5045 Kayıt Bulundu.
Bize Ebu Kamil ve Kuteybe b. Said -hadis Kuteybe'nin lafızları ile aktarılmıştır-, onlara Abdülvahid, ona Hasan b. Ubeydullah, ona İbrahim b. Süveyd, ona da Abdurrahman b. Yezid İbn Mesud'un şöyle dediğini rivayet etti: "Rasulullah, (sav) bana 'Yanıma girmek için iznin, aramızdaki perdenin kaldırılması ve fısıltımı duymandır. Seni men edinceye kadar bu şekildeki izin usulü devam edecektir' dedi."
Açıklama: Hadislerde izin alınmadan bir mesken ve benzeri yerlere girmek yasaklanmıştır. Bu rivayetten ise iznin sadece sözlü olmadığı, yerine göre bir takım işaret ve uygulamaların da iznin yerine geçebileceği anlaşılmaktadır. (Muhyeddin en-Nevevî, el-Minhâc şerh Sahîh-i Müslim, Dâr ihayi't-turâsi'l-Arabî, 14/150)
Bize Süveyd b. Nasr, ona İbn Mübarek, ona Şube, ona Muhammed b. Münkedir, ona da Cabir şunu rivayet etti: "Babamın bir borcundan dolayı Hz. Peygamber’in (sav) yanına girmek için izin istedim. Hz. Peygamber, 'Kim o' dedi. Ben de 'Benim' dedim. Bunun üzerine Hz. Peygamber bu sözden pek hoşlanmamış olacak ki 'Benim, benim' (diyerek sözümü tekrar etti.)" Ebu İsa şöyle dedi: "Bu hadis hasen-sahihtir."
Bana Mâlik b. Safvân b. Süleym, ona da Atâ b. Yesâr şunu rivayet etti: "Bir adam Rasulullah'a (sav) 'Ey Allah'ın resulü! Annemin yanına girerken izin isteyeyim mi?' diye sordu. O da 'Evet' buyurdu. Adam 'Ben evde onunla birlikte kalıyorum' deyince Rasulullah (sav) 'Sen yine de ondan izin iste' buyurdu. Adam 'Ben onun hizmetçisiyim' dedi. Rasulullah (sav) 'Yine de ondan izin iste, onu çıplak halde görmek ister misin?' dedi. Adam 'İstemem' deyince Hz. Peygamber (sav) 'Öyleyse yanına girmeden izin iste' buyurdu."
Bana Malik, ona kendisinin sika kabul ettiği bir şahıs, ona Bükeyr b. Abdullah el-Eşec, ona Büsr b. Said, ona Ebu Said el-Hudrî, ona da Ebu Musa el-Eş'arî Rasulullah'ın şöyle dediğini rivayet etti: "İzin istemek, üç kez olur. Buna göre sana izin verilirse içeri gir. Aksi halde geri dön."
Bana Malik, ona Rabîa b. Ebu Abdurrahman, ona da (Medine) alimlerinden bir çok kişi şunu rivayet etti: "Ebu Musa el-Eş'arî, Ömer b. Hattab'ın huzuruna girmek için izin istemek üzere geldi ve üç kez izin istedi. Ardından geri döndü. Ömer b. Hattab, peşinden adam gönderip ona, 'Sana ne oldu da yanımıza girmedim?' diye sordu. Ebu Musa; 'Rasulullah'ı (sav); 'İzin istemek, üç kez olur. Buna göre sana izin verilirse içeri gir. Aksi halde geri dön.' buyururken duydum.' dedim. Ömer; 'Senden başka bunu kim biliyor? Vallahi, eğer bunu bilen birini bulup getirmezsen sana şöyle şöyle yaparım.' dedi. Ebu Musa hemen çıktı ve mescitte ensar meclisi denilen yerde oturan bir grubun yanına geldi. Onlara; 'Ömer b. Hattab'a (ra); Rasulullah'ı (sav); 'İzin istemek, üç kez olur. Buna göre sana izin verilirse içeri gir. Aksi halde geri dön.' buyururken duyduğumu söyledim. Bana dedi ki; 'Vallahi, eğer bunu bilen birini bulup getirmezsen sana şöyle şöyle yaparım.' dedi. Aranızda bunu duyan biri varsa benimle birlikte kalkıp gelebilir mi?' dedi.' Onlar da Ebu Said el-Hudrî'ye, 'Kalk, onunla birlikte git.' dediler. Ebu Sadi el-Hudrî, o anda orada oturanların en küçüğü idi. Böylece Ebu Said el-Hudrî kalkıp onunla birlikte gitti ve Ömer b. Hattab'a bu hadisi haber verdi. Bunun üzerine Ömer b. Hattab, Ebu Musa el-Eş'arî'ye 'Şunu iyi bil ki ben, seni yalan söylemekle itham etmiyorum. Fakat insanların Rasulullah (sav) adına hadis uydurmalarından endişe ediyorum' dedi."
Bize Muhammed b. Yusuf, ona Süfyan, ona A'meş, ona da Ebu Vâil İbn Mesud'un şöyle dediğini rivayet etti: "Kendisine Ebu Şuayb denilen bir kişi geldi. Onun kasap bir kölesi vardı. Adam, kölesine 'Bana beş kişilik yemek yap! Beş kişiden biri olarak Rasulullah'ı (sav) davet edeceğim' dedi. Bilahare beşinci kişi olarak Rasulullah'ı (sav) davet etti. Derken bir kişi daha onlara takıldı. Rasulullah (sav) 'Bizi beş kişinin beşincisi olarak davet etmiştin. Fakat bu adam da peşime takıldı. İster kendisini kabul et, istersen etme.' buyurdu. Bunun üzerine adam,o kişiyi de (yemeğe) kabul etti."
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe ve Ebu Küreyb, onlara Ebu Muaviye, ona A’meş, ona Şakik, ona da Ümmü Seleme’nin rivayet ettiğine göre; Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Hasta veya ölünün yanında bulunduğunuz zaman hayır söyleyiniz. Çünkü melekler sizin söylediklerinize amin derler.” Ebu Seleme vefat ettiği zaman, Peygamber’e (sav) geldim ve “Ya Rasulallah! (Kocam) Ebu Seleme öldü.” dedim. O (Hz. Peygamber) bana; “Allah'ım! Beni ve onu bağışla! Onun arkasından bana güzel bir halef (eş) ver, diye dua et.” dedi. Allah (cc) da bana ondan daha hayırlı bir eş verdi, (ki) o, Muhammed'dir (sav).
Bize İshak b. İbrahim el-Hanzalî, ona İsa b. Yunus, ona el-A’meş, ona Hayseme b. Abdurrahman ona Ebu Huzeyfe el-Evrecî, Huzeyfe b. Yemân'ın şöyle dediğini rivayet etti: "Hz. Peygamber (sav) ile birlikte yemeğe davet edildiğimizde..." (Sonra) Ebu Muaviye'nin rivayet ettiği hadisin manasını zikretti. Ravi, bedevinin yemeğe atıldığını anlatırken "keennemâ yutradu" kız çocuğunun atıldığını anlatırken "keennemâ tutradu" ifadesini kullandı ve bedevinin gelişini kız çocuğunun gelişinden önce zikretti. Hadisin sonunda da "Sonra besmele çekti ve yedi" cümlesini ekledi.
Bize Muhammed b. Beşşar, ona Ebu Asım; (T) Bize Hüseyin b. Hurays, ona Nadr b. Şümeyl, onlara İbn Cüreyc bu isnadla hadisin benzerini rivayet etmiştir. Nadr'ın hadisinde "Beni ondan, pazarlarda ticaret alıkoydu." cümlesini zikretmemiştir.
Bize Abdullah b. Ömer b. Muhammed b. Eban, ona Ali b. Haşim, ona Talha b. Yahya (M005633-2 hadisi) bu isnadla rivayet etmiştir. Ancak o, şöyle dedi: 'Ey Ebu Münzir! Sen mi bunu Hz. Peygamber'den duydun? diye sordu. O da 'Evet. Ey Hattaboğlu, Hz. Peygamber'in ashabına zorluk çıkarma.' dedi.' Ömer'in sübhanallah demesini ve ondan sonraki sözünü zikretmedi.