8052 Kayıt Bulundu.
Bize Muhammed b. Yahya en-Nisâbûrî, ona Ebû'l-Velîd Hişâm b. Abdülmelîk, ona Hammâd, ona Âsım, ona Zirr b. Hubeyş, ona da Abdullâh b. Mes'ûd (ra) şöyle rivâyet etmiştir: "- Ey Allah'ın rasûlü, Ümmetinden görmediğin kimseleri (kıyamette) nasıl tanıyacaksın?" diye soruldu. "- Abdest azalarının oarlaklığı ile; onların abdest azaları parlak olacaktır" buyurdu. izleri ile gurr, muhaccel ve bulkturlar." Ebû'l-Hasan el-Kattân, bize Ebû Hâtim, ona da Ebû'l-Velîd rivayet etti diyerek bu hadîsin benzerini zikretti.
Bize Ali b. el-Munzir, ona İbn Fudayl, ona Ata b. es-Sâib, ona Ebu Abdurrahman es-Sülemî, ona İbn Mesud’un rivayet ettiğine göre Nebi (sav) şöyle buyurdu: "Allah'ım! Kovulmuş Şeytanın çarpmasından (ruh ve beden sağlığına zarar veren etkilerinden), üflemesinden (vesvese ve bâtıl sözlerle bizi etkilemesinden) ve üfürmesinden (kibir ve gurur duygularını içimize üflemesinden) Sana sığınırım." [Ravi der ki: Şeytanın çarpması (هَمْزِ) sara nöbeti, ölüm nöbeti, ruhsal sıkıntı; üflemesi (نَفْثِ) şiir (batıl söz); üfürmesi (نَفْخِ) de kibirdir.]
Bize Abdullah b. Said, İshak b. İbrahim b. Habib ve Ali b. Münzir, onlara Muhammed b. Fudayl, ona Ata b. es-Sâib ona da Şakik'in rivayet ettiğine göre Abdullah b. Mesud şöyle demiştir: Hz. Peygamber (sav) yatsı namazından sonra konuşmamız nedeniyle bizi ayıpladı. İbn Mace dedi ki: yani "(Hz. Peygamber) bizi bundan men etti".
Bize Muhammed b. Yahya en-Nisâbûrî, ona Ebû'l-Velîd Hişâm b. Abdülmelîk, ona Hammâd, ona Âsım, ona Zirr b. Hubeyş, ona da Abdullâh b. Mes'ûd (ra) şöyle rivâyet etmiştir: "- Ey Allah'ın rasûlü, Ümmetinden görmediğin kimseleri (kıyamette) nasıl tanıyacaksın?" diye soruldu. "- Abdest azalarının oarlaklığı ile; onların abdest azaları parlak olacaktır" buyurdu. izleri ile gurr, muhaccel ve bulkturlar." Ebû'l-Hasan el-Kattân, bize Ebû Hâtim, ona da Ebû'l-Velîd rivayet etti diyerek bu hadîsin benzerini zikretti.
Bize Abdullah b. Said, İshak b. İbrahim b. Habib ve Ali b. Münzir, onlara Muhammed b. Fudayl, ona Ata b. es-Sâib ona da Şakik'in rivayet ettiğine göre Abdullah b. Mesud şöyle demiştir: Hz. Peygamber (sav) yatsı namazından sonra konuşmamız nedeniyle bizi ayıpladı. İbn Mace dedi ki: yani "(Hz. Peygamber) bizi bundan men etti".
Açıklama: Hz. Peygamber'in sahâbeyi yatsı namazından sonra konuşmaları nedeniyle ayıplaması, konuşmanın haramlığına değil hoş görülmediğine işaret etmektedir. Bunun gerekçesi olarak kişilerin yatsıdan sonra uzun süre uyanık kalmalarının gece namazına kalkmalarına engel olacağı, yatsı namazının kişinin o günkü son ameli olması ve bu şekilde uykuya dalması gibi muhtemel sebepler sayılmıştır (bk. İbn Receb, Fethu'l-Bari [Kahire, 1996],5/158-9).
Bize Ahmed b. Saîd ed-Dârimî, ona Nadr b. Şümeyl, ona Yunus b. Ebû İshâk, ona Ebû İshâk, ona Ebu'l-Ahvas, ona Abdullah (b. Mesûd) şöye rivayet etmiştir: "Biz (önceleri) namazda iken selam verirdik. Sonra bize şöyle denildi: "Şüphesiz namaz içinde birçok meşguliyet vardır."
Açıklama: Namaz içinde birçok meşguliyet vardır, sözünden, bir mü'minin namaz boyunca kıraat, tekbir, dua gibi okumalarla meşgul olduğu anlatılıyor. Şuğl, kelimesinin nekre gelmesi meşguliyetin yukarıda sayılan birçok çeşidini barındırdığı içindir (Azîmâbâdî, Avnu'l-ma'bûd, III, 135).
Bize Abdullah b. Said, İshak b. İbrahim b. Habib ve Ali b. el-Munzir, onlara Muhammed b. Fudayl, ona Ata b. es-Sâib ona da Şakik'in rivayet ettiğine göre Abdullah b. Mesud şöyle demiştir: Hz. Peygamber (sav) yatsı namazından sonra konuşmamız nedeniyle bizi ayıpladı. İbn Mace dedi ki: yani "(Hz. Peygamber) bizi bundan men etti".
Açıklama: Hz. Peygamber'in sahâbeyi yatsı namazından sonra konuşmaları nedeniyle ayıplaması, konuşmanın haramlığına değil hoş görülmediğine işaret etmektedir. Bunun gerekçesi olarak kişilerin yatsıdan sonra uzun süre uyanık kalmalarının gece namazına kalkmalarına engel olacağı, yatsı namazının kişinin o günkü son ameli olması ve bu şekilde uykuya dalması gibi muhtemel sebepler sayılmıştır (bk. İbn Receb, Fethu'l-Bari [Kahire, 1996],5/158-9).
Bize Ali b. Muhammed, ona Yahya b. Adem, ona Züheyr, ona da Ebu İshak, Alkame b. Abdullah’ın şöyle dediğini rivayet etmiştir: Biz Rasulullah’ı (sav) hem nalınları (terlik, ayakkabı), hem mestleri ile namaz kılarken gördük.
Bize Muhammed b. Abdüla'la, ona Halid (b. Haris el-Huceymî), ona Şu'be, ona Süleyman (b. Mihrân el-A'meş), ona da İbrahim (en-Neha'î), Hemmam'ın şöyle dediğini rivayet etmiştir: Cerir'i gördüm. Küçük abdestini yaptı. Ardından su istedi ve abdest aldı. (Bu esnada) Mestlerinin üzerini de mesh etti. Sonra kalkıp namaz kıldı. Yaptığı şey kendisine sorulunca: 'Hz. Peygamber'i (sav), böyle yaparken gördüm.' dedi.
Bize Muhammed b. Kesîr, ona Süfyan; (T) Bize Ahmed b. Yunus, ona Zâide; (T) Bize Müsedded, ona Ebu Ahvas; (T) Bize Muhammed b. Ubeyd el-Muhârimî ve Ziyâd b. Eyyüb, onlara Ömer b. Ubeyd et-Tenâfisî; (T) Bize Temim b. Muntasır, ona İshak b. Yusuf, ona Şerîk; (T) Bize Ahmed b. Menî', ona Hüseyin b. Muhammed, ona İsrail, hepsine Ebu İshâk, ona Ebu Ahvas, ona da Abdullah (b. Mesud)- (hocam) İsrail ise, ona Ebu Ahvas ve Esved, onlara Abdullah (b. Mesud) şeklinde aktarımda bulunmuştur- şöyle rivayet etmiştir: Nebi (sav), yanağının beyaz (lığ)ı görünene dek sağına ve soluna selam verir; (selamında) "es-Selamu aleyküm ve rahmetullâh, es-Selamu aleyküm ve rahmetullah," (derdi). [Ebû Davud şöyle demiştir: Bu, Süfyân'ın hadisinin lafzıdır. İsrail'in hadisin(de selam sözcüklerini) açıkla (n)mamıştır.] [Ebû Davud şöyle demiştir: Bu hadisi Züheyr, Ebu İshak ve Yahya b. Adem'den, onlar İsrail'den, ona Ebu İshak, ona Abdurrahman b. Esved, ona babası ve Alkame'den, onlar da Abdullah'tan rivayet etmiştir.] [Ebû Davud şöyle demiştir: Şu'be, Ebu İshak hadisinin merfu olmasını kabul etmezdi (kâne yünkir).]