Öneri Formu
Hadis Id, No:
35128, MU000294
Hadis:
وَقَالَ الشُّهَدَاءُ خَمْسَةٌ الْمَطْعُونُ وَالْمَبْطُونُ وَالْغَرِقُ وَصَاحِبُ الْهَدْمِ وَالشَّهِيدُ فِى سَبِيلِ اللَّهِ.
Tercemesi:
Ayrıca şehitler beş türlüdür, dedi: (Bunlar): Tâûn (veba)dan, karın hastalığından ölenler, suda boğulanlar, yıkıntı altında kalanlar ve Allah yolunda şehit olanlardır.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Salatu'l-cemaa 294, 1/44
Senetler:
()
Konular:
KTB, NAMAZ,
Şehit, Malını, ailesini ve canını korurken ölen şehittir
Öneri Formu
Hadis Id, No:
34909, MU000220
Hadis:
وَحَدَّثَنِى مَالِكٌ عَنْ هِشَامِ بْنِ عُرْوَةَ عَنْ أَبِيهِ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم لَبِسَ خَمِيصَةً شَامِيَّةً لَهَا عَلَمٌ ثُمَّ أَعْطَاهَا أَبَا جَهْمٍ وَأَخَذَ مِنْ أَبِى جَهْمٍ أَنْبِجَانِيَّةً لَهُ فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ وَلِمَ فَقَالَ إِنِّى نَظَرْتُ إِلَى عَلَمِهَا فِى الصَّلاَةِ.
Tercemesi:
Bana Malik, ona Hişam b. Urve, ona babasının rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) üzerinde desen bulunan Şam işi bir hamîsa giydi, sonra onu Ebu Cehm’e verdi. Ebu Cehm’den de bir enbicâniyesini aldı. Ebu Cehm: Neden ey Allah’ın Rasulü (böyle yaptın), deyince, Rasulullah (sav): “Namazda iken gözüm onun desenlerine takıldı” buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Salât 220, 1/33
Senetler:
()
Konular:
Hz. Peygamber, giyim kuşamı
KTB, NAMAZ,
Namaz, yanılma
Öneri Formu
Hadis Id, No:
35083, MU000249
Hadis:
حَدَّثَنِى مَالِكٌ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ عَنْ عُرْوَةَ بْنِ الزُّبَيْرِ عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ عَبْدٍ الْقَارِىِّ أَنَّهُ قَالَ خَرَجْتُ مَعَ عُمَرَ بْنِ الْخَطَّابِ فِى رَمَضَانَ إِلَى الْمَسْجِدِ فَإِذَا النَّاسُ أَوْزَاعٌ مُتَفَرِّقُونَ يُصَلِّى الرَّجُلُ لِنَفْسِهِ وَيُصَلِّى الرَّجُلُ فَيُصَلِّى بِصَلاَتِهِ الرَّهْطُ فَقَالَ عُمَرُ وَاللَّهِ إِنِّى لأَرَانِى لَوْ جَمَعْتُ هَؤُلاَءِ عَلَى قَارِئٍ وَاحِدٍ لَكَانَ أَمْثَلَ . فَجَمَعَهُمْ عَلَى أُبَىِّ بْنِ كَعْبٍ قَالَ ثُمَّ خَرَجْتُ مَعَهُ لَيْلَةً أُخْرَى وَالنَّاسُ يُصَلُّونَ بِصَلاَةِ قَارِئِهِمْ فَقَالَ عُمَرُ نِعْمَتِ الْبِدْعَةُ هَذِهِ وَالَّتِى تَنَامُونَ عَنْهَا أَفْضَلُ مِنَ الَّتِى تَقُومُونَ . يَعْنِى آخِرَ اللَّيْلِ وَكَانَ النَّاسُ يَقُومُونَ أَوَّلَهُ .
Tercemesi:
Bana Malik, ona İbn Şihâb, ona Urve b. ez-Zübeyr, ona Abdurrahman b. Abdülkârî’nin şöyle dediğini rivayet etmiştir: Ramazan ayında Ömer b. el-Hattâb ile birlikte mescide gittim. İnsanların dağınık gruplar halinde olduklarını, kimi yerde bir kişinin kendi kendine namaz kıldığını, bir başka yerde bir kişinin namaz kılıp, bir grubun da ona uyduğunu görünce, Ömer: Vallahi, eğer ben bunları bir tek imam arkasında namaz kılmak üzere bir araya getirsem, bunun daha iyi olacağı görüşündeyim, dedi. Böylelikle Ubey b. Ka‘b’ın arkasında namaz kılmak üzere bir araya gelmelerini istedi. (Abdurrahman) dedi ki: Sonra bir başka gece yine onunla birlikte çıktım. Bu sefer cemaat imamlarına uyarak namaz kılıyorlardı. Ömer: Bu (şekilde teravihin cemaatle kılınması) güzel bir bid’at (yeni bir iş) oldu. Fakat uyuduğunuz için (gecenin sonunda) kılamadığınız o namaz, (gecenin ilk saatlerinde) kıldığınız namazdan daha faziletlidir. Bu sözleri ile gecenin son vakitlerindeki namazı kast ediyordu. Çünkü insanlar teravihi gecenin ilk vakitlerinde kılıyorlardı.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Salât fi'r-ramazân 249, 1/38
Senetler:
()
Konular:
KTB, NAMAZ,
Namaz, Teravih namazı , Rekatları vs,
Öneri Formu
Hadis Id, No:
35084, MU000250
Hadis:
وَحَدَّثَنِى عَنْ مَالِكٍ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ يُوسُفَ عَنِ السَّائِبِ بْنِ يَزِيدَ أَنَّهُ قَالَ أَمَرَ عُمَرُ بْنُ الْخَطَّابِ أُبَىَّ بْنَ كَعْبٍ وَتَمِيمًا الدَّارِىَّ أَنْ يَقُومَا لِلنَّاسِ بِإِحْدَى عَشْرَةَ رَكْعَةً قَالَ وَقَدْ كَانَ الْقَارِئُ يَقْرَأُ بِالْمِئِينَ حَتَّى كُنَّا نَعْتَمِدُ عَلَى الْعِصِىِّ مِنْ طُولِ الْقِيَامِ وَمَا كُنَّا نَنْصَرِفُ إِلاَّ فِى فُرُوعِ الْفَجْرِ .
Tercemesi:
O bana, ona Malik, ona Muhammed b. Yusuf, ona es-Sâib b. Yezid’in şöyle dediğini rivayet etmiştir: Ömer b. el-Hattâb, Ubey b. Ka‘b ile Temîm ed-Dârî’ye insanlara on bir rekât kıldırmalarını emretti. (es-Sâib devamla) dedi ki: İmam el-Miûn diye bilinen, ayet sayısı yüz ve daha fazla olan sureleri (zamm-ı sure olarak) okurdu. Kıyamın uzamasından ötürü asalara dayanacak hale gelmekle birlikte namazı ancak şafağın sökmesine yakın bir vakitte bitirebiliyorduk.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Salât fi'r-ramazân 250, 1/38
Senetler:
()
Konular:
KTB, NAMAZ,
Namaz, Teravih namazı , Rekatları vs,
Öneri Formu
Hadis Id, No:
35085, MU000251
Hadis:
وَحَدَّثَنِى عَنْ مَالِكٍ عَنْ يَزِيدَ بْنِ رُومَانَ أَنَّهُ قَالَ كَانَ النَّاسُ يَقُومُونَ فِى زَمَانِ عُمَرَ بْنِ الْخَطَّابِ فِى رَمَضَانَ بِثَلاَثٍ وَعِشْرِينَ رَكْعَةً .
Tercemesi:
O bana, ona Malik, ona Yezid b. Rûmân’ın şöyle dediğini rivayet etti: İnsanlar Ömer b. el-Hattâb’ın (halifeliği) zamanında ramazan ayında (teravih namazını) yirmi üç rekât olarak kılıyorlardı.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Salât fi'r-ramazân 251, 1/39
Senetler:
()
Konular:
KTB, NAMAZ,
Namaz, Teravih namazı , Rekatları vs,
وَحَدَّثَنِى عَنْ مَالِكٍ عَنْ هِشَامِ بْنِ عُرْوَةَ عَنْ أَبِيهِ عَنْ عَائِشَةَ أُمِّ الْمُؤْمِنِينَ قَالَتْ كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يُصَلِّى بِاللَّيْلِ ثَلاَثَ عَشْرَةَ رَكْعَةً ثُمَّ يُصَلِّى إِذَا سَمِعَ النِّدَاءَ بِالصُّبْحِ رَكْعَتَيْنِ خَفِيفَتَيْنِ .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
35098, MU000264
Hadis:
وَحَدَّثَنِى عَنْ مَالِكٍ عَنْ هِشَامِ بْنِ عُرْوَةَ عَنْ أَبِيهِ عَنْ عَائِشَةَ أُمِّ الْمُؤْمِنِينَ قَالَتْ كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يُصَلِّى بِاللَّيْلِ ثَلاَثَ عَشْرَةَ رَكْعَةً ثُمَّ يُصَلِّى إِذَا سَمِعَ النِّدَاءَ بِالصُّبْحِ رَكْعَتَيْنِ خَفِيفَتَيْنِ .
Tercemesi:
O bana, ona Malik, ona Hişâm b. Urve, ona babası, ona müminlerin annesi Âişe’nin şöyle dediğini rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) geceleyin on üç rekât namaz kıldıktan sonra sabah namazı ezanının okunduğunu işittikten sonra da hafif iki rekât namaz kılardı.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Salâtu'l-leyl 264, 1/40
Senetler:
()
Konular:
KTB, NAMAZ,
Namaz, yatsı namazı
حَدَّثَنِى يَحْيَى عَنْ مَالِكٍ عَنْ دَاوُدَ بْنِ الْحُصَيْنِ عَنِ الأَعْرَجِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم كَانَ يَجْمَعُ بَيْنَ الظُّهْرِ وَالْعَصْرِ فِى سَفَرِهِ إِلَى تَبُوكَ .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
35186, MU000329
Hadis:
حَدَّثَنِى يَحْيَى عَنْ مَالِكٍ عَنْ دَاوُدَ بْنِ الْحُصَيْنِ عَنِ الأَعْرَجِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم كَانَ يَجْمَعُ بَيْنَ الظُّهْرِ وَالْعَصْرِ فِى سَفَرِهِ إِلَى تَبُوكَ .
Tercemesi:
Bana Yahya, ona Malik, ona Davud b. el-Husayn, ona el-A‘rec, ona da Ebu Hureyre’nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) Tebûk seferinde öğle ile ikindiyi cem‘ ederek (bir arada) kılardı.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Kasru's-salât fi's-sefer 329, 1/48
Senetler:
()
Konular:
KTB, NAMAZ,
Namaz, cem'i
Siyer, Tebük gazvesi
Öneri Formu
Hadis Id, No:
35284, MU000427
Hadis:
وَحَدَّثَنِى عَنْ مَالِكٍ أَنَّهُ بَلَغَهُ أَنَّ عَطَاءَ بْنَ يَسَارٍ كَانَ إِذَا مَرَّ عَلَيْهِ بَعْضُ مَنْ يَبِيعُ فِى الْمَسْجِدِ دَعَاهُ فَسَأَلَهُ مَا مَعَكَ وَمَا تُرِيدُ فَإِنْ أَخْبَرَهُ أَنَّهُ يُرِيدُ أَنْ يَبِيعَهُ قَالَ عَلَيْكَ بِسُوقِ الدُّنْيَا وَإِنَّمَا هَذَا سُوقُ الآخِرَةِ .
Tercemesi:
O bana, ona Malik’in rivayet ettiğine göre kendisine şu rivayet ulaşmıştır: Abdullah b. Yesâr’ın yanından mescitte bir şeyler satan birisi geçecek olursa, onu çağırır, ona: Beraberinde ne var ve sen ne istiyorsun, diye sorardı. Eğer beraberindeki o şeyi satmak istediğini söylerse, ona: Onun için sana dünya pazarını tavsiye ederim. Çünkü burası yalnızca âhiret pazarıdır, derdi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Kasru's-salât fi's-sefer 427, 1/59
Senetler:
()
Konular:
Cami, Mescit, amacı dışında kullanılması
Çarşı, alışveriş yerleri, pazarlar
İbadethane, Camii, mescitlerde ibadete teşvik
KTB, NAMAZ,
وَحَدَّثَنِى عَنْ مَالِكٍ عَنْ أَبِى الزُّبَيْرِ الْمَكِّىِّ عَنْ أَبِى الطُّفَيْلِ عَامِرِ بْنِ وَاثِلَةَ أَنَّ مُعَاذَ بْنَ جَبَلٍ أَخْبَرَهُ أَنَّهُمْ خَرَجُوا مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم عَامَ تَبُوكَ فَكَانَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَجْمَعُ بَيْنَ الظُّهْرِ وَالْعَصْرِ وَالْمَغْرِبِ وَالْعِشَاءِ - قَالَ - فَأَخَّرَ الصَّلاَةَ يَوْمًا ثُمَّ خَرَجَ فَصَلَّى الظُّهْرَ وَالْعَصْرَ جَمِيعًا ثُمَّ دَخَلَ ثُمَّ خَرَجَ فَصَلَّى الْمَغْرِبَ وَالْعِشَاءَ جَمِيعًا ثُمَّ قَالَ إِنَّكُمْ سَتَأْتُونَ غَدًا إِنْ شَاءَ اللَّهُ عَيْنَ تَبُوكَ وَإِنَّكُمْ لَنْ تَأْتُوهَا حَتَّى يَضْحَى النَّهَارُ فَمَنْ جَاءَهَا فَلاَ يَمَسَّ مِنْ مَائِهَا شَيْئًا حَتَّى آتِىَ . فَجِئْنَاهَا وَقَدْ سَبَقَنَا إِلَيْهَا رَجُلاَنِ وَالْعَيْنُ تَبِضُّ بِشَىْءٍ مِنْ مَاءٍ فَسَأَلَهُمَا رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم هَلْ مَسِسْتُمَا مِنْ مَائِهَا شَيْئًا . فَقَالاَ نَعَمْ . فَسَبَّهُمَا رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَقَالَ لَهُمَا مَا شَاءَ اللَّهُ أَنْ يَقُولَ ثُمَّ غَرَفُوا بِأَيْدِيهِمْ مِنَ الْعَيْنِ قَلِيلاً قَلِيلاً حَتَّى اجْتَمَعَ فِى شَىْءٍ ثُمَّ غَسَلَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فِيهِ وَجْهَهُ وَيَدَيْهِ ثُمَّ أَعَادَهُ فِيهَا فَجَرَتِ الْعَيْنُ بِمَاءٍ كَثِيرٍ فَاسْتَقَى النَّاسُ ثُمَّ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يُوشِكُ يَا مُعَاذُ إِنْ طَالَتْ بِكَ حَيَاةٌ أَنْ تَرَى هَا هُنَا قَدْ مُلِئَ جِنَانًا .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
35187, MU000330
Hadis:
وَحَدَّثَنِى عَنْ مَالِكٍ عَنْ أَبِى الزُّبَيْرِ الْمَكِّىِّ عَنْ أَبِى الطُّفَيْلِ عَامِرِ بْنِ وَاثِلَةَ أَنَّ مُعَاذَ بْنَ جَبَلٍ أَخْبَرَهُ أَنَّهُمْ خَرَجُوا مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم عَامَ تَبُوكَ فَكَانَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَجْمَعُ بَيْنَ الظُّهْرِ وَالْعَصْرِ وَالْمَغْرِبِ وَالْعِشَاءِ - قَالَ - فَأَخَّرَ الصَّلاَةَ يَوْمًا ثُمَّ خَرَجَ فَصَلَّى الظُّهْرَ وَالْعَصْرَ جَمِيعًا ثُمَّ دَخَلَ ثُمَّ خَرَجَ فَصَلَّى الْمَغْرِبَ وَالْعِشَاءَ جَمِيعًا ثُمَّ قَالَ إِنَّكُمْ سَتَأْتُونَ غَدًا إِنْ شَاءَ اللَّهُ عَيْنَ تَبُوكَ وَإِنَّكُمْ لَنْ تَأْتُوهَا حَتَّى يَضْحَى النَّهَارُ فَمَنْ جَاءَهَا فَلاَ يَمَسَّ مِنْ مَائِهَا شَيْئًا حَتَّى آتِىَ . فَجِئْنَاهَا وَقَدْ سَبَقَنَا إِلَيْهَا رَجُلاَنِ وَالْعَيْنُ تَبِضُّ بِشَىْءٍ مِنْ مَاءٍ فَسَأَلَهُمَا رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم هَلْ مَسِسْتُمَا مِنْ مَائِهَا شَيْئًا . فَقَالاَ نَعَمْ . فَسَبَّهُمَا رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَقَالَ لَهُمَا مَا شَاءَ اللَّهُ أَنْ يَقُولَ ثُمَّ غَرَفُوا بِأَيْدِيهِمْ مِنَ الْعَيْنِ قَلِيلاً قَلِيلاً حَتَّى اجْتَمَعَ فِى شَىْءٍ ثُمَّ غَسَلَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فِيهِ وَجْهَهُ وَيَدَيْهِ ثُمَّ أَعَادَهُ فِيهَا فَجَرَتِ الْعَيْنُ بِمَاءٍ كَثِيرٍ فَاسْتَقَى النَّاسُ ثُمَّ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يُوشِكُ يَا مُعَاذُ إِنْ طَالَتْ بِكَ حَيَاةٌ أَنْ تَرَى هَا هُنَا قَدْ مُلِئَ جِنَانًا .
Tercemesi:
O bana, ona Malik, ona Ebu’z -Zübeyr el-Mekkî, ona Ebu’t-Tufeyl Âmir b. Vâsile’nin rivayet ettiğine göre Muaz b. Cebel de kendisine şunu haber vermiştir: Tebuk gazvesi senesinde Rasulullah (sav) ile birlikte çıktılar. Rasulullah (sav) öğle ve ikindi ile akşam ve yatsıyı bir arada (cem‘ ederek) kılıyordu. Bir gün namazı geciktirdi, sonra çıkarak öğle ve ikindiyi birlikte kıldırdı. Sonra içeri girdi, sonra dışarı çıkıp akşam ve yatsıyı birlikte kıldırdı. Sonra şöyle buyurdu: “Siz yarın Allah’ın izni ile Tebûk pınarına varacaksınız. Bununla birlikte kuşluk vaktine kadar da oraya varamayacaksınız. Sizden oraya varan sakın ben gelinceye kadar kısmen dahi olsa suyuna dokunmasın.”
Biz pınara vardığımızda bizden önce oraya iki kişi varmıştı. Pınar ise az miktarda su akıtıyordu. Rasulullah (sav) o iki kişiye: “Bunun suyuna kısmen de olsa dokundunuz mu” dedi. O iki kişi: Evet deyince, Rasulullah (sav) onlara ağır sözler de söyledi, Allah’ın söylemesini dilediği başka şeyleri söyledi. Sonra pınarın suyundan elleriyle azar azar avuçlamaya başladılar. Nihayet su bir yerde toplandı. Sonra Rasulullah (sav) o sudan yüzünü ve ellerini yıkadıktan sonra suyu tekrar pınara geri döktü. Bu sefer pınardan çok miktarda su akmaya başladı. İnsanlar da su ihtiyaçlarını almaya başladılar. Daha sonra Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: “Ey Muâz, eğer ömrün vefa ederse, fazla sürmez buralarının bağ, bahçe ile dolduğunu göreceksin.”
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Kasru's-salât fi's-sefer 330, 1/48
Senetler:
()
Konular:
KTB, NAMAZ,
Namaz, cem'i
Siyer, Tebük gazvesi