5008 Kayıt Bulundu.
Bize Ali b. Hucr, ona Şerik *b. Abdullah), ona Mikdam b. Şurayh, ona da babası* Şureyh b. Hâni), Aişe’nin şöyle dediğini rivayet etti: "Kim size; 'Nebi'nin (sav) ayakta küçük abdestini giderdiğini' söylerse ona inanmayın. O (sav) sadece çömelerek ihtiyacını giderirdi.” [Tirmizî şöyle demiştir: Bu konuda Ömer, Büreyde ve Abdurrahman b. Hasene’den rivayet edilmiş hadisler de vardır. Ebu İsa (Tirmîzî) şöyle demiştir: Âişe hadisi, bu konuda rivayet edilen hadislerin en güzeli ve en sahihidir. Ömer’den nakledilen hadis ise, Abdülkerim b. Ebu Muhârik, ona Nafi, ona İbn Ömer, ona da Ömer senediyle rivayet edilmiştir. Rivayette Ömer şöyle demiştir: "Rasulullah (sav) beni ayakta küçük abdestimi yaparken gördü ve 'Ey Ömer, ayakta abdest bozma' buyurdu. Ben de bundan sonra hiç ayakta küçük abdestimi gidermedim." Bu hadisi sadece Abdülkerim b. Ebu Muhârik, Ömer’e nispet etmiştir. O ise, hadis âlimleri nezdinde zayıf bir kimsedir. Eyyub Sahtiyânî onu zayıf kabul etmiş ve hakkında cerh ifade eden lafızlar dile getirmiştir. Bize Ubeydullah, ona Nafi, ona da İbn Ömer, Ömer'in şöyle dediğini nakletmiştir: "Müslüman olduğumdan beri ayakta küçük abdestimi bozmadım." Bu hadis Abdülkerim’in hadisinden daha sahihtir. Bu konudaki Büreyde hadisi mahfûz değildir (güvenilir ravilerin rivayetine aykırıdır). Rasulullah'ın (sav) ayakta küçük abdesti bozmayı yasaklaması, haram hükmünde olmayıp âdâb kabilindendir. Abdullah İbn Mes’ûd’tan rivâyet edildiğine göre, o şöyle demiştir: "Görgüsüz (kaba) davranışlardan biri de ayakta abdest bozmaktır."]
Açıklama: Senette yer alan Şerik zayıf ravidir. Dolayısıyla burda en sahih derken makbul hadis olduğunu ifade etmiyor. Zayıf hadisler içinde makbule en yakın olduğunu gösteriyor.
Bize Muhammed b. Beşşâr ve Muhammed b. Müsennâ, onlara Vehb b. Cerir, ona babası (Ebu Nadr Cerîr b. Hazım el-Ezdî), ona Muhammed b. İshak, ona Ebân b. Salih, ona da Mücahid (b. Cebr), Cabir b. Abdullah'ın şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Hz. Peygamber (sav), kçük abdestimizi bozarken kıbleye dönmemizi yasaklamıştı. Fakat vefatından bir yıl önce kendisini kıbleye doğru (abdest bozarken) gördüm." [(Tirmizî şöyle demiştir:) Bu konuda Ebu Katade, Âişe ve Ammâr b. Yâsir'den de hadis rivayet edilmiştir. Ebu İsa (Tirmizî) şöyle demiştir: Cabir'in bu konudaki hadisi, hasen-garib bir hadistir.]
Bize Hennâd (b. Seri et-Temîmî), ona Abde b. Süleyman, ona Ubeydullah b. Ömer, ona Muhammed b. Yahya b. Habbân, ona da amcası (Vâsi' b. Habbân el-Ensârî), İbn Ömer'in şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Bir gün Hafsa'nın evinin damına çıkmıştım. Rasulullah'ı (sav) Şam'a doğru dönmüş, kıbleyi de arkasına almış bir halde tuvalet ihtiyacını giderirken gördüm." [Ebu İsa (Tirmizî): 'Bu, hasen-sahih bir hadistir.' demiştir.]
Bize Ali b. Hucr ve Ahmed b. Muhammed b. Musa Merdeveyh, onlara Abdullah b. Mübarek, ona Ma'mer, ona Eş'as b. Abdullah, ona da Hasan (b. Yesar el-Basrî), Abdullah b. Muğaffel'in şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav), bir kişinin yıkandığı yere idrarını yapmasını yasakladı ve: 'Vesveselerin çoğu bu davranıştan kaynaklanır.' buyurdu" [(Tirmizî şöyle demiştir:) Bu konuda Rasulullah'ın (sav) bir sahâbîsinden daha rivayet vardır. Ebu İsa (Tirmizî) şöyle demiştir: Bu, garîb bir hadistir. Bu hadisi merfu olarak sadece 'Eş’as el-A'mâ (Kör Eş'as) denilen Eş'as b. Abdullah’ın rivayeti ile biliyoruz. Âlimlerden bir grup banyo yapılan yere idrar yapmayı hoş görmemişler; vesveselerin çoğunun da bu davranıştan kaynaklandığını söylemişlerdir. Bir kısım âlim ise buna izin vermiştir; İbn Sirîn bunlardan biridir. Kendisine, vesveselerin çoğunun bu davranıştan kaynaklandığı söylenince, 'Rabbim Allah’tır, O’nun ortağı yoktur' karşılığını vermiştir. İbnü'l-Mübarek: Banyoda su akıp gidiyorsa idrar yapılabilir.' demiştir. Ebu İsa (Tirmizî) şöyle demiştir: İbnü'l-Mübarek'in bu görüşünü bize Ahmed b. Abde el-Âmülî, ona Hibban, ona da Abdullah b. Mübârek rivayet etmiştir.]
Bize Kuteybe b. Said, ona Abdüsselam b. Harb el-Mülâ'î, ona da A'meş, Enes b. Malik'in (ra) şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) tuvalet ihtiyacını gidereceği vakit çömelinceye kadar elbisesini toplamazdı." [Ebu İsa (Tirmizî) şöyle demiştir: Muhammed b. Rabia da, Ameş vasıtasıyla Enes’den bu hadisi rivayet etmiştir. Yine, Vekî ve Ebu Yahya el Himmânî, onlara da A’meş, İbn Ömer’in şöyle dediğini rivâyet etmiştir: "Rasulullah (sav) tuvalet ihtiyacını gidereceği vakit çömelinceye kadar elbisesini toplamazdı." Bu her iki hadis de mürseldir (yani munkatı'dır). Çünkü A’meş ile alakalı olarak: 'A'meş’in, Enes’ten ya da diğer herhangi bir sahabeden bir şey duymadığı, Enes’e gördüğü 'yetiştiği) ve 'onu namaz kılarken gördüm' diyerek namaz hakkında bir şeyler anlattığı' söylenir. A’meş’in adı: Süleyman b. Mihran, Ebu Muhammed el Kâhîlî'dir; Kâhîlî’lerin azatlısıdır. A’meş: 'Babam küçük yaşta düşman topraklarından getirilmişti. Mesrûk onu kendisine mirasçı yaptı.' demiştir.
Açıklama: Rivayet munkatıdır. A'meş, Enes b. Malik'ten hadis işitmemiştir.
Bize Ebu Bekir b. Nafi, ona Behz, ona da Hammad bu isnatla bir önceki hadisin benzerini nakletti.
Açıklama: Hadisin tam metni için M006649 numaralı rivayete bakınız.
Bize Hasan, İbn Lehîa, ona Zebbân, ona Sehl b. Muâz, ona da babası (Muâz b. Muâz) şöyle rivayet etmiştir: "Hz. Peygamber (sav) binekleri üzerinde oturmuş (sohbet eden) bir topluluğundan yanından geçti, onlara şöyle buyurdu: Hayvanlarınıza selametle binin ve onları selametle bırakın. Yolda ve çarşıda yaptığınız muhabbetlerde onları koltuk olarak kullanmayın. Üzerine binilen nice hayvan vardır ki binicisinden daha hayırlıdır. Allah’ı ondan daha çok zikreder."
Açıklama: mütabileriyle hasendir.
Bize Yahya b. Habib el-Harisî, ona Halid b. Haris, ona da Şu'be, Seyyar b. Selame'den şöyle nakletmiştir: 'Babamı, Rasulullah'ın (sav) namazını (namaz vakitlerini) Ebu Berze'ye sorarken işittim.' dedi. (Hadisi ondan dinleyen) Şu'be, Seyyar'a: 'Ebu Berze'nin söylediklerini (babanla birlikte) sen de işittin mi?' diye sordu. O da: 'Şu anda seni duyduğum gibi (duydum)' diye cevap verdi ve konuşmasına şöyle devam etti: 'Babamı, Rasulullah'ın (sav) namazını (namaz vakitlerini) Ebu Berze'ye sorarken işittim. Şöyle cevap verdi: "Rasulullah (sav) -yatsı namazını- yani gecenin yarısına kadar biraz geciktirmekte bir sakınca görmezdi. Yatsı namazından önce uyumayı, sonra da konuşmayı sevmezdi." Şu'be şöyle dedi: Sonra onu (Seyyar b. Selame'yi) tekrar gördüm ve (aynı konuyu) sordum. Bana şöyle cevap verdi: "Rasulullah öğlen namazını güneş tepe noktasından (batıya doğru) meylettiği zaman kılardı. İkindi namazını kıldığında ise, birisi Medine'nin en uzak yerine gidip dönse bile güneş hala canlı bir durumda olurdu. Akşam namazının vakti hakkında (Ebu Berze'nin) ne söylediğini unuttum." Şu'be şöyle dedi: Daha sonra onunla tekrar karşılaştım ve aynı soruyu sordum. Bana şöyle cevap verdi: "Rasulullah, sabah namazını, bir kişi namazı tamamladığında yanında oturan tanıdık kişiyi tanıyabileceği kadar aydınlık olduğu bir vakitte kılardı. Sabah namazında altmış ile yüz ayet arasında okurdu."
Bize Ubeydullah b. Muaz, ona babası (Muaz b. Muaz el-Anberî), ona Şu'be, ona da Seyyar b. Selame Ebu Berze'nin şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) yatsı namazını kılmayı gece yarısına kadar ertelemekte bir sakınca görmezdi. Yatsı namazını kılmadan uyumayı ve onu kıldıktan sonra konuşmayı sevmezdi." (Hadisin ravisi) Şu'be şöyle demiştir: Daha sonra onu (Seyyar b. Selame'yi) bir kez daha gördüm. Aynı hadisi naklederken "Gecenin üçte birine (ertelemekte bir sakınca görmezdi)" diyerek hadisi nakletti.
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Yunus b. Muhammed, ona Hammad b. Seleme, ona Sabit, ona da Enes'in rivayet ettiğine Rasululla (sav) şöyle buyurmuştur: "Allah, Âdem’i cennette şekillendirdiğinde, onu bir süre (henüz ruh verilmeden önce) kendi hâline bıraktı. İblis ise onun etrafında dönmeye başladı; nasıl bir şey olduğunu anlamaya çalışıyordu. Onu içi boş (iç organlarla donatıldığını) görünce, onun kendine hâkim olamayacak bir varlık olarak yaratıldığını anladı."