8040 Kayıt Bulundu.
Bize Ebu Tevbe Rabî' b. Nâfi', ona Muaviye, ona Yahya, ona Ebu Seleme b. Abdurrahman, ona da Ebu Hureyre şöyle demiştir: Ömer b. Hattab, bir cuma günü hutbe okurken bir adam mescide girdi. Hz. Ömer namaza neden vaktinde gelmiyorsunuz? dedi. Adam, ezanı duyunca abdest alıp geldim dedi. Hz. Ömer sadece abdest, öyle mi? Siz Hz. Peygamber'in "Sizden biri cumaya geldiğinde gusül alsın" dediğini işitmediniz mi dedi.
Bana Ebu't-Tâhir ve Amr b. Sevvâd, onlara İbn Vehb, ona el-Leys b. Sa'd, ona Cafer b. Rabî'a, ona Abdurrahman el-'Arac, ona da Ebu Hüreyre, Resulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Bir takım insanlar namazda duâ ederken ya gözlerini semaya dikmekten vaz geçerler, ya da gözlerinin nuru alınır (da kör olurlar)".
Bize Said b. Muhammed el-Cermî ve Ubeydullah b. Said, o ikisine Ebu Usame, ona Mis'ar, ona Ma'n, ona babası Abdurrahman b. Abdullah) şöyle demiştir: "Mesruk'a 'Kur'an'ı dinledikleri gece cinlerin varlığını, Hz. Nebi'ye (sav) kim haber verdi?' diye sordum, şöyle cevap verdi: Bana senin baban –yani Abdullah ibn Mes’ûd'un– bildirdiğine göre, Cinlerin gelişini Peygamber’e bir ağaç haber verdi."
Bize Şeyban b. Ferruh, ona Ebu Avane, ona Ebu Bişr, ona Said b. Cübeyr, ona İbn Abbas'ın şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) ne cinlere Kur'an okudu, ne de onları gördü. Rasulullah (sav), ashabından birkaç kişi ile Ukâz panayırına gitmek üzere yola çıktı. Bu sırada şeytanlar ile gökyüzü arasında engel konmuş, (semadan haber almalarına da engel olunmuş) ve üzerlerine gökten alevli ateşler de gönderilmişti. Şeytanlar kavimlerinin yanına döndüklerinde 'neyiniz var?' diye sordular. Onlar da 'semadan haber almamıza engel olundu ve üzerlerimize gökten alevli ateş gönderildi' dediler. Bunun üzerine kavimleri 'Bu olsa olsa daha önce görülmedik bir şey dolayısıyla olmuştur. Haydi, yeryüzünün doğularına batılarına gidiniz, semadan haber almamıza engel olan bu şeyin ne olduğuna bir bakınız' dediler. Onlar da yeryüzünün doğularına, batılarına dağıldılar. Tihâme tarafına giden topluluk, Ukâz panayırına doğru gitmekte iken Nahl'da bulunan ve ashabına sabah namazını kıldırmakta olan Rasulullah'ın (sav) yanından geçtiler. Kur'an'ı işitince ona kulak verdiler ve 'işte, bizim semadan haber almamıza engel olan budur' dediler. Kavimlerinin yanına geri dönerek 'ey kavmimiz 'gerçekten biz hayrete düşüren bir Kur'an dinledik, o doğruya götürüyor, bundan ötürü ona iman ettik, Rabbimize hiçbir kimseyi ortak tutmayacağız' (Cin 72/1-2) dediler. Aziz ve Celil Allah da Nebisi Muhammed’e (sav) 'de ki: Cinlerden bir topluluğun beni dinlediği bana vahyolundu' (Cin 72/1) ayetini indirdi."
Bize Said b. Muhammed el-Cermî ve Ubeydullah b. Said, o ikisine Ebu Usame, ona Mis'ar, ona Ma'n, ona babası Abdurrahman b. Abdullah) şöyle demiştir: "Mesruk'a 'Kur'an'ı dinledikleri gece cinlerin varlığını, Hz. Nebi'ye (sav) kim haber verdi?' diye sordum, şöyle cevap verdi: Bana senin baban –yani Abdullah ibn Mes’ûd'un– bildirdiğine göre, Cinlerin gelişini Peygamber’e bir ağaç haber verdi."
Bize İshak b. İbrahim ve İshak b. Mansur, onlara Nadr b. Şümeyl, ona Şu‘be, ona Muhammed b. Ziyad, ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Dün cinlerden bir ifrit namazımı bozmak maksadıyla benim gafil bir ânımı yakalamak istedi de, Allah ona karşı bana imkân verdi, ben de onun boğazını sıktım. Hatta ben onu sabah olunca hepiniz birlikte onu göresiniz diye mescitteki direklerden birisine bağlamak istedim ama sonradan kardeşim Süleyman’ın: “Rabbim, bana, benden sonra hiç kimseye nasip olmayacak bir mülk ve saltanat ihsan eyle” demiş olduğu hatırıma geldi (vazgeçtim). Allah onu hor bir şekilde defetti." İbn Mansur der ki: Şu‘be'ye bu hadisi Muhammed b. Ziyad rivayet etmiştir.
Bize Harun b. Maruf ve İshak b. Musa el-Ensarî, onlara Enes b. İyaz, ona Ebu Hureyre’nin azatlısı Abdurrahman b. Mihran, ona da Ebu Hureyre’nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Şehirlerde Allah’ın en sevdiği yerler oraların mescitleridir, en sevmediği yerler ise oraların çarşı pazarlarıdır."