Giriş

Bize Yahya b. Bükeyr, Leys, ona Cafer b. Rabia, ona el-A'rec, ona İbn Abbas'ın azatlısı Umeyr şöyle rivayet etmiştir: Ben ve Rasulullah'ın (sav) eşi Meymûne’nin azatlısı Abdullah b. Yesâr gittik, Ebu Cüheym b. Hâris b. Sımt el-Ensârî’nin huzuruna vardık. Ebu Cüheym şöyle dedi: "Rasulullah (sav), Cemel kuyusu tarafından geliyordu. Kendisine bir adam rastladı, adam selam verdi fakat Rasulullah (sav) selamını almadı, hemen bir duvarın yanına gitti, (ellerini duvara vurarak) yüzünü ve kollarını mesh etti, sonra adamın selamını aldı."


Açıklama: Cemel kuyusu tarafından gelen Hz. Peygamber, tuvalet ihtiyacını gidermiş dolayısıyla abdesti bozulmuştur. Kendisine verilen selamı, teyemmüm yaptıktan sonra alması, bazı rivayetlerde Allah'ın adını abdestsiz ağzıma almak istemedim diye şahsa açıklama yapması onun nezaketini ve her an abdestli olma noktasındaki hassasiyetini göstermektedir.

    Öneri Formu
2337 B000337 Buhari, Teyemmüm, 3

Bize Ebu Tevbe Rabî' b. Nâfi', ona Heysem b. Humeyd, ona Yahya b. Haris, ona Kasım b. Abdurrahman ona da Ebu Ümame'nin rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "(Vakitleri) arasında lüzumsuz bir söz ya da iş bulunmadan bir namazın ardından kılınan namaz, illiyyîn'de yazılır."


Açıklama: İlliyyîn, iyilerin amel defterlerinin bulunduğu yüce bir mekândır (İlyas Üzüm, "İlliyyîn", Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi. Erişim 19 Şubat 2020).

    Öneri Formu
9421 D001288 Ebu Davud, Tatavvu', 12

Bize Muhammed b. Cafer, ona Şu'be, ona Asım b. Behdele, ona da Ebu Vail, Abdullah'ın şöyle dediğini rivayet etmiştir: Bizler namazda iken konuşurduk. Bir ara Hz. Peygamber'e (sav) geldim, (namaz kılıyordu), selam verdim, selamımı almadı. İçimi bir üzüntü kapladı. Hz. Peygamber (sav) (namazı bitirince) şöyle buyurdu:"Allah, Peygamberine (verdiği hükümden) dilediğini yeniler. Allah'ın yenilediği emirlerden biri de 'namazda konuşmayın' emri olmuştur."


Açıklama: mütabileri ile sahihtir.

    Öneri Formu
40515 HM004417 İbn Hanbel, I, 464

Bize Ebu Muâviye, ona A'meş, ona Şakîk, ona da Abdullah Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Üç kişi bir arada iken, iki kişi arkadaşlarından ayrı bir şekilde kendi aralarında fısıldaşmasın. Çünkü bu durum üçüncü kişiyi üzer."


    Öneri Formu
37830 HM004039 İbn Hanbel, I, 426

Bize Ebu Muâviye ve İbn Nümeyr, onlara A'meş, ona Ebu Vâil şöyle demiştir: Biz Abdullah'ın kapısının önünde oturmuş onun bizi (ders yapmak üzere)içeriye davet etmesini bekliyorduk. Derken Yezîd b. Muâviye en-Nehaî geldi ve içeriye girmek üzere iken ona "bizim burada olduğumuzu içeriye bildirsen?" dedik. İçeri girdi ve bizim beklediğimizi bildirdi. Bunun üzerine çok geçmeden (Abdullah b. Mesud) yanımıza geldi ve "ben sizin burada (ders yapmak üzere) beklediğinizi biliyorum, ama size bıkkınlık veririm endişesi sizi terkettim. Hz. Peygamber (sav) bile bizde bıkkınlık oluşturur endişesiyle eğitim öğretim için belli günler tayin ederdi." dedi.


    Öneri Formu
37840 HM004041 İbn Hanbel, I, 426

Bize Yahya, ona A'meş, ona Şakîk, ona da Abdullah Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Üç kişi bir arada iken, iki kişi arkadaşlarından ayrı bir şekilde kendi aralarında fısıldaşmasın. Çünkü bu durum üçüncü kişiyi üzer."


    Öneri Formu
38027 HM004093 İbn Hanbel, I, 430

Bize Vekî, ona A'meş, ona Ebu Vâil, ona da Abdullah Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Üç kişi bir arada iken, iki kişi üçüncüden ayrı kendi aralarında fısıldaşmasın. Çünkü bu durum üçüncü kişiyi üzer."


    Öneri Formu
38086 HM004106 İbn Hanbel, I, 432

Bize Muhammed b. Cafer, ona Şu'be, ona Süleyman, ona Ebu Vâil, ona da Abdullah şöyle demiştir: Sizin (ders dinleme isteği ile) burada toplandığınızdan haberim var, ancak (sıkça ders yaparak) sizde bıkkınlık oluşmasından çekindiğim için yanınıza gelmiyorum. Hz. Peygamber (sav) bile bizde bıkkınlık oluşturur endişesiyle ders için belli günler tayin ederdi.


    Öneri Formu
39095 HM004188 İbn Hanbel, I, 440


    Öneri Formu
2910 B000363 Buhari, Salat, 7


    Öneri Formu
9527 D001335 Ebu Davud, Tatavvu', 26