5008 Kayıt Bulundu.
Bize Ahmed b. Hasan b. Hıraş, ona Ömer b. Abdulvehhab, ona Yezid (yani İbn Zürey'), ona Ravh, ona Süheyl, ona Ka'ka', ona Ebû Salih, ona da Ebu Hureyre Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Sizden biri abdest bozmak için oturduğunda, kıbleyi karşısına veya arkasına almasın."
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe ve Züheyr b. Harb, o ikisine İbn Uleyye, ona Züheyr, ona İbn Uleyye, ona Kasım b. Mihran, ona Ebu Râfi', ona Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) Mescidin kıblesinde bir balgam gördü. İnsanlara dönerek; "nasıl olur da yüzünüzü Rabbinize çevirerek kıyama durduktan sonra önünüze doğru balgam çıkartırsınız? Sizden biriniz yüzüne dönülerek, yüzüne doğru balgam çıkartılmasından hoşlanır mı? Öyleyse balgam çıkartacak olursanız, sol ayağınızın altına balgam çıkartın. Eğer bunu yapma imkânınız yoksa şöyle yapın" buyurdu [Kasım bunun nasıl yapılacağını göstermek üzere elbisesine tükürdü ve sonra onu birbirine sürttü.]
Bize Yahya b. Eyyüb (el-Mekabirî), Kuteybe b. Said ve Ali b. Hucr (es-Sa'dî), onlara İsmail b. Cafer, ona Alâ b. Abdurrahman, ona Abdurrahman b. Yakub, ona da Ebu Hureyre (ra), Rasulullah'tan (sav) rivayet etti: Allah Rasulü; "çok lanet ettiren iki şeyden sakının" buyurunca Ashabı; bu çok lanet ettiren iki şey nedir Ya Rasulullah? diye sordular. Rasulullah da (sav); "insanların yoluna veya gölgelendikleri yerlere tuvalet ihtiyacını gidermektir" buyurdular.
Bize İshak b. İbrahim el-Hanzalî, Muhammed b. Müsenna ve Muhammed b. Beşşâr, onlara Muaz b. Hişam, ona babası (Hişam ed-Destevâî), ona Katade, ona Zürâre b. Evfâ, ona da Üseyr b. Cabir şöyle rivayet etmiştir: Yemenlilerin yardımları geldiği zaman Hz. Ömer onlara; Üveys b. Âmir aranızda mı diye sordu Sonunda onu buldu ve sen Üveys b. Âmir misin diye sordu. Üveys, evet ben Üveys'im dedi. Hz. Ömer; Merâd'dan ve Karen'densin, değil mi diye sorunca Üveys, evet diye cevap verdi. Hz. Ömer; sende alaca hastalığı vardı. Geçmiş, sadece bir dirhemlik kalmış deyince Üveys, evet dedi. Hz. Ömer; senin annen hayatta mı diye sordu. Üveys, evet hayatta dedi. Bunun üzerine Hz. Ömer, ben Rasulullah'ı (sav) şöyle buyururken işittim dedi: "Size Yemenlilerle birlikte Yemen'in Murad ve Karen bölgesinden Üveys b. Âmir diye bir adam gelecek. Kendisinde bulunan alaca hastalığından iyileşmiş, sadece dirhem kadar kalmıştır. Onun bir anası vardır. Üveys annesine çok iyilik eder. Eğer imkanın olur da onu görürsen senin için istiğfar etmesini iste. O da bunu yapsın." Sonra Ömer; haydi Üveys! Benim için istiğfar et dedi. Üveys de Hz. Ömer için istiğfar etti. Hz. Ömer ona; nereye gidiyorsun diye sordu. Üveys; Kufe'ye dedi. Hz. Ömer; senin için Kufe valisine bir mektup yazayım mı diye sordu. Üveys; insanların fakirleri ve düşkünleri ile birlikte olmayı daha çok isterim dedi. Ertesi yıl, Yemenlilerin eşrafından bir adam hacca geldi ve Hz. Ömer'i gördü. Hz. Ömer ona Üveys'i sordu. Adam; onu bırakıp buraya geldiğimde evi boş, malı azdı dedi. Hz. Ömer adama; ben Rasululah'ı (sav) işittim, şöyle buyuruyordu dedi: "Size Yemenlilerle birlikte Yemen'in Murad ve Karen bölgesinden Üveys b. Âmir diye bir adam gelecek. Kendisinde bulunan alaca hastalığından iyileşmiş, sadece dirhem kadar kalmıştır. Onun bir anası vardır. Üveys annesine çok iyilik eder. Eğer imkanın olur da onu görürsen senin için istiğfar etmesini iste. O da bunu yapsın." Adam, hac dönüşü Üveys'in yanına geldi ve benim için istiğfar et dedi. Üveys ona; sen kutlu bir seyahatten döndün, sen benim için istiğfar et diye cevap verdi. Adam tekrar; benim için istiğfar et deyince Üveys yine sen kutlu bir seyahatten döndün, sen benim için istiğfar et dedi. En sonunda yoksa sen Ömer'i mi gördün diye sordu. Adam evet dedi. Bunun üzerine Üveys adam için istiğfar etti. Halk onun kim olduğunu anladı, sonra dönüp gitti. Üseyr der ki: Üveys'in elbisesi çizgili bir hırkaydı. İnsanlar onu görünce; acaba Üveys bunu nereden bulmuş derlerdi.
Bize Nasr b. Ali el-Cehdamî ve Hâmid b. Ömer el-Bekrâvî, o ikisine Bişr b. Mufaddal, ona Hâlid, ona Abdullah b. Şakîk, ona da Ebu Hureyre, Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Biriniz uykusundan uyandığında, elini üç defa yıkamadan su kabına daldırmasın. Çünkü o elinin nerede gecelediğini bilemez."