5045 Kayıt Bulundu.
Bize Şeyban b. Ferruh, ona Ebu Avane, ona Mansur, ona İbrahim ona Mesruk, ona da Aişe’nin rivayet ettiğine göre; Rasulullah (sav), bir hastayı ziyarete gittiğinde şöyle dua ederdi: "Ey insanların Rabbi! Rahatsızlığı gider! Ona şifa ver. Şifa veren yalnız sensin! Senin şifandan başka şifa yoktur. Öyle bir şifa ver ki; o şifa hiçbir hastalık izi bırakmasın."
Bize Yahya b. Yahya et-Temîmî, ona Hüşeym, ona Halid, ona Ebu Kılâbe, ona Ebu Esma, ona da Hz. Peygamber’in azatlısı Sevban, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Kim bir hastayı ziyarete giderse, (onun yanından) dönünceye kadar cennet bahçelerindedir."
Bize Harmele b. Yahya, ona Abdullah b. Vehb, ona Nafi b. Yezid, ona da Hayve b. Şurayh, Ebu Said el-Hımyerî'nin şöyle dediğini rivayet etti: Muaz bin Cebel, Rasulullah'ın (sav) ashabının işitmediği hadislerden bahseder ve sahabilerin işitmiş oldukları hadislerden söz etmezdi. Onun rivayet ettiği hadisler bir ara Abdullah bin Amr'a ulaşınca "Vallahi, Rasulullah (sav)’den bu hadisleri ben işitmedim. Def-i hacet konusunda Muaz neredeyse sizi zahmete sokacak.” dedi. Bu söz, Muaz’a ulaştı.Daha sonra Muaz O’na rastladı ve “Ey Abdullah b. Amr! Resulullah'ın (sav) hadisini yalanlamak münafıklıktır. Hadisin sorumluluğu onu nakleden kişiye aittir. Şüphesiz ben Resûlullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu işittim”: Lanete sebep olan üç şeyden: Su yollarına ve kaynaklarına, gölgelikte ve yol üstünde abdest bozmaktan sakının.”
Bize Cafer b. Müsâfir, ona Kesir b Hişam, ona Cafer b. Burkan, ona Meymun b. Mihran ona da Ömer b. Hattab'ın rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: "Bir hastanın yanına girdiğinde ondan sana dua etmesini iste. Çünkü hastanın duası, meleklerin duası gibidir."
Bize Kuteybe, ona Leys, ona Yezîd b. Ebu Habîb, ona da Ebu'l-Hayr, Abdullah b. Amr'ın şöyle dediğini rivayet etti "Bir adam, Rasulullah'a (sav) hangi amellerinin daha hayırlı olduğunu sordu. Rasulullah (sav) de şöyle cevap verdi 'Yemek yedirmen ve tanıdığına tanımadığına selam vermen.'
Bize Ebu Ammâr el-Hüseyin b. Hüreys, ona Ali b. Hüseyin b. Vâkıd, ona babası (Hüseyin b. Vakıd), ona da Abdullah b. Büreyde babası Büreyde’nin şöyle dediğini rivayat etti: Bir defasında Hz. Peygamber (sav) yürürken eşeğinin üzerinde bir adam geldi. “Ey Allah’ın Rasulü! Sen de bin” dedi ve eşeğin sırtında arkaya doğru geçti. Allah Rasulü (sav) "Hayvanın ön tarafına binmeye sen daha layıksın" buyurunca o şahıs “Orayı size ayırdım” dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber hayvanın ön tarafına bindi. Ebu İsa [et-Tirmizî] şöyle demiştir: Bu rivayet hasen-garîb bir hadistir. Bu konuda Kays b. Sa’d b. Ubâde’den de hadis rivayet edilmiştir.
Bize Züheyr b. Harb ve Ebu Küreyb Muhammed b. Alâ, -hadisin lafzı Ebu Küreyb'e aittir- onlara İsmail b. Uleyye, ona Ravh b. Kasım, ona Ata b. Ebu Meymune ona da Enes b. Malik (ra) şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) def-i hacet için uzaklaşır. Ben de kendisine su getirirdim. O bununla taharetlenirdi (temizlenirdi).
Bize Ebu Küreyb, ona Bekr b. Yunus b. Bükeyr ona Musa b. Ali, ona da babası (Ali b. Rabah) Ukbe b. Âmir el Cühenî (r.a.)’den Rasulullah'ın şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Hastalarınızı yemeye zorlamayınız. Çünkü Allah onları yedirir ve içirir." Ebu İsa (et-Tirmizî): 'Bu hadis hasen garib olup sadece bu şekliyle bilmekteyiz' demiştir.
Bana Muhammed b. Hâtim b. Meymun, ona Behz, ona Hammad b. Seleme, ona Sabit, ona Ebu Rafi’, ona da Ebu Hüreyre, Rasulullah’ın şöyle dediğini rivayet etmiştir. “Şüphesiz Allah Teâlâ kıyamet gününde ‘Ey âdemoğlu! Ben hasta oldum da, sen beni ziyaret etmedin!’ diyecek. Âdemoğlu ‘Yâ Rab! Sen alemlerin Rabbisin! Ben seni nasıl ziyaret edebilirim ki?’ cevabını verecek. Cenab-ı Hak, ‘Bilmez miydin ki falan kulum hastalandı, ziyaretine gitmedin. Oysa onu ziyaret etmiş olsaydın, beni onun yanında bulurdun’ diyecek. Sonra ‘Ey âdemoğlu! Senden yiyecek istedim de bana yiyecek vermedin!’ diyecek. Âdemoğlu ‘Yâ Rab! Sen âlemlerin Rabbisin! Sana nasıl yiyecek verebilirim ki!’ diyecek. Allah Teala da ‘Bilmez misin ki, falan kulum senden yiyecek istedi, sen ona yiyecek vermedin. Bilmez miydin ki, ona yiyecek vermiş olsaydın onu benim nezdimde bulacaktın!’ diyecek. Cenâb-ı Hak, ‘Ey Âdemoğlu! Senden su istedim de bana su vermedin!’ diyecek. Âdemoğlu ‘Yâ Rab! Sen âlemlerin Rabbisin! Ben sana nasıl su verebilirim ki!’ cevabını verecek. Cenab-ı Hak ‘Falan kulum senden su istedi; ona su vermedin! Onu su vermiş olsaydın bunun karşılığını benim nezdimde bulurdun!’ diyecektir.