29 Kayıt Bulundu.
Bize Talk b. Ğannam, ona Zâide (b. Kudâme), ona Hişam (b. Urve), ona babası (Urve b. Zübeyr) ona da Âişe (r.anha) şöyle rivayet etmiştir: "(Namazda sesini çok yükseltme, ama çok da alçak tutma) (İsra 17/110) ayeti), dua hakkında indirilmiştir."
Açıklama: Yani buradaki salat kelimesi ile kastedilen namaz değil, duadır.
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Muhammed b. Fudayl ve Ebu Muaviye, onlara Asım (el-Ahvel), ona da Ebu Osman (en-Nehdî), Ebu Musa'nın (el-Eşarî) şöyle dediğini rivayet etti: Nebi (sav) ile bir yolculukta beraberdik. İnsanlar yüksek sesle tekbir getirmeye başladılar. Bunun üzerine Nebi (sav); "ey insanlar! Kendinize çekidüzen verin. Siz ne sağıra ne de olmayan birine dua ediyorsunuz. Muhakkak sizinle beraber olan, her şeyinizi işiten ve size çok yakın birine dua ediyorsunuz" buyurdu. Ben de onun arkasındaydım ve lâ havle velâ kuvvete illâ billâh diyordum. Bunun üzerine Hz. Peygamber; "ey Abdullah b. Kays! Sana cennet hazinelerinden bir hazine göstereyim mi" buyurdu. Ben; tabi ki Ey Allah'ın Resulü deyince, "lâ havle velâ kuvvete illâ billâh (Güç ve kuvvet ancak Allah'a mahsustur) de" buyurdu.
Bize İshak b. İbrahim, ona Nadr b. Şümeyl, ona Osman b. Ğıyâs, ona Ebu Osman (en-Nehdî) ona da Ebu Musa el-Eş'arî şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber (sav) bana; "sana cennet hazinelerinden bir kelime -yahut cennet hazinelerinden bir hazine göstereyim mi" diye sordu. Ben; elbette deyince, "la havle vela kuvvate illa billah (Göç ve kuvvet ancak Allah'a (cc) mahsustur)" kelimesini söyledi.
Bize İbn Nümeyr, İshak b. İbrahim ve Ebu Said el-Eşec, onlara Hafs b. Gıyas, ona da Asım (el-Ahvel) hadisi bu isnadla Ebu Osman (en-Nehdî)'den, o da Ebu Musa (el-Eş'arî)'den benzer şekilde şöyle rivayet etmiştir: Nebi (sav) ile bir yolculukta beraberdik. İnsanlar yüksek sesle tekbir getirmeye başladılar. Bunun üzerine Nebi (sav); "ey insanlar! Kendinize çekidüzen verin. Siz ne sağıra ne de olmayan birine dua ediyorsunuz. Muhakkak sizinle beraber olan, her şeyinizi işiten ve size çok yakın birine dua ediyorsunuz" buyurdu. Ben de onun arkasındaydım ve 'Lâ havle velâ kuvvete illâ billâh' diyordum. Bunun üzerine Hz. Peygamber 'Ey Abdullah b. Kays! Sana cennet hazinelerinden bir hazine göstereyim mi?' buyurdu. Ben 'Tabi ki Ey Allah’ın Resulü!' deyince, 'Lâ havle velâ kuvvete illâ billâh (Güç ve kuvvet ancak Allah'a mahsustur) de' buyurdu."
Bize Halef b. Hişam ve Ebu Rabî', o ikisine Hammad b. Zeyd, ona Eyyüb (es-Sahtiyânî), ona Ebu Osman (en-Nehdî), ona Ebu Musa, ona da Asım hadisinin benzerini şöyle rivayet etmiştir: Nebi (sav) ile bir yolculukta beraberdik. İnsanlar yüksek sesle tekbir getirmeye başladılar. Bunun üzerine Nebi (sav); "ey insanlar! Kendinize çekidüzen verin. Siz ne sağıra ne de olmayan birine dua ediyorsunuz. Muhakkak sizinle beraber olan, her şeyinizi işiten ve size çok yakın birine dua ediyorsunuz" buyurdu. Ben de onun arkasındaydım ve lâ havle velâ kuvvete illâ billâh diyordum. Bunun üzerine Hz. Peygamber; "ey Abdullah b. Kays! Sana cennet hazinelerinden bir hazine göstereyim mi" buyurdu. Ben; tabi ki Ey Allah'ın Rasulü deyince; "lâ havle velâ kuvvete illâ billâh (Güç ve kuvvet ancak Allah'a mahsustur) de" buyurdu.
Bana Mâlik, ona Yahya b. Said, ona Muhammed b. İbrahim b. Hâris et-Teymî, ona Ebu Hâtim et-Temmâr, ona da el-Beyâdî (Ferve b. Amr) şöyle rivayet etmiştir: "Sahabeden bazıları yüksek sesle okuyarak namaz kılarken, Rasulullah (sav) yanlarına geldi ve şöyle buyurdu: 'Namaz kılan kimse Rabbine gizli gizli yalvarmaktadır. O yüzden kişi yaptığı niyazına dikkat etsin. Kur'an'ı yüksek sesle okuyarak birbirinizin huzurunu bozmayın'."
Bize İshak b. İbrahim, ona (Ebu Muhammed Abdülvehhab) es-Sakafî, ona Halid el-Hazzâ, ona Ebu Osman (en-Nehdî), ona da Ebu Musa (el-Eş'arî) 'Hz. Peygamber'le (sav) bir gazvede idik diyerek başlamış ve önceki hadisin benzerini şöyle rivayet etmiştir: Nebi (sav) ile bir gazvede beraberdik. İnsanlar yüksek sesle tekbir getirmeye başladılar. Bunun üzerine Nebi (sav); "ey insanlar! Kendinize çekidüzen verin. Siz ne sağıra ne de olmayan birine dua ediyorsunuz. Muhakkak sizinle beraber olan, her şeyinizi işiten ve size çok yakın birine dua ediyorsunuz" buyurdu. Ben de onun arkasındaydım ve lâ havle velâ kuvvete illâ billâh' diyordum. Bunun üzerine Hz. Peygamber; "ey Abdullah b. Kays! Sana cennet hazinelerinden bir hazine göstereyim mi" buyurdu. Ben; tabi ki Ey Allah'ın Rasulü deyince, "lâ havle velâ kuvvete illâ billâh (Güç ve kuvvet ancak Allah'a mahsustur) de" buyurdu. [Ancak bu rivayette 'Sizin dua etmekte olduğunuz (Allah), her birinize üzerinde olduğu devesinin boynundan daha yakındır' demiş, lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh zikrinden bahsetmemiştir.]
Bize Ebu Hasan Muhammed b. Mukâtil, ona Abdullah (b. Mübarek), ona Halid el-Hazzâ, ona da Ebu Osman en-Nehdî, Ebu Musa (el-Eşarî)'nin şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Bizler bir gazvede Rasûlullah'la (sav) beraberdik. Yüksek bir yere tırmandığımızda veya bir tepeye ulaştığımızda ya da bir vadiye indiğimizde, tekbir getirerek seslerimizi yükseltiyorduk. Rasulullah (sav) bizim yanımıza yaklaştı ve 'Ey insanlar! Kendinize dikkat edin. Siz ne sağıra ne de olmayan birine dua ediyorsunuz. Muhakkak her şeyi işiten ve gören bir zata yalvarıyorsunuz' diyerek bizi uyardı. Sonra da 'Ey Abdullah b. Kays! Sana cennet hazinelerinden bir söz öğreteyim mi? O, Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billahi (Güç ve kuvvet ancak Allah'a mahsustur) cümlesidir' buyurdu."
O bana, ona Malik, ona Hişam b. Urve, ona da babası (Urve b. Zübeyir) şöyle demiştir: "Sen de namazında, niyâzında sesini fazla yükseltme, büsbütün de kısma, ikisi arasında orta bir yol tut" (İsra 17/110) ayeti dua hakkında inmiştir. [Yahya der ki: Malik’e farz namazda dua hakkında soru sorulmuş, o da “Farz namazda dua yapmakta bir sakınca yoktur” demiştir.]