210 Kayıt Bulundu.
Bize Mahmud b. Ğaylân, ona Ebu Davud, ona Şu'be, ona A'meş, ona Ebu Amr eş-Şeybânî, ona da Ebu Mesud el-Bedrî şöyle rivayet etmiştir: "Bir adam, binek istemek için Hz. Peygamber'in (sav) huzuruna geldi ve 'bineğim, artık beni taşıyamıyor' dedi. Rasulullah (sav) 'falancaya git' dedi. Adam, falancaya gitti, o da kendisine bir binek temin etti. Bunun üzerine Rasulullah (sav) şöyle buyurdu:" "Kim bir hayra vesile olursa, o hayrı yapan kimsenin sevabı kadar sevap kazanır" [-râvi, şüpheye düşerek “fâil” kelimesi yerine “âmil” kelimesini zikretti-] [Ebu İsa şöyle demiştir: Bu, hasen-sahih bir hadistir. Ebu Amr eş-Şeybânî'nin ismi, Sa'd b. İyâs; Ebu Mesud el-Bedrî'ninki ise Ukbe b. Amr'dır. Bize Hasan b. Ali el-Hallâl, ona Abdullah b. Nümeyr, ona A'meş, ona Ebu Amr eş-Şeybânî, ona da Ebu Mesud, Hz. Peygamber'den (sav) benzeri bir hadis rivayet etmiş ve " مِثْلُ أَجْرِ فَاعِلِهِ" demiş ve rivayette şüpheye düşmemiştir.]
Açıklama: ''إِنَّهُ قَدْ أُبْدِعَ بِى'' ifadesinin tercümedeki gibi anlaşılabileceğine dair bk. Mübârekfûrî, Tuhfetü'l-ahvezî, VII, 362.
Bize Mahmud b. Hıdâş el-Bağdâdî, ona Muhammed b. Yezid el-Vâsıtî, ona da Asım b. Recâ’ b. Hayve, Kays b. Kesir’in şöyle dediğini nakletmiştir: Bir adam Medine’den Şam’da bulunan Ebu Derdâ’nın yanına gelmişti. O (Ebu Derdâ) da: “Ey kardeşim seni buraya kadar getiren nedir?” diye sorunca adam “Senin Rasulullah’tan (sav) rivayet ettiğini haber aldığım bir hadistir” diye cevap verdi. Ebu Derdâ “Bir iş için gelmedin mi?” deyince Adam “Hayır” diye karşılık verdi. Ebu Derdâ “Ticaret için de mi gelmedin?” dedi. Adam: “Hayır, sadece o hadisi öğrenmek için geldim” dedi. Bunun üzerine Ebu Derdâ “Ben Rasulullah’ı (sav) işittim, şöyle buyuruyordu” dedi: "Bir kimse, ilim elde etmek arzusuyla bir yola girerse, Allah da o kişiyi cennetin yoluna koyar. Melekler, ilim talebesinden duydukları hoşnutluk sebebiyle, ona hürmeten kanatlarını yere sererler. Göklerde ve yerde bulunanlar, hatta suyun içindeki balıklar bile âlim kişi için Allah’tan mağfiret dilerler. Âlimin âbide üstünlüğü, ayın diğer yıldızlara üstünlüğü gibidir. Şüphesiz ki âlimler, peygamberlerin varisleridir. Peygamberler ne altın ne de gümüş miras bırakmışlardır; onlar sadece ilmi miras bırakmışlardır. Kim bu mirastan nasiplenirse, büyük ve değerli bir pay elde etmiş olur." [Ebu İsa (et-Tirmizî) şöyle demiştir: Bu hadisi sadece Asım b. Recâ’ b. Hayve’nin rivayetiyle bilmekteyiz. Bu hadis, bende bu şekilde muttasıl değildir. Bize Mahmud b. Hıdâş bu isnadla rivayet etti. Bu hadis, bize Asım b. Recâ’ b. Hayve’den, ona Velîd b. Cemil’den, ona Kesîr b. Kays’tan, ona Ebu Derdâ’dan, ona da Nebî’den (sav) nakledilmiştir. Bu rivayet Mahmud b. Hıdâş rivayetinden daha sahihtir. Muhammed b. İsmail (el-Buhârî) de bu rivayeti daha sahih olduğu görüşündedir.]
Açıklama: Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: وَإِنَّ الْمَلاَئِكَةَ لَتَضَعُ أَجْنِحَتَهَا رِضًا لِطَالِبِ الْعِلْمِ
Bize Ali b. Nasr b. Ali, ona Muhammed b. Abbâd el-Hünâî, ona Ali b. Mübârek, ona Eyyub es-Sahtiyânî, ona Hâlid b. Düreyk, ona da İbn Ömer, Hz. Peygamber (sav)'in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Kim ilmi Allah rızası dışında bir maksatla ilim öğrenirse veya o ilimle Allah rızası dışında bir hedefi olursa, cehennemdeki yerine hazırlansın." [Bu konuda Câbir'den de hadis rivayet edilmiştir. Ebu İsa şöyle demiştir: Bu hadis, sadece Eyyûb'un rivayeti olarak bu tarik ile bildiğimiz hasen-garîb bir hadistir.]
Bize Ömer b. Hafs eş-Şeybânî el-Basrî, ona Abdullah b. Vehb, ona Amr b. Hâris, ona Derrâc, ona Ebu Heysem, ona da Ebu Saîd el-Hudrî Rasulullah’ın (sav) şöyle buyurduğunu nakletmiştir: "Mümin, işittiği hayırdan (ilim ve nasihatten) cennete varıncaya kadar asla bıkmaz." [Bu, hasen garib hadistir.]
Bize Mahmûd b. Ğaylân, ona Ebu Davud, ona Şu'be, ona Ömer b. Hattâb'ın torunlarından Ömer b. Süleyman, ona Abdurrahman b. Ebân b. Osman, ona da babası (Ebân b. Osman) şöyle rivayet etmiştir: Zeyd b. Sâbit, günün ortasında, Mervân’ın yanından dışarı çıktı. Biz de kendi aramızda “Bu saatte onu yanına çağırdıysa, mutlaka kendisine bir mesele sormuştur” dedik. Bunun üzerine kalkıp Zeyd’e sorduk, bize “Evet, bize Rasulullah’tan (sav) işittiğimiz bazı şeyleri sordu. Ben Rasulullah’ı (sav) işittim, şöyle buyuruyordu: "Allah, benden bir söz işitip onu ezberleyen ve sonra başkasına ulaştıran kimsenin yüzünü nurlandırsın! Zira nice fıkıh (ilim) taşıyan kimse vardır ki, kendisinden daha fakih (derin anlayış sahibi) birine onu ulaştırır. Nice fıkıh (ilim) taşıyan da vardır ki, fakih (derinlemesine anlayış sahibi) değildir." [Bu konuda Abdullah b. Mesud, Muâz b. Cebel, Cübeyr b. Mut'im, Ebu Derdâ ve Enes'ten de hadis rivayet edilmiştir. Ebu İsa şöyle demiştir: Zeyd b. Sabit'ten rivayet edilen hadis, hasen bir hadistir.]
Bize Mahmud b. Halid, ona Ebu Müshir, ona Abbâd b. Abbâd el-Havvâs, ona Yahya b. Ebu Amr es-Seybânî, ona Amr b. Abdullah es-Seybânî, ona Avf b. Malik el-Eşcaî Hz. Peygamber’in (sav) şöyle buyurduğunu söylemiştir: "Topluma kıssa anlatıp, nasihat etmek, ya bir yöneticinin, ya da yöneticinin yetkilendirdiği birinin işidir. Ya da (böyle bir yetkisi yoksa) bu kişi kendini beğenmiş, ön plana çıkmaya çalışan biridir."
Bize Kuteybe, ona Süfyân b. Uyeyne, ona Muhammed b. Münkedir ve Ebu Nadr Sâlim, onlara Ubeydullah b. Ebu Râfi, ona da Ebu Râfi ve başkası, merfu olarak şöyle rivayet ettiler: "Sizden birini, kendisine emrettiğim ya da yasakladığım bir hüküm geldiğinde, koltuğuna yaslanmış bir vaziyette 'bilmiyorum, bizler (sadece) Allah'ın kitabında bulduğumuza uyarız' derken görmeyeyim." [Ebu İsa şöyle demiştir: Bu, hasen-sahih bir hadistir. Bazıları bu hadisi, Süfyân'dan, o İbn Münkedir'den, o da Nebî (sav)'den mürsel olarak rivayet etmiştir. Ebu Nadr Salim de, Ubeydullah b. Ebu Râfi'den, o babası (Ebu Râfi'den), o da Nebî (sav)'den (muttasıl olarak) rivayet etmiştir. İbn Uyeyne, bu hadisin tariklerini tek tek rivayet ettiğinde Muhammed b. Münkedir'in hadisi ile Ebu Nadr Salim'in hadisi arasındaki ittisal durumunu açıklar, iki tariki birleştirip rivayet ettiğinde ise bu şekilde rivayet ederdi. Ebu Râfi, Nebî (sav)'in mevlası olup ismi, Eslem'dir.]
Bize Kuteybe, ona Bekir b. Mudar, ona Ubeydullah b. Zahr, ona Ali b. Yezid, ona Kasım b. Abdurrahman - Abdurrahman mevla Abdurrahman-, ona da Ebu Ümâme (ra) Rasulullah'tan (sav) şöyle rivayette bulunmuştur: "Şarkıcı cariyeleri satmayın, satın almayın, onlara şarkı söylemeyi öğretmeyin. Onlarla yapılan ticarette hayır yoktur; onların kazancı da haramdır." (Râvi der ki): Bu gibi konular hakkında "İnsanlar arasında öyleleri vardır ki bilgisizlik yüzünden başkalarını Allah yolundan saptırmak ve o yolu eğlence vesilesi kılmak için eğlendirici sözleri alıp kullanırlar; işte bunları alçaltıcı bir azap bekliyor." (Lokman, 31/6) ayeti indirilmiştir. [Ebu İsa (et-Tirmizî): Bu hadis garibtir. Bu hadis sadece Kasım'ın, Ebu Umâme'den rivâyeti olarak bize ulaşmıştır. Kasım ise güvenilir (sika) bir kimsedir. Ali b. Yezid ise hadiste zayıf sayılmıştır. (Tirmizî) dedi ki: Ben Muhammed b. İsmail'den “Kâsım'ın güvenilir (sika), Ali b. Yezid'in ise zayıf sayılan bir kimse dir” dediğini işittim.]
Bize Kuteybe, ona Süfyân b. Uyeyne, ona Muhammed b. Münkedir ve Ebu Nadr Sâlim, onlara Ubeydullah b. Ebu Râfi, ona da Ebu Râfi ve başkası, merfu olarak şöyle rivayet ettiler: "Sizden birini, kendisine emrettiğim ya da yasakladığım bir hüküm geldiğinde, koltuğuna yaslanmış bir vaziyette 'bilmiyorum, bizler (sadece) Allah'ın kitabında bulduğumuza uyarız' derken görmeyeyim." [Ebu İsa şöyle demiştir: Bu, hasen-sahih bir hadistir. Bazıları bu hadisi, Süfyân'dan, o İbn Münkedir'den, o da Nebî (sav)'den mürsel olarak rivayet etmiştir. Ebu Nadr Salim de, Ubeydullah b. Ebu Râfi'den, o babası (Ebu Râfi'den), o da Nebî (sav)'den (muttasıl olarak) rivayet etmiştir. İbn Uyeyne, bu hadisin tariklerini tek tek rivayet ettiğinde Muhammed b. Münkedir'in hadisi ile Ebu Nadr Salim'in hadisi arasındaki ittisal durumunu açıklar, iki tariki birleştirip rivayet ettiğinde ise bu şekilde rivayet ederdi. Ebu Râfi, Nebî (sav)'in mevlası olup ismi, Eslem'dir.]