5045 Kayıt Bulundu.
Bana Ebu Küreyb Muhammed b. Alâ ve İbn Ebu Ömer -Ebu Küreyb 'ahberanâ', İbn Ebu Ömer 'haddesenâ' tabirlerini kullandılar. Lafız İbn Ebu Ömer'e aittir- onlara Mervan el-Fezârî, ona Humeyd, ona Enes şöyle dedi: Bir adam Bakî denilen yerde birine 'Ya Ebe'l-Kâsım!' diye seslendi. Rasulullah (sav) dönüp ona baktı. Adam 'Ya Rasulallah! Ben seni kastetmedim. Filana seslendim' dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Benim ismimi verin, künyemi vermeyin."
Bize Hennâd b. Seriy, ona Abser, ona Husayn, ona Salim b. Ebu Ca'd, ona Câbir b. Abdullah şöyle rivayet etti: Aramızdan birinin oğlu oldu ve adını Muhammed (Kasım) koydu. Biz de 'Rasulullah'ın (sav) izni olmadıkça onun künyesini vermene müsaade etmeyiz.' dedik. O da Hz. Peygamber'e gitti ve 'Benim bir oğlum oldu. Ona Resulullah'ın oğlunun adını (Kâsım) koydum. Ancak kavmim Rasulullah'tan (sav) izin almadıkça o künyeyi kullanmama müsaade etmedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Benim ismimi verin, künyemi kullanmayın. Ben Kasım olarak gönderildim. Aranızda taksim ediyorum."
Bize Osman b. Ebu Şeybe ile İshak b. İbrahim -Osman 'haddesenâ', İshak 'ahberanâ' tabirlerini kullandılar- onlara Cerîr, ona Mansur, ona Salim b. Ebu Ca'd, ona Câbir b. Abdullah şöyle rivayet etti: Aramızdan birinin oğlu oldu ve adını Muhammed koydu. Bunun üzerine kavmi ona 'Rasulullah'ın (sav) ismini koymana müsaade etmeyiz.' dediler. O da çocuğunu sırtına alarak yola çıktı ve Hz. Peygamber'e (sav) getirerek şöyle dedi: 'Ya Rasulallah! Bir oğlum oldu ve adını Muhammed koydum. Ama kavmim bana 'Rasulullah’ın (sav) ismini koymana müsade etmeyiz.' dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Benim ismimi verin, künyemi vermeyin. Ben Kasım'ım! Aranızda taksim ediyorum."
Bize Musa b. İsmail, ona Ebu Avâne, ona Ebu Husayn, ona Ebu Salih, ona Ebu Hureyre Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Benim ismimi verin, künyemi kullanmayın. Her kim beni rüyada görürse beni gerçekte görmüştür. Çünkü şeytan benim suretime bürünemez. Benim adıma bilerek yalan uyduran kişi cehennemdeki yerine hazırlansın."
Bize Hennâd, ona Vekî, ona A’meş ona da Ebu Vâil, Huzeyfe’nin şöyle anlattığını rivayet etti: "Rasulullah (sav), bir topluluğun çöplüğüne geldi ve orada ayakta küçük abdest bozdu. O’na (sav) abdest suyu getirmiştim. Yanından uzaklaşmak için ayrılırken beni çağırdı. Ben de (gelip) hemen arkasında durdum. Abdest alıp mestleri üzerine meshetti". Ebu İsa (et-Tirmizî): Cârûd’dan işittim, o dedi ki: Vekî’in bu hadisi A’meş’den rivayet edip şöyle dediğini duydum: Rasulullah’tan (sav) mesh hakkında rivayet edilen en sahih hadis budur. Ebu Ammar el-Hüseyin b. Hureys’in "Veki’den işittim" diyerek rivayete başladığını ve bu hadisin benzerini naklettiğini duydum. Ebu İsa (et-Tirmizî): Mansur ve Ubeyde ed-Dabbî, Ebu Vâil vasıtası ile Huzeyfe’den A’meş'in rivayetinin benzerini bu şekilde rivayet etmişlerdir. Yine Hammâd b. Ebu Süleyman ve Asım b. Behdele, Ebu Vâil vasıtası ile Muğîra b. Şu’be’den Peygamberimiz’in (sav) hadisini rivayet etmişlerdir. Ebu Vâil’in Huzeyfe’den yaptığı rivayet daha sahihtir. Bazı âlimler, ayakta abdest bozmaya izin vermişlerdir. Ebu İsa (et-Tirmizî): İbrahim en-Nehaî Abîde b. Amr es Selmanî’den rivayette bulunmuştur. Abîde, tabiûn âlimlerinin büyüklerindendir. Onun şöyle dediği rivayet edilir: Ben Rasulullah’ın (sav) vefatından iki yıl önce Müslüman oldum. İbrahim’in arkadaşı Ubeyde ed-Dabbî, Abdülkerim diye künyelenen Ubeyde b. Muattib ed-Dabbî’dir.
Bize Osman b. Ebu Şeybe ve İshak b. İbrahim, onlara Cerîr, ona Mansur, ona Salim b. Ebu Ca'd, ona da Enes b. Mâlik şöyle rivayet etti: (Bir defa) ben ve Rasulullah (sav) mescitten çıkıyorduk. Bize mescidin eşiğinde bir adam rastladı. Ey Allah’ın Rasulü (sav)! Kıyamet ne zaman kopacak? diye sordu. Rasulullah (sav) : "Sen onun için ne hazırladın?" dedi. Adam sanki tevazu göstererek Ey Allah’ın Rasulü! Ben onun için çok namaz, oruç ve sadaka hazırlamadım. Ancak ben Allah'ı ve Rasulü'nü severim, dedi. (Rasulullah) "O halde sen sevdiklerinle berabersin!" buyurdular.
Bize Ali b. Hucr, ona İsmail b. İbrahim, ona Hişam ed-Destevâî, ona Yahya b. Ebu Kesîr, ona Ebu Cafer, ona da Ebu Hureyre (ra) şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav), şöyle buyurdu: "Üç kimsenin duasının kabul edilmesinde şüphe yoktur: Mazlumun duası, yolcunun duası, anne-babanın çocuklarına duası. Ebu İsa (et-Tirmizî) şöyle demiştir: Haccâc es-Savvâf, bu hadisi Yahya b. Ebu Kesîr'den Hişâm'ın hadisinin benzeri şekilde rivayet etmiştir. Ebu Hureyre'den rivayette bulunan Ebu Cafer'e "Ebu Cafer el-Müezzin" de denilir. Adını bilmiyoruz. Yahya b. Ebu Kesîr ondan başka hadisler de nakletmiştir.
Bize Ebu Saîd el-Eşec, ona İsmail b. İbrahim Ebu Yahya et-Teymî, ona İbrahim Ebu İshâk el-Mahzûmî, ona Saîd el-Makburî, ona da Ebu Hüreyre şöyle rivayet etmiştir: "Ben kendilerinden daha iyi bildiğim halde bana bir şeyler yedirsinler diye Hz. Peygamber'in (sav) ashabından birilerine bazı ayetler hakkında soru sorardım. Cafer b. Ebu Talib'e sorduğumda bana hemen cevap vermez, evine götürürdü. Eşine "Ey Esma! Bize yemek getir!" derdi. Eşi bize yemek verdikten sonra bana cevap verirdi. Cafer, fakirleri çok sever, onlarla birlikte oturur ve sohbet ederdi. Bu sebeple Rasulullah (sav), ona yoksulların babası adını vermişti. Ebu İsa (et-Tirmizî) şöyle demiştir: Bu hadis, garîbdir. Ebu İshak el-Mahzûmî, İbrahim b. Fadl el-Medenî'dir. Ehl-i hadisten bazıları, onu hafızası yönünden tenkit etmişler ve onun garîb rivayetleri olduğunu söylemişlerdir.
Bize Osman b. Ebu Şeybe ve İshak b. İbrahim, onlara Cerîr, ona Mansur, ona Salim b. Ebu Ca'd, ona da Enes b. Mâlik şöyle rivayet etti: (Bir defa) ben ve Rasulullah (sav) mescitten çıkıyorduk. Bize mescidin eşiğinde bir adam rastladı. Ey Allah’ın Rasulü (sav)! Kıyamet ne zaman kopacak? diye sordu. Rasulullah (sav) : "Sen onun için ne hazırladın?" dedi. Adam sanki tevazu göstererek Ey Allah’ın Rasulü! Ben onun için çok namaz, oruç ve sadaka hazırlamadım. Ancak ben Allah'ı ve Rasulü'nü severim, dedi. (Rasulullah) "O halde sen sevdiklerinle berabersin!" buyurdular.
Bana Harun b. Said el-Eylî ve Ahmed b. İsa, onlara İbn Vehb, ona Amr, ona Ubeydullah b. Ebu Cafer, ona Muhammed b. Cafer, ona da Urve b. Zübeyr'in naklettiğine göre Aişe şöyle demiştir: İnsanlar (Medine'nin dışında bulunan uzak) mahallelerden Cuma'ya gelirlerdi. (Kimi zaman yünlü) aba giyerler, toza bulanmış olurlar ve ter kokarlardı. Bir gün Hz. Peygamber (sav) benim yanımda iken bunlardan biri huzuruna geldiğinde Hz. Peygamber (sav) "Cuma'ya gelirken temizlenseniz ne güzel olur!" buyurdu.