Bize Ebû Abdullah el-Hâfız, ona Ebû Abdullah Muhammed b. Yakub, ona İbrahim b. İshak, ona Harun b. Abdullah, ona Hüseyin b. Ali, ona Zâide, ona Meysere, ona Ebû Hâzim, ona da Ebû Hureyre (ra) Rasûlullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivâyet etti:
"Allah'a ve ahiret gününe iman eden bir olay gördüğünde ya hayır söylesin ya da sussun! Kadınlar hakkında size hayırlı olmanızı vasiyet ediyorum. Çünkü kadın, kaburga kemiği gibi (nârin) yaratılmıştır. Kaburga kemiğinin en zayıf tarafı üst kısmıdır. Eğer onu düzeltmeye çalışırsan kırarsın. Kendi haline bırakırsan, eğriliği aynen devam eder."
Bu hadîsi Buhârî Sahîh'inde İshak b. Nasr vasıtasıyla Hüseyin el-Cu'fî'den tahric eder. Müslim de Ebû Bekir b. Ebî Şeybe vasıtasıyla Hüseyinden tahric eder.
Açıklama: "Kadın kaburga kemiğinden yaratılmıştır" ifadesi, kadın cinsini yaratılış maddesini belirtmek anlamında değildir. Burada kadının kırılgan tabiatı konusunda istiâre yapılmaktadır. Bu konudaki rivâyetlerin bir bölümünde kadın kaburga kemiğine benzetilmektedir. Bu ifade tarzı, bize hadîsin amacını göstermektedir. Bu da kadının nâzik, hassas ve kırılgan bir tabiata sahip olduğudur. Yine hadîsin bir rivâyetinde, “Onu düzeltmeye çalışırsan kırarsın, onun kırılması da boşanmasıdır” denmektedir. Bu ifade de hadîsin amacının, kadının yaratılış maddesini belirtmekten ziyâde, âile düzeninin korunması açısından kadının nâzik ve hassas tabiatına dikkat gösterilmesi gerektiğini, aksine bir davranışın âilenin yıkılması ile sonuçlanabileceğini belirtmek olduğunu göstermektedir. Bundan başka bir anlayış, kadınlara iyi muamele etmekten bahsedilirken, aynı anda sözü onların yaratılış maddelerine çevirmenin izahını da güçleştirir.
İmam Gazzâlî şöyle der: “Erkeğin karısıyla iyi geçinmesi, ona güzel ahlâkla muamele etmesi, kadının kocası üzerindeki hakkıdır. Güzel ahlâktan maksat da; kadına eza-cefa etmemek değil, onun eza ve cefasına tahammül göstermektir. Kadının taşkınlığına karşı, tıpkı Allah’ın Rasûlü gibi yumuşak davranmaktır.”
Öneri Formu
Hadis Id, No:
151826, BS14838
Hadis:
أَخْبَرَنَا أَبُو عَبْدِ اللَّهِ الْحَافِظُ حَدَّثَنَا أَبُو عَبْدِ اللَّهِ : مُحَمَّدُ بْنُ يَعْقُوبَ حَدَّثَنَا إِبْرَاهِيمُ بْنُ إِسْحَاقَ حَدَّثَنَا هَارُونُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ حَدَّثَنَا حُسَيْنُ بْنُ عَلِىٍّ عَنْ زَائِدَةَ عَنْ مَيْسَرَةَ عَنْ أَبِى حَازِمٍ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ رَضِىَ اللَّهُ عَنْهُ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- :« مَنْ كَانَ يُؤْمِنُ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ فَإِذَا شَهِدَ أَمْرًا فَلْيَتَكَلَّمْ بِخَيْرٍ أَوْ لِيَسْكُتْ اسْتَوْصُوا بِالنِّسَاءِ خَيْرًا فَإِنَّ الْمَرْأَةَ خُلِقَتْ مِنْ ضِلَعٍ فَإِنَّ أَعْوَجَ شَىْءٍ مِنَ الضِّلَعِ أَعْلاَهُ فَإِنْ ذَهَبْتَ تُقِيمُهُ كَسَرْتَهُ وَإِنْ تَرَكْتَهُ لَمْ يَزَلْ أَعْوَجَ ». رَوَاهُ الْبُخَارِىُّ فِى الصَّحِيحِ عَنْ إِسْحَاقَ بْنِ نَصْرٍ عَنْ حُسَيْنٍ الْجُعْفِىِّ وَرَوَاهُ مُسْلِمٌ عَنْ أَبِى بَكْرِ بْنِ أَبِى شَيْبَةَ عَنْ حُسَيْنٍ.
Tercemesi:
Bize Ebû Abdullah el-Hâfız, ona Ebû Abdullah Muhammed b. Yakub, ona İbrahim b. İshak, ona Harun b. Abdullah, ona Hüseyin b. Ali, ona Zâide, ona Meysere, ona Ebû Hâzim, ona da Ebû Hureyre (ra) Rasûlullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivâyet etti:
"Allah'a ve ahiret gününe iman eden bir olay gördüğünde ya hayır söylesin ya da sussun! Kadınlar hakkında size hayırlı olmanızı vasiyet ediyorum. Çünkü kadın, kaburga kemiği gibi (nârin) yaratılmıştır. Kaburga kemiğinin en zayıf tarafı üst kısmıdır. Eğer onu düzeltmeye çalışırsan kırarsın. Kendi haline bırakırsan, eğriliği aynen devam eder."
Bu hadîsi Buhârî Sahîh'inde İshak b. Nasr vasıtasıyla Hüseyin el-Cu'fî'den tahric eder. Müslim de Ebû Bekir b. Ebî Şeybe vasıtasıyla Hüseyinden tahric eder.
Açıklama:
"Kadın kaburga kemiğinden yaratılmıştır" ifadesi, kadın cinsini yaratılış maddesini belirtmek anlamında değildir. Burada kadının kırılgan tabiatı konusunda istiâre yapılmaktadır. Bu konudaki rivâyetlerin bir bölümünde kadın kaburga kemiğine benzetilmektedir. Bu ifade tarzı, bize hadîsin amacını göstermektedir. Bu da kadının nâzik, hassas ve kırılgan bir tabiata sahip olduğudur. Yine hadîsin bir rivâyetinde, “Onu düzeltmeye çalışırsan kırarsın, onun kırılması da boşanmasıdır” denmektedir. Bu ifade de hadîsin amacının, kadının yaratılış maddesini belirtmekten ziyâde, âile düzeninin korunması açısından kadının nâzik ve hassas tabiatına dikkat gösterilmesi gerektiğini, aksine bir davranışın âilenin yıkılması ile sonuçlanabileceğini belirtmek olduğunu göstermektedir. Bundan başka bir anlayış, kadınlara iyi muamele etmekten bahsedilirken, aynı anda sözü onların yaratılış maddelerine çevirmenin izahını da güçleştirir.
İmam Gazzâlî şöyle der: “Erkeğin karısıyla iyi geçinmesi, ona güzel ahlâkla muamele etmesi, kadının kocası üzerindeki hakkıdır. Güzel ahlâktan maksat da; kadına eza-cefa etmemek değil, onun eza ve cefasına tahammül göstermektir. Kadının taşkınlığına karşı, tıpkı Allah’ın Rasûlü gibi yumuşak davranmaktır.”
Yazar, Kitap, Bölüm:
Beyhakî, Sünen-i Kebir, Kasem ve Nuşûz 14838, 15/115
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Hazim Selman Mevla Azze (Selman)
3. Meysere b. Ammar el-Eşce'î (Meysere b. Ammar)
4. Zâide b. Kudame es-Sekafî (Zâide b. Kudame)
5. Ebu Abdullah Hüseyin b. Ali el-Cu'fi (Hüseyin b. Ali b. Velid)
6. Harun b. Abdullah el-Bezzâz (Harun b. Abdullah b. Mervan)
7. İbrahim b. İshak el-Enmati (İbrahim b. İshak b. Yusuf)
8. Muhammed b. Yakub eş-Şeybânî (Muhammed b. Yakub b. Muhammed b. Yusuf)
9. Hakim en-Nîsâbûrî (Muhammed b. Abdullah b. Hamdûye b. Nu'aym b. el-Hakem)
Konular:
Adab, sohbet adabı
Konuşma, konuşma adabı
KTB, ADAB
KTB, YARATILIŞ
Yaratılış, Kadının kaburga kemiğinden yaratılması
حدثنا محمد بن عبيد الله قال حدثنا بن أبي حازم عن كثير يرويه عن الوليد بن رباح عن أبي هريرة : أن النبي صلى الله عليه وسلم رقى المنبر فقال آمين آمين آمين قيل له يا رسول الله ما كنت تصنع هذا فقال قال لي جبريل رغم أنف عبد أدرك أبويه أو أحدهما لم يدخله الجنة قلت آمين ثم قال رغم أنف عبد دخل عليه رمضان لم يغفر له فقلت آمين ثم قال رغم أنف امرئ ذكرت عنده فلم يصل عليك فقلت آمين
Açıklama: Metinde üç defa tekrarlanan 'Rağıme enfuhu' cümlesi, lügat manası itibariyle burnu toprağa sürünsün, demektir. Kinaye olarak hakir olsun, zelil olsun manalarında kullanılır. Buradan hareketle 'yazıklar olsun' şeklinde tercüme edilmesi uygun olur.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164919, EM000646
Hadis:
حدثنا محمد بن عبيد الله قال حدثنا بن أبي حازم عن كثير يرويه عن الوليد بن رباح عن أبي هريرة : أن النبي صلى الله عليه وسلم رقى المنبر فقال آمين آمين آمين قيل له يا رسول الله ما كنت تصنع هذا فقال قال لي جبريل رغم أنف عبد أدرك أبويه أو أحدهما لم يدخله الجنة قلت آمين ثم قال رغم أنف عبد دخل عليه رمضان لم يغفر له فقلت آمين ثم قال رغم أنف امرئ ذكرت عنده فلم يصل عليك فقلت آمين
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Ubeydullah, ona İbn Ebu Hazim, ona Kesir, ona Velid b. Ebu Rebah, ona Ebu Hüreyre (ra) şöyle rivayet etmiştir:
Peygamber (sav) minbere çıktı ve 'amin, amin, amin', dedi. 'Ey Allah'ın Rasulü (sav) bu yaptığın şey nedir?' diye kendisine soruldu. Hz. Peygamber (sav) "Cibril (as) anne babasının ikisi yada birinin [ihtiyarlık döneminde onların yanında olup da hoşnut edemediği için] cennete giremeyen kimsenin burnu yerde sürtsün' dedi bende 'amin' dedim. 'Ramazan gelip geçtiği halde affedilmeyen kulun burnu yerde sürtsün', dedi ben de 'amin', dedim. 'Yanında adın anıldığı halde sana salavat getirmeyen kişinin burnu yerde sürtsün' dedi ben de 'amin', dedim." diye cevap verdi.
Açıklama:
Metinde üç defa tekrarlanan 'Rağıme enfuhu' cümlesi, lügat manası itibariyle burnu toprağa sürünsün, demektir. Kinaye olarak hakir olsun, zelil olsun manalarında kullanılır. Buradan hareketle 'yazıklar olsun' şeklinde tercüme edilmesi uygun olur.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 646, /507
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Velid b. Rabah ed-Devsi (Velid b. Rabah)
3. Ebu Muhammed Kesir b. Zeyd el-Eslemî (Kesir b. Zeyd)
4. Ebu Temmam Abdülaziz b. Ebu Hâzım el-Mahzûmî (Abdülaziz b. Seleme b. Dinar)
5. Ebu Sabit Muhammed b. Ubeydullah el-Kuraşî (Muhammed b. Ubeydullah b. Muhammed b. Zeyd)
Konular:
Anne-baba, rızalarını almaya çalışmak
Hz. Peygamber, Cebraille ilişkisi
İyilik, Anne-Baba, anne-babaya iyilik
KTB, ADAB
Ramazan, Ramazan ayının fazileti
Salavat, Dua, Hz. Peygamber'e
Açıklama: Metinde üç defa tekrarlanan 'Rağıme enfuhu' cümlesi, lügat manası itibariyle burnu toprağa sürünsün, demektir. Kinaye olarak hakir olsun, zelil olsun manalarında kullanılır. Buradan hareketle 'yazıklar olsun' şeklinde tercüme edilmesi uygun olur.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
223781, İHM001888
Hadis:
حَدَّثَنَا الرَّبِيعُ بْنُ سُلَيْمَانَ، أنا ابْنُ وَهْبٍ، أَخْبَرَنِي سُلَيْمَانُ وَهُوَ ابْنُ بِلَالٍ، عَنْ كَثِيرِ بْنِ زَيْدٍ، عَنِ الْوَلِيدِ بْنِ رَبَاحٍ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ رَقِيَ الْمِنْبَرَ فَقَالَ: «آمِينَ، آمِينَ، آمِينَ» ، فَقِيلَ لَهُ: يَا رَسُولَ اللَّهِ، مَا كُنْتَ تَصْنَعُ هَذَا فَقَالَ: " قَالَ لِي جِبْرِيلُ: أَرْغَمَ اللَّهُ أَنْفَ عَبْدٍ - أَوْ بَعُدَ - دَخَلَ رَمَضَانَ فَلَمْ يُغْفَرْ لَهُ، فَقُلْتُ: آمِينَ، ثُمَّ قَالَ: رَغِمَ أَنْفُ عَبْدٍ - أَوْ بَعُدَ - أَدْرَكَ وَالِدَيْهِ أَوْ أَحَدَهُمَا لَمْ يُدْخِلْهُ الْجَنَّةَ، فَقُلْتُ: آمِينَ، ثُمَّ قَالَ: رَغِمَ أَنْفُ عَبْدٍ - أَوْ بَعُدَ - ذُكِرْتَ عِنْدَهُ فَلَمْ يُصَلِّ عَلَيْكَ، فَقُلْتُ: آمِينَ "
Tercemesi:
Bize Rabi' b. Süleyman, ona İbn Vehb, ona Süleyman b. Bilal, ona Kesir b. Zeyd, ona Velid b. Rebah, ona da Ebu Hüreyre (ra) Peygamber'den (sav) şöyle rivayet etmiştir:
Rasulullah (sav) minbere çıktı ve 'amin, amin, amin', dedi. 'Ey Allah'ın Rasulü (sav) bu yaptığın şey nedir?' diye kendisine soruldu. Hz. Peygamber (sav) "Cibril (as) Allah Teala, Ramazan ayını idrak ettiği - yada Ramazana girdikten sonra- halde affedilmeyen kulun burnu yerde sürtsün', dedi ben de 'amin', dedim. Anne babasının ikisi yada birinin [ihtiyarlık döneminde onların yanında olup da hoşnut edemediği için] cennete giremeyen kimsenin burnu yerde sürtsün' dedi bende 'amin' dedim. 'Yanında adın anıldığı -anıldıktan sonra- halde sana salavat getirmeyen kişinin burnu yerde sürtsün' dedi ben de 'amin', dedim." diye cevap verdi.
Açıklama:
Metinde üç defa tekrarlanan 'Rağıme enfuhu' cümlesi, lügat manası itibariyle burnu toprağa sürünsün, demektir. Kinaye olarak hakir olsun, zelil olsun manalarında kullanılır. Buradan hareketle 'yazıklar olsun' şeklinde tercüme edilmesi uygun olur.
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Huzeyme, Sahih-i İbn Huzeyme, Sıyâm 1888, 2/300
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Velid b. Rabah ed-Devsi (Velid b. Rabah)
3. Ebu Muhammed Kesir b. Zeyd el-Eslemî (Kesir b. Zeyd)
4. Ebu Muhammed Süleyman b. Bilal el-Kuraşi (Süleyman b. Bilal)
5. Abdullah b. Vehb el-Kuraşî (Abdullah b. Vehb b. Müslim)
6. Rabi' b. Süleyman el-Murâdî (Rabi' b. Süleyman b. Abdülcebbâr b. Kâmil)
Konular:
Dua, duaya amin demek
İyilik, Anne-Baba, anne-babaya iyilik
KTB, ADAB
Öneri Formu
Hadis Id, No:
31562, İM003816
Hadis:
حَدَّثَنَا عَلِىُّ بْنُ مُحَمَّدٍ حَدَّثَنَا وَكِيعٌ عَنْ مُغِيرَةَ بْنِ أَبِى الْحُرِّ عَنْ سَعِيدِ بْنِ أَبِى بُرْدَةَ بْنِ أَبِى مُوسَى عَنْ أَبِيهِ عَنْ جَدِّهِ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « إِنِّى لأَسْتَغْفِرُ اللَّهَ وَأَتُوبُ إِلَيْهِ فِى الْيَوْمِ سَبْعِينَ مَرَّةً » .
Tercemesi:
Bize Ali b. Muhammed, ona Vekî', ona Muğire b. Ebu'l-Hur, ona Said b. Ebu Bürde b. Ebu Musa, ona babası, ona da kendi babası, Hz. Peygamber'in şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Ben günde yetmiş defa Allah'tan mağfiret ve ondan tevbemin kabulünü dilerim."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Mâce, Sünen-i İbn Mâce, Edeb 57, /611
Senetler:
1. Ebu Musa Abdullah b. Kays el-Eş'arî (Abdullah b. Kays b. Süleym)
2. Ebu Bürde b. Ebu Musa el-Eş'arî (Amir b. Abdullah b. Kays b. Süleym)
3. Said b. Ebu Bürde el-Eşari (Said b. Amir b. Abdullah b. Kays)
4. İbn Ebu Hur Muğira b. Ebu Hur el-Kindî (Muğira b. Ebu Hur)
5. Ebu Süfyan Veki' b. Cerrah er-Ruâsî (Veki' b. Cerrah b. Melih b. Adî)
6. Ali b. Muhammed el-Kûfî (Ali b. Muhammed b. İshak)
Konular:
KTB, ADAB
Tevbe, istiğfar, bağışlanma dilemek
Tevbe, sıkça tevbe etmek
Öneri Formu
Hadis Id, No:
209846, İHS000409
Hadis:
أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ صَالِحٍ الْبُخَارِيُّ بِبَغْدَادَ، حَدَّثَنَا الْحَسَنُ بْنُ عَلِيٍّ الْحُلْوَانِيُّ، حَدَّثَنَا عِمْرَانُ بْنُ أَبَانَ، حَدَّثَنَا مَالِكُ بْنُ الْحَسَنِ بْنِ مَالِكِ بْنِ الْحُوَيْرِثِ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ جَدِّهِ، قَالَ: صَعِدَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ الْمِنْبَرَ، فَلَمَّا رَقِيَ عَتَبَةً، قَالَ: «آمِينَ» ثُمَّ رَقِيَ عَتَبَةً أُخْرَى، فقَالَ: «آمِينَ» ثُمَّ رَقِيَ عَتَبَةً ثَالِثَةً، فقَالَ: «آمِينَ» ثُمَّ، قَالَ: «أَتَانِي جِبْرِيلُ، فقَالَ: يَا مُحَمَّدُ، مَنْ أَدْرَكَ رَمَضَانَ فَلَمْ يُغْفَرْ لَهُ، فَأَبْعَدَهُ اللَّهُ، قُلْتُ: آمِينَ، قَالَ: وَمَنْ أَدْرَكَ وَالِدَيْهِ أَوْ أَحَدَهُمَا، فَدَخَلَ النَّارَ، فَأَبْعَدَهُ اللَّهُ، قُلْتُ: آمِينَ، فقَالَ: وَمَنْ ذُكِرْتَ عِنْدَهُ فَلَمْ يُصَلِّ عَلَيْكَ، فَأَبْعَدَهُ اللَّهُ، قُلْ: آمِينَ، فَقُلْتُ: آمِينَ»
قَالَ أَبُو حَاتِمٍ: فِي هَذَا الْخَبَرِ دَلِيلٌ عَلَى أَنَّ الْمَرْءَ قَدِ اسْتَحَبَّ لَهُ تَرْكُ الِانْتِظَارِ لِنَفْسِهِ، وَلَا سِيَّمَا إِذَا كَانَ الْمَرْءُ مِمَّنْ يُتَأَسى بِفِعْلِهِ، وَذَاكَ أَنَّ الْمُصْطَفَى صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ، لَمَّا، قَالَ لَهُ جِبْرِيلُ: «مَنْ أَدْرَكَ رَمَضَانَ فَلَمْ يُغْفَرْ لَهُ، فَأَبْعَدَهُ اللَّهُ» بَادَرَ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ، بِأَنْ، قَالَ: آمِينَ وَكَذَلِكَ فِي قَوْلِهِ: «وَمَنْ أَدْرَكَ وَالِدَيْهِ، أَوْ أَحَدَهُمَا، فَدَخَلَ النَّارَ، أَبْعَدَهُ اللَّهُ» فَلَمَّا، قَالَ لَهُ: «وَمَنْ ذُكِرْتَ عِنْدَهُ فَلَمْ يُصَلِّ عَلَيْكَ فَأَبْعَدَهُ اللَّهُ» فَلَمْ يُبَادِرْ إِلَى قَوْلِهِ: «آمِينَ» عِنْدَ وُجُودِ حَظِّ النَّفْسِ فِيهِ، حَتَّى، قَالَ جِبْرِيلُ قُلْ: آمِينَ، قَالَ: قُلْتُ: «آمِينَ» أَرَادَ بِهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ، التَّأَسِّي بِهِ فِي تَرْكِ الِانْتِصَارِ لِلنَّفْسِ بِالنَّفْسِ، إِذِ اللَّهُ جَلَّ وَعَلَا هُوَ نَاصِرُ أَوْلِيَائِهِ فِي الدَّارَيْنِ، وَإِنْ كَرِهُوا نُصْرَةَ الْأَنْفُسِ فِي الدُّنْيَا.
Tercemesi:
Bize Abdullah b. Salih el-Buhârî Bağdat'ta, ona Hasan b. Ali el-Hulvânî, ona İmran b. Ebân, ona Malik b. Hasan b. Malik b. Huveyris, ona babası (Hasan b. Malik), ona da dedesi (Malik b. Huveyris) şöyle haber vermiştir: Hz. Peygamber (sav) minbere çıkmaya başladı ve bir basamak çıkınca âmîn dedi. Bir adım daha atınca tekrar âmîn dedi. Sonra üçüncü adımı da atınca yine âmîn dedi ve şöyle açıkladı. "Bana Cibril geldi ve Ey Muhammed! Kim Ramazan ayına erişir de bağışlanmazsa Allah onu kendinden uzaklaştırsın, dedi. Ben de âmîn dedim. Yine kim anne babası veya ikisinden birisi sağken onların yanında olur da cehenneme girerse Allah onu da kendinden uzaklaştırsın, dedi. Ben de âmîn dedim. Kimin yanında senin ismin anılır da sana salat etmezse Allah onu da kendinden uzaklaştırsın, deyip âmîn de diye ekledi. Bunun üzerine ben de âmîn dedim.
Ebu Hatim şöyle demiştir: Bu haber kişinin kendi nefsine yönelik şeyler konusunda bir beklentiye girmemesinin müstehab olduğunu gösterir. Özellikle kişi kendi yaptığını yeterli görüyorsa. Bundan dolayı Hz. Peygamber (sav), Cibril ona "Kim Ramazan ayına erişir de bağışlanmazsa Allah onu uzak kılsın" dediğinde hemen âmin demeye yeltendi. Yine Cibril "Kim anne babasının ya da ikisinden birisinin yanında olur da cehenneme girerse Allah onu uzak kılsın", dediğinde aynı şekilde oldu. Ancak "kimin yanında sen anılırsan ve sana salat getirmezse Allah onu da uzak kılsın, dediğinde hemen âmîn demeye yeltenmedi. Zira bu kendi nefsine hoş gelebilecek bir şeydi. Ta ki Cibril âmîn de deyince âmîn dedim, dedi. Bununla Hz. Peygamber (sav), kendisine yardım olunma konusunda bir beklentiye girmek istemedi. Zira Allah teâlâ iki cihanda evliyasının yardımcısıdır. Dünya'da kişilere bu yardım zor görünse de.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Hibban, Sahih-i İbn Hibban, Birr ve'l-İhsan 409, 2/140
Senetler:
1. Ebu Süleyman Malik b. Huveyris el-Leysî (Malik b. Huveyris b. Haşiş b. Afv b. Cünde')
2. Hasan b. Malik el-Leysî (Hasan b. Malik b. Huveyris b. Huşeyş)
3. Malik b. Hasan el-Leysî (Malik b. Hasan b. Malik b. Huveyris)
4. Ebu Musa İmran b. Eban el-Kuraşî (İmran b. Eban b. İmran b. Ziyad)
5. Hasan b. Ali el-Hüzeli (Hasan b. Ali b. Muhammed)
6. Ebu Muhammed Abdullah b. Salih el-Buharî (Abdullah b. Salih b. Abdullah b. Dahhak)
Konular:
Dua, duaya amin demek
İtaat, anne ve babaya itaat
İyilik, Anne-Baba, anne-babaya iyilik
KTB, ADAB
Ramazan, Ramazan ayının fazileti
Salavat, Dua, Hz. Peygamber'e
حدثنا أبو نعيم قال حدثنا سفيان عن عطاء بن السائب عن أبيه عن عبد الله بن عمرو قال : جاء رجل إلى النبي صلى الله عليه وسلم يبايعه على الهجرة وترك أبويه يبكيان فقال ارجع إليهما وأضحكهما كما أبكيتهما
Öneri Formu
Hadis Id, No:
163266, EM000013
Hadis:
حدثنا أبو نعيم قال حدثنا سفيان عن عطاء بن السائب عن أبيه عن عبد الله بن عمرو قال : جاء رجل إلى النبي صلى الله عليه وسلم يبايعه على الهجرة وترك أبويه يبكيان فقال ارجع إليهما وأضحكهما كما أبكيتهما
Tercemesi:
Bize Ebu Nuaym, ona Süfyan, ona Ata b. Saib, ona babası [Ebu Yahya Saib b. Malik], ona da Abdullah b. Amr şöyle anlatmıştır:
Bir adam anne-babasını gözü yaşlı bir halde bırakıp, hicret için biat etmek üzere Hz. Peygamber'in huzuruna geldi.
Hz. Peygamber de o adama, "Onların yanına dön, ağlattığın gibi yüzlerini de güldür." dedi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 13, /65
Senetler:
1. Ebu Muhammed Abdullah b. Amr es-Sehmî (Abdullah b. Amr b. Âs b. Vail b. Haşim)
2. Ebu Yahya Sâib b. Malik es-Sekafî (Sâib b. Mâlik)
3. Ebu Zeyd Ata b. Saib es-Sekafî (Ata b. Saib b. Malik)
4. Süfyan es-Sevrî (Süfyan b. Said b. Mesruk b. Habib b. Rafi')
5. Ebu Nuaym Fadl b. Dükeyn el-Mülâi (Fadl b. Amr b. Hammâd b. Züheyr b. Dirhem)
Konular:
Anne-baba, rızalarını almaya çalışmak
Biat, Hz. Peygambere biat etmek
İyilik, Anne-Baba, anne-babaya iyilik
KTB, ADAB
حدثنا موسى بن إسماعيل قال حدثنا ضمضم بن عمرو الحنفي قال حدثنا كليب بن منفعة قال قال جدي : يا رسول الله من أبر قال أمك وأباك وأختك وأخاك ومولاك الذي يلي ذاك حق واجب ورحم موصولة
Öneri Formu
Hadis Id, No:
163300, EM000047
Hadis:
حدثنا موسى بن إسماعيل قال حدثنا ضمضم بن عمرو الحنفي قال حدثنا كليب بن منفعة قال قال جدي : يا رسول الله من أبر قال أمك وأباك وأختك وأخاك ومولاك الذي يلي ذاك حق واجب ورحم موصولة
Tercemesi:
Bize Musa b. İsmail, ona Damdam b. Amr el-Hanefî, ona Küleyb b. Menfaa, ona da dedesinin şöyle dediğini rivayet etti:
'Ya Rasulallah, kime iyilik edeyim?' diye sordu.
Hz. Peygamber (sav): "Annene, babana, kız kardeşine, erkek kardeşine ve bir de bunları takip eden akrabalarına. Bu yerine getirmen gereken bir hak ve kendileri ile ilişkilerini (sıla-i rahim) devam ettirmen gereken kimselerdir." dedi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 47, /93
Senetler:
1. Ceddî (Ceddî)
2. Küleyb b. Menfea el-Hanefî (Küleyb b. Menfea b. Küleyb)
3. Damdam b. Amr el-Hanefî (Damdam b. Amr)
4. Ebu Seleme Musa b. İsmail et-Tebûzeki (Musa b. İsmail)
Konular:
Akraba, akrabalık ilişkileri, sıla-i rahim
Anne-baba, rızalarını almaya çalışmak
Haklar, Anne hakkı
Haklar, Baba hakkı
İyilik, Anne-Baba, anne-babaya iyilik
Köle, cariyelere iyi davranmak
Köle, kölelik, cariyelik hukuku.
KTB, ADAB
حدثنا بشر بن محمد قال أخبرنا عبد الله قال أخبرنا يحيى بن أيوب قال حدثنا أبو زرعة عن أبى هريرة : أتى رجل نبي الله صلى الله عليه وسلم فقال ما تأمرنى قال بر أمك ثم عاد فقال بر أمك ثم عاد فقال بر أمك ثم عاد الرابعه فقال بر أمك ثم عاد الخامسة فقال بر أباك
Açıklama: بر أمك ifadesi mastar değil de fiil olarak okunursa o zaman 'annene iyi davran' şeklinde mana verilebilir.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
163259, EM000006
Hadis:
حدثنا بشر بن محمد قال أخبرنا عبد الله قال أخبرنا يحيى بن أيوب قال حدثنا أبو زرعة عن أبى هريرة : أتى رجل نبي الله صلى الله عليه وسلم فقال ما تأمرنى قال بر أمك ثم عاد فقال بر أمك ثم عاد فقال بر أمك ثم عاد الرابعه فقال بر أمك ثم عاد الخامسة فقال بر أباك
Tercemesi:
Bize Bişr b. Muhammed, ona Abdullah, ona Yahya b. Eyyüb, ona Ebu Zür'a, ona da Ebu Hüreyre'nin (ra) şöyle rivayet etmiştir:
Bir adam, Nebi'ye (sav) geldi ve 'Bana ne emir buyurursunuz?' diye sordu:
Hz. Peygamber (sav):"Annene iyilik etmeyi", dedi. Adam soruyu tekrarladı.
Hz. Peygamber (sav):"Annene iyilik etmeyi", dedi. Adam yine aynı soruyu sordu.
Hz. Peygamber (sav):"Annene iyilik etmeyi", dedi. Adam dördüncü kez aynı soruyu tekrarladı.
Hz. Peygamber (sav):"Annene iyilik etmeyi", dedi. Sonra beşinci defa aynı soruyu sorduğunda,
Hz. Peygamber (sav):"Babana iyilik etmeyi", dedi.
Açıklama:
بر أمك ifadesi mastar değil de fiil olarak okunursa o zaman 'annene iyi davran' şeklinde mana verilebilir.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 6, /56
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Zür'a b. Amr el-Beceli (Herim b. Amr b. Cerir b. Abdullah)
3. ibn Ebu Züra Yahya b. Eyyüb el-Ceriri (Yahya b. Eyyub b. Ebu Züra b. Amr)
4. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mübarek el-Hanzalî (Abdullah b. Mübarek b. Vadıh)
5. Bişr b. Muhammed es-Sahtiyani (Bişr b. Muhammed)
Konular:
Anne-baba, rızalarını almaya çalışmak
Haklar, Anne hakkı
Haklar, Baba hakkı
Hz. Peygamber, tavsiyeleri
İyilik, Anne-Baba, anne-babaya iyilik
KTB, ADAB
حدثنا سليمان بن حرب قال حدثنا وهيب بن خالد عن بن شبرمة قال سمعت أبا زرعة عن أبى هريرة قال قيل : يا رسول الله من أبر قال أمك قال ثم من قال أمك قال ثم من قال أمك قال ثم من قال أباك
Öneri Formu
Hadis Id, No:
163258, EM000005
Hadis:
حدثنا سليمان بن حرب قال حدثنا وهيب بن خالد عن بن شبرمة قال سمعت أبا زرعة عن أبى هريرة قال قيل : يا رسول الله من أبر قال أمك قال ثم من قال أمك قال ثم من قال أمك قال ثم من قال أباك
Tercemesi:
Bize Süleyman b. Harb, ona Vüheyb b. Halid, ona İbn Şübrüme, ona Ebu Zür'a, ona da Ebu Hüreyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre bir kişi Rasulullah'a (sav) şöyle sordu:
Ey Allah'ın Resulü, kendisine en fazla iyilik yapmam gereken kimdir?
Hz. Peygamber (sav), "Annen", dedi. Sonra kim? dedi.
Hz. Peygamber (sav), "Annen", dedi. Sonra kim? dedi.
Hz. Peygamber (sav), "Annen", dedi. Sonra kim? dedi.
Hz. Peygamber (sav), "baban", dedi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 5, /55
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Zür'a b. Amr el-Beceli (Herim b. Amr b. Cerir b. Abdullah)
3. Ebu Şübrüme Abdullah b. Şübrüme ed-Dabbî (Abdullah b. Şübrüme b. et-Tufeyl)
4. Ebu Bekir Vüheyb b. Hâlid el-Bâhilî (Vüheyb b. Hâlid b. Aclân)
5. Ebu Eyyüb Süleyman b. Harb el-Vâşihî (Süleyman b. Harb b. Büceyl)
Konular:
Anne-baba, rızalarını almaya çalışmak
Haklar, Baba hakkı
Hz. Peygamber, tavsiyeleri
İyilik, Anne-Baba, anne-babaya iyilik
KTB, ADAB
حدثنا محمد بن كثير قال حدثنا سفيان عن عطاء بن السائب عن أبيه عن عبد الله بن عمرو قال جاء رجل إلى النبي صلى الله عليه وسلم فقال : جئت أبايعك على الهجرة وتركت أبوي يبكيان قال ارجع إليهما فأضحكهما كما أبكيتهما
Öneri Formu
Hadis Id, No:
163272, EM000019
Hadis:
حدثنا محمد بن كثير قال حدثنا سفيان عن عطاء بن السائب عن أبيه عن عبد الله بن عمرو قال جاء رجل إلى النبي صلى الله عليه وسلم فقال : جئت أبايعك على الهجرة وتركت أبوي يبكيان قال ارجع إليهما فأضحكهما كما أبكيتهما
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Kesir, ona Süfyan, ona Ata b. Saib, ona babası Ebu Yahya Saib b. Malik, ona da Abdullah b. Amr şöyle anlatmıştır:
Bir adam Hz. Peygamber'e (sav) geldi ve anne-babamı gözü yaşlı bir halde bırakıp, hicret için biat etmek üzere sana geldim dedi.
Hz. Peygamber de o adama, "Onların yanına dön, ağlattığın gibi yüzlerini de güldür." dedi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 19, /74
Senetler:
1. Ebu Muhammed Abdullah b. Amr es-Sehmî (Abdullah b. Amr b. Âs b. Vail b. Haşim)
2. Ebu Yahya Sâib b. Malik es-Sekafî (Sâib b. Mâlik)
3. Ebu Zeyd Ata b. Saib es-Sekafî (Ata b. Saib b. Malik)
4. Süfyan es-Sevrî (Süfyan b. Said b. Mesruk b. Habib b. Rafi')
5. Muhammed b. Kesîr el-Abdî (Muhammed b. Kesir)
Konular:
Anne-baba, rızalarını almaya çalışmak
Biat, Hz. Peygambere biat etmek
Haklar, Anne hakkı
Haklar, Baba hakkı
İyilik, Anne-Baba, anne-babaya iyilik
KTB, ADAB
Siyer, Hicret