1969 Kayıt Bulundu.
Bize Ali, ona Hassân b. İbrahim, ona Yunus b. Yezîd, ona da Zuhrî şöyle rivayet etmiştir: Urve b. Zübeyir Âişe'ye "Eğer yetim kızların haklarını gözetemeyeceğinizden korkarsanız size helâl olan diğer kadınlardan ikişer ikişer, üçer üçer, dörder dörder nikâh edin ve eğer bu şekilde de adalet yapamayacağınızdan korkarsanız bir tane seçin yahut sahip olduğunuz cariyelerle yetinmeniz adâletten çıkmamanıza daha yakındır." (Nisâ, 3) ayeti hakkında sordu. Âişe şöyle cevap verdi: Ey kız kardeşimin oğlu, bu yetim kız, velisinin himaye ve terbiyesi altında bulunur, derken o veli, yetim kızın güzelliğine ve malına rağbet eder, ama kızın, mihrini akranlarının mihrinin en alt sınırından vermek ister. İşte bu ayette böyle velilerin, velayetleri altındaki yetim kızlarla, mihrlerini tam vermeden evlenmeleri yasaklanmış ve başka kadınlarla evlenmeleri emredilmiştir.
Bize Müsedded, ona Abdulvâris, ona Şuayb, ona da Enes b. Mâlik şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) Safiye'yi azat edip onunla evlendi ve mehir olarak azatlığını verdi. Düğün yemeği olarak da (kuru yoğurt, hurma ve yağdan yapılan) Hays ikram etti.
Bize Ebu Yemân, ona Şuayb, ona Zuhrî; (T) Leys der ki: Bana Ukayl, ona İbn Şihâb şöyle rivayet etmiştir: Urve b. Zübeyir Âişe'ye “ey anacığım, "Eğer yetim kızların haklarını gözetemeyeceğinizden korkarsanız size helâl olan diğer kadınlardan ikişer ikişer, üçer üçer, dörder dörder nikâh edin ve eğer bu şekilde de adalet yapamayacağınızdan korkarsanız bir tane seçin yahut sahip olduğunuz cariyelerle yetinin." (Nisâ, 3) ayeti hakkında ne dersin?” diye sordu. Âişe şöyle cevap verdi: Ey kız kardeşimin oğlu, bu yetim kız, velisinin himaye ve terbiyesi altında bulunur, derken o veli, yetim kızın güzelliğine ve malına rağbet eder, ama kızın mihrini noksan vermek ister. İşte bu ayette böyle velilerin, velayetleri altındaki yetim kızlarla, mihrlerini tam vermeden evlenmeleri yasaklanmış ve başka kadınlarla evlenmeleri emredilmiştir. Âişe der ki: Bu ayet indikten sonra insanlar Rasulullah'tan (sav) fetva istedi. Bunun üzerine Allah "Kadınlar hakkında senden fetvâ istiyorlar. De ki: Size onlar hakkındaki hükmü Allah açıklıyor. Haklarını vermeksizin nikâhlamak istediğiniz yetim kızlar ile güçsüz ve korunmasız çocuklar hakkındaki hükümler ve yetimlerin hakkını âdil bir şekilde gözetmenize dair emirler, kitapta size okunuyor." (Nisâ, 127) ayetini indirdi. Azız ve Celîl Allah onlara bu ayette şunu ifade etti: Yetim kız, mal sahibi ve güzel olduğu zaman, veliler onun nikâhına, nesebine ve mihrine rağbet ediyor, ama malı ve güzelliği az olduğu için kendisine ilgi gösterilmeyen bir yetim kız ise, veliler onu bırakıp başka kadınları alıyor. Âişe der ki: Nasıl ki kendisine rağbet edilmeyen kızları terk edip evlenmiyorlarsa, aynı şekilde, kendisine rağbet edilen yetim kızlarla da, ancak onlara adaletle davranıp hakları olan en yüksek mihri vermeleri hâlinde evelenebilirler.
Bize Harun b. Abdullah, ona Ma'n, ona Malik, ona Abdurrahman b. Kasım; (T) Bize Muhammed b. Seleme, ona Abdurrahman b. Kasım, ona Malik, ona Abdurrahman b. Kasım, ona babası(Kasım b. Muhammed), ona Yezîd Câriye el-Ensârî'nin oğulları Abdurrahman ve Mucemmi şöyle rivayet etmiştir: Babası, dul bir kadın olan Hansa bt. Hızam'ı, kendi rızası dışında evlendirmeye kalktı, Hansâ da bu evliliği istemedi ve Rasulullah'a (sav) gelip şikayette bulundu. Rasulullah (sav) bu nikahı iptal etti.
Bize İshak b. İbrahim, ona Cerîr, ona Hişâm b. Urve, ona Babası (Urve b. Zübeyir), ona da Âişe şöyle demiştir: Berire, her yıl bir okıyye vermek şartıyla dokuz okıyyeye azatlık antlaşması yapmıştı. Âişe’ye gelerek kendisine yardım etmesini istedi. Aişe de “eğer velayet hakkı benim olursa tüm bedeli bir defada öderim” dedi. Berire gidip efendileriyle bu konuyu konuştu ama onlar velayet hakkının kendilerinde kalması koşuluyla teklifi kabul edebileceklerini ifade ederek velayeti vermeyi reddettiler. Bunun üzerine Berire tekrar Âişe’ye geldi. O sırada Rasulullah (sav) de gelmişti. Berire kendisine söylenenleri aynen nakletti. Aişe de “vallahi, velayet hakkı bana ait olmazsa bu iş olmaz” dedi. Rasulullah (sav) "mesele nedir?" buyurdu. Âişe: “Ey Allah’ın Rasulü, Berire bana gelip, yaptığı anlaşmadaki borcunu ödeyebilmek için benden yardım istedi. Bende ancak velayet hakkı ben de olursa tüm borcunu ödeyebileceğimi söyledim. Berire de durumu efendilerine anlattı, onlarda velayet hakkı kendilerinde kalmak şartıyla razı olabileceklerini söylemişler” dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) "velayeti sende olmak şartıyla onu al, çünkü velayet hakkı azat edene aittir" buyurdu. Sonra kalktı ve bir konuşma yaparak Allah’a hamd ve sena ettikten sonra "bir kısım insanlara ne oluyor da Allah’ın Kitabında olmayan şartları ileri sürüyorlar ve 'falanca kimseyi satın al, azâd et, ama velayet hakkı benim olsun' diyorlar. Allah’ın Kitabı en doğru olandır. Allah’ın şartları da en sağlam olandır. Allah’ın Kitabında olmayan bütün şartlar, yüz şart da olsa, batıldır" buyurdu. Rasulullah (sav), Berire’yi, kocasından ayrılıp ayrılmamakta, serbest bıraktı. Kocası köle idi. Berire ise ayrılmayı tercih etti. Urve der ki: Eğer Berire’nin kocası hür olsaydı Rasulullah (sav), Berire’yi bu konuda serbest bırakmazdı.
Bize Ebu Yemân, ona Şuayb, ona Zuhrî; (T) Leys der ki: Bana Ukayl, ona İbn Şihâb şöyle rivayet etmiştir: Urve b. Zübeyir Âişe'ye “ey anacığım, "Eğer yetim kızların haklarını gözetemeyeceğinizden korkarsanız size helâl olan diğer kadınlardan ikişer ikişer, üçer üçer, dörder dörder nikâh edin ve eğer bu şekilde de adalet yapamayacağınızdan korkarsanız bir tane seçin yahut sahip olduğunuz cariyelerle yetinin." (Nisâ, 3) ayeti hakkında ne dersin?” diye sordu. Âişe şöyle cevap verdi: Ey kız kardeşimin oğlu, bu yetim kız, velisinin himaye ve terbiyesi altında bulunur, derken o veli, yetim kızın güzelliğine ve malına rağbet eder, ama kızın mihrini noksan vermek ister. İşte bu ayette böyle velilerin, velayetleri altındaki yetim kızlarla, mihrlerini tam vermeden evlenmeleri yasaklanmış ve başka kadınlarla evlenmeleri emredilmiştir. Âişe der ki: Bu ayet indikten sonra insanlar Rasulullah'tan (sav) fetva istedi. Bunun üzerine Allah "Kadınlar hakkında senden fetvâ istiyorlar. De ki: Size onlar hakkındaki hükmü Allah açıklıyor. Haklarını vermeksizin nikâhlamak istediğiniz yetim kızlar ile güçsüz ve korunmasız çocuklar hakkındaki hükümler ve yetimlerin hakkını âdil bir şekilde gözetmenize dair emirler, kitapta size okunuyor." (Nisâ, 127) ayetini indirdi. Azız ve Celîl Allah onlara bu ayette şunu ifade etti: Yetim kız, mal sahibi ve güzel olduğu zaman, veliler onun nikâhına, nesebine ve mihrine rağbet ediyor, ama malı ve güzelliği az olduğu için kendisine ilgi gösterilmeyen bir yetim kız ise, veliler onu bırakıp başka kadınları alıyor. Âişe der ki: Nasıl ki kendisine rağbet edilmeyen kızları terk edip evlenmiyorlarsa, aynı şekilde, kendisine rağbet edilen yetim kızlarla da, ancak onlara adaletle davranıp hakları olan en yüksek mihri vermeleri hâlinde evelenebilirler.