4991 Kayıt Bulundu.
Bize Amr en-Nakıd ve Muhammed b. Abdullah b. Nümeyr, onlara Süfyan b. Uyeyne, ona İbn Münkedir, ona da Cabir b. Abdullah şöyle demiştir: Bizden bir adamın erkek çocuğu dünyaya geldi. Adını Kasım koydu. Biz de ona; sana Ebu'l-Kasım künyesini vermeyiz ve saygılı davranmayız dedik. Bunun üzerine o kişi Hz. Peygamber'e (sav) geldi ve bu durumu anlattı. Hz. Peygamber de (sav); "oğluna Abdurrahman ismini ver" buyurdu.
Bize Ümeyye b. Bistam, ona Yezid b. Zürey’; (T) Bize Ali b. Hucr, ona İsmail b. Uleyye, onlara Ravh b. Kasım, ona Muhammed b. Münkedir, ona da Cabir b. Uyeyne hadisinin benzerini rivayet etti. Ancak Cabir rivayetinde; seni rahat bırakmayız ifadesini zikretmemiştir.
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, Amr en-Nakıd, Züheyr b. Harb ve İbn Nümeyr, onlara Süfyan b. Uyeyne, ona Eyyüb, ona Muhammed b. Sirin, ona Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'in şöyle buyurduğunu nakletmiştir: "Benim ismimi verin, künyemi kullanmayın." [Amr, bu hadisi an Ebu Hureyre (Ebu Hureyre'den) şeklinde nakletmiş semi'tu (işittim) ifadesini kullanmamıştır.]
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, Muhammed b. Abdullah b. Nümeyr, Ebu Said el-Eşec ve Muhammed b. el-Müsannâ el-Anezî -lafız İbn Nümeyr'e aittir-, onlara İbn İdris, ona babası, ona Simak b. Harb, ona Alkame b. Vail, ona da Muğîra b. Şube şöyle demiştir: Necrân'a geldiğim zaman (Hıristiyanlar) bana şunu sordular: Siz (Kur'an'da Meryem için) ey Harun'un kız kardeşi diye okuyorsunuz. Halbuki Musa, İsa'dan şu kadar sene öncedir. Rasulullah'ın (sav) yanına gelince bunu kendisine sordum. Bana; "onlar, önceki peygamberlerin ve salihlerin isimlerini koyarlardı" diyerek cevap verdi.
Bize Yahya b. Yahya ve Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, onlara Mu'temir b. Süleyman, ona Rükeyn, ona babası, ona Semüra b. Cündeb şöyle demiştir: "Rasulullah (sav) kölelerimize şu dört ismi vermemizi yasakladı. Bunlar Eflah, Rebâh, Yesâr ve Nafi'dir."
Bize Kuteybe b. Said, ona Cerir, ona Rükeyn b. Rabî', ona babası, ona da Cündüb Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu nakletmiştir: "Oğluna Rabâh, Yesâr, Eflah ve Nafi' isimlerini verme."
Bize Ahmed b. Abdullah b. Yunus, ona Züheyr, ona Mansur, ona Hilal b. Yesaf, ona Rabi' b. Umeyle, ona Semura b. Cündüb, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Allah katında en sevimli dört söz şunlardır: Subhanallah, elhamdulillah, lâ ilâhe illallah ve Allahu ekber. Bunların hangisinden başlarsan başla zararın olmaz. Çocuğuna Yesâr, Rabâh, Necîh ve Eflah isimlerini koyma. Çünkü sen, bu isimlerden (birini kastederek) orada mı dersin, o kişi orada değilse, oradakiler yok derler." [Ravi; bunlar dört isimdir. Benim adımla bunlara başka bir isim eklemeyin demiştir.]
Bize İshak b. İbrahim el-Hanzalî, Muhammed b. Müsennâ ve Muhammed b. Beşşâr, -Hadisin metni İbn Müsennâ'ya aittir.- Onlara Muâz b. Hişâm, ona babası (Hişâm ed-Destevâî), ona Katâde, ona Zürâre b. Evfâ, ona da Üseyr b. Câbir şöyle rivayet etmiştir: Yemenlilerin yardımları geldiği zaman Hz. Ömer onlara “Üveys b. Âmir aranızda mı?” diye sordu Sonunda onu buldu ve “sen Üveys b. Âmir misin?” diye sordu. Üveys “evet ben Üveys'im” dedi. Hz. Ömer “Merâd'dan ve Karen'densin, değil mi?” diye sorunca Üveys “evet” diye cevap verdi. Hz. Ömer “sende alaca hastalığı vardı. Geçmiş, sadece bir dirhemlik kalmış” deyince Üveys “evet” dedi. Hz. Ömer “senin annen hayatta mı?” diye sordu. Üveys “evet, hayatta” dedi. Bunun üzerine Hz. Ömer “ben Rasulullah'ı (sav) şöyle buyururken işittim” dedi: "Size Yemenlilerle birlikte Yemen'in Murad ve Karen bölgesinden Üveys b. Âmir diye bir adam gelecek. Kendisinde bulunan alaca hastalığından iyileşmiş, sadece dirhem kadar kalmıştır. Onun bir anası vardır. Üveys annesine çok iyilik eder. Eğer imkanın olur da onu görürsen senin için istiğfar etmesini iste. O da bunu yapsın." Sonra Ömer “Haydi Üveys! Benim için istiğfar et” dedi. Üveys de Hz. Ömer için istiğfar etti. Hz. Ömer ona “Nereye gidiyorsun?” diye sordu. Üveys “Kufe'ye” dedi. Hz. Ömer “senin için Kufe valisine bir mektup yazayım mı?” diye sordu. Üveys “insanların fakirleri ve düşkünleri ile birlikte olmayı daha çok isterim” dedi. Ertesi yıl, Yemenlilerin eşrafından bir adam hacca geldi ve Hz. Ömer'i gördü. Hz. Ömer ona Üveys'i sordu. Adam “Onu bırakıp buraya geldiğimde evi boş, malı azdı” dedi. Hz. Ömer, adama “ben Rasululah'ı (sav) işittim, şöyle buyuruyordu” dedi: "Size Yemenlilerle birlikte Yemen'in Murad ve Karen bölgesinden Üveys b. Âmir diye bir adam gelecek. Kendisinde bulunan alaca hastalığından iyileşmiş, sadece dirhem kadar kalmıştır. Onun bir anası vardır. Üveys annesine çok iyilik eder. Eğer imkanın olur da onu görürsen senin için istiğfar etmesini iste. O da bunu yapsın." Adam, hac dönüşü Üveys'in yanına geldi ve “benim için istiğfar et” dedi. Üveys ona “sen kutlu bir seyahatten döndün, sen benim için istiğfar et” diye cevap verdi. Adam tekrar “benim için istiğfar et” deyince Üveys yine “sen kutlu bir seyahatten döndün, sen benim için istiğfar et” dedi. En sonunda “yoksa sen Ömer'i mi gördün?” diye sordu. Adam “evet” dedi. Bunun üzerine Üveys adam için istiğfar etti. Halk onun kim olduğunu anladı, sonra dönüp gitti. Üseyr der ki: Üveys'in elbisesi çizgili bir hırkaydı. İnsanlar onu görünce “acaba Üveys bunu nereden bulmuş” derlerdi.
Bize İshak b. İbrahim el-Hanzalî, Muhammed b. Müsennâ ve Muhammed b. Beşşâr, -Hadisin metni İbn Müsennâ'ya aittir.- Onlara Muâz b. Hişâm, ona babası (Hişâm ed-Destevâî), ona Katâde, ona Zürâre b. Evfâ, ona da Üseyr b. Câbir şöyle rivayet etmiştir: Yemenlilerin yardımları geldiği zaman Hz. Ömer onlara “Üveys b. Âmir aranızda mı?” diye sordu Sonunda onu buldu ve “sen Üveys b. Âmir misin?” diye sordu. Üveys “evet ben Üveys'im” dedi. Hz. Ömer “Merâd'dan ve Karen'densin, değil mi?” diye sorunca Üveys “evet” diye cevap verdi. Hz. Ömer “sende alaca hastalığı vardı. Geçmiş, sadece bir dirhemlik kalmış” deyince Üveys “evet” dedi. Hz. Ömer “senin annen hayatta mı?” diye sordu. Üveys “evet, hayatta” dedi. Bunun üzerine Hz. Ömer “ben Rasulullah'ı (sav) şöyle buyururken işittim” dedi: "Size Yemenlilerle birlikte Yemen'in Murad ve Karen bölgesinden Üveys b. Âmir diye bir adam gelecek. Kendisinde bulunan alaca hastalığından iyileşmiş, sadece dirhem kadar kalmıştır. Onun bir anası vardır. Üveys annesine çok iyilik eder. Eğer imkanın olur da onu görürsen senin için istiğfar etmesini iste. O da bunu yapsın." Sonra Ömer “Haydi Üveys! Benim için istiğfar et” dedi. Üveys de Hz. Ömer için istiğfar etti. Hz. Ömer ona “Nereye gidiyorsun?” diye sordu. Üveys “Kufe'ye” dedi. Hz. Ömer “senin için Kufe valisine bir mektup yazayım mı?” diye sordu. Üveys “insanların fakirleri ve düşkünleri ile birlikte olmayı daha çok isterim” dedi. Ertesi yıl, Yemenlilerin eşrafından bir adam hacca geldi ve Hz. Ömer'i gördü. Hz. Ömer ona Üveys'i sordu. Adam “Onu bırakıp buraya geldiğimde evi boş, malı azdı” dedi. Hz. Ömer, adama “ben Rasululah'ı (sav) işittim, şöyle buyuruyordu” dedi: "Size Yemenlilerle birlikte Yemen'in Murad ve Karen bölgesinden Üveys b. Âmir diye bir adam gelecek. Kendisinde bulunan alaca hastalığından iyileşmiş, sadece dirhem kadar kalmıştır. Onun bir anası vardır. Üveys annesine çok iyilik eder. Eğer imkanın olur da onu görürsen senin için istiğfar etmesini iste. O da bunu yapsın." Adam, hac dönüşü Üveys'in yanına geldi ve “benim için istiğfar et” dedi. Üveys ona “sen kutlu bir seyahatten döndün, sen benim için istiğfar et” diye cevap verdi. Adam tekrar “benim için istiğfar et” deyince Üveys yine “sen kutlu bir seyahatten döndün, sen benim için istiğfar et” dedi. En sonunda “yoksa sen Ömer'i mi gördün?” diye sordu. Adam “evet” dedi. Bunun üzerine Üveys adam için istiğfar etti. Halk onun kim olduğunu anladı, sonra dönüp gitti. Üseyr der ki: Üveys'in elbisesi çizgili bir hırkaydı. İnsanlar onu görünce “acaba Üveys bunu nereden bulmuş” derlerdi.
Bize İshak b. İbrahim el-Hanzalî, Muhammed b. Müsennâ ve Muhammed b. Beşşâr, -Hadisin metni İbn Müsennâ'ya aittir.- Onlara Muâz b. Hişâm, ona babası (Hişâm ed-Destevâî), ona Katâde, ona Zürâre b. Evfâ, ona da Üseyr b. Câbir şöyle rivayet etmiştir: Yemenlilerin yardımları geldiği zaman Hz. Ömer onlara “Üveys b. Âmir aranızda mı?” diye sordu Sonunda onu buldu ve “sen Üveys b. Âmir misin?” diye sordu. Üveys “evet ben Üveys'im” dedi. Hz. Ömer “Merâd'dan ve Karen'densin, değil mi?” diye sorunca Üveys “evet” diye cevap verdi. Hz. Ömer “sende alaca hastalığı vardı. Geçmiş, sadece bir dirhemlik kalmış” deyince Üveys “evet” dedi. Hz. Ömer “senin annen hayatta mı?” diye sordu. Üveys “evet, hayatta” dedi. Bunun üzerine Hz. Ömer “ben Rasulullah'ı (sav) şöyle buyururken işittim” dedi: "Size Yemenlilerle birlikte Yemen'in Murad ve Karen bölgesinden Üveys b. Âmir diye bir adam gelecek. Kendisinde bulunan alaca hastalığından iyileşmiş, sadece dirhem kadar kalmıştır. Onun bir anası vardır. Üveys annesine çok iyilik eder. Eğer imkanın olur da onu görürsen senin için istiğfar etmesini iste. O da bunu yapsın." Sonra Ömer “Haydi Üveys! Benim için istiğfar et” dedi. Üveys de Hz. Ömer için istiğfar etti. Hz. Ömer ona “Nereye gidiyorsun?” diye sordu. Üveys “Kufe'ye” dedi. Hz. Ömer “senin için Kufe valisine bir mektup yazayım mı?” diye sordu. Üveys “insanların fakirleri ve düşkünleri ile birlikte olmayı daha çok isterim” dedi. Ertesi yıl, Yemenlilerin eşrafından bir adam hacca geldi ve Hz. Ömer'i gördü. Hz. Ömer ona Üveys'i sordu. Adam “Onu bırakıp buraya geldiğimde evi boş, malı azdı” dedi. Hz. Ömer, adama “ben Rasululah'ı (sav) işittim, şöyle buyuruyordu” dedi: "Size Yemenlilerle birlikte Yemen'in Murad ve Karen bölgesinden Üveys b. Âmir diye bir adam gelecek. Kendisinde bulunan alaca hastalığından iyileşmiş, sadece dirhem kadar kalmıştır. Onun bir anası vardır. Üveys annesine çok iyilik eder. Eğer imkanın olur da onu görürsen senin için istiğfar etmesini iste. O da bunu yapsın." Adam, hac dönüşü Üveys'in yanına geldi ve “benim için istiğfar et” dedi. Üveys ona “sen kutlu bir seyahatten döndün, sen benim için istiğfar et” diye cevap verdi. Adam tekrar “benim için istiğfar et” deyince Üveys yine “sen kutlu bir seyahatten döndün, sen benim için istiğfar et” dedi. En sonunda “yoksa sen Ömer'i mi gördün?” diye sordu. Adam “evet” dedi. Bunun üzerine Üveys adam için istiğfar etti. Halk onun kim olduğunu anladı, sonra dönüp gitti. Üseyr der ki: Üveys'in elbisesi çizgili bir hırkaydı. İnsanlar onu görünce “acaba Üveys bunu nereden bulmuş” derlerdi.