ona aittir-, ona Süleyman -b. Bilâl-, ona Abdullah b. Abdurrahman, ona da Enes b. Mâlik şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) evimize geldi, içecek bir şey istedi. Biz de Onun [sav] için koyunumuzu sağdık. Sonra sağılan süte şu kuyumuzun suyundan kattım ve [su katılmış sütü] Rasulullah'a (sav) verdim. Rasulullah (sav), içti. Ebu Bekir, sol tarafında, Ömer karşısında, bir bedevi ise sağ yanında oturuyordu. Rasulullah (sav) sütü içmeyi bitirince Ömer, "İşte Ebu Bekir, Ey Allah’ın Rasulü!" diyerek onu [Ebu Bekir'i] gösterdi. Ama Rasulullah (sav), Ebu Bekir ve Ömer'i bırakıp süt kabını bedeviye verdi ve şöyle buyurdu: "Sağdakiler, sağdakiler, sağdakiler." Enes, üç defa 'Bu, sünnettir' demiştir.
Açıklama: Süte su katmanın hikmeti onu hafifletmek, soğutmak veya herkese yetmesini sağlamaktır.
Bize Yahya b. Eyyûb, Kuteybe ve Ali b. Hucr, onlara İsmail -b. Cafer-, ona Abdullah b. Abdurrahman b. Ma'mer b. Hazm Ebu Tuvâle el-Ensârî ona da Enes b. Mâlik (ra) rivayet etmiştir. (T) Bize Abdullah b. Mesleme b. Ka'neb -lafız ona aittir-, ona Süleyman -b. Bilâl-, ona Abdullah b. Abdurrahman, ona da Enes b. Mâlik şöyle rivayet etmiştir: Bize Yahya b. Eyyûb, Kuteybe ve Ali b. Hucr, onlara İsmail -b. Cafer-, ona Abdullah b. Abdurrahman b. Ma'mer b. Hazm Ebû Tuvâle el-Ensârî ona Enes b. Mâlik rivayet etmiştir. (T) Bize Abdullah b. Mesleme b. Ka'neb -lafız ona aittir-, ona Süleyman -b. Bilâl-, ona Abdullah b. Abdurrahman, ona da Enes b. Mâlik şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) evimize geldi, içecek bir şey istedi. Biz de Onun [sav] için koyunumuzu sağdık. Sonra sağılan süte şu kuyumuzun suyundan kattım ve [su katılmış sütü] Rasulullah'a (sav) verdim. Rasulullah (sav), içti. Ebu Bekir, sol tarafında, Ömer karşısında, bir bedevi ise sağ yanında oturuyordu. Rasulullah (sav) sütü içmeyi bitirince Ömer, "İşte Ebu Bekir, Ey Allah’ın Rasulü!" diyerek onu [Ebu Bekir'i] gösterdi. Ama Rasulullah (sav), Ebu Bekir ve Ömer'i bırakıp süt kabını bedeviye verdi ve şöyle buyurdu: "Sağdakiler, sağdakiler, sağdakiler." Enes, üç defa 'Bu, sünnettir' demiştir.
Açıklama: Süte su katmanın hikmeti onu hafifletmek, soğutmak veya herkese yetmesini sağlamaktır.
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, Amr en-Nâkıd, Züheyr b. Harb, Muhammed b. Abdullah b. Nümeyr, -lafız Züheyr'e aittir-, onlara Süfyân b. Uyeyne, ona Zührî, ona Enes şöyle rivayet etmiştir: Ben, on yaşındayken Hz. Peygamber (sav), Medine'ye geldi. Ben, yirmi yaşındayken de vefat etti. Annelerim beni Ona (sav) hizmet etmeye teşvik ederlerdi. [Rasulullah (sav)] Bir gün evimize geldi. Biz de kendisine [sav] evde beslediğimiz bir koyundan süt sağdık, süte evdeki bir kuyudan su katıldı ve Rasulullah (sav) ondan [su katılmış sütü] içti. Bunun üzerine Ömer, Ona (sav) —Ebu Bekir solunda olduğu halde— 'Ey Allah’ın Rasulü! Ebu Bekir'e ver' dedi. Hz. Peygamber (sav) onu [tası] sağ tarafındaki bedeviye verdi ve "Sağdan sağdan [sırayla]" buyurdu.
Açıklama: Hz, Enes'in annelerinden murad hakikî annesi Ümmü Süleym ile teyzesi Ümmü Harâm ve diğer yakınlarıdır. Süte su katmanın hikmeti onu hafifletmek, soğutmak veya herkese yetmesini sağlamaktır.
Bize Osman b. Muhammed, ona Süfyân b. Uyeyne, ona Amr b. Dînâr, ona Nâfi b. Cübeyr, ona da Ebû Şurayh el-Huzâî'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Her kim Allah'a ve âhiret gününe iman ediyorsa misafirine ikram etsin. Her kim Allah'a ve âhiret gününe iman ediyorsa komşusuna iyi davransın. Her kim Allah'a ve âhiret gününe iman ediyorsa ya hayır söylesin ya da sussun."
Bize Yezîd b. Hârun, ona Şu'be, ona Ebu'l-Cûdî, ona Sa'îd b. el-Muhâcir, ona da Mikdâm b. Ma'dîkerib Ebu Kerime, Resul-i Ekrem’in (sav) şöyle buyurduğunu nakletti: “Herhangi bir müslüman, bir topluluğa misafir olur da bu misafir (yemekten) mahrum kalırsa,- (misafir olarak kaldığı) gecesinin misafir yemeğini (konuk sahibinin) ekininden ve malından alması için - her müslümanın ona yardım etmesi gerekir.”
Bize Ubeydullah b. Muâz el-Anberî, Hâmid b. Ömer el-Bekrâvî ve Muhammed b. Abdüla'lâ el-Kaysî, -lafız İbn Muâz'a ait olmakla birlikte- hepsi Mu'temir'den rivayet ettiler. Ona Mu'temir b. Süleyman, ona babası [Süleyman b. Tarhân], ona Ebu Osman, ona Abdurrahman b. Ebu Bekir şöyle rivayet etmiştir: Ashâb-ı suffe fakir insanlardı. Rasulullah (sav) bir keresinde şöyle demişti: "Kimin yanında iki kişilik yemek varsa üç kişiyi; kimin yanında dört kişilik yemek varsa beşinci ve altıncıyı götürsün." Yahut buyurduğu gibidir. [Babam] Ebu Bekir de üç kişi getirmişti. Hz. Peygamber (sav) on kişi götürmüş, Ebu Bekir ise üç kişi götürmüştü. Ben, babam ve annem üç kişiydik. -'Eşim de' deyip demediğini bilmiyorum. Bizim evimizle Ebu Bekir'in evi arasında hizmet gören bir kişi de vardı.- Ebu Bekir, Hz. Peygamber'in (sav) yanında akşam yemeği yemişti ve yatsı namazını kılana kadar orada kalmıştı. Hz. Peygamber (sav) uykuya daldıktan bir süre sonra [Ebu Bekir] [evine] gelmişti. Hanımı ona [Ebu Bekir'e] 'Misafirlerinin yanına gelmekten yahut misafirinin yanına gelmekten seni alıkoyan ne idi?' diye sordu. Ebu Bekir [hanımına] 'Sen onlara akşam yemeği vermedin mi?' diye sordu. Hanımı, 'Sen gelinceye kadar yemek istemediler. [Evdekiler] Onlara yemek arzettiler; ancak onlar yememekte ısrar ettiler.' Abdurrahman, 'Ben gidip saklandım.' (Babam) Ebu Bekir: 'Cahil!' diye seslendi, beddua ve sitem etti. "Yeyin, afiyet olmasın! Vallahi ben bu yemekten asla yemem!" dedi. Bu yemekten bir lokma aldığımızda altından yenisi geliyor, yemek artıyordu. Sonunda doyana kadar yedik ama yemek daha fazla oldu. Ebu Bekir, yemeğe baktı. Yemek ilk geldiği kadar hatta daha fazlaydı. Karısına "Firâsoğullarının kızı! Bu ne böyle?" diye sordu. "Gözümün nuruna yemin olsun! İlk getirdiğim yemekten üç kat daha fazla" dedi. Bunun üzerine Ebu Bekir yemekten yedi ve "Ettiğim yemin şeytandanmış" dedi. Yemekten bir lokma aldı ve onu Rasulullah'a (sav) götürdü. Yemek, Rasulullah'ın [sav] evinde kaldı. Bizimle bir topluluk arasında bir akit vardı. Akit zamanı gelmişti. On iki kişiden her biriyle birlikte başka adamlar da vardı. Sayısını Allah bilir. Onların hepsi, gelip bu yemekten yediler. Yahut dediği gibidir.
Bize Ubeydullah b. Muâz el-Anberî, Hâmid b. Ömer el-Bekrâvî ve Muhammed b. Abdüla'lâ el-Kaysî, -lafız İbn Muâz'a ait olmakla birlikte- hepsi Mu'temir'den rivayet ettiler. Ona Mu'temir b. Süleyman, ona babası [Süleyman b. Tarhan], ona Ebu Osman, ona Abdurrahman b. Ebu Bekir şöyle rivayet etmiştir: Ashâb-ı suffa fakir insanlardı. Rasulullah (sav) bir keresinde şöyle demişti: "Kimin yanında iki kişilik yemek varsa üç kişiyi; kimin yanında dört kişilik yemek varsa beşinci ve altıncıyı götürsün." Yahut buyurduğu gibidir. [Babam] Ebu Bekir de üç kişi getirmişti. Hz. Peygamber (sav) on kişi götürmüş, Ebu Bekir ise üç kişi götürmüştü. Ben, babam ve annem üç kişiydik. -'Eşim de' deyip demediğini bilmiyorum. Bizim evimizle Ebu Bekir'in evi arasında hizmet gören bir kişi de vardı.- Ebu Bekir, Hz. Peygamber'in (sav) yanında akşam yemeği yemişti ve yatsı namazını kılana kadar orada kalmıştı. Hz. Peygamber (sav) uykuya daldıktan bir süre sonra [Ebu Bekir] [evine] gelmişti. Hanımı ona [Ebu Bekir'e] 'Misafirlerinin yanına gelmekten yahut misafirinin yanına gelmekten seni alıkoyan ne idi?' diye sordu. Ebu Bekir [hanımına] 'Sen onlara akşam yemeği vermedin mi?' diye sordu. Hanımı, 'Sen gelinceye kadar yemek istemediler. [Evdekiler] Onlara yemek arzettiler; ancak onlar yememekte ısrar ettiler.' Abdurrahman, 'Ben gidip saklandım.' (Babam) Ebu Bekir: 'Cahil!' diye seslendi, beddua ve sitem etti. "Yeyin, afiyet olmasın! Vallahi ben bu yemekten asla yemem!" dedi. Bu yemekten bir lokma aldığımızda altından yenisi geliyor, yemek artıyordu. Sonunda doyana kadar yedik ama yemek daha fazla oldu. Ebu Bekir, yemeğe baktı. Yemek ilk geldiği kadar hatta daha fazlaydı. Karısına "Firâsoğullarının kızı! Bu ne böyle?" diye sordu. "Gözümün nuruna yemin olsun! İlk getirdiğim yemekten üç kat daha fazla" dedi. Bunun üzerine Ebu Bekir yemekten yedi ve "Ettiğim yemin şeytandanmış" dedi. Yemekten bir lokma aldı ve onu Rasulullah'a (sav) götürdü. Yemek, Rasulullah'ın [sav] evinde kaldı. Bizimle bir topluluk arasında bir akit vardı. Akit zamanı gelmişti. On iki kişiden her biriyle birlikte başka adamlar da vardı. Sayısını Allah bilir. Onların hepsi, gelip bu yemekten yediler. Yahut dediği gibidir.
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, Amr en-Nâkıd, Züheyr b. Harb, Muhammed b. Abdullah b. Nümeyr, -lafız Züheyr'e aittir-, onlara Süfyân b. Uyeyne, ona Zührî, ona Enes şöyle rivayet etmiştir: Ben, on yaşındayken Hz. Peygamber (sav), Medine'ye geldi. Ben, yirmi yaşındayken de vefat etti. Annelerim beni Ona (sav) hizmet etmeye teşvik ederlerdi. [Rasulullah (sav)] Bir gün evimize geldi. Biz de kendisine [sav] evde beslediğimiz bir koyundan süt sağdık, süte evdeki bir kuyudan su katıldı ve Rasulullah (sav) ondan [su katılmış sütü] içti. Bunun üzerine Ömer, Ona (sav) —Ebu Bekir solunda olduğu halde— 'Ey Allah’ın Rasulü! Ebu Bekir'e ver' dedi. Hz. Peygamber (sav) onu [tası] sağ tarafındaki bedeviye verdi ve "Sağdan sağdan [sırayla]" buyurdu.
Bize Muhammed b. Yahya el-Ezdî, ona Musa b. Dâvud ve Halid b. Ebu Yezid, onlara Ebu Bekir el-Medenî, ona Hişâm b. Urve, ona babası (Urve b. Zübeyr), ona da Aişe Rasul-i Ekrem’in (sav) şöyle buyurduğunu nakletti: “Bir kimse bir kavme (misafir veya davetli olarak) gittiği zaman, onların izni olmadıkça oruç tutmasın!”