5008 Kayıt Bulundu.
Bize Saîd b. Mansûr, ona Remle ahalisinden Hucr b. Hâris el-Ğassânî, ona da Ömer b. Abdulaziz'in Remle Valisi olan Abdullah b. Avn el-Kinânî şöyle rivayet etmiştir: Amr b. Saîd b. Âs'ın öldürüldüğü gün Abdülmelik b. Mervân, Beşir b. Akraba el-Cühenî'ye "Ey Ebu Yemân bugün senin konuşmana ihtiyacım var. Hadi kalk, konuş" dedi. Beşir de şöyle dedi: "Ben Hz. Peygamber'in (sav) 'kim sadece gösteriş ve desinler diye konuşmaya kalkarsa, Allah (ac) kıyamet günü onu riya ve gösteriş konumunda bekletir' dediğini işittim"
Açıklama: Hucr b. el-Hâris ve Abdillah b. Avn el-Kinânî dolayısıyla isnad hasendir. Ebû Hâtim o ikisi hakkında herhangi bir cerh ve ta'dil ifâdesi bulamamıştır. İbn Hibbân o ikisini ES-Sikât adlı eserinde zikretmiştir.
Bize Haccâc, ona Leys, ona Zebân b. Fâid, ona da (sehl) b. Muâz b. Enes, ona da Babası (Muâz b. Enes) bu hadisin benzerini rivayet etmiştir.
Açıklama: mütabileriyle hasendir. bu hadisin metni HM015724 numaralı hadiste geçmektedir.
Bize Yakub, ona İbn İshak, ona Buşeyr b. Yesâr, ona da Sehl b. Ebu Hasme şöyle rivayet etmiştir: Hâriseoğullarından Abdullah b. Sehl hurma toplamak üzere Hariseoğullarından bir grupla Hayber'e çıkmıştı. (Ravi Sehl) der ki: Abdullah b. Sehl'e düşmanlık yapılmış, boynu kırılarak öldürülmüş ve Hayber çeşmelerinden birinin kanalına atılmıştı. Arkadaşları onu yokluğunun farkına vardılar ve buluncaya kadar aradılar. Onu bulup defnettikten sonra Hz. Peygamber'e (sav) geldiler. Abdullah'ın amcaoğulları Huvayyısa ile Muhayyısa yaşça kardeşi Abdurrahman'dan büyüktüler ama Abdurrahman da toplumun önde geleni ve maktulün kanını talepte hak sahibi idi. Önce Abdurrahman konuşmaya başlayınca Hz. peygamber (sav) "En büyük önce, en büyüğü önce" buyurdu. (Sehl) sözüne şöyle devam etti: Bunun üzerine O geri çekildi, önce Huveyyisa sonra Muhayyısa en sonunda da Abdurrahman konuştu ve "Ey Allah'ın Rasulü, arkadaşımıza düşmanlık yapıldı ve öldürüldü. Bizim Hayber'de Yahudilerden başka düşmanımız yok" dediler. Hz. Peygamber (sav) "katilinizin adını söyleyin sonra da elli kişi yemin etsin, ben de katili size teslim edeyim" buyurdu. Onlar "Ey Allah'ın Rasulü, biz bilmediğimiz şey için yemin edemeyiz" dediler. Hz. Peygamber de "O halde (Yahudilerden ) elli kişi yemin ederler ve arkadaşınızın ölümü ile ilgileri olmadığını söylerler" buyurdu. Onlar "biz Yahudilerin yeminlerini kabul edemeyiz. Onlarda, günah için yemin etmekten daha ağır olan kafirlik vardır. (kafir olmaktan çekinmeyen yemin etmekten hiç kaçınmaz)" dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber kendi yanında olan mallardan yüz dişi deve vererek onun diyetini ödedi. Sehl der ki: "o develer içinde genç ve kırmızı olan dişi bir deveyi sürerken beni öyle bir tepti ki unutamam."
Açıklama: Hadis sahih isnadı ise Muhammed b. İshâk dolayısıyla hasendir. Muhammed b. İshâk burada tahdîs lafzını kullanarak tedlîs şüphesini izâle etmiştir.
Bize Vekî, ona Süfyân, ona Câbir, ona Amr b. Yahya, ona da Muaviye şöyle buyurmuştur: Hz. peygamber (sav) şiir okur gibi belagat ve tekellüfle konuşana lanet etmiştir.
Açıklama: (يُشَقِّقُونَ الْكَلَامَ) ifadesi fesahat ve belagat ile konuşmak, tabiri caizse edebiyat parçalamak demektir.
Bize İbn Ebu Adiyy, ona Muhammed b. İshak, ona Süleyman b. Suhaym, ona da Ebu'l-Hakem el-Ğıfârî'nin kızı olan Annesi Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Kişi cennete girmeye yaklaşır, hatta arasında bir zira kadar mesafe kalır, sonra bir söz söyler ve bu söz sebebiyle San'a'dan daha uzak bir mesafe kadar cennetten uzaklaşır."
Açıklama: İsnadı zayıftır. İbn İshak müdellestir ve an'ane yapmıştır. Ricalin gerisi es-Sahih'in sikalarıdır.
Bize Haşimoğullarının Mevlâsı Ebu Saîd, ona Abdullah b. Müsennâ, ona Sümâme b. Enes şöyle rivayet etmiştir: Enes konuştuğu zaman sözü üç defa tekrar eder ve Hz. Peygamber'in (sav) de konuştuğunda sözünü üç defa tekrar ettiğini, izin istediğinde üç defa izin istediğini söylerdi. Ebu Saîd der ki: "Bundan sonra bu hadisi 'Hz. Peygamber (sav) üç defa izin isterdi' şeklinde rivayet ettik"
Bize Haccâc, ona Leys b. Sa'd, ona Yezîd b. Ebu Habîb, ona da (sehl) b. Muâz b. Enes, ona da Hz. Peygamber'in (sav) sahabilerinden olan Babası (Muâz b. Enes) Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Bineklerinize zarar vermeden binin, onları zarar vermeden kullanın. Onları kendiniz için koltuk yapmayın."
Bize Süfyân, ona Yahya b. Saîd, ona Hariseoğullarının Mevlâsı Buşeyr b. Yesâr, ona da Sehl b. Ebu Hasme şöyle rivayet etmiştir: Ensardan Abdullah b. Sehl Hayber kanallarından birinde öldürülmüş olarak bulunmuştu. Amcaoğulları Huvayyısa ile Muhayyısa ve kardeşi Abdurrahman b. Sehl Hz. Peygamber'e (sav) geldiler. Önce Abdurrahman konuşmaya başlayınca Hz. Peygamber (sav) "önce en büyük, önce en büyük" buyurdu. Amcaoğullarından biri ya Huvayyısa veya Muhayyısa - hangisinin büyük olduğunu unuttum - konuştu ve "ey Allah'ın Rasulü, biz Abdullah'ı Hayber kanallarından birinde öldürülmüş olarak bulduk" dedi ve Yahudilerin kötülüğünden, düşmanlığından bahsetti. Hz. Peygamber (sav) "Yahudilerin onu öldürdüğüne dair içinizden elli kişi yemin etsin" buyurdu. Onlar "biz görmediğimiz bir şey için nasıl yemin edelim" dediler. Hz. Peygamber (sav) "Yahudilerden elli kişi onu öldürmediklerine dair yemin ederek size karşı kendilerini temize çıkartıyor" buyurdu. Onlar "Allah'a ortak koştukları halde biz onların yeminine nasıl razı oluruz?" dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) (Abdullah'ın) diyetini kendi yanındaki (develerden) ödedi. O (develerden) genç olan bir deve beni tepmişti.
Bize Ebu Velîd et-Tayâlisî, ona Leys, ona Yezîd b. Ebu Habîb, ona da (sehl) b. Muâz b. Enes, ona da sahabi olan Babası (Muâz b. Enes) Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Bineklerinize zarar vermeden binin, onları zarar vermeden kullanın. Onları kendiniz için koltuk yapmayın."
Bize Musa b. Davud, ona Nâfi b. Ömer, ona İbn Ebu Müleyke, ona İbn Zübeyir şöyle rivayet etmiştir: "Seslerinizi peygamberin sesinden daha fazla yükseltmeyin" (Hucurât, 2) ayeti indikten sonra Hz.Ömer, Allah Rasulü'nün (sav) huzurunda o kadar sessiz konuşurdu ki Hz. Peygamber (sav) onun sözünü anlamak için tekrar sorardı.