Giriş

Bize Saîd b. Âmir, ona İsmail b. İbrahim, ona Yunus şöyle rivayet etmiştir: Meymûn b. Mihrân bana şöyle yazdı: "Din konusunda husumet ve münakaşadan sakın! Bu konuda ne alimle ne de cahille tartış! Çünkü âlim senden ilmini saklar ve yaptığını umursamaz. Câhil ise canını sıkar ve sana boyun eğmez."


    Öneri Formu
37033 DM000310 Darimi, Mukaddime, 29

Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Vekî, Ebu Muâviye ve Hüşeym, onlara el-A'meş, ona Münzir b. Ya'lâ - ki onun künyesi Ebû Ya'lâ'dır- ona da İbnü'l-Hanefiyye'nin rivayet ettiğine göre Hz. Ali şöyle demiştir: Mezisi çok gelen bir adamdım. Ama kızı (Fatıma)nın hanımım olması sebebiyle bu durumu Hz. Peygamber'e (sav) sormaya utanıyordum. Mikdâd b. el-Esved'den bunu Hz. Peygamber'e (sav) sormasını istedim; o da sordu. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav), "(Böyle olan kişi) cinsel organını yıkar ve abdest alır." buyurdu.


    Öneri Formu
280899 M000695-2 Müslim, Hayız, 17


Açıklama: Ali b. Ebu Talib ile Said b. Ebu İmran arasında inkita' vardır.

    Öneri Formu
30161 İM002884 İbn Mâce, Menâsik, 2


Açıklama: Ali b. Ebu Talib ile Said b. Ebu İmran arasında inkita' vardır.

    Öneri Formu
276478 İM002884-2 İbn Mâce, Menâsik, 2


    Öneri Formu
23079 B006362 Buhari, Daavât, 35


    Öneri Formu
29321 B007294 Buhari, İ'tisâm, 3


    Öneri Formu
30163 İM002885 İbn Mâce, Menâsik, 2


    Öneri Formu
159690 TŞ000351 Tirmizi, Şemail, 160


    Öneri Formu

Bize Ebû Abdullah el-Hafız, ona Ebû’l-Fadl b. İbrahim, ona Ahmed b. Seleme, ona İshak b. İbrahim, ona Cerîr, ona Mansur, ona eş-Şa’bî, ona el-Muğîre b. Şu’be’nin âzâdlısı Verrâd, ona da el-Muğîre b. Şu’be (ra) Rasûlullah’dan (sav) şöyle rivayet etmiştir: “Allah sizlere, annelere (ve babalara) itâatsizlik etmeyi, kız çocuklarını diri diri toprağa gömmeyi, verilmesi gerekeni vermemeyi ve alınması gerekmeyeni almayı haram kıldı. Ayrıca dedikoduyu, çok soru sormayı ve malı zâyi etmeyi de sizin için hoş görmedi.” Bunu el-Buhârî es-Sahîh’de Osman b. Ebî Şeybe vasıtasıyla Cerîr’den, Müslim de İshak b. İbrahim’den rivayet etmiştir.


Açıklama: “Malı zâyi etmek”; servetini gereksiz yere telef etmek, israf edip tüketmektir. Şüphesiz ki servet, Allah’ın insanlara bir lütfudur. Her türlü servetin nihaî sahibi Allah’tır. Âyet-i kerîmede; “Yerlerin ve göklerin mirası Allah’a âittir” (Âl-i İmrân, 180; Hadîd, 10) buyurulmaktadır. Yüce Allah, servet nasip ettiği insanlara bazı sorumluluklar da yüklemiştir. Yüklediği sorumluluğun başında da, bu servetin insanlığın faydasına olacak şekilde kullanılması gelir. Bunun yolu da tasadduk ve hayır-hasenatın yanında iş yerleri açmak, çeşitli yatırımlarla insanlara faydalı olmak gelir. Servetin gereksiz yere telef edilip tüketilmesi ise, Yüce Mevlâ’nın izin vermediği ve meşrû görmediği haksız ve çirkin bir davranıştır. “Verilmesi gerekeni vermeyip alınması gerekmeyeni almak” cümlesinde de; genel bir ifâde ile yapılması gerekeni yapmamak ve yapılmaması gerekeni yapmak kastedilmektedir. Devlete veya insanlara karşı yapması gerekeni yapmamak ve vermesi gereken borcunu vermemektir. Buna mukabil hakkı olmayan veya kendisine ait olmayan şeyleri istemektir.

    Öneri Formu
148267 BS011452 Beyhaki, Sünenü'l Kübra, VI, 98