8052 Kayıt Bulundu.
Bize Abdullah b. Yusuf, ona Malik, ona İbn Şihâb, ona Saîd b. Müseyyeb, ona da Ebu Hüreyre (ra) şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah'a (sav) Necâşî’nin vefat ettiği gün (Necâşî’nin) vefat haberi verildi. Rasulullah (sav), insanlarla birlikte namazgâha çıktı, (cenaze namazı için) saf tuttu ve (cenaze namazında) dört defa tekbir getirdi
Açıklama: İslam tarihi boyunca hayırla yâd edilen Necâşî’nin ölüm haberini bizzat Müslümanlara Hz. Peygamber (sav), vermiş ve onun gıyabında cenaze namazını kıldırmıştır. Allah Resûlü (sav) ashâbıyla saf tutmuş ve kılınan bu giyabî cenaze namazında dört tekbir getirmiştir.
Bize Muhammed b. Yusuf, ona Malik, ona İbn Şihâb, ona Humeyd b. Abdurrahman ona da Ebu Hüreyre’nin (ra) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Kim inanarak ve mükâfatını (Allah'tan) bekleyerek Ramazan (gecelerini) ibadetle ihya ederse geçmiş günahları bağışlanır." İbn Şihâb dedi ki: 'Hz. Peygamber (sav) vefat edene kadar durum böyle devam etti. Sonra Ebu Bekir'in halifeliği ile Ömer'in halifeliğinin (r.anhüma) ilk zamanlarında da uygulama böyle devam etmiştir.'
Açıklama: İbn Şihâb ez-Zührî'nin açıklamasında geçen "uygulama", hadisin yer aldığı bâb başlığından da anlaşılacağı üzere Ramazan gecelerinde teravih kılınmasıyla ilgilidir. Hz. Peygamber farz kılmamakla birlikte müslümanları teravih namazı kılmaya teşvik etmiş, iki veya üç gün de cemaate kendisi kıldırmıştır. Fakat daha sonra Allah’ın farz kılabileceği endişesiyle cemaate kıldırmayı bırakmış, müslümanlar bu namazı tek başlarına kılmışlardır. Hz. Ömer'in halifeliği döneminde ise teravih namazı tekrar cemaatle kılınmaya başlanmıştır (bk. Saffet Köse, “Teravih”, TDV İslâm Ansiklopedisi [İstanbul, 2011], 40/482).
Bize Yahya b. Bukeyr, ona Leys, ona Ukayl, ona İbn Şihâb ona da Ebu Seleme'nin rivayet ettiğine göre Ebu Hüreyre (ra) şöyle demiştir: Ben Hz. Peygamber'i (sav) Ramazan hakkında şöyle derken işittim: "Kim inanarak ve mükâfatını Allah'tan bekleyerek, Ramazan'ı ibadetle geçirirse geçmiş günahları bağışlanır."
Bize Ahmed b. Yunus, ona İbrahim b. Sa'd, ona İbn Şihab, ona Ebu Seleme ve el-Eğar, onlara da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Cuma günü mescidin her bir kapısına melekler oturur ve Cuma namazına gelenleri ilk geliş sırasına göre kaydeder. İmam minbere oturduğunda melekler defterleri kapatır ve hutbeyi dinlemek üzere mescide girer."
Bize Muhammed b. Abdullah b. Abdülhakem, ona Şuayb, ona Leys, ona Halid, ona İbn Ebu Hilal, ona Nuaym el-Mücmir şöyle nakletmiştir: "Ebu Hureyre'nin arkasında namaz kıldım. Namazda (sesli okumaya) 'Bismillahirrahmanirrahim' diyerek başladı. Daha sonra Ümmü'l-Kur'an'ı (Fatiha Süresi) okudu. 'Gayril'l-mağdûbi aleyhim ve le'd-dâllîn' dedikten sonra 'âmin' dedi. Arkasındaki cemaat de 'âmin' dedi. Her secde ettiğinde 'Allahu Ekber' diyordu. İkinci rekattaki oturuştan kalkarken 'Allahu Ekber' dedi. Selam verdikten sonra da 'Canımı elinde tutan Allah'a yemin olsun ki, namazı Allah Rasulü'ne (sav) en çok benzeyeniniz benim' dedi."
Bize Ahmed b. Yunus, ona İbrahim b. Sa'd, ona İbn Şihab, ona Ebu Seleme ve el-Eğar, onlara da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Cuma günü mescidin her bir kapısına melekler oturur ve Cuma namazına gelenleri ilk geliş sırasına göre kaydeder. İmam minbere oturduğunda melekler defterleri kapatır ve hutbeyi dinlemek üzere mescide girer."
Bize Yezid b. Harun, ona Muhammed b. Amr, ona Ebu Seleme, ona da Ebu Hureyre'nin rivayetine gör Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "İmam 'Ğayri’l mağdubi aleyhim veleddâllîn' dediği zaman, onun arkasında ona uyan cemaat 'âmin' der ve 'âmin' deyişleri semadakilerin deyişine denk düşerse, kulun geçmiş günahları bağışlanır."
Bize Nasr b. Ali, ona Abdül‘alâ, ona Ma‘mer, ona ez-Zührî, ona Said b. el-Müseyyeb ve Ebu Seleme, onlara da Ebu Hureyre’nin rivayetine göre Allah’ın Nebisi (sav) şöyle buyurdu: "İmam 'Ğayri’l mağdubi aleyhim veleddâllîn' dediği zaman, siz de 'âmin' deyiniz. Çünkü melekler de 'âmin' der, imam da 'âmin' der. Kimin 'âmin' demesi meleklerin 'âmin' demesine denk gelirse, onun geçmiş günahları bağışlanır."
Bize Muhammed b. Yusuf, ona Süfyan, ona da Husayn b. Abdurrahman şöyle demiştir: "Umare b. Rueybe Bişr b. Mervan’ın, Cuma günü minber üzerinde dua ederken ellerini kaldırdığını görünce, ona ağır sözler söyledi ve 'ben Rasulullah’ı (sav) minber üzerinde gördüm, o sadece parmağı ile şöyle yapardı' deyip, böğrünün yakınında şahadet parmağı ile işaret etti."
Bize Nasr b. Ali, ona Abdül‘alâ, ona Ma‘mer, ona ez-Zührî, ona Said b. el-Müseyyeb ve Ebu Seleme, onlara da Ebu Hureyre’nin rivayetine göre Allah’ın Nebisi (sav) şöyle buyurdu: "İmam 'Ğayri’l mağdubi aleyhim veleddâllîn' dediği zaman, siz de 'âmin' deyiniz. Çünkü melekler de 'âmin' der, imam da 'âmin' der. Kimin 'âmin' demesi meleklerin 'âmin' demesine denk gelirse, onun geçmiş günahları bağışlanır."