7996 Kayıt Bulundu.
(Bu hadisi) Yunus ve Ma'mer, Zührî'den, o Sâlim'den, o da babasından (İbn Ömer) şöyle rivayet etmiştir: Ömer b. Hattâb Cuma günü hutbe verirken Nebî'nin (sav) ashabından bir adam (mescide) giriverdi. Ömer, (ona), ''nerede kaldın'' dedi. O, ''ezanı duyar duymaz (hemen) abdest alıp (geldim)'' dedi. Ömer ''sadece abdest ile mi yetindin? Hâlbuki sen, Rasulullah'ın (sav) gusül almayı emrettiğini biliyorsun'' dedi. Bu hadisi bize böylece Ebu Bekir Muhammed b. Ebân, ona Abdürrezzâk, ona Ma'mer, ona da ez-Zührî nakletmiştir.
Açıklama: "Saat kaç? anlamındaki''أَيَّةُ سَاعَةٍ هَذِهِ'' ifadesi, ''nerede kaldın'' şeklinde tercümeye yansıtılmıştır. ''sadece abdest ile mi yetindin'' şeklindeki bir tercüme için bk. Mübârekfûrî, Tuhfetü'l-ahvezî, II, 508. Yunus b. Yezîd isnadının tamamı için bk. T000495.
Bize Harun b. Abdullah ve Haccâc b. eş-Şâir, o ikisine Haccâc b. Muhammed, ona İbn Cüreyc, ona Ebu Zübeyr'in rivayet ettiğine göre o, Cabir b. Abdullah'ı Rasulullah'tan (sav) şu hadisi naklederken dinlemiştir: "(Rasulullah'tan (sav)) Bir gün bir hutbe verdi ve ashabından bir adamın vefat ettiğinden, pek yeterli gelmeyen bir kefen ile kefenlenip, geceleyin gömüldüğünden söz edildi. Nebi (sav) de bir kimsenin -buna insanın mecbur kalması hali müstesna- namazı kılınmadıkça geceleyin kabre konulmamasını ve defnedilmemesini emretti. Ayrıca Nebi (sav): "Sizden biriniz kardeşini kefenlediği zaman onu güzel bir şekilde kefenlesin/kefenini güzel tutsun" buyurdu.
Bize İbn Ebu Meryem, ona Yahya b. Eyyûb, ona Humeyd, ona da Enes şöyle rivayet etmiştir: Selimeoğulları kaldıkları mahallelerinden taşınıp Nebi’ye (sav) yakın bir yere yerleşmek istediler. Fakat Rasulullah (sav) onların Medine’yi tenhalaştırmalarını hoş görmediğinden: "Neden (Mescid-i Nebevî'ye gidip gelirlen) (attığınız adımların) izlerini (mükâfatını) hesaba katmıyorsunuz?" buyurdu. Mücahid de dedi ki: Onların adımları, ayaklarıyla yerde yürürken bıraktıkları izleridir.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Said b. Ebu Meryem arasında inkita vardır.
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Yahya b. Ebu Bükeyr, ona Züheyr b. Muhammed, ona Abdullah b. Muhammed b. Akîl, ona Said b. el-Müseyyeb, ona da Ebu Said el-Hudrî'nin rivayet ettiğine göre, Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Allah’ın günahları affetmesine ve hasenatı arttırmasına sebep olan şeyleri söyleyeyim mi?" Ashâb, "Buyur, ey Allah’ın Rasulü!" deyince, O (Rasulullah (sav)) "Güçlüklere rağmen adabına riayet ederek iyice abdest almak,, mescitlere gitmek için yürümek ve namazdan sonra diğer namazı beklemek" buyurdu.
Açıklama: Elbani bu hadisn hasen sahih olduğunu ifade etmiştir
Bize el-Hasan b. Ali el-Hallâl, ona Abdürrezzak, ona İbn Ebu Sebre, ona İbrahim b. Muhammed, ona Muaviye b. Abdullah b. Cafer, ona babası, ona da Ali b. Ebu Talib’in rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Şaban’ın on beşinci gecesinin gecesini kıyamla, gündüzünü oruçla geçirin. Çünkü şanı yüce Allah o gece güneşin batımından itibaren dünya semasına iner ve “Yok mu mağfiret dileyen, ona günahlarını bağışlayayım. Yok mu rızık isteyen, ona rızık vereyim. Yok mu bir belâdan afiyet dileyen, ona afiyet vereyim. Şöyle yok mu böyle yok mu” diye tan yeri ağarıncaya kadar seslenir."
Açıklama: Elbani bu hadisin zayıf veya mevzu olduğunu ifade etmiştir.
Bize Musa b. İsmail, ona Cüveyriye, ona Nafi, ona da İbn Ömer şöyle demiştir: "Nebi (sav) beraberinde Usame b. Zeyd, Osman b. Talha ve Bilal de olduğu halde Kâbe’ye girdi. Uzun süre kaldıktan sonra çıktı. Onun hemen arkasında ilk giren kişi ben oldum. Bilal’e “Nerede namaz kıldı?” diye sordum, “ön taraftaki iki direğin arasında” dedi."
Bize Abdullah b. Yusuf, ona Malik, ona Nafi, ona da Abdullah b. Ömer şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav), Usame b. Zeyd, Bilal ve Osman b. Talha el-Hacebî ile birlikte Kâbe’nin içine girdi, üzerine kapıyı kapattı ve içinde bir süre kaldı. Dışarı çıktığı zaman ben Bilal’e “Nebi (sav) ne yaptı?” diye sordum, “bir sütunu sol tarafına, bir diğerini sağına, üç sütunu da arkasına alıp namaz kıldı” dedi. O gün, Kâbe altı sütün üzerine bina edilmişti." [Bize İsmail, ona Malik bu hadisi rivayet etti ve rivayetinde “iki sütunu da sağına aldı” demiştir.]
Bize Yahya b. Yahya, ona Malik, ona İbn Şihab, ona Said b. Müseyyeb, ona da Ebu Hüreyre şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) insanlara, (Necâşî'nin) vefat ettiği günde Necâşî'nin ölüm haberini verip onları namazgâha çıkardı ve dört tekbir getirerek (onun cenaze namazını kıldırdı)."
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Yezid b. Harun, ona Selim b. Hayyân, ona Saîd b. Mînâ, ona da Cabir b. Abdullah şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav), Necâşî Ashame'nin (cenaze) namazını kıl(dır)ıp (cenaze namazında) dört defa tekbir getirdi."
Bize Ömer b. Hafs, ona babası (Ebu Ömer Hafs b. Gıyâs), ona el-A'meş, ona Ebu Salih, ona da Ebu Hüreyre'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Şüphesiz ki münafıklara sabah ve yatsı namazından daha ağır gelen hiçbir namaz yoktur. İnsanlar bbu iki namazda bulunan fazileti bilselerdi, emekleyerek bile olsa mutlaka cemaate gelirlerdi. İçimden, müezzine emredeyim namaz için kamet getirsin sonra bir adama emredeyim o da insanlara namazda imamlık etsin sonra da ateşten meşaleler alarak cemaatle namaza gelmeyenlerin evlerini yakmayı düşündüm!."