Giriş

Bize Ka'neb, ona Malik, ona Said el-Makburî, ona da Ebu Şurayh el-Ka'bî'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Her kim Allah'a ve ahiret gününe iman ediyorsa misafirine ikram etsin. Onun câizesi (bir gün ve bir gecelik ağırlanma) bir gün ve gecedir. Misafirlik ise üç gündür. Bundan sonrası (ev sahibi için misafire) sadakadır. Misafirin de ev sahibini rahatsız edip bıktıracak kadar onun yanında kalması caiz değildir." [Ebû Davud şöyle demiştir: Bu hadis, Hâris b. Miskîn'e okunurken ben de oradaydım. Hadis şöyleydi: Size Eşheb rivayet etti ve dedi ki (İmâm) Malik'e Hz. Peygamber'in (sav) "(Misafirin) câizesi bir gün ve gecedir" sözü soruldu. (İmam) Malik, şöyle cevap verdi: Misafire ikram eder, hediyeler verir, onu bir gün ve bir gece ağırlar. Misafirlik ise üç gündür.]


Açıklama: Hadiste geçen "câize" kelimesi, misafire özel olarak hazırlanan hediye (câize) mahiyetindeki bir gün ve bir gecelik yemek/ikram anlamına gelir.

    Öneri Formu
25677 D003748 Ebu Davud, Eti'me, 5

Bize Harun b. Zeyd b. Ebu'z-Zerka, ona babası (Zeyd b. Ebu Zerka es-Sa'lebî), ona Cerir b. Hazım, ona Zübeyr b. Hirrît, ona da İkrime, İbn Abbas'ın şöyle dediğini nakletti: Peygamber (sav), üstünlüklerini ortaya koyabilmek için yarışan kimselerin yemeklerinin yenmesini yasakladı. Ebû Davud dedi ki: Bu hadisi Cerir'den rivayet edenlerin ekserisi, rivayetlerinin senedinde İbn Abbas'ın ismini zikretmemiştir (Yani ilgili rivayeti mürsel senedle nakletmişlerdir). [Harun en-Nahvî (bu hadisi rivayet ederken) İbn Abbas'ın ismini zikretmiş, Hammâd b. Zeyd ise (İbn Abbas'ın ismini) zikretmemiştir.]


Açıklama: Üstünlüklerini ortaya koyabilmek için yarışan kimselerden kasıt, riyâ yani gösteriş için bu işi yapanlardır.

    Öneri Formu
26956 D003754 Ebu Davud, Eti'me, 7

Bize Müsedded, ona Yahya, ona Şu'be, ona Ebu'l-Cûdî, ona Said b. Ebu Muhacir, ona da Mikdam Ebu Kerime, Rasul-i Ekrem'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Herhangi bir kimse, bir topluluğa misafir olur da (orada ağırlanmaktan) mahrum olarak sabahlarsa ona yardım etmek (orada bulunan) her Müslüman üzerine (düşen) bir görevdir. Hatta öyle ki o misafir, (din kardeşinin) tahılından ve (diğer) mallarından bir gecelik yiyecek maddesini (bizzat kendisi) alabilir."


    Öneri Formu
25680 D003751 Ebu Davud, Eti'me, 5

Bize Kuteybe b. Said, ona Leys, ona Yezid b. Ebu Habib, ona Ebu'l-Hayr, ona da Ukbe b. Âmir şöyle rivayet etmiştir: Ey Allah'ın Rasulü! Sen bizi çeşitli topluluklara gönderiyorsun. Biz onların yanında konaklıyoruz. Ancak bize ikram etmiyorlar. Bu konuda ne buyurursunuz? diye sorduk. Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Eğer bir topluluğa misafir olursanız ve size misafire yapılan ikramı yaparlarsa bunu kabul edin. Eğer yapmazlarsa onlardan kendilerine gereken misafir hakkını alınız." [Ebû Davud şöyle demiştir: İşte bu hadis, kişinin hakkı olan bir şeyi alabileceğine dair güçlü bir delildir.]


    Öneri Formu
26954 D003752 Ebu Davud, Eti'me, 5

Bize Muhammed b. el-Musaffa el-Hımsî, ona Muhammed b. Harb, ona ez-Zübeydi, ona Mervan b. Ru'be et-Tağlibî, ona da Abdurrahman b. Ebu Avf, ona Mikdam b. Ma'dikerib'in rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Dikkat ediniz! Yırtıcı hayvanlardan köpek dişli olanlar, evcil eşek ve anlaşmalı ecnebîlerin kendilerine ihtiyaç duyulan buluntu malları helal değildir. Bir kimse bir topluluğa konuk olur da onu ağırlamazlarsa (o misafirin, bu topluluktan) misafirlik hakkını alma hakkı vardır."


    Öneri Formu
27100 D003804 Ebu Davud, Eti'me, 32

Bize Abbas b. Abdulazim, ona Ebu Âmir Abdülmelik b. Amr, ona Halid b. Meysere el-Attâr, ona Muaviye b. Kurra, babasının söyle dediğini rivayet etti: Hz. Peygamber (sav) şu iki bitkiyi (soğan ve sarımsak yemeyi) yasakladı ve şöyle buyurdu: "Bunları yiyen mescidlerimize yaklaşmasın. Eğer mutlaka yemeniz gerekiyorsa onları pişirerek öldürün (kokusunu etkisiz hale getirin ve öyle yiyin)." [(Bu hadisin ravisi) Kurra b. İyâs, Hz. Peygamber, iki bitki kelimesiyle soğan ve sarımsağı kastetti, dedi.]


    Öneri Formu
27256 D003827 Ebu Davud, Eti'me, 40

Bize Muhammed b. Vezîr, ona Velid b. Mezyed, ona İbn Cabir, ona da Süleym b. Amir, ona Büsr es-Sülemî’nin iki oğlunun (Abdullah ve Atiyye) şöyle anlattığını nakletti: "Rasulullah (sav) (bir gün) yanımıza geldi. (Kendisine) tereyağı ve kuru hurma ikram ettik. O (sav), tereyağı ile kuru hurmayı (birlikte yemeyi çok) severdi."


    Öneri Formu
27296 D003837 Ebu Davud, Eti'me, 44

Bize Ahmed b. Muhammed el-Mervezî, ona Ali b. Hüseyin b. Vakıd, ona babası (Hüseyin b. Vakıd), ona Yezid en-Nahvi, ona da İkrime, İbn Abbas'ın şöyle dediğini nakletti: "Şu Ey iman edenler! Karşılıklı rızaya dayanan ticaret dışında, mallarınızı aranızda haksızlıkla yemeyin" (Nisâ 4/29) mealindeki ayet indikten sonra halka, bir kimsenin evinde yemek yemek zor gelmeye başlamıştı. Bunun üzerine ilgili ayeti, Nur suresindeki "Sizin için de kendi evlerinizden, babalarınızın evlerinden, annelerinizin evlerinden, erkek kardeşlerinizin evlerinden, kız kardeşlerinizin evlerinden, amcalarınızın evlerinden, halalarınızın evlerinden, dayılarınızın evlerinden, teyzelerinizin evlerinden, anahtarı elinizde bulunan evlerden ve arkadaşınızdan yiyip içmenizde bir sakınca yoktur" şeklinde başlayan ve "birlikte veya ayrı ayrı yemenizde sizin için bir günah yoktur" cümlesine kadar devam eden ayet (Nur 24/61) neshetti. (Bu ayet inmeden önce) hâli vakti yerinde olan bir adam, yakınlarından birini yemeğe çağırdığında (çağırılan kimse), ben o yemekten yemeyi günah görüyorum derdi. [et-Tecennuh kelimesi, bir şeyin günah olduğuna inanmak anlamına gelir. O davetli kişi fakir bu davete benden daha müstehaktır diye konuşurdu. Bu ayet(in inmesi) ile müslümanların, üzerine besmele çekilen yemekleri yemeleri ve bir de kitap ehlinin yemekleri helâl kılınmış oldu.]


Açıklama: Bu hadis, "Misafirin (izinsiz olarak) Başka Birinin Malını Yemesi Neshedilmiştir" bâb başlığı altında zikredilmektedir. BU sebeple, misafire ikram etmenin farziyyeti ile ilgili bazı hükümlerin neshedildiği ifade edilmektedir. Nisâ Sûresi'ndeki ilgili ayetin tamamı şöyle: "Ey iman edenler! Karşılıklı rızaya dayanan ticaret olması hali müstesna, mallarınızı, bâtıl (haksız ve haram yollar) ile aranızda (alıp vererek) yemeyin. Ve kendinizi öldürmeyin. Şüphesiz Allah, sizi esirgeyecektir." (Nisâ 4/29) Nûr Sûresi'ndeki ilgili ayetin tamamı şöyle: "Âmâya güçlük yoktur; topala güçlük yoktur, hastaya da güçlük yoktur. (Bunlara yapamayacakları görev yüklenmez; yapamadıklarından dolayı günahkâr olmazlar.) Sizin için de gerek kendi evlerinizden gerekse babalarınızın evlerinden, annelerinizin evlerinden, erkek kardeşlerinizin evlerinden, kız kardeşlerinizin evlerinden, amcalarınızın evlerinden, halalarınızın evlerinden, dayılarınızın evlerinden, teyzelerinizin evlerinden veya anahtarlarını uhdenizde bulundurduğunuz yerlerden yahut dostlarınızın evlerinden yemenizde bir sakınca yoktur. Toplu halde veya ayrı ayrı yemenizde de bir sakınca yoktur. Evlere girdiğiniz zaman, Allah tarafından mübarek ve pek güzel bir yaşama dileği olarak kendinize (birbirinize) selâm verin. İşte Allah, düşünüp anlayasınız diye size âyetleri böyle açıklar." (Nûr 24/61)

    Öneri Formu
26955 D003753 Ebu Davud, Eti'me, 6

Bize Musa b. İsmail, ona Hammad, ona Said b. Cümhan, ona da Sefîne Ebu Abdurrahman şöyle nakletti: Bir adam, Ali b. Ebu Talib'i misafir etmiş ve ona bir yemek hazırlamıştı. (Orada hazır bulunan) Fâtıma da keşke Rasulullah'ı da (sav) çağırsaydık. (Gelir) bizimle (bu yemekten) O (sav) da yerdi dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber'i (sav) de (o ziyafete) çağırdılar. Rasul-i Ekrem (sav) (oraya) gelmiş. Elini kapının (iki tarafındaki) kenarlarına koyunca, evin bir köşesine yerleştirilmiş olan yünden yapılmış renkli nakışlarla süslü ve üzerinde yol yol çizgiler bulunan ince bir kumaş görüp hemen geri dönerek gitmiş. Fâtıma da Ali'ye git, Ona (sav) yetiş, bak (bakalım) onun geri dönmesine sebep neymiş? dedi. (Olayın devamını Hz. Ali şöyle anlatır) Rasulullah'ın (sav) peşinden gittim. Ey Allah'ın Rasulü! Seni geri çeviren sebep nedir? diye sordum. "Benim için yahut herhangi bir peygamber için nakışlarla süslü bir eve girmek yoktur!" buyurdu.


Açıklama: İlgili hadis, “Beraberinde Dinen Çirkin Sayılan Fiillerin Bulunduğu Bir Davete İcabet Etmenin Hükmü” bâbı altında zikredilmekte ve bu da bir münkerin yani gayrı meşru durumun bulunduğu davete icabet edilmeyeceğine delâlet etmektedir. İbn Hacer el-Askalânî (ö. 852/1449) Fethu’l-bârî bi şerhi Sahîhi’l-Buhârî adlı eserinde, "Bir evde bir münkerin yani gayrı meşru durumun bulunmasının o eve girilmesine dinen bir engel teşkil ettiği bu hadisten anlaşılır" demiştir. Ayrıca İbn Hacer, ilgili hâdisenin Hz. Ali ile Hz. Fâtıma’nın evinde cereyan ettiğini belirtmektedir. İbn Hacer el-Askalânî, Fethu’l-bârî bi şerhi Sahîhi’l-Buhârî (Beyrut, 1329), V/229.

    Öneri Formu
26957 D003755 Ebu Davud, Eti'me, 8

Bize Ka'neb, ona Malik, ona İshak b. Abdullah b. Ebu Talha, ona Enes b. Malik şöyle demiştir: "Bir terzi Rasulullah'ı (sav) yaptığı yemeğe davet etti. Ben de Rasulullah'la (sav) beraber bu yemeğe gittim. Terzi, Rasulullah'a (sav) arpa ekmeği ile kabak ve kurutulmuş etle yapılan çorba ikram etti. Ben Hz. Peygamber'in (sav) yemek kabındaki kabakları aradığını gördüm. O günden sonra kabağı hep sevdim."


    Öneri Formu
27066 D003782 Ebu Davud, Eti'me, 21