424 Kayıt Bulundu.
Bize Yahya b. Eyyüb, Süreyc b. Yunus, Kuteybe b. Saîd ve Ali b. Hucr, İsmail b. Cafer'den, -İbn Eyyüb, İsmail'den "Haddesena" sigasını kullanmış, hadisi şeyhinden işittiğini belirtmiştir-, ona Alâ'dan, ona Ebû Alâ Abdurrahman b. Yakub'dan ona Ebû Hureyre'den (ra) rivayet edildiğine göre Rasulullah (sav) mezarlığa gelip "Selam size ey müminlerin diyarı! Allah'ın dilediği zaman biz de size katılacağız! Kardeşlerimi görmüş olmayı çok isterdim" buyurmuştu. (Orada bulunan ashâb): "Biz senin kardeşlerin değil miyiz, ey Allah'ın resulü?" diye sordular. Hz. Peygamber "Siz benim ashâbımsınız. Kardeşlerimiz ise henüz gelmeyenlerdir" buyurdu. "Ümmetinden daha gelmeyenleri nasıl tanıyor ve biliyorsun ey Allah'ın resulü?" diye sordular. Hz. Peygamber "Bir adamın simsiyah atlar arasında alnı ve ayakları beyazlı atları olsa onları seçemez mi?" diye sordu. "Elbette seçer" dediler. Hz. Peygamber bunun üzerine şöyle buyurdu: "Onlar aldıkları abdest sebebiyle alınlarında ve ayaklarında nur olduğu halda gelirler. Ben onları havuza götürürüm. Dikkat ediniz! Bazı kimseler benim havuzumdan kaybolup (başka bir sürüye katılmış) devenin kovulduğu gibi kovulacaklar. Ben onlara "Haydi, buraya gelin" derim. Ama "Onlar senden sonra hallerini değiştirdiler" denilir. Ben de 'Öyleyse uzak olsunlar, uzak olsunlar' derim."
Açıklama: Burada havuzdan uzaklaştırılanların Rasulullah'tan sonra yaşayan mürted ve munafıklar olduğu belirtilir. Bunların abdest yerlerinin parlaması caiz görülmüştür. (Nevevî, Şerhu Muslim, III, 136-137). Nitekim kendilerine kahraman denilsin diye savaşıp ölenlerin kanlarıyla Allah huzuruna getirilmesinde benzer bir mana bulunabilir. Ancak Allah onların niyetleri ila-i kelimetullah olmadığı için amellerini kabul etmemiştir.
Bize Yahya b. Eyyüb, Süreyc b. Yunus, Kuteybe b. Saîd ve Ali b. Hucr, İsmail b. Cafer'den, -İbn Eyyüb, İsmail'den "Haddesena" sigasını kullanmış, hadisi şeyhinden işittiğini belirtmiştir-, ona Alâ'dan, ona Ebû Alâ Abdurrahman b. Yakub'dan ona Ebû Hureyre'den (ra) rivayet edildiğine göre Rasulullah (sav) mezarlığa gelip "Selam size ey müminlerin diyarı! Allah'ın dilediği zaman biz de size katılacağız! Kardeşlerimi görmüş olmayı çok isterdim" buyurmuştu. (Orada bulunan ashâb): "Biz senin kardeşlerin değil miyiz, ey Allah'ın resulü?" diye sordular. Hz. Peygamber "Siz benim ashâbımsınız. Kardeşlerimiz ise henüz gelmeyenlerdir" buyurdu. "Ümmetinden daha gelmeyenleri nasıl tanıyor ve biliyorsun ey Allah'ın resulü?" diye sordular. Hz. Peygamber "Bir adamın simsiyah atlar arasında alnı ve ayakları beyazlı atları olsa onları seçemez mi?" diye sordu. "Elbette seçer" dediler. Hz. Peygamber bunun üzerine şöyle buyurdu: "Onlar aldıkları abdest sebebiyle alınlarında ve ayaklarında nur olduğu halda gelirler. Ben onları havuza götürürüm. Dikkat ediniz! Bazı kimseler benim havuzumdan kaybolup (başka bir sürüye katılmış) devenin kovulduğu gibi kovulacaklar. Ben onlara "Haydi, buraya gelin" derim. Ama "Onlar senden sonra hallerini değiştirdiler" denilir. Ben de 'Öyleyse uzak olsunlar, uzak olsunlar' derim."
Açıklama: Burada havuzdan uzaklaştırılanların Rasulullah'tan sonra yaşayan mürted ve munafıklar olduğu belirtilir. Bunların abdest yerlerinin parlaması caiz görülmüştür. (Nevevî, Şerhu Muslim, III, 136-137). Nitekim kendilerine kahraman denilsin diye savaşıp ölenlerin kanlarıyla Allah huzuruna getirilmesinde benzer bir mana bulunabilir. Ancak Allah onların niyetleri ila-i kelimetullah olmadığı için amellerini kabul etmemiştir.
Bize Muhammed b. Abdullah b. Nümeyr, ona babası (Abdullah b. Nümeyr), ona Süfyan b. Alkame b. Mersed; (T) Bize Muhammed b. Hâtim, -lafız ona aittir-, ona Yahya b. Said, ona Süfyan, ona Alkame b. Mersed, ona Süleyman b. Büreyde, ona babası Büreyde rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) fetih günü bütün namazlarını bir abdestle kılmış ve mestleri üzerine meshetmişti. Hz. Ömer ona "Bu güne kadar yapmadığınız bir iş yaptınız" deyince "Bunu bilerek yaptım Ey Ömer!" diye cevap vermişti.
Bize Harun b. Said el-Eylî, Ebu't-Tahir ve Ahmed b. İsa, onlara Abdullah b. Vehb, ona Mahreme b. Bükeyr, ona babası [İbn Bükeyr], ona Şeddâd'ın azatlısı Sâlim şöyle rivayet etmiştir: Sa'd b. Ebu Vakkâs'ın vefat ettiği gün Hz. Peygamber'in (sav) eşi Hz. Aişe'nin huzuruna girdim. Benimle birlikte [Hz. Aişe'nin kardeşi] Abdurrahman b. Ebu Bekir de girdi ve Hz. Aişe'nin yanında abdest aldı. Hz. Aişe ona "Ya Abdurrahman! Abdest alırken iyice yıka. Ben Hz. Peygamber'in (sav) '[Yıkanmadığı için] ateşin dokunacağı topuklara yazıklar olsun!' buyurduğunu işittim." dedi.
Bize Harun b. Said el-Eylî, Ebu't-Tahir ve Ahmed b. İsa, onlara Abdullah b. Vehb, ona Mahreme b. Bükeyr, ona babası [İbn Bükeyr], ona Şeddâd'ın azatlısı Sâlim şöyle rivayet etmiştir: Sa'd b. Ebu Vakkâs'ın vefat ettiği gün Hz. Peygamber'in (sav) eşi Hz. Aişe'nin huzuruna girdim. Benimle birlikte [Hz. Aişe'nin kardeşi] Abdurrahman b. Ebu Bekir de girdi ve Hz. Aişe'nin yanında abdest aldı. Hz. Aişe ona "Ya Abdurrahman! Abdest alırken iyice yıka. Ben Hz. Peygamber'in (sav) '[Yıkanmadığı için] ateşin dokunacağı topuklara yazıklar olsun!' buyurduğunu işittim." dedi.
Bana Muhammed b. Hatim ve Ebu Ma'n er-Rekâşî, onlara Ömer b. Yunus, ona İkrime b. Ammar, ona Yahya b. Ebu Kesir, ona Ebu Seleme b. Abdurrahman, ona da el-Mehrî'nin azatlısı Sâlim [b. Abdullah] şöyle rivayet etmiştir: "Abdurrahman b. Ebu Bekir ile birlikte Sa'd b. Ebu Vakkas'ın cenazesine gitmiştik. Aişe'nin odasının kapısından geçtik." Sâlim, Hz. Aişe'den nakille Hz. Peygamber'den (sav) bu hadisin bir benzerini rivayet etmiştir. [Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: Ateşte yanacak şu topuklara yazık! [Hiçbir yeri kuru bırakmadan] abdestinizi güzelce alın!]
Bize Muhammed b. el-Müsennâ ve [Muhammed] b. Beşşâr ,onlara Abdurrahman [b. Mehdî], ona Süfyân [es-Sevrî], ona Mansur b. [mu'temir], Husayn [b. Abdurrahman] ve A'meş [Süleyman b. Mihrân], onlara Ebu Vâil [Şakîk b. Selem2], ona da Huzeyfe [b. Yemân]'ın aktardığına göre "Rasulullah (sav) geceleyin namaza kalktığı zaman ağzını misvakla fırçalarmış."
Bize Muhammed b. el-Müsennâ ve [Muhammed] b. Beşşâr ,onlara Abdurrahman [b. Mehdî], ona Süfyân [es-Sevrî], ona Mansur b. [mu'temir], Husayn [b. Abdurrahman] ve A'meş [Süleyman b. Mihrân], onlara Ebu Vâil [Şakîk b. Selem2], ona da Huzeyfe [b. Yemân]'ın aktardığına göre "Rasulullah (sav) geceleyin namaza kalktığı zaman ağzını misvakla fırçalarmış."
Bize Muhammed b. el-Müsennâ ve [Muhammed] b. Beşşâr ,onlara Abdurrahman [b. Mehdî], ona Süfyân [es-Sevrî], ona Mansur b. [mu'temir], Husayn [b. Abdurrahman] ve A'meş [Süleyman b. Mihrân], onlara Ebu Vâil [Şakîk b. Selem2], ona da Huzeyfe [b. Yemân]'ın aktardığına göre "Rasulullah (sav) geceleyin namaza kalktığı zaman ağzını misvakla fırçalarmış."
Bize Ebu Küreyb ile Vâsıl b. Abdüla'lâ -hadisin lafzı Vâsıl'a aittir-, onlara İbn Fudayl, ona Ebu Mâlik el-Eşcaî, ona Ebû Hâzim, ona da Ebû Hureyre'nin (ra.) rivayet ettiğine göre Rasûlullah (sav) şöyle buyurdu: "Ümmetim Kevser havuzunun başında benim yanıma gelecek. Başkasının develerini kendi devesinden uzaklaştıran adam gibi ben de bazı insanları havuzdan uzaklaştıracağım." Bunun üzerine sahabe; "- Ey Allah'ın Peygemberi! O zaman sen bizi tanıyacak mısın?" diye sordu. Rasulullah (sav.) da; "- Evet. Sizin, sizden başka kimsede bulunmayan bir simanız olacak, o gün siz benim yanıma abdest izlerinden dolayı yüzünüz ve ayaklarınız parlayarak geleceksiniz. Ancak içinizden bir gurup insan benden alıkonulacak ve bana erişemeyecek. O zamane ben; "- Ya rabbî, onlar benim ashabımdan olan insanlardır" diyeceğim. Hemen bir melek bana; "- Senden sonra onların neler yaptıklarını biliyor musun?" şeklinde cevap verecek.