Giriş


    Öneri Formu
1346 M000469 Müslim, İman, 316

Bize İshak b. İbrahim ve Abd b. Humeyd, o ikisine Abdürrezzak, ona Mamer; (T) Bize İshak b. Mansur el-Ensari, ona Velid b. Müslim, ona el-Evzâî; (T) Bize Muhammed b. Râfi', ona Abdürrezzak, ona İbn Cüreyc, onlara da ez-Zührî bu isnad ile nakilde bulunmuştur. [el-Evzâî'nin ve İbn Cüreyc'in rivayetlerinde, Leys'in rivayetinde zikrettiği gibi Allah'a teslim oldum derse ifadesi yer almaktadır. Mamer'in hadisinde ise onu öldürmek üzere hamle yaptığımda Allah'tan başka ilah yoktur derse ifadesi yer almaktadır.]


    Öneri Formu
834 M000275 Müslim, İman, 156

Bana Yahya b. Bükeyr, ona Leys, ona Ukayl, ona İbn Şihab, ona da Mahmud b. Rabi el-Ensarî şöyle rivayet etmiştir: Nebi’nin (sav) ashabından ve Ensar arasından Bedir’de hazır bulunanlardan birisi olan İtbân b. Malik Rasulullah’a (sav) gitti ve “Ey Allah’ın Rasulü, artık gözlerim iyi görmüyor, kavmime de ben namaz kıldırıyorum, yağmur yağdığı ve benimle onlar arasındaki vadide seller aktığı zaman onların mescidine varıp onlara namaz kıldıramıyorum. Bu sebeple ey Allah’ın Rasulü, arzu ederim ki sen gelip evimde namaz kılasın ben de orayı namazgâh edineyim” dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) "İnşallah yapacağım" buyurdu. İtbân der ki: Ertesi günü sabah, Rasulullah (sav) ve Ebu Bekir es-Sıddık güneşin yükseldiği bir vakitte geldiler, Rasulullah (sav) izin istedi. Ben de içeri girmesi için izin verdim. Oturmadan evin içine girdi sonra "Evinin neresinde namaz kılmamı arzu edersin" buyurdu. (İtbân) der ki: Ben ona evin bir tarafını işaret ettim, Rasulullah (sav) kalkıp tekbir aldı, biz de onun arkasında saf tuttuk ve (bize) iki rekât namaz kıldırdıktan sonra selam verdi. (İtbân devamla) der ki: Biz de kendisi için hazırlamış olduğumuz hazîr denilen bir yemek için onu alıkoyduk. Hane halkından bir takım kimseler de gelip etrafımıza toplandı ve evde çok sayıda adam bir araya geldi. İçlerinden birisi “Malik b. Duhşum nerede?” dedi. Bir diğeri “O münafık birisidir, Allah’ı ve Rasulü’nü sevmez” dedi. Rasulullah (sav) "Böyle deme, sen onun Allah’ın rızasını arzulayarak Lâ ilâhe illallah dediğini görmüyor musun?" buyurdu. Adam “Allah ve Rasulü elbette en iyi bilir” dedi. (İtbân) der ki: Biz “Onun teveccüh ve samimiyetinin münafıklara olduğunu görüyoruz” dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) "Allah’ın rızasını isteyerek Lâ ilâhe illallah diyen kimseye Allah cehennem ateşini haram kılmıştır" buyurdu. İbn Şihab der ki: Daha sonra ben Mahmud'un bu rivayetini Salim oğullarının ileri gelenlerinden birisi olan Husayn b. Muhammed el-Ensarî’ye sordum, o da, bu rivayetini tasdik etti.


    Öneri Formu
16893 B005401 Buhari, Et'ıme, 15

Bana Harmele b. Yahya et-Tucibî, ona İbn Vehb, ona Yunus, ona İbn Şihab, ona da Mahmud b. Rabi el-Ensarî şöyle rivayet etmiştir: Nebi’nin (sav) ashabından ve Ensar arasından Bedir’de hazır bulunanlardan birisi olan İtbân b. Malik Rasulullah’a (sav) gitti ve “Ey Allah’ın Rasulü, artık gözlerim iyi görmüyor, kavmime de ben namaz kıldırıyorum, yağmur yağdığı ve benimle onlar arasındaki vadide seller aktığı zaman onların mescidine varıp onlara namaz kıldıramıyorum. Bu sebeple ey Allah’ın Rasulü, arzu ederim ki sen gelip evin bir yerinde namaz kılasın ben de orayı namazgâh edineyim” dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) "İnşallah yapacağım" buyurdu. İtbân der ki: Ertesi günü sabah, Rasulullah (sav) ve Ebu Bekir es-Sıddık güneşin yükseldiği bir vakitte geldiler, Rasulullah (sav) izin istedi. Ben de içeri girmesi için izin verdim. Oturmadan evin içine girdi sonra "Evinin neresinde namaz kılmamı arzu edersin" buyurdu. (İtbân) der ki: Ben ona evin bir tarafını işaret ettim, Rasulullah (sav) kalkıp tekbir aldı, biz de onun arkasında saf tuttuk ve (bize) iki rekât namaz kıldırdıktan sonra selam verdi. (İtbân devamla) der ki: Biz de kendisi için hazırlamış olduğumuz hazîr denilen bir yemek için onu alıkoyduk. Hane halkından bir takım kimseler de gelip etrafımıza toplandı ve evde çok sayıda adam bir araya geldi. İçlerinden birisi “Malik b. Duhşum nerede?” dedi. Bir diğeri “O münafık birisidir, Allah’ı ve Rasulü’nü sevmez” dedi. Rasulullah (sav) "Onun için böyle deme, sen onun ancak Allah’ın rızasını arzu ederek Lâ ilâhe illallah dediğini görmüyor musun?" buyurdu. (İtbân) der ki: Orada bulunanlar “Allah ve Rasulü elbette en iyi bilir” dediler. O kişi “Ama biz onun teveccühünün ve samimi öğütlerinin hep münafıklara olduğunu görüyoruz” dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) "Şüphesiz Allah, yalnız Allah’ın rızasını isteyerek Lâ ilâhe illallah diyen kimseyi cehennem ateşine haram kılmıştır" buyurdu. İbn Şihab der ki: Daha sonra ben Mahmud'un bu rivayetini Salim oğullarının ileri gelenlerinden birisi olan Husayn b. Muhammed el-Ensarî’ye sordum, o da, bu rivayetini tasdik etti.


    Öneri Formu
281912 M001496-2 Müslim, Mesâcid ve Mevziu's Salat, 263

Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Ebu Halid el-Ahmer; (T) Bize Ebu Küreyb ve İshak b. İbrahim, ona Ebu Muaviye, her ikisine el-A'meş, ona Ebu Zabyan, ona Üsame b. Zeyd rivayet etmiştir. Bu İbn Ebu Şeybe'nin hadisidir. Üsame şöyle demiştir: Rasulullah (sav) bizi bir seriyye ile göndermişti. Cüheyne kabilesinin Hurakat boyuna sabah baskını yaptık. Bir adam yakaladım. Allah'tan başka ilah yoktur dedi. Ama ben onu öldürdüm. Ama gönlüme bir şüphe düşmüştü. Bunu Hz. Peygamber'e (sav) anlattım. Rasulullah (sav) bana; "o kişi Allah'tan başka ilah yoktur dedi ve sen onu öldürdün mü?" diye sordu. Ben ey Allah'ın Rasulü! Bunu silahtan korktuğu için söyledi dedim. Hz. Peygamber (sav); "kalbini yarıp baktın mı da böyle söylediğini biliyorsun?!" buyurdu. Bu sözü bana o kadar çok söyledi ki, keşke o gün Müslüman olsaydım dedim. Sa'd, vallahi Zü'l-butayn (şiş karınlı) (Üsame) bir müslümanı öldürmeden ben de asla öldüremem dedi. Başka bir adam; Yüce Allah "fitne ortadan kalkana ve din tamamen Allah'a ait olana kadar onlarla savaşın" (Enfâl, 8/39) buyurmadı mı?! diye sordu. Sa'd şöyle karşılık verdi: Biz fitne ortadan kalkana kadar savaştık, sen ve arkadaşların ise fitne çıkana kadar savaştınız.


    Öneri Formu
836 M000277 Müslim, İman, 158

Bize İshak b. İbrahim, ona Yahya b. Adem, ona Ebu Ahvas, ona Ebu İshak, ona Amr b. Meymûn, ona da Muâz (ra) şöyle rivayet etmiştir: Ufeyr denilen bir eşek üzerinde, Nebî'nin (sav) terkisindeydim. Hz. Peygamber (sav), "Ey Muâz, Allah'ın kulları üzerindeki, kulların da Allah'ın üzerindeki hakkını biliyor musun?" buyurdu. Ben, “Allah ve rasulü daha iyi bilir” dedim. Rasulullah (sav) "Allah'ın kullar üzerindeki hakkı onların kendisine bir şeyi ortak koşmamalarıdır. Kulların Allah üzerindeki hakkı da onun kendisine şirk koşmayanlara azap etmemesidir" buyurdu. Ben “Yâ Rasulullah, İnsanları bununla müjdelemeyeyim mi?” dedim. O, "Onları müjdeleme, sonra buna güvenir (ameli bırakırlar)" buyurdu.


    Öneri Formu
29026 B002856 Buhari, Cihad, 46


    Öneri Formu
835 M000276 Müslim, İman, 157


    Öneri Formu
1379 M000479 Müslim, İman, 326


    Öneri Formu
837 M000278 Müslim, İman, 159


    Öneri Formu
1371 M000478 Müslim, İman, 325