8052 Kayıt Bulundu.
Bize Adem, ona İbn Ebu Zi'b, ona ez-Zührî, ona Ebu Abdullah el-Eğar, ona Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Cuma günü melekler mescidin kapısında durur ve Cuma namazına gelenleri ilk geliş sırasına göre kaydeder. Mescide erkenden gelen kimse bir deve, sonra gelen kimse bir sığır, sonra gelen kimse bir koç kurban etmiş gibi sevab alır. Ondan sonra gelen kimse bir tavuk, ondan sonra gelen kimse de bir yumurtayı (ihtiyaç sahibi birine) vermiş gibi sevap kazanır. İmam hutbeye çıktığında Melekler defterleri kapatır ve hutbeyi dinler."
Bize Abdullah b. Mesleme, ona Malik, ona Ebu Bekir'in azatlısı Sümey, ona Ebu Salih, ona da Ebu Hureyre’nin rivayet ettiğine göre, Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "İmam namazda (Gazaba uğrayanların ve sapıtanların yoluna değil) dediği zaman, siz de âmin deyiniz. Çünkü âmin demesi, meleklerin âmin lafzına denk düşen bir kimsenin geçmiş günahları bağışlanır." [Muhammed b. Amr bu hadisi Ebu Seleme’den, o, Ebu Hureyre’den o da Nebi’den (sav) rivayetle, Ebu Salih'e mütâbaatta bulunduğu gibi, Nuaym el-Mucmir de hadisi Ebu Hureyre’den naklederek mütabaatta bulunmuştur.]
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Muhammed b. Amr arasında inkita vardır.
Bize Abdullah b. Mesleme, ona Malik, ona Ebu Bekir'in azatlısı Sümey, ona Ebu Salih, ona da Ebu Hureyre’nin rivayet ettiğine göre, Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "İmam namazda (Gazaba uğrayanların ve sapıtanların yoluna değil) dediği zaman, siz de âmin deyiniz. Çünkü âmin demesi, meleklerin âmin lafzına denk düşen bir kimsenin geçmiş günahları bağışlanır." [Muhammed b. Amr bu hadisi Ebu Seleme’den, o, Ebu Hureyre’den o da Nebi’den (sav) rivayetle, Ebu Salih'e mütâbaatta bulunduğu gibi, Nuaym el-Mucmir de hadisi Ebu Hureyre’den naklederek mütabaatta bulunmuştur.]
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Nuaym b. Abdullah arasında inkita vardır.
Bize Abdullah b. Mesleme, ona Malik, ona Ebu Bekir'in azatlısı Sümey, ona Ebu Salih, ona da Ebu Hureyre’nin rivayet ettiğine göre, Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "İmam namazda (Gazaba uğrayanların ve sapıtanların yoluna değil) dediği zaman, siz de âmin deyiniz. Çünkü âmin demesi, meleklerin âmin lafzına denk düşen bir kimsenin geçmiş günahları bağışlanır." [Muhammed b. Amr bu hadisi Ebu Seleme’den, o, Ebu Hureyre’den o da Nebi’den (sav) rivayetle, Ebu Salih'e mütâbaatta bulunduğu gibi, Nuaym el-Mucmir de hadisi Ebu Hureyre’den naklederek mütabaatta bulunmuştur.]
Bize Âdem, ona İbn Ebu Zi’b, ona ez-Zührî, ona Said ve Ebu Seleme, onlara da Ebu Hureyre (ra) Nebi’den (sav) rivayet etmiştir; (T) Ayrıca bize Ebu Yeman, ona Şuayb, ona ez-Zührî, ona Ebu Seleme b. Abdurrahman, ona da Ebu Hureyre’nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Namaz için kamet getirildiği zaman koşarak namaza gelmeyiniz. Sükûnet ve vakar ile yürüyerek namaza geliniz. Yetişebildiğiniz kadarını kılın, yetişemediğinizi tamamlayın."
Bize Said b. Âmir, ona Said b. Ebu Arûbe, ona Katâde, ona Yunus b. Cübeyr, ona Hittân b. Abdullah er-Rekâşî şöyle demiştir: Ebu Musa bize iki akşam namazından (akşam ve yatsı namazından) birini kıldırdı. (Namaz esnasında) cemaat arasından bir adam “Namaz, iyilik (birr) ve zekât ile birlikte mi emrolundu” diye konuştu. Ebu Musa namazı bitirince “bu kelimeleri hanginiz söyledi” dedi. Cemaat susunca, Ebu Musa “Bu sözü muhtemelen sen söyledin, ey Hittân” deyince, Hittân “Onu ben söylemedim ama bundan dolayı da beni azarlayacağından korkmuştum” dedi. Cemaat arasından bir adam “Onu ben söyledim ve bu sözümle hayırdan başka bir şey söyleme kastım yoktu” dedi. Bunun üzerine Ebu Musa şöyle dedi: Sizler namazınızda neler söyleyeceğinizi bilmiyor musunuz? Şüphesiz Rasulullah (sav) bize hutbe verdi, bize namazımızı öğretti, bize sünnetimizi de beyan etti ve şunları da söylediğini zannediyorum: "Namaz için kamet getirildiğinde içinizden biri imam olsun. İmam tekbir alınca sizde tekbir alın, imam 'Ğayri’l mağdubi aleyhim veleddâllîn' dediği zaman siz 'Âmin' deyiniz. Allah duanızı kabul buyurur. İmam tekbir alıp rükûa varınca, siz de tekbir alarak rükûa varınız. İmam sizden önce rükûa varır ve sizden önce rükûdan kalkar." [Allah’ın Nebisi (sav) şöyle buyurdu:] "İşte bu (imamın önce rükua gitmesi ve önce rükudan kalkması) ötekine (sizin sonra rükû gitmeniz ve sonra rükudan kalkmanıza) denktir. (Yani aynı sevabı alırsınız.) İmam 'Semiallahu limen hamideh' dediğinde, siz de 'Allahumme Rabbenâ leke’l hamd –ya da 'Rabbenâ ve leke’l hamd'- deyiniz. Şüphesiz Allah, Nebisinin dili üzere 'Allah kendisine hamd eden kulunu işitir' buyurmuştur. İmam tekbir alıp secdeye vardığı zaman siz de tekbir alıp secdeye varınız. İmam sizden önce secdeye varır ve sizden önce secdeden kalkar" [Allah’ın Nebisi (sav) şöyle buyurdu:] "İşte bu (imamın önce secdeye gitmesi ve önce secdeden kalkması) ötekine (sizin sonra secdeye gitmeniz ve sonra secdeden kalkmanıza) denktir. (Yani aynı sevabı alırsınız.) Tahiyyata (Oturuşa) gelince, sizden birinizin söyleyeceği ilk söz 'Et-tehiyyâtu, et-tayyibâtu, es-salavâtu lillahi, esselamu –ya da: selâmun- aleyke eyyuhe’n-nebiyyu ve rahmetullahi ve berekâtuh, es-selamu –ya da: selamun- aleynâ ve alâ ibadillahi’s-salihin, eşhedü en lâ İlâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abduhu ve rasulüh' olsun."
Bize Ebu Yemân, ona Şuayb, ona ez-Zührî, ona Ebu Bekir b. Abdurrahman b. el-Haris b. Hişâm ve Ebu Seleme b. Abdurrahman şöyle söylemişlerdir: Ebu Hüreyre farz namazlarda da, farz olmayan namazlarda da, Ramazanda da, Ramazan ayı dışında da namaz için kıyama durduğunda tekbir alır, sonra rükûa varınca tekbir alır, sonra (kalkınca) semiallahu li men hamideh dedikten sonra secdeye varmadan önce Rabbenâ ve leke'l hamd der, sonra secdeye vardığı vakit Allahu Ekber der, sonra secdeden başını kaldırdığında yine tekbir alır, sonra secdeye varınca yine tekbir alır, başını secdeden kaldıracağı zaman da tekbir alır, sonra iki rekatın sonundaki oturuştan ayağa kalktığı vakit yine tekbir alırdı. O namazını bitirinceye kadar her rekâtta aynısını yapardı. Sonra namazını bitirdiğinde şöyle derdi: 'Bana can veren Allah'a yemin ederim ki, sizin içinizde namazı Rasulullah'ın (sav) namazına en çok benzeyen benim. Onun namazı dünyadan ayrılıncaya kadar bu şekildeydi.'
Bize Ebu Yemân, ona Şuayb, ona ez-Zührî, ona Ebu Bekir b. Abdurrahman b. el-Haris b. Hişâm ve Ebu Seleme b. Abdurrahman şöyle söylemişlerdir: Ebu Hüreyre farz namazlarda da, farz olmayan namazlarda da, Ramazanda da, Ramazan ayı dışında da namaz için kıyama durduğunda tekbir alır, sonra rükûa varınca tekbir alır, sonra (kalkınca) semiallahu li men hamideh dedikten sonra secdeye varmadan önce Rabbenâ ve leke'l hamd der, sonra secdeye vardığı vakit Allahu Ekber der, sonra secdeden başını kaldırdığında yine tekbir alır, sonra secdeye varınca yine tekbir alır, başını secdeden kaldıracağı zaman da tekbir alır, sonra iki rekatın sonundaki oturuştan ayağa kalktığı vakit yine tekbir alırdı. O namazını bitirinceye kadar her rekâtta aynısını yapardı. Sonra namazını bitirdiğinde şöyle derdi: 'Bana can veren Allah'a yemin ederim ki, sizin içinizde namazı Rasulullah'ın (sav) namazına en çok benzeyen benim. Onun namazı dünyadan ayrılıncaya kadar bu şekildeydi.'
Bize Âdem, ona İbn Ebu Zi’b, ona ez-Zührî, ona Said ve Ebu Seleme, onlara da Ebu Hureyre (ra) Nebi’den (sav) rivayet etmiştir; (T) Ayrıca bize Ebu Yeman, ona Şuayb, ona ez-Zührî, ona Ebu Seleme b. Abdurrahman, ona da Ebu Hureyre’nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Namaz için kamet getirildiği zaman koşarak namaza gelmeyiniz. Sükûnet ve vakar ile yürüyerek namaza geliniz. Yetişebildiğiniz kadarını kılın, yetişemediğinizi tamamlayın."
Bize Âdem, ona İbn Ebu Zi’b, ona ez-Zührî, ona Said ve Ebu Seleme, onlara da Ebu Hureyre (ra) Nebi’den (sav) rivayet etmiştir; (T) Ayrıca bize Ebu Yeman, ona Şuayb, ona ez-Zührî, ona Ebu Seleme b. Abdurrahman, ona da Ebu Hureyre’nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Namaz için kamet getirildiği zaman koşarak namaza gelmeyiniz. Sükûnet ve vakar ile yürüyerek namaza geliniz. Yetişebildiğiniz kadarını kılın, yetişemediğinizi tamamlayın."