69 Kayıt Bulundu.
Bize Süleyman b. Harb, ona Şu'be, ona Katâde, ona Ebu Halil Sâlih, ona Abdullah b. Hâris, ona da Hakîm b. Hizâm, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Alıcı ve satıcı, (alışveriş meclisinden) ayrılmadıkları sürece (alışverişin iptalinde) serbesttirler. Eğer ikisi de doğru konuşur ve (malı) açıkça beyan ederlerse, alışverişlerinde bereket olur. Eğer gizlerler ve yalan konuşurlarsa alışverişlerinin bereketi gider."
Bize Yahya b. Bükeyr, ona Leys, ona Yunus, ona İbn Şihâb, ona İbn Müseyyeb, ona da Ebu Hureyre (ra), Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Yemin, malı (kolayca) satar; fakat bereketi yok eder."
Bize Kuteybe, ona Ebu Avâne, ona Katâde, ona Sâlim b. Ebu Ca‘d, ona da Sevbân'ın rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Her kim şu üç şeyden uzak bir halde ölürse, cennete girer: Kibir, ganimete ihanet ve borç. " [Bu konuda Ebu Hureyre ve Zeyd b. Halid el-Cühenî’den de hadis rivayet edilmiştir.]
Bize Ali b. Hucr, ona İsmail b. Cafer, ona Alâ b. Abdurrahman, ona babası (Abdurrahman b. Yakub), ona da Ebu Hureyre (Abdurrahman b. Sahr) şöyle demiştir: "Rasulullah (sav) (çarşıda) bir buğday yığının yanına geldi ve elini içine daldırdı. Eli ıslanınca 'Ey buğdayın sahibi, bu durum da nedir?' dedi. Adam 'Ey Allah'ın Rasulü! Üzerine yağmur gelmiş' dedi. Rasulullah da (sav) 'Islak olan kısmı müşterinin görmesi için yığının üzerine çıkarmanız gerekmez mi?' dedi ve sonrasında 'Aaldatan kimse bizden değildir' buyurdu." [Tirmizî der ki: Bu konuda İbn Ömer, Ebu Hamza, İbn Abbas, Büreyde, Ebu Bürde b. Niyâr ve Huzeyfe b. Yeman'dan da hadis rivayet edilmiştir. Tirmizî der ki: Ebu Hüreyre'nin rivayet ettiği hadis hasen sahihtir. İlim adamlarının uygulaması bu hadise göredir. Onlar aldatmayı hoş karşılamaz ve “aldatma haramdır” derler.]
Bize Kuteybe, ona Ebu Şücâ Said b. Yezid, ona Halid b. Ebu İmrân, ona Haneş es-San'ânî, ona da Fedâle b. Ubeyd şöyle demiştir: Ben; Hayber günü on iki dinara altın ve mücevher işlemeli bir kolye satın aldım. Altınını ve mücevheratını ayırıp tarttığım zaman on iki dinardan fazla altın olduğunu tespit ettim. Durumu Rasulullah'a (sav) söyledim. Şöyle buyurdu: "Altınla mücevher ayrılmadıkça satılmaz." [Bize Kuteybe, ona İbn Mübarek, ona da Ebu Şücâ Said b. Yezid bu hadisin bir benzerini nakletmiştir. Tirmizî der ki: Bu hadis hasen sahihtir. Rasulullah'ın (sav) ashabından ve diğer bazı ilim adamlarının uygulamaları bu hadise göredir. Buna göre gümüşle süslenmiş kılıcın, gümüşle süslenmiş bir kemerin veya benzeri şeylerin ayrıştırılmadan satılmaması görüşünü benimsemişlerdir. İbn Mübarek, Şâfiî, Ahmed ve İshak bunlardandır. Rasulullah'ın (sav) ashabından ve diğer bazı ilim adamları ise böyle malzemelerin alım satımına izin vermişlerdir.]
Bize Kuteybe, ona Bekir b. Mudar, ona Ubeydullah b. Zahr, ona Ali b. Yezid, ona Kasım, ona da Ebu Ümâme Rasulullah'tan (sav) şöyle rivayette bulunmuştur: Bize Kuteybe, ona Bekir b. Mudar, ona Ubeydullah b. Zahr, ona Ali b. Yezid, ona Kasım b. Abdurrahman - Abdurrahman mevla Abdurrahman-, ona da Ebu Ümâme (ra) Rasulullah'tan (sav) şöyle rivayette bulunmuştur: "Şarkıcı cariyeleri satmayın, satın almayın, onlara şarkı söylemeyi öğretmeyin. Onlarla yapılan ticarette hayır yoktur; onların kazancı da haramdır." (Râvi der ki): Bu gibi konular hakkında "İnsanlar arasında öyleleri vardır ki bilgisizlik yüzünden başkalarını Allah yolundan saptırmak ve o yolu eğlence vesilesi kılmak için eğlendirici sözleri alıp kullanırlar; işte bunları alçaltıcı bir azap bekliyor." (Lokman, 31/6) ayeti indirilmiştir. [Ebu İsa (et-Tirmizî) der ki: Bu konuda Ömer b. Hattab tarafından da yapılan bir rivayet vardır.] [Ebu İsa (et-Tirmizî) der ki: Ebu Umâme'nin hadisini ancak bu rivayetle (senet vasıtasıyla) biliyoruz. Bazı ilim adamları Ali b. Yezid hakkında tenkitte bulunarak onun zayıf saydılar. Ali b. Yezid Şamlı bir ravidir.]
Bize Müsedded, ona Yezid b. Zuray', ona Ma'mer, ona Zuhri, ona Saîd, ona da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'den (sav) şöyle rivayet etmiştir: "Şehirli köylü adına satış yapamaz. (Fiyatı artırmak için) müşteri kızıştırmayın. Kardeşinin (bitmek üzere olan) ticaretine (fazla vererek) kimse müdahale etmesin. Kimse kardeşinin talip olduğu birine (talebinden vazgeçmediği sürece) talip olmasın. Hiçbir kadın kendi kabını doldurmak (yerine geçmek) için kardeşinin boşanmasını istemesin."
Bize Fadl b. Hubab, ona Musa b. İsmail, ona İsmail b. Cafer, ona Alâ, ona da babası, Ebu Hüreyre'nin şöyle anlattığını rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) (pazarda ) bir yiyecek yığınının başına geldi ve elini içine daldırdı. Yığının alt kısmının ıslak olduğunu fark etti. "Yiceceğin sahibi! Bu da nedir?" diye sordu. Adam: "Yağmur ıslatmıştır ey Allah'ın Elçisi!" karşılığını verdi. Bunun üzerine Peygamberimiz (sav) şöyle buyurdu: "Islanmış kısımları insanlar görsün diye neden üst tarafa koymadın? Bizi aldatan bizden değildir."
Bize Kuteybe, ona Ebu Şücâ Said b. Yezid, ona Halid b. Ebu İmrân, ona Haneş es-San'ânî, ona da Fedâle b. Ubeyd şöyle demiştir: Ben; Hayber günü on iki dinara altın ve mücevher işlemeli bir kolye satın aldım. Altınını ve mücevheratını ayırıp tarttığım zaman on iki dinardan fazla altın olduğunu tespit ettim. Durumu Rasulullah'a (sav) söyledim. Şöyle buyurdu: "Altınla mücevher ayrılmadıkça satılmaz." [Bize Kuteybe, ona İbn Mübarek, ona da Ebu Şücâ Said b. Yezid bu hadisin bir benzerini nakletmiştir. Tirmizî der ki: Bu hadis hasen sahihtir. Rasulullah'ın (sav) ashabından ve diğer bazı ilim adamlarının uygulamaları bu hadise göredir. Buna göre gümüşle süslenmiş kılıcın, gümüşle süslenmiş bir kemerin veya benzeri şeylerin ayrıştırılmadan satılmaması görüşünü benimsemişlerdir. İbn Mübarek, Şâfiî, Ahmed ve İshak bunlardandır. Rasulullah'ın (sav) ashabından ve diğer bazı ilim adamları ise böyle malzemelerin alım satımına izin vermişlerdir.]