7996 Kayıt Bulundu.
Bize Muhammed b. Beşşar, ona Muhammed b. Cafer ve Abdurrahman b. Mehdi, onlara Şu’be, ona el-Eş’as b. Süleym, ona Muaviye, ona Süveyd b. Mukarrin, Berâ b. Azib’in şöyle anlattığını rivayet etti: "Rasûlullah (sav) bize yedi şeyi emretti, yedi şeyi de yasakladı. (Hz. Peygamber (sav) bize) cenazelere katılmayı, hasta ziyaret etmeyi, aksıran kimseye rahmet dilemeyi ('yerhamukallah (Allah sana rahmet etsin)' demeyi), davet edene (çağırdığı yere) gitmeyi, mazluma yardım etmeyi ve yemini yerine getirmeyi [birisi 'yemin ederim ki, sen bunu yapacaksın/yapmalısın' dediğinde sırf onun yeminini boşa çıkarmamak için o işi yapmayı] emretti. Altın yüzük yahut altın halkayı, gümüş kapları (kullanmayı), ipekten, atlastan, kalın atlastan ve ipek şeritli pamuk kumaştan yapılan elbiseyi giymeyi de bize yasakladı." [Ebu İsa (Tirmizî) şöyle demiştir: Bu hadis hasen sahihtir. (Seneddeki ravilerden biri olan) Eş’as b. Süleym, Eş’as b. Ebu Şa’sâ’dır. Ebu Şa'sa'nın adı, Süleym b. Esved’dir.]
Açıklama: Hadiste geçen Kassî kelimesi bazı rivayetlerde "Şam ve Mısır'dan getirilen, bazı yerleri dokunup bazı yerleri dokunmadan bırakıldığı için kaburgayı andıran desende bir ipekli kumaş türü" şeklinde açıklanmıştır (Ebû Davud, Hâtem, 7; Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, II, 100). Bazı kaynaklarda da bu tür ipek kumaşa, Mısır/Dimyât yakınlarında bir yerleşim yeri olan el-Kaziyye/el-Kassiyye'de dokunması sebebiyle bu adın verildiği bilgisi yer almaktadır (İbn Hacer, Fethu'l-Bârî, XII, 408; Aynî, Umdetu'l-kârî, XXII, 15).
Bize Ahmed b. Said b. Sahr ed-Dârimî, ona Ebu Numan Ârim b. Fadl, ona Abdülvahid b. Ziyad, ona Asım el-Ahvel, ona eş-Şa'bî, ona Bera b. Azib şöyle rivayet etti: "Rasulullah (sav) bir Kurban Bayramı günü bize hutbe vererek “namaz kılmadan sakın kimse kurban kesmesin” buyurdu. Bir adam 'bende henüz süt emen bir oğlak var, o iki et koyunundan iyidir' dedi. Rasulullah (sav) 'onu kurban kes, fakat senden sonra bir yaşını doldurmamış bir hayvan hiçbir kimse için (kurban olarak) geçerli olmaz' buyurdu."
Bize Osman, ona Cerir, ona Mansur, ona Şa‘bî, ona da Berâ b. Âzib (ra) şöyle rivayet etti: "Rasulullah (sav) kurban bayramı (birinci) günü namazdan sonra bize bir hutbe verip 'Kim bizim gibi namaz kılar, bizim gibi kurban keserse, kestiği kurban yerini bulur. Kim de namazdan önce kurban keserse şüphesiz o, namazdan önce kesmiş olur ve onun kestiği, kurban olmaz' buyurdu. Berâ’nın dayısı Ebu Burde b. Niyâr 'Ey Allah’ın Rasulü, ben namazdan önce koyunumu kesmiş bulundum, çünkü ben bugünün yeme ve içme günü olduğunu biliyordum, bundan dolayı evimde koyunumun ilk kesilen şey olmasını istediğim için koyunumu kestim ve namaza gelmeden önce kahvaltımı yaptım' dedi. Rasulullah (sav) 'O koyunun et koyunu oldu' buyurdu. Ebu Burde 'Ey Allah’ın Rasulü, bizde benim için iki koyundan daha değerli bir oğlak var, o benim için yeterli olur mu' dedi. Rasulullah (sav) 'Evet, ama senden sonra hiçbir kimse için yeterli olmayacaktır' buyurdu."
Bize Âdem, ona Şu‘be, ona Zübeyd, ona Şa’bi, ona da Berâ b. Âzib şöyle rivayet etmiştir: "Peygamber (sav) 'Bu günümüzde, ilk başladığımız iş namaz kılmaktır, sonra dönüp kurbanımızı keseriz, bunu (böyle) yapan sünnetimize isabet ettirmiş olur. Namazdan önce kurban kesene gelince, onun bu yaptığı ailesine önceden sunduğu bir et olur, onun kurban kesmekle bir alakası yoktur' buyurdu. Ensar'dan Ebu Burde b. Niyâr isminde adam 'Ey Allah’ın Rasulü, ben kesmiş bulundum, yanımda da bir yaşını bitirmiş koyundan daha iyi bir oğlak var” dedi. Nebi (sav) “Onun yerine onu kes fakat senden sonra hiçbir kimse için bu, (kurbanın) yerini tutmayacaktır” ya da “yeterli gelmeyecektir' buyurdu."
Bize Muhammed b. Beşşar, ona Gunder, ona Şu‘be, ona Zübeyd el-İyamî, ona eş-Şa‘bi, ona Bera (ra) şöyle rivayet etmiştir: "Nebi (sav) 'Bu günümüzde ilk yaptığımız iş önce namaz kılmak, sonra dönüp kurban kesmektir. Kim böyle yaparsa sünnetimize uygun iş yapmış olur. Kim de (namazdan) önce kurban keserse onun bu yaptığı alelacele aile halkına önden takdim ettiği bir et olur. Onun kurban kesmekle bir alakası bulunmaz' buyurdu. Bunun üzerine önceden kurbanını kesmiş bulunan Ebu Burde b. Niyâr ayağa kalkarak 'Yanımda henüz bir yaşına basmamış bir oğlak var' dedi. Rasulullah (sav) 'Onu kes ama senden sonra, böylesi (yaşını doldurmamış bir hayvan) hiçbir kimse için (kurban olarak) yeterli olmayacaktır' buyurdu." [Mutarrif’in Âmir’den rivayetine göre Berâ şöyle demiştir: Nebi (sav) "Kim namazdan sonra kurbanını keserse, onun kurban ibadeti tam olmuş olur ve Müslümanların sünnetine de isabet ettirmiş olur" buyurdu.]
Bize Amr b. Zürâre, ona Abdülvâhid b. Vâsıl Ebu Ubeyde el-Haddâd, ona Abdülaziz’in kardeşi Osman b. Ebu Ravvâd, ona da Zührî şöyle demiştir: "Şam'da Enes b. Malik’in yanına girdim, o sırada ağlıyordu. Ben 'neden ağlıyorsun?' dedim. O da 'Ben artık yetişip gördüğüm şeylerden şu namaz haricinde, hiçbir şeyi tanıyamaz oldum. Bu namaz da zayi olmuş durumda' dedi." [Bekir der ki: Bize Muhammed b. Bekir el-Bursânî, ona da Osman b. Ebu Ravvâd, bu hadisin benzerini rivayet etmiştir.]
Bize Amr b. Zürâre, ona Abdülvâhid b. Vâsıl Ebu Ubeyde el-Haddâd, ona Abdülaziz’in kardeşi Osman b. Ebu Ravvâd, ona da Zührî şöyle demiştir: "Şam'da Enes b. Malik’in yanına girdim, o sırada ağlıyordu. Ben 'neden ağlıyorsun?' dedim. O da 'Ben artık yetişip gördüğüm şeylerden şu namaz haricinde, hiçbir şeyi tanıyamaz oldum. Bu namaz da zayi olmuş durumda' dedi." [Bekir der ki: Bize Muhammed b. Bekir el-Bursânî, ona da Osman b. Ebu Ravvâd, bu hadisin benzerini rivayet etmiştir.]
Bana Mâlik (b. Enes), ona da İbn Şihâb, İbn Ezher’in azatlısı Ebu Ubeyd'in şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Ömer b. Hattâb ile birlikte bayram namazında bulundum. Önce (bayram) namazını kıldı. Namazın ardında da insanlara hutbe irad etti ve şöyle dedi: 'Şu iki gün, Rasulullah'ın (sav) oruç tutulmasını yasakladığı günlerdir. Biri, ramazan ayı orucunu tutup iftar ettiğiniz gün. Diğeri de kurban etlerinizden yediğiniz günlerdir. Ebu Ubeyd, daha sonra Osman b. Affân ile birlikte de bayram namazına katıldığını aktarmıştır. Osman da gelip önce namazı kıldırmış, namazın ardından da insanlara hutbe okumuş ve şöyle demiştir: 'Sizin bu gününüzde iki bayram bir araya gelmiştir. Medine civarından gelenlerden cuma namazını beklemek isteyenler (Medine'de) kalabilirler. Dönmek isteyen kimseye de izin verdim.' Ebu Ubeyd, Osman kuşatma altındayken Ali b. Ebu Talib ile birlikte de bayram namazına katıldığını, onun da önce namaz kıldırdığını, namazdan sonra da hutbe irad ettiğini aktarmıştır."