Giriş

Bize Ebu Ubeyd Muhammed b. Ubeyd b. Meymûn el-Medînî, ona Muhammed b. Seleme el-Harrânî, ona Muhammed b. İshak, ona Muhammed b. İbrahim b. Hâris et-Teymî, ona Ebu Seleme b. Abdurrahman, ona da Ebu Hureyre, Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Cenaze namazını kıldığınız vakit, mevtaya samimiyetle dua edin."


    Öneri Formu
14753 İM001497 İbn Mâce, Cenâiz, 23

Bize Süveyd b. Said, ona Ali b. Müshir, ona Muhammed b. İshak, ona Muhammed b. İbrahim, ona da Ebu Seleme, Ebu Hureyre'nin şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) bir cenaze namazını kıldırdığı vakit şöyle dua ederdi: 'Allah’ım! Yaşayanlarımıza da ölmüşlerimize de, burada hazır olanımıza da olmayanımıza da, küçüğümüze de büyüğümüze de, erkeğimize de kadınımıza da mağfiret et. Allah’ım! Bizden hayatta olanlarımızı İslam üzere yaşat. Ölenlerimizin canını da iman üzere al. Allah’ım! Bu cenazeye vereceğin mükafattan bizi de mahrum bırakma. Ondan sonra da bizi saptırma."


    Öneri Formu
14754 İM001498 İbn Mâce, Cenâiz, 23

Bize Abdurrahman b. İbrahim ed-Dımeşkî, ona Velid b. Müslim, ona Mervan b. Cenah, ona da Yunus b. Meysere b. Halbes, Vâsile b. Eska‘ın şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) Müslümanlardan bir adamın cenaze namazını kıldırdı. Ben onun şöyle buyurduğunu işittim: 'Allah’ım! Şüphesiz filan oğlu filan senin himayende ve koruman altındadır. Sen onu kabir fitnesinden ve cehennem azabından koru. Sen vaadini eksiksiz yerine getiren ve her şeyi hak ile yapansın. O halde ona mağfiret buyur, ona rahmetini ihsan et. Şüphesiz ki sen, günahları bağışlayansın ve pek merhametlisin."


    Öneri Formu
14755 İM001499 İbn Mâce, Cenâiz, 23

Bize Ahmed b. Amr b. Serh, ona İbn Vehb, ona Amr b. Hâris, ona Ebu Hamza b. Süleym, ona Abdurrahman b. Cubeyr, ona babası, ona da Avf b. Mâlik şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah’ın (sav) bir cenazenin namazını kılarken şöyle dua ettiğini duydum: 'Allah’ım! Onu bağışla, ona mağfiret et, günahlarını affet, ona afiyet ver, ona huzurunda ikramda bulun, girdiği yeri (kabrini) genişlet. Onu su, kar ve dolu ile yıka, beyaz bir elbisenin kirden arındığı gibi onu da günahlarından arındır. Ona bu yurdundan daha hayırlı bir yurt, bu ailesinden daha hayırlı bir aile, zevcesinden daha hayırlı zevce ver. Onu kabir azabından ve cehennem azabından koru.' Hadisi nakleden Avf dedi ki: Rasulullah’ın (sav), mevtaya yaptığı bu duadan dolayı, ölmüş kişinin yerinde olmayı temenni ettim."


    Öneri Formu
19010 N001985 Nesai, Cenâiz, 77

Bize Malik, ona Zeyd b. Eslem, ona Ata b. Yesar, ona Abdullah es-Sunabihî'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Mümin bir kul abdest alırken ağzına su verdiğinde (ağzıyla işlediği) günahlar ağzından dökülür. Burnuna su verdiğinde (burnuyla işlediği) günahlar burnundan dökülür. Yüzünü yıkadığında göz kirpiklerinin altına varıncaya kadar (yüzüyle işlediği) günahlar yüzünden dökülür. Ellerini yıkadığında el tırnaklarının arasına varıncaya kadar (eliyle işlediği) günahlar ellerinden dökülür. Başını mesh ettiğinde kulaklarına varıncaya kadar (başıyla işlediği günahlar) başından dökülür gider. Ayaklarını yıkadığında ayak tırnaklarına varıncaya kadar (ayaklarıyla işlediği) günahlar ayaklarından dökülür gider. O kulun mescide yürümesi ve namaz kılması da onun için nafile bir ibadet olur."


    Öneri Formu
34638 MU000061 Muvatta, Taharet, 6

Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Zeyd b. Hubâb, ona Muaviye b. Salih, ona Ezher b. Said, ona da Asım b. Humeyd şöyle rivayet etmiştir: "Âişe’ye 'Nebi (sav) geceleyin namaza kalktığı zaman ilk olarak ne yapardı?' diye sorduğumda, şöyle dedi: Daha önce hiç kimsenin bana sormadığı bir şeyi sordun. O, on defa tekbir getirir, on defa hamd eder, on defa tesbih çeker, on defa da istiğfar eder ve 'Allah’ım! Günahlarımı bağışla, beni doğru yola ilet, bana (bol) rızık ihsan et ve bana afiyet ver' der, kıyamet gününde sıkıntılı bir konumda olmaktan da Allah’a sığınırdı'."


Açıklama: Elbani bu hadisn hasen sahih olduğunu ifade etmiştir

    Öneri Formu
14072 İM001356 İbn Mâce, İkâmetu's-Salavât, 180

Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Muhammed b. Bişr el-Abdî, ona Said b. Ebu Arûbe, ona Katade, ona Mutarrif b. Abdullah b. eş-Şıhhîr'in rivayet ettiğine göre Aişe şöyle haber vermiştir: Rasulullah'ın (sav) rükû ve secdede "Subbûh, kuddûs Rabbu’l-melâiketi ve’r-ruh: Her türlü eksiklikten uzak, çok yüce ve mukaddes olan; meleklerin ve Ruh’un (Cebrâil’in) Rabbi." diye dua ederdi.


    Öneri Formu
3941 M001091 Müslim, Salât, 223

Bize Ahmed b. Cafer el-Ma'kirî, ona Nadr b. Muhammed, ona İkrime b. Ammâr, ona Ebu AmmÂr Şeddad b. Abdullah ve Yahya b. Ebu Kesir, ona Ebu Ümame şöyle rivayet etmiştir. [-İkrime şöyle demiştir: Şeddad Ebu Ümame ve Ebû Vâsile ile görüşmüş, Enes'le birlikte Şam'a gitmiştir. Enes kendisinin fazilet ve hayır sahibi bir kişi olduğunu söylemiştir.-] ona da Amr b. Abese es-Sülemî şöyle rivayet etmiştir: "Ben cahiliye zamanında bütün insanların sapkınlık içinde bulunduğunu, doğru yolda olmadıklarını biliyordum. Çünkü onlar putlara ibadet ediyorlardı. Mekke'de bir kişinin bir takım haberler getirdiğini duydum. Bineğime binip hemen ona geldim. Rasulullah (sav) gizlenmiş ve kavmi kendisine karşı cüretkar bir halde tavır takınmıştı. Bunun üzerine kalbim yumuşadı ve Mekke'de onun yanına giderek 'Sen nesin?' diye sordum. 'Ben Peygamberim' buyurdu. 'Peygamber ne demektir?' diye sordum. 'Allah beni gönderdi' buyurdu. 'Ne ile gönderdi seni?' diye sordum. 'Allah beni, akrabaya yardım edilmesi, putların kırılması, Allah'ın bir olduğunun kabul edilmesi ve O'na hiç bir şeyin ortak koşulmaması vazifesi ile gönderdi' buyurdu. 'Bu konuda seni destekleyecek kimler var?' diye sordum. 'Bir hür ve bir köle' cevabını verdi. O sırada onunla birlikte iman edenlerden sadece Ebu Bekir ve Bilal vardı. 'Bende sana tabi oluyorum' dedim. 'Sen bu gün bunu yapamazsın. Benim ve insanların ne halde olduğunu görmüyor musun? Şimdi ailenin yanına dön. Ortaya çıktığımı duyduğun zaman yanıma gel' buyurdu. Ben de ailemin yanıma gittim." "Ben oradayken Rasulullah (sav) Medine'ye geldi. İnsanlardan haber alıyor ve onlara peygamberi soruyordum. Sonunda yanıma Yesriblilerden yani Medinelilerden bir grup geldi. Onlara 'Medine'ye gelen zat ne yaptı?' diye sordum. 'Halk ona koşuyor. Kavmi onu öldürmek istemiş ama bunu başaramamışlar' dediler. Ben de bunun üzerine Medine'ye gelip hemen onun huzuruna çıktım ve 'Ey Allah'ın Rasulü! Beni tanıdın mı?' diye sordum. 'Evet, Sen benimle Mekke'de buluşan adamsın' buyurdu. 'Evet, ben o adamım' dedim ve 'ey Allah'ın peygamberi! Allah'ın sana bildirdiği ve benim bilmediğim şeyleri bana haber ver' diye ekledim. Bana namazdan bahsetti ve 'sabah namazını kıl! Sonra güneşin doğmasından yükselmesine kadarki zamanda namaz kılma. Çünkü güneş doğduğu zaman şeytanın iki boynuzu arasından doğar. Kafirler de o zaman ona secde ederler. Sonra namaz kılabilirsin. Çünkü namaz ispatlı ve şahitlidir. Mızrağın gölgesi dimdik olana kadar namaz kılabilirsin. Sonra namazı kes! Çünkü o zaman cehennem ateşi kızdırılır. Gölge döndüğü zaman yine namaz kılabilirsin. Bu namazın da ispatlı ve şahitlidir. İkindiye kadar namazı kılmaya devam edebilirsin. İkindiden sonra güneş batana kadar namaz kılma, çünkü güneş şeytanın iki boynuzu arasından batar ve o vakitte kafirler güneşe secde ederler' buyurdu. Ben 'ey Allah'ın Peygamberi! Abdestten de bahsedin bana' dedim. Allah Rasulü (sav) 'Abdest suyunu yakınına alıp ağzına ve burnuna su veren kişinin günahları yüzünden, ağzından ve burnundan dökülür. Allah'ın emrettiği gibi yüzünü yıkarsa bütün günahları su ile birlikte sakalının etrafından dökülür. Sonra ellerini dirsekleriyle birlikte yıkar da eliyle işlediği günahlar parmak uçlarından suyla birlikte dökülür. Başını mesh eder ve başıyla işlediği günahlar su ile birlikte saçlarının kenarlarından dökülür. Sonra ayaklarını topukları ile birlikte yıkar da ayaklarının günahları suyla birlikte parmaklarından dökülür. Eğer bir de kalkıp namaz kılar, Allah'a hamd eder, onu tazim eder ve Allah için kalbindeki başka şeyleri bırakırsa anasından doğduğu günkü gibi günahlarından arınmış olur' buyurdu." [Amr b. Anbese bu hadisi Hz. Peygamber'in (sav) ashabından Ebu Ümame'ye anlatmıştı. Ebu Ümame “ey Amr b. Anbese! Bu adama nasıl bir makam verildiği hakkında söylediklerini bir düşün” deyince Amr “ey Ebu Ümame! Artık iyice yaşlandım. Kemiklerim zayıfladı. Ecelim geldi. Allah'a ve resulüne yalan söylemeye ihtiyacım mı var! Eğer bunu Rasulullah'tan (sav) bir, iki, üç hatta yedi defa duymasaydım onu anlatmazdım. Ama ben bunları Rasulullah'tan (sav) daha da çok duydum” dedi.]


    Öneri Formu
6836 M001930 Müslim, Salât'ül Müsâfirîn ve Kasruhâ, 294

Bize Ahmed b. Cafer el-Ma'kirî, ona Nadr b. Muhammed, ona İkrime b. Ammâr, ona Ebu AmmÂr Şeddad b. Abdullah ve Yahya b. Ebu Kesir, ona Ebu Ümame şöyle rivayet etmiştir. [-İkrime şöyle demiştir: Şeddad Ebu Ümame ve Ebû Vâsile ile görüşmüş, Enes'le birlikte Şam'a gitmiştir. Enes kendisinin fazilet ve hayır sahibi bir kişi olduğunu söylemiştir.-] ona da Amr b. Abese es-Sülemî şöyle rivayet etmiştir: "Ben cahiliye zamanında bütün insanların sapkınlık içinde bulunduğunu, doğru yolda olmadıklarını biliyordum. Çünkü onlar putlara ibadet ediyorlardı. Mekke'de bir kişinin bir takım haberler getirdiğini duydum. Bineğime binip hemen ona geldim. Rasulullah (sav) gizlenmiş ve kavmi kendisine karşı cüretkar bir halde tavır takınmıştı. Bunun üzerine kalbim yumuşadı ve Mekke'de onun yanına giderek 'Sen nesin?' diye sordum. 'Ben Peygamberim' buyurdu. 'Peygamber ne demektir?' diye sordum. 'Allah beni gönderdi' buyurdu. 'Ne ile gönderdi seni?' diye sordum. 'Allah beni, akrabaya yardım edilmesi, putların kırılması, Allah'ın bir olduğunun kabul edilmesi ve O'na hiç bir şeyin ortak koşulmaması vazifesi ile gönderdi' buyurdu. 'Bu konuda seni destekleyecek kimler var?' diye sordum. 'Bir hür ve bir köle' cevabını verdi. O sırada onunla birlikte iman edenlerden sadece Ebu Bekir ve Bilal vardı. 'Bende sana tabi oluyorum' dedim. 'Sen bu gün bunu yapamazsın. Benim ve insanların ne halde olduğunu görmüyor musun? Şimdi ailenin yanına dön. Ortaya çıktığımı duyduğun zaman yanıma gel' buyurdu. Ben de ailemin yanıma gittim." "Ben oradayken Rasulullah (sav) Medine'ye geldi. İnsanlardan haber alıyor ve onlara peygamberi soruyordum. Sonunda yanıma Yesriblilerden yani Medinelilerden bir grup geldi. Onlara 'Medine'ye gelen zat ne yaptı?' diye sordum. 'Halk ona koşuyor. Kavmi onu öldürmek istemiş ama bunu başaramamışlar' dediler. Ben de bunun üzerine Medine'ye gelip hemen onun huzuruna çıktım ve 'Ey Allah'ın Rasulü! Beni tanıdın mı?' diye sordum. 'Evet, Sen benimle Mekke'de buluşan adamsın' buyurdu. 'Evet, ben o adamım' dedim ve 'ey Allah'ın peygamberi! Allah'ın sana bildirdiği ve benim bilmediğim şeyleri bana haber ver' diye ekledim. Bana namazdan bahsetti ve 'sabah namazını kıl! Sonra güneşin doğmasından yükselmesine kadarki zamanda namaz kılma. Çünkü güneş doğduğu zaman şeytanın iki boynuzu arasından doğar. Kafirler de o zaman ona secde ederler. Sonra namaz kılabilirsin. Çünkü namaz ispatlı ve şahitlidir. Mızrağın gölgesi dimdik olana kadar namaz kılabilirsin. Sonra namazı kes! Çünkü o zaman cehennem ateşi kızdırılır. Gölge döndüğü zaman yine namaz kılabilirsin. Bu namazın da ispatlı ve şahitlidir. İkindiye kadar namazı kılmaya devam edebilirsin. İkindiden sonra güneş batana kadar namaz kılma, çünkü güneş şeytanın iki boynuzu arasından batar ve o vakitte kafirler güneşe secde ederler' buyurdu. Ben 'ey Allah'ın Peygamberi! Abdestten de bahsedin bana' dedim. Allah Rasulü (sav) 'Abdest suyunu yakınına alıp ağzına ve burnuna su veren kişinin günahları yüzünden, ağzından ve burnundan dökülür. Allah'ın emrettiği gibi yüzünü yıkarsa bütün günahları su ile birlikte sakalının etrafından dökülür. Sonra ellerini dirsekleriyle birlikte yıkar da eliyle işlediği günahlar parmak uçlarından suyla birlikte dökülür. Başını mesh eder ve başıyla işlediği günahlar su ile birlikte saçlarının kenarlarından dökülür. Sonra ayaklarını topukları ile birlikte yıkar da ayaklarının günahları suyla birlikte parmaklarından dökülür. Eğer bir de kalkıp namaz kılar, Allah'a hamd eder, onu tazim eder ve Allah için kalbindeki başka şeyleri bırakırsa anasından doğduğu günkü gibi günahlarından arınmış olur' buyurdu." [Amr b. Anbese bu hadisi Hz. Peygamber'in (sav) ashabından Ebu Ümame'ye anlatmıştı. Ebu Ümame “ey Amr b. Anbese! Bu adama nasıl bir makam verildiği hakkında söylediklerini bir düşün” deyince Amr “ey Ebu Ümame! Artık iyice yaşlandım. Kemiklerim zayıfladı. Ecelim geldi. Allah'a ve resulüne yalan söylemeye ihtiyacım mı var! Eğer bunu Rasulullah'tan (sav) bir, iki, üç hatta yedi defa duymasaydım onu anlatmazdım. Ama ben bunları Rasulullah'tan (sav) daha da çok duydum” dedi.]


    Öneri Formu
281108 M001930-2 Müslim, Salât'ül Müsâfirîn ve Kasruhâ, 294

Bize Ebu’l-Velid et-Tayâlisî, ona Şu‘be, ona el-A‘meş, ona Umâre, ona el-Esved, ona da Abdullah şöyle rivayet etmiştir: "Namazınızla ilgili konularda şeytana fırsat vermeyin! Namazı kıldıktan sonra mutlaka sağ taraftan ayrılmayı kendiniz için bir şart haline getirmeyin. Ben birçok defa Hz. Peygamber'in (sav) namaz kıldığı yerden sol taraftan kalkarak ayrıldığını gördüm."


    Öneri Formu
40078 DM001390 Darimi, Salat, 89