656 Kayıt Bulundu.
Sizi karada ve denizde gezdiren O'dur. Hatta siz gemilerde bulunduğunuz, o gemiler de içindekileri tatlı bir rüzgârla alıp gotürdükleri ve (yolcular) bu yüzden neşelendikleri zaman, o gemiye şiddetli bir fırtına gelip çatar, her yerden onlara dalgalar hücum eder ve onlar çepeçevre kuşatıldıklarını anlarlar da dini yalnız Allah'a halis kılarak: "Andolsun eğer bizi bundan kurtarırsan mutlaka şükredenlerden olacağız" diye Allah'a yalvarırlar.
“Buyurur: Sadece az bir süre kaldınız; keşke siz (bunu) bilmiş olsaydınız!”
“Sizi sadece boş yere yarattığımızı ve sizin hakikaten huzurumuza geri getirilmeyeceğinizi mi sandınız?”
İnsana bir zarar geldiği zaman, yan yatarak, oturarak veya ayakta durarak (o zararın giderilmesi için) bize dua eder; fakat biz ondan sıkıntısını kaldırınca, sanki kendisine dokunan bir sıkıntıdan ötürü bize dua etmemiş gibi geçip gider. İşte böylece haddi aşanlara yapmakta oldukları şeyler güzel gösterildi.
Kendilerine dokunan (kıtlık ve hastalık gibi) bir sıkıntıdan sonra insanlara bir rahmet (esenlik) tattırdığımız zaman, bir de bakarsın ki âyetlerimiz hakkında onların bir tuzağı vardır. De ki: Allah'ın tuzağı daha süratlidir. Şüphesiz elçilerimiz kurduğunuz tuzakları yazıyorlar.
Fakat Allah onları kurtarınca bir de bakarsın ki onlar, yine haksız yere taşkınlık ediyorlar. Ey insanlar! Sizin taşkınlığınız ancak kendi aleyhinizedir; (bununla) sadece fâni dünya hayatının menfaatini elde edersiniz; sonunda donüşünüz yine bizedir. O zaman yapmakta olduklarınızı size haber vereceğiz.
Dünya hayatının durumu,gökten indirdiğimiz bir su gibidir ki, insanların ve hayvanların yiyeceklerinden olan yeryüzü bitkileri o su sayesinde gürleşip birbirine girer. Nihayet yeryüzü zinetini takınıp, (rengârenk) süslendiği ve sahipleri de onun üzerinde kudret sahibi olduklarını sandıkları bir sırada, bir gece veya gündüz ona emrimiz (âfetimiz) gelir de onu sanki dün yerinde yokmuş gibi kökünden koparılarak biçilmiş bir hale getiririz. İşte iyi düşünecek kavimler için âyetlerimizi böyle açıklıyoruz.
Şüphesiz ki Allah insanlara hiçbir şekilde zulmetmez, fakat insanlar kendilerine zulmederler.
Açıklama: Hadisin yaratılışla ilgisi yaratılan her insanın 360 eklem yerinin bulunduğunun ifade edilmesidir. Hadiste her ne kadar insan vücudunun eklem sayısından bahsediliyor olsa da asıl amaç eklem sayısının çokluğuna paralel olarak Allah’a zikri ve şükrü çokça yapmayı teşvik etmektir. Anatomi kitaplarına bakıldığında bebek ve yetişkinlere ve sayım farklılığına göre vücuttaki kemik sayısının ve buna bağlı olarak eklem sayısının değişiklik arz ettiği görülmektedir. Yeni doğan bir bebekte kemik sayısı ortalama 300‘ün üzerindedir. Bunu 270 olarak ifade edenler de vardır. Bebek geliştikçe kemikler birbiriyle birleşir ve kemik sayısı yavaş yavaş azalır. Netice olarak her insanda değişen kemik sayısı yetişkin bir insanda ortalama 206 olarak ifade edilmektedir. Ancak birden çok parçadan meydana gelen kuyruk sokumu ve kuyruk kemikleri tek tek sayıldığında vücuttaki kemik sayısı 212’ye çıkmaktadır. (bk. Belma Derman Semiz, İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi, İstanbul 1990, s.36; Naci Ayral, Anatomi ve Fizyoloji, Ankara trs., s. 41-42) Bunun gibi başka kemikler de söz konusu olduğu için insan iskeletinin kemik sayısının kesin şu kadar olduğunu söylemek mümkün gözükmemektedir. Bazılarınca burada söz konusu edilen kemik sayısı dile getirilerek hadiste ifade edilen 360 eklem sayısının bilimsel verilere uymadığı ifade edilmektedir. Oysa hadiste sözü edilen rakam vücuttaki kemik sayısı değil, eklem sayısıdır. Bazı kemiklerin birden çok eklem yerinin olduğu dikkate alındığında 360 rakamının hayâlî olduğu söylenemez. Ayrıca hadisin amacı başlangıçta da ifade edildiği gibi insanın yaratılışındaki eklem sayısını belirtmek değil, eklem sayısının çokluğuna paralel olarak yaşanan her bir günde Allah’a tekbir, tahmid, tehlîl -ve hadisin başka versiyonlarında ifade edildiği gibi- tesbih ve istiğfarı çoğaltmak, emr-i bi’l-marûf ve nehy-i ani’l-münker yapmak, yararlı işler yapmaya teşvik etmek; bu gibi işlerin ne kadar sevap olduğunu, kıyamet gününde cehennem azabından uzaklaşma vesilesi olacaklarını belirtmektir. *Ma’mer’in senedi meçhuldür. Senedinde bilinmeyen bir ravî vardır. Bu hadisi Müslim Sahîh’inde muttasıl bir senedle şu şekilde rivâyet etmiştir: *Müslim dedi ki: Bize Hasan b. Alî el-Hulvânî nakletti. > Dedi ki: Bize Ebû Tevbe er-Rabî’ b. Nâfi’ nakletti. > Dedi ki: Bize Mu’âviye b. Sellâm > Zeyd’den nakletti. (Zeyd) Ebû Sellâm’ın şöyle dediğini işitmiştir. (Ebû Sellâm) Dedi ki: Bana Abdullah b. Ferrûh nakleti. > o da: Aişe (radiyellahu anha)yi şöyle söylerken işitmiştir. (Aişe) Rasûlüllah sallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu demiştir: “Her insan 360 eklem üzere yaratılmıştır. Kim bu 360 eklem sayısı kadar “Allâhu Ekber”, “elhamdu lillâh”, “lâ ilâhe illallâh”, “sübhânellâh”, “estağfirullâh” der ve insanların geçtiği yol üzerinden bir taşı veya bir dikeni veya bir kemiği kaldırıp atarsa, insanlara iyiliği emredip kötülüklerden sakındırırsa, yürüdüğü (veya akşamladığı) o gün kendisini cehennemden uzaklaştırmış olarak yürümüş (veya akşamlamış) olur.” Buradaki şüphe râvî Ebû Tevbe’den kaynaklanıyor. *Hadisin bu versiyonu sahihtir. *Bu hadisin rivâyetleri metin olarak bu iki tarz üzeredir. İbn Hibbân’ın Sahîh’inde malüm siyga ile “…Allah 360 eklem üzere yaratmıştır” şeklindedir. *Ebû Şeyh el-Isbehânî’nin el-‘Azama’sında “Kıyâmet gününde kendisini cehennemden uzaklaştırmış olarak haşr olur” şeklindedir.