Giriş

Bize Abdurrahman b. Bişr ve Abdulah b. Haşim el-Abdî, o ikisine Behz, ona Şu'be, ona Numan b. Salim, ona Amr b. Evs, ona Anbese, ona da Ümmü Habibe, Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Müslüman bir kul abdest alır, bunu (güzelce) tam olarak yaparsa, sonra Allah için her gün namaz kılarsa..." (cümlesini söyleyerek) yukarıdaki hadisin benzerini zikretmiştir.


    Öneri Formu
6008 M001697 Müslim, Salât'ül Müsâfirîn ve Kasruhâ, 103

Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Fadl b. Dükeyn, ona Ebu Umeys, ona Ali b. Akmer, ona da Ebu'l-Ahvas, Abdullah'ın (b. Mesud) şöyle dediğini rivayet etmiştir: Yarın Allah'a Müslüman olarak kavuşmak isteyen kimse, namazlarını ezanın okunduğu yerde (mescitte) kılmaya devam etsin. Şüphesiz ki Allah (cc), Peygamberinize (sav) hidayet sünnetleri (sünen-i hüda) vermiştir. Bunlar da (bu namazlar da) hidayet sünnetlerdendir. Eğer cemaati terk edip namazı evinde kılan bu adamların yaptığı gibi, siz de namazlarınızı evlerinizde kılarsanız, Peygamberinizin (sav) sünnetini terk etmiş olursunuz. Peygamberinizin (sav) sünnetini terk ederseniz de doğru yoldan şaşarsınız. Bir kimse abdest alır, abdestinin güzel olmasına özen gösterirse ve sonra da namaz kılmak niyetiyle bu mescitlerden birine giderse, Allah (cc) onun attığı her bir adım için bir iyilik sevabı yazar, onun derecesini bir seviye yükseltir ve ondan bir günahı siler. Ben öyle günlerimize şahit oldum ki, sadece nifakı açıkça bilinen bir münafık cemaate katılmazdı. İnsanlar iki kişi arasında (zorlanarak) yürümeye çalışarak bile olsa mescide getirilip nihayet saftaki yerini alırdı.


    Öneri Formu
5458 M001488 Müslim, Mesâcid ve Mevziu's Salat, 257

Bize Amr b. Sevvad, ona Abdullah b. Vehb, ona Amr b. Haris ve el-Leys b. Sa'd, o ikisine Cafer b. Rabia bu isnad ile hadisi rivayet etmiştir. Hadisin Amr b. Haris yoluyla gelen rivayetinde şöyle denilmektedir: "Rasulullah (sav) secde yaptığı vakit, secdesi sırasında koltuk altlarının parlaklığı görülünceye kadar kollarını ayırırdı." Leys’in rivayetinde ise şöyle denilmektedir: "Rasulullah (sav) secde ettiği zaman kollarını, koltuklarından öyle açardı ki ben koltuk atlarının beyazlığını görürdüm."


    Öneri Formu
4093 M001106 Müslim, Salât, 236

Bize Ali b. Muhammed, ona Veki', ona İsrâîl, ona Simâk; (T) Bize Muhammed b. Yahyâ, ona Vehb b. Cerîr, ona Şu'be, ona Simâk b. Harb, ona Mus'ab b. Sa'd, ona da İbn Ömer'in rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Allah, taharetsiz (abdestsiz) kılınan namazı ve ganimetten aşırılan maldan verilen sadakayı kabul etmez."


    Öneri Formu
8693 İM000272 İbn Mâce, Tahâret, 2

Bana Yahya, ona Malik, ona Hişam b. Urve, ona babası, ona da Hz. Peygamber'in (sav) eşi Âişe şöyle demiştir: Rasulullah (sav) döneminde güneş tutuldu. Rasulullah (sav) insanlara namaz kıldırdı. Namaza durunca, uzunca kıyam yaptıktan sonra rükûa vardı. Rükûu da oldukça uzattı sonra kalktı. Bu kalkışından sonraki kıyamı da uzun sürdü ama birinci kıyamdan daha kısa idi, sonra rükûa vardı ve uzunca rükûda kalmakla birlikte birinci rükûdan daha kısa sürdü, sonra rükûdan kalkıp secdeye vardı, sonra da son rekâtta da aynısını yaptıktan sonra namazı bitirdi. Güneşin tutulması da açılmış idi. İnsanlara bir hutbe vererek Allah’a hamd ve senâda bulunduktan sonra şöyle buyurdu: "Şüphesiz güneş ve ay Allah’ın ayetlerinden iki ayettir. Herhangi bir kimsenin ölümü için de, hayatı için de tutulmazlar. Bu hali gördüğünüz takdirde Allah’a dua edin, tekbir getirin, çokça sadaka verin." Sonra Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Ey Muhammed ümmeti! Vallahi! Allah’tan daha kıskanç (gayret sahibi) kimse yoktur ve O erkek veya kadın hiç bir kulunun zina etmesine razı olmaz. Ey Muhammed ümmeti, vallahi bildiklerimi bilseydiniz az güler, çok ağlardınız."


    Öneri Formu
35306 MU000448 Muvatta, Salâtu'l-Küsuf, 1

Bize Ahmed b. Amr b. Serh el-Mısrî, ona Abdullah b. Vehb, ona Yunus, ona İbn Şihab, ona Urve b. Zübeyir, ona da, Âişe şöyle demiştir: Rasulullah (sav) hayatta iken güneş tutuldu. Rasulullah (sav) mescide çıktı, kıyamda durup, tekbir aldı, insanlar da onun arkasında saf tuttu. Rasulullah (sav) uzunca Kur’ân okuduktan sonra tekbir getirdi ve uzunca bir rükû yaptıktan sonra başını kaldırdı ve “Semiallahu limen hamideh, Rabbenâ ve leke’l-hamd” dedi. Sonra yine kıyama geçti uzunca bir Kur’ân okudu, ancak bu ilk kıraatten daha kısa idi, sonra tekbir alarak rükûa varıp uzunca bir rükû yaptı, şu kadar var ki bu birinci rükûdan daha kısa idi. Sonra “Semiallahu limen hamideh, Rabbenâ ve leke’l-hamd” dedi. Daha sonra öbür rekâtta da aynısını yaptı. Böylelikle tam olarak dört rükû, dört secde yapmış oldu. Hz. Peygamber (sav) namazını bitirmeden önce de güneş tutulması geçti. Sonra ayağa kalkarak insanlara hutbe irad etti. Yüce Allah’a layık olduğu vech ile övgülerde bulunduktan sonra şöyle buyurdu: "Muhakkak Güneş ve Ay Allah’ın ayetlerinden iki ayettir. Herhangi birisinin ölmesi ya da hayat bulması sebebiyle tutulmazlar. Onların tutulduklarını görecek olursanız derhal namaza sığınınız."


    Öneri Formu
13727 İM001263 İbn Mâce, İkâmetu's-Salavât, 152

Bana Malik, ona Zeyd b. Eslem, ona Atâ b. Yesar, ona da Abdullah b. Abbas şöyle demiştir: "Güneş tutuldu. Rasulullah (sav) da beraberinde insanlarla birlikte namaz kıldı. Bakara suresi okunacak kadar uzunca bir süre kıyamda durduktan sonra uzunca bir rükû yaptı, sonra rükudan kalktı ve uzunca ayakta durdu. Ama bu önceki kıyamından daha kısa idi. Sonra uzunca bir rükû yaptı, bu da ilk rükûdan daha kısa sürdü, sonra secdeye vardı, sonra ayağa kalkarak uzun bir kıyam yaptı. Bu kıyamı ilk kıyamından daha kısa sürdü, sonra uzun bir sure rükûda kaldı, bu da birinci rükûdan daha kısa sürdü. Sonra rükûdan kalktı uzunca ayakta durdu, bu da ilk kıyamından daha kısa sürdü. Sonra uzun bir rükû yaptı, bu da ilk rükûdan daha kısa sürdü. Sonra secde yaptı sonra da namazını bitirdiğinde güneş de açılmış idi. Sonra 'şüphesiz güneş ve ay Allah’ın ayetlerinden iki ayettir. Bir kimsenin ölümü ve hayatı sebebiyle tutulmazlar. Bu hali görecek olursanız hemen Allah’ı zikrediniz' buyurdu. Ashab 'ey Allah’ın Rasulü, durduğun bu yerinde bir şey almak ister gibi elini uzattığını, sonra da hemen geri çektiğini gördük' dediler. Hz. Peygamber (sav) 'ben cenneti gördüm, cennetten bir salkıma elimi uzattım, eğer onu almış olsaydım dünya devam ettikçe ondan yiyecektiniz. Cehennemi de gördüm. Ben asla bugünkü kadar korkunç bir manzara daha görmedim. Cehennem ehlinin çoğunluğunun kadınlar olduğunu da gördüm' buyurdu. Ashab 'neden, ey Allah’ın Rasulü' diye sordular. Hz. Peygamber (sav) 'kâfirlikleri (nankörlükleri) sebebiyle' buyurdu. Kendisine 'Allah’ı inkâr ederek mi kâfir oluyorlar' denilince, Hz. Peygamber (sav) şu cevabı verdi: (Hayır) onlar kocalarına karşı nankörlük ediyorlar, kendilerine karşı yapılan iyiliklere nankörlük ediyorlar. Onlardan birisine ömür boyu iyilikte bulunsan, sonra da senden bir kötülük görse, 'senden hayır namına bir şey görmedim ki' der."


    Öneri Formu
35307 MU000449 Muvatta, Salâtu'l-Küsuf, 1

Bize Ebu Yakub Yusuf el-Buveytî, ona Muhammed b. İdris eş-Şafii, ona Malik b. Enes, ona Zeyd b. Eslem, ona da Atâ b. Yesâr’ın rivayet ettiğine göre İbn Abbas şöyle demiştir: Güneş tutuldu, bunun üzerine Rasulullah (sav) namaz kıldı. İbn Abbas onun (sav) namazının her bir rekâtta iki rükû olmak üzere iki rekât olduğunu söyledi. Sonra onlara bir hutbe verip şöyle buyurdu: "Şüphesiz güneş ve ay, Allah’ın âyetlerinden iki âyettir. Hiçbir kimsenin ölümü ve hayatı dolayısıyla tutulmazlar. Sizler bu hali görecek olursanız Allah’ı zikretmeye koşunuz."


    Öneri Formu
41414 DM001569 Darimi, Salat, 187

Bize Amr b. Sevvad, ona Abdullah b. Vehb, ona Amr b. Haris ve el-Leys b. Sa'd, o ikisine Cafer b. Rabia bu isnad ile hadisi rivayet etmiştir. Hadisin Amr b. Haris yoluyla gelen rivayetinde şöyle denilmektedir: "Rasulullah (sav) secde yaptığı vakit, secdesi sırasında koltuk altlarının parlaklığı görülünceye kadar kollarını ayırırdı." Leys’in rivayetinde ise şöyle denilmektedir: "Rasulullah (sav) secde ettiği zaman kollarını, koltuklarından öyle açardı ki ben koltuk atlarının beyazlığını görürdüm."


    Öneri Formu
281608 M001106-2 Müslim, Salât, 236


    Öneri Formu
71951 MA005679 Musannef-i Abdurrezzak, III, 292