5007 Kayıt Bulundu.
Bize Ebu Küreyb Muhammed b. Alâ ve İbn Ebu Ömer -lafız İbn Ebu Ömer'e aittir- onlara Mervan el-Fezârî, ona Humeyd, ona da Enes şöyle dedi: Bir adam Bakî denilen yerde birine ya Ebe'l-Kâsım diye seslendi. Rasulullah (sav) dönüp ona baktı. Adam; ya Rasulullah! Ben seni kastetmedim. Filana seslendim dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Benim ismimi verin, künyemi vermeyin."
Bize İbrahim b. Ziyad -onun lakabı Sebelân idi-, ona Abbad b. Abbad, ona Ubeydullah b. Ömer ve kardeşi Abdullah -Abbad, bu hadisi onlardan yüz kırk dört senesinde dinlemiş-, ona Nafi', ona da İbn Ömer, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Şüphesiz Allah'a en sevimli gelen isimleriniz, Abdullah ve Abdurrahmandır."
Bize Osman b. Ebu Şeybe ve İshak b. İbrahim, onlara Cerir, ona Mansur, ona Salim b. Ebu Ca'd, ona da Cabir b. Abdullah şöyle rivayet etti: Aramızdan birinin oğlu oldu ve adını Muhammed koydu. Bunun üzerine kavmi ona Rasulullah'ın (sav) ismini koymana müsaade etmeyiz dediler. O da çocuğunu sırtına alarak yola çıktı ve Hz. Peygamber'e (sav) getirerek şöyle dedi: Ya Rasulallah! Bir oğlum oldu ve adını Muhammed koydum. Ama kavmim bana Rasulullah'ın (sav) ismini koymana müsade etmeyiz dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Benim ismimi verin, künyemi vermeyin. Ben Kasım'ım! Aranızda taksim ediyorum."
Bize Hennâd b. Serî, ona Abser, ona Husayn, ona Salim b. Ebu Ca'd, ona da Cabir b. Abdullah şöyle rivayet etti: Aramızdan birinin oğlu oldu ve adını Muhammed (Kasım) koydu. Biz de Rasulullah'ın (sav) izni olmadıkça onun künyesini vermene müsaade etmeyiz dedik. O da Hz. Peygamber'e gitti ve benim bir oğlum oldu. Ona Rasulullah'ın oğlunun adını (Kasım) koydum. Ancak kavmim Rasulullah'tan (sav) izin almadıkça o künyeyi kullanmama müsaade etmedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Benim ismimi verin, künyemi kullanmayın. Ben Kasım olarak gönderildim. Aranızda taksim ediyorum."
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Veki', ona A'meş;(T) Bize Ebu Said el-Eşec, ona Vekî, ona Ameş, ona Salim b. Ebu Ca'd, ona da Cabir b. Abdullah Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu nakletti: "Benim ismimi verim, künyemi kullanmayın. Çünkü ben Ebu'l-Kasım'ım! Aranızda taksim yaparım." [Ebu Bekir'in rivayetinde tekennev yerine lâ tektenû ibaresi yer almaktadır.]
Bize Abdullah b. Muhammed, ona Ârim, ona Mutemir b. Süleyman, ona babası, ona Ebu Temîme, ona Ebu Osman en-Nehdî, ona da Üsame b. Zeyd (ra) şöyle söylemiştir: Rasulullah (sav) beni alıp dizine oturtur, sonra Hasan'ı da alıp diğer dizine oturtur ve ardından bizi bağrına basarak şöyle dua ederdi: "Allah'ım! Bu ikisine merhamet et, çünkü ben ikisine de merhamet ediyorum." (Buhari dedi ki:) bize Ali, ona Yahya, ona Süleyman, ona Ebu Osman rivayet etti. Bir önceki senedde yer alan et-Teymî (Süleyman b. Tarhan) dedi ki: İçime bu hadis ile ilgili bir şüphe düştü. Dedim ki: Ben bu hadisi şöyle şöyle (Ebu Temime vasıtasıyla Ebu Osma'dan) rivayet ettim, Ebu Osman'dan doğrudan işitmedim. Şüphemi gidermek için notlarıma baktım da bu hadisi (işittiğim gibi) yazılı olarak (Ebu Osman'dan doğrudan aldığım haliyle) buldum.
Açıklama: Süleyman b. Tarhan et-Teymî ilgili rivayeti kimden aldığı hususunda şüpheye düşmüş, ardından yanındaki notlarına bakarak bu şüphesini gidermiştir.
Bize el-Mekkî (Muhammed b. Ziyâd), ona Cafer b. Abdullah; (T) Bize Muhammed b. Ziyâd, ona Muhammed b. Cafer, ona Abdullah b. Said, ona Ömer b. Ubeydullah'ın azatlı kölesi Salim Ebu Nadr, ona Büsr b. Said, ona Zeyd b. Sabit (ra) şöyle söylemiştir: Rasulullah (sav) mescitte hurma yaprağından yahut hasırdan bir odacık yaptı. Rasulullah (sav) çıkıp o odacığın içinde namaz kılıyordu. Bazı adamlar da Rasulullah'a (sav) tabi oldular ve gelip namazında ona uydular. Sonra bir gece yine geldiler ve (namaz için) orada hazır bulundular. Rasulullah (sav) ağırdan aldı ve onların yanına çıkmadı. O adamlar da seslerini yükseltip kapıya çakıl taşları attılar. Bunun üzerine Rasulullah (sav) kızgın bir şekilde onların yanına çıktı ve şöyle buyurdu: "Sizinle birlikte bu namazı kılmaya devam ettim. Fakat bu namazın (teravih) sizin üzerinize farz kılınacağını düşündüm. Bundan dolayı sizler bu namazınızı evlerinizde kılınız. Çünkü kişinin namazının en hayırlısı farz namazlar dışında kendi evinde kıldığı namazdır." buyurdu.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Mekkî b. İbrahim arasında inkıta vardır.
Bize Muhammed b. Müsennâ, ona Yezid b. Harun, ona Asım b. Muhammed b. Zeyd, ona babası, ona da İbn Ömer (ra) şöyle söylemiştir: Rasulullah (sav) Mina'da "Bu gün hangi gündür biliyor musunuz" diye sordu. Sahabiler: 'Allah ve Rasulü daha iyi bilir!' dediler. Rasulullah (sav): "Bu gün (Allah'ın savaşı) haram (kıldığı) bir gündür. Bu belde hangi beldedir biliyor musnuz?" buyurdu. Sahabiler: 'Allah ve Rasulü daha iyi bilir' dediler. Rasulullah (sav): "Bu haram kılınmış olan bir beldedir. Bu hangi aydır biliyor musunuz?" dedi. Sahabilier: 'Allah ve Rasulü daha iyi bilir' dediler. Rasulullah (sav): "Bu haram kılınan bir aydır" buyurdu ve sözüne şöyle devam etti: "Allah, tıpkı bu ayınızı, bu beldenizi ve bu gününüzü haram kıldığı gibi, kanlarınızı, mallarınızı ve namuslarınızı da birbirinize haram kılmıştır" buyurdu.
Bize el-Mekkî (Muhammed b. Ziyâd), ona Cafer b. Abdullah; (T) Bize Muhammed b. Ziyâd, ona Muhammed b. Cafer, ona Abdullah b. Said, ona Ömer b. Ubeydullah'ın azatlı kölesi Salim Ebu Nadr, ona Büsr b. Said, ona Zeyd b. Sabit (ra) şöyle söylemiştir: Rasulullah (sav) mescitte hurma yaprağından yahut hasırdan bir odacık yaptı. Rasulullah (sav) çıkıp o odacığın içinde namaz kılıyordu. Bazı adamlar da Rasulullah'a (sav) tabi oldular ve gelip namazında ona uydular. Sonra bir gece yine geldiler ve (namaz için) orada hazır bulundular. Rasulullah (sav) ağırdan aldı ve onların yanına çıkmadı. O adamlar da seslerini yükseltip kapıya çakıl taşları attılar. Bunun üzerine Rasulullah (sav) kızgın bir şekilde onların yanına çıktı ve şöyle buyurdu: "Sizinle birlikte bu namazı kılmaya devam ettim. Fakat bu namazın (teravih) sizin üzerinize farz kılınacağını düşündüm. Bundan dolayı sizler bu namazınızı evlerinizde kılınız. Çünkü kişinin namazının en hayırlısı farz namazlar dışında kendi evinde kıldığı namazdır." buyurdu.