8051 Kayıt Bulundu.
Bize Halef b. Hişam, ona Hammad b. Zeyd; (T) Bana Ebu Rabî ez-Zehrânî ve Ebu Kamil el-Cahderî, onlara Hammad, ona Ebu İmran el-Cevnî, ona Abdullah b. Samit, ona da Ebu Zer şöyle demiştir: "Rasulullah (sav) bana 'namazı (ilk) vaktinden çok sonraya kadar geciktiren yahut da namazı öldürürcesine geç vakte bırakan yöneticiler iş başına geldiği zaman tavrın ne olacak' buyurdu. (Ebu Zer) der ki: Ben 'Bana ne emir buyurursun' dedim. Hz. Peygamber (sav) 'sen namazı vaktinde kıl, onlarla birlikte namaza gittiğinde de yine namaz kıl. Bu kıldığın, senin için bir nafile olur' buyurdu." [Halef rivayetinde vaktinden (sonraya) lafzını zikretmedi.]
Bize Ahmed b. Menî, ona Yezid b. Harun, ona Hammad b. Seleme, ona Hişam b. Amr el-Fezarî, ona Abdurrahman b. Haris b. Hişam, ona da Ali b. Ebu Talib’in rivayet ettiğine göre Nebi (sav) vitir namazında şöyle dua ederdi: "Allahumme innî eûzu biridâke min sahatike ve eûzu bimuâafâtike min ukubetik ve euzu bike mink lâ uhsî senâaen aleyke ente kemâ esneyte alâ nefsik" "Allahım! Gazabından (öfkenden) rızana, azabından da affına sığınırım. Senden sana sığınırım. Sana layık övgüler sayamayacağım kadar çoktur. Sen, kendini övdüğün şekilde övülmeye layıksın." [(Tirmizi) der ki: Hz. Ali’den gelen bu rivayet hasen garip olup bu tarikle sadece Hammad b. Seleme’nin rivayet ettiği bir hadis olarak biliyoruz.]
Bize Zekeriya b. Adiy, ona Cafer b. Süleyman, ona Ali b. Ali, ona Ebu Mutevekkil, ona Ebu Said şöyle demiştir: Rasulullah (sav) geceleyin (namaza) kalktığında tekbir alır ve "Sübhânekellâhümme ve bi hamdik ve tebârekesmük ve teâlâ ceddük ve lâ ilâhe ğayrük. Eüzu billahi semî’l-alimi mine’ş-şeytani’r-racim min hemzihî ve nefsihî ve nefhih (Allahım! Sen her türlü noksanlıktan münezzehsin. Seni hamdinle tesbih ederim. İsmin mübarektir, şanın yücedir. Senden başka ilah yoktur. Kovulmuş şeytanın onun çarpmasından, üflemesinden ve üfürmesinden, işiten ve bilen Allah’a sığınırım" dedikten sonra namazına (kıraatine) başlardı. Cafer der ki: Matar, Şeytanın çarpmasını (هَمْزِ) sara nöbeti, ölüm nöbeti, ruhsal sıkıntı; üflemesini (نَفْثِ) şiir (batıl söz); üfürmesini de (نَفْخِ) kibir olarak açıklamıştır.
Bize Halef b. Hişam, ona Hammad b. Zeyd; (T) Bana Ebu Rabî ez-Zehrânî ve Ebu Kamil el-Cahderî, onlara Hammad, ona Ebu İmran el-Cevnî, ona Abdullah b. Samit, ona da Ebu Zer şöyle demiştir: "Rasulullah (sav) bana 'namazı (ilk) vaktinden çok sonraya kadar geciktiren yahut da namazı öldürürcesine geç vakte bırakan yöneticiler iş başına geldiği zaman tavrın ne olacak' buyurdu. (Ebu Zer) der ki: Ben 'Bana ne emir buyurursun' dedim. Hz. Peygamber (sav) 'sen namazı vaktinde kıl, onlarla birlikte namaza gittiğinde de yine namaz kıl. Bu kıldığın, senin için bir nafile olur' buyurdu." [Halef rivayetinde vaktinden (sonraya) lafzını zikretmedi.]
Bize Ebu Numan, ona Hammâd b. Zeyd, ona Yahya b. Said, ona Abdurrahman kızı Amre, onun da Âişe şöyle rivayet etmiştir: "Yahudi bir kadın Âişe’nin huzuruna girmiş ve 'Allah seni kabir azabından korusun' demişti. (Hz. Âişe der ki:) Nebi (sav) gelince ona 'İnsanlara kabirlerinde azap edilir mi?' diye sordum, 'Allah’a sığınırım' buyurdu. (Âişe) der ki: Rasulullah (sav) bir gün bineğine binip gittikten sonra güneş tutuldu. Nebi (sav) gelip bineğinden indi, sonra da namazgaha gitti. Cemaat de onun arkasında namaza durdu, uzunca bir kıyam yaptıktan sonra rükûa varıp uzunca bir rükû yaptı. Sonra rükûdan kalktı ve uzunca ayakta durdu ama bu ilk kıyamından daha kısa idi. Sonra yine uzunca bir rükû yaptı, bununla birlikte ilk rükûdan daha kısa idi. Sonra iki secde yaptı, sonra ayağa kalktı, aynısını yaptıktan sonra güneş de açıldı. Yanıma girdi ve 'ben sizin kabirlerinizde Deccâl fitnesi gibi fitneye (ağır imtihana) tabi tutulacağınızı görüyorum' buyurdu. Ayrıca ben onu 'Allah’ım, kabir azabından sana sığınırım, Allah’ım, ateş azabından sana sığınırım' buyururken işittim."
Bize Halef b. Hişam, ona Hammad b. Zeyd; (T) Bana Ebu Rabî ez-Zehrânî ve Ebu Kamil el-Cahderî, onlara Hammad, ona Ebu İmran el-Cevnî, ona Abdullah b. Samit, ona da Ebu Zer şöyle demiştir: "Rasulullah (sav) bana 'namazı (ilk) vaktinden çok sonraya kadar geciktiren yahut da namazı öldürürcesine geç vakte bırakan yöneticiler iş başına geldiği zaman tavrın ne olacak' buyurdu. (Ebu Zer) der ki: Ben 'Bana ne emir buyurursun' dedim. Hz. Peygamber (sav) 'sen namazı vaktinde kıl, onlarla birlikte namaza gittiğinde de yine namaz kıl. Bu kıldığın, senin için bir nafile olur' buyurdu." [Halef rivayetinde vaktinden (sonraya) lafzını zikretmedi.]
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, Amr en-Nâkıd ve Züheyr b. Harb, ona Züheyr, ona Süfyan b. Uyeyne, ona Zührî, ona Salim, ona babasının rivayet ettiğine göre o, Nebi'yi (sav) şöyle buyururken dinlemiştir; (T) Bize Muhammed b. Abbâd –lafız ona aittir-, ona Süfyan, ona Amr, ona Tâvus, ona İbn Ömer; (T) Bize Zührî, ona Salim, ona babasının rivayet ettiğine göre bir adam Nebi'ye (sav) gece namazına dair soru sormuş, O; "ikişer ikişer kılınır, sabahın olacağından korkarsan bir rekât ile vitir (o kıldıklarını tek rekâtlı) yap" buyurmuştur.
Bana Harmele b. Yahya, ona Abdullah b. Vehb, ona Amr, ona İbn Şihab, ona Salim b. Abdullah b. Ömer ve Humeyd b. Abdurrahman b. Avf, onlara da Abdullah b. Ömer b. el-Hattab şöyle demiştir: Bir adam kalkarak; ey Allah'ın Rasulü, gece namazı nasıl kılınır? diye sorunca Rasulullah (sav); "gece namazı ikişer ikişer (rekâtlar halinde) kılınır. Sabahın olacağından korkarsan bir rekât kılmak suretiyle (kıldığın rekâtlar sayısını) vitir yap" buyurdu.
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, Amr en-Nâkıd ve Züheyr b. Harb, onlara İbn Uyeyne, -Züheyr dedi ki: Bize Süfyan b. Uyeyne-, ona Zührî, ona Salim, ona da babasının rivayet ettiğine göre Nebi (sav) şöyle buyurdu: "Yalnız iki şeyde kıskançlık olur. Allah'ın kendisine Kur'an'ı verip (öğrenmeyi nasip edip) gece ve gündüzün her vaktinde onun gereklerini yerine getiren bir adam ile Allah'ın kendisine verdiği malı gece ve gündüzün her vaktinde infak eden bir kimse."