Giriş

Bize Yahya b. Yahya, ona Malik (b. Enes), ona Sümeyy (el-Kuraşî), ona Ebu Salih, ona da Ebu Hureyre (ra), Allah Rasülü'nün (sav) şöyle buyurduğunu nakletmiştir: "Kim bir günde yüz defa 'Lâ ilâhe illallahu vahdehû lâ şerîke leh lehü'l-mülk ve lehü'l-hamd ve hüve alâ külli şey'in kadîr' (Allah'tan başka ilah yoktur. O tektir ve ortağı yoktur. Mülk ve hamd onundur. O'nun her şeye gücü yeter) derse, ona on köle azat etmiş muadili ecir verilir, yüz hasene (sevap) yazılır ve yüz seyyiesi (günahı) silinir. Bu dua onun için o günün akşamına dek şeytandan bir korunak olur. O gün bu kişiden daha fazla bu duayı yapan kimse hariç, onun yaptığından daha faziletli bir amel işlemiş olamaz. Kim de günde yüz defa 'Sübhanallahi ve bi-hamdihî' derse, o kişinin hataları denizin köpükleri kadar (çok) olsa da silinir."


Açıklama: Hadiste silinen günahlar, kebâir dışındaki küçük olanlardır. "...onun yaptığından daha faziletli bir amel işlemiş olamaz" ifadesiyle kastedilen de farzlar dışındaki nafile amellerdir.

    Öneri Formu
71 M006842 Müslim, Zikir ve Dua ve Tevbe ve İstiğfar, 28

Bize Süleyman b. Ubeydullah Ebû Eyyûb el-Gaylânî, ona Ebu Âmir el-Akadî, ona Ömer b. Ebu Zaide, ona Ebu İshak, ona da Amr b. Meymun şöyle demiştir: "Kim on defa 'Lâ ilâhe illalâhü vahdehû lâ şerîke leh lehü'l-mülk ve lehü'l-hamdü ve hüve alâ külli şey'in kadîr' (Allah'tan başka ilah yoktur. O tektir ve ortağı yoktur. Mülk ona aittir. Hamd da ona mahsustur. O'nun her şeye gücü yeter) derse İsmailoğullarından dört köleyi azat etmiş gibi sevap kazanır."


    Öneri Formu
69 M006844 Müslim, Zikir ve Dua ve Tevbe ve İstiğfar, 30

Bize Said b. Ufeyr, ona Leys, ona Ukayl, ona İbn Şihab, ona da Mahmud b. Rabî el-Ensarî şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah’ın ashabından ve Ensar arasından Bedir’de bulunanlardan birisi olan, İtban b. Malik Rasulullah’ın (sav) yanına giderek “Ey Allah’ın Rasulü, artık gözlerim iyi görmüyor ve ben kavmime namaz kıldıran kimseyim. Yağmurlar yağınca benimle onlar arasındaki vadi sel olup taştığından ötürü onların mescidine ulaşamadığım için onlara namaz kıldıramıyorum. Bu sebeple ey Allah’ın Rasulü arzu ederim ki, gelip evimde namaz kılasın, ben de orayı namazgah edineyim” dedi. (Ravi) der ki: Rasulullah (sav) ona "İnşallah yapacağım" dedi. İtban der ki: Ertesi gün Rasulullah (sav) ve Ebu Bekir güneşin yükseldiği bir zamanda geldiler. Rasulullah (sav) içeri girmek için izin istedi. Ben de ona izin verdim. Daha oturmadan içeriye girdi ve "Evinin neresinde namaz kılmamı arzu edersin" buyurdu. (İtban) der ki: Ben ona evin bir tarafını gösterdim. Rasulullah (sav) ayakta durup tekbir aldı. Biz de kalkıp saf tuttuk. İki rekât namaz kıldıktan sonra selam verdi. Kendisi için hazırladığımız bir hazîre yemeği için onu alıkoyduk. Oradaki mahalle halkından birçok kimse de eve gelip toplandılar. Onlardan birisi “Malik b. Duhayşin –ya da Duhşum- nerede?” dedi. Aralarından birisi “O kişi münafık birisidir. Allah’ı ve Rasulü’nü sevmez” dedi. Rasulullah (sav) "Böyle deme, sen onun Allah rızasını arayarak 'Lâ ilâhe illallah' dediğini görmüyor musun?" buyurdu. O kişi “Ama biz onun hep münafıklara teveccüh gösterip onlara karşı samimi olduğunu görüyoruz” dedi. Rasulullah (sav) de "Şüphesiz Allah, Allah rızasını arayarak 'Lâ ilâhe illallah' diyen kimseye ateşi haram kılmıştır" buyurdu. İbn Şihab der ki: Sonra ben Salim oğullarının ileri gelenlerinden Husayn b. Muhammed el-Ensarî’ye, Mahmud b. Rabi‘nin rivayet ettiği bu hadisi sordum, o da bu hadisi tasdik etti.


    Öneri Formu
3148 B000425 Buhari, Salat, 46

Bize Ebu Asım, ona İbn Cüreyc, ona ez-Zührî, ona Atâ b. Yezîd, ona Ubeydullah b. Adiy, ona Mikdâd b. Esved (T) Bana İshak, ona Yakub b. İbrahim b. Sa'd, ona İbn Şihâb'ın kardeşinin oğlu, ona da amcası İbn Şihâb, ona Atâ b. Yezîd, ona Ubeydullah b. Adiy, ona da Benu Zühre kabilesinin anlaşmalı dostu olan ve Rasulullah (sav) ile birlikte Bedir'e katılan Mikdâd b. Amr'ın söylediğine göre o, Hz. Peygamber'e kafirlerden biriyle karşılaşıp vuruşursam o kılıcıyla benim bir kolumu keserse, sonra da benden kaçıp bir ağaca sığınır ve 'Ben Müslüman oldum' derse ne yapmalıyım? Bu sözü söyledikten sonra onu öldürebilir miyim? Ey Allah'ın Rasulü? diye sordu. Hz. Peygamber (sav) cevaben "Onu öldürme!" buyurdu. Mikdâd: 'Ama o benim bir kolumu kesti. Kolumu kestikten sonra o sözü söyledi' diye itiraz edince, Allah Rasulü (sav) şöyle buyurdu: "Onu öldürme! Şayet onu öldürecek olursan, o senin önceki konumuna gelir, sen de onun o sözü söylemeden önceki konumuna düşersin."


    Öneri Formu
31186 B004019 Buhari, Megâzî, 12

Bize Muhammed b. Yahya, ona İbn Ebu Meryem, ona Leys, ona Amir b. Yahya, ona Ebu Abdurrahman el-Hubulî, ona da Abdullah b. Amr'ın rivayetine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Kıyamet günü bütün yaratılmışların huzurunda ümmetimden bir adam çağırılır ve ona (günahlarının yazılı olduğu) doksan dokuz sicil (yâni büyük defter açılıp) yayılır. Her defter, gözün görebildiği saha kadar uzundur. Sonra Allah (cc) (o kula) 'Bu sicillerde yazılı (günahlardan) bir şey inkâr eder misin?' diye sorar. Kul 'Hayır, ya Rabbi' der. Sonra Allah 'yazıcı melekler sana haksızlık etmişler mi?' buyurur. Sonra Allah '(günahlarına karşılık) bir mazeretin, (kefaret olacak) bir iyiliğin var mı?' diye sorar. Bunun üzerine adam büyük bir korkuyla 'Hayır' der. Sonra Allah (cc) 'Bilâkis (vardır). Şüphesiz katımızda senin bir takım iyi amellerin bulunur ve şüphesiz bu gün sana hiç bir zulüm yoktur' buyurur. Sonra o adam için üzerinde 'Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühu ve resûlühu' bulunan bir yaprak kâğıt çıkarılır. Adam 'Yâ Rabbi! Şu büyük defterler yanında bu kağıdın ne hükmü olabilir ki?' der. Allah 'Şüphesiz, sana zulüm edilmeyecek' buyurur. Sonra siciller (günahlarının yazılı olduğu büyük defterler) terazinin bir kefesine konulur. Şehâdet kelimesinin yazılı olduğu kâğıt da terazinin diğer kefesine konulur (ve tartılır). Büyük defterler hafif gelir ve o kağıt parçası ağır gelir." [Ravilerden Muhammed bin Yahya der ki: Bıtâka, kâğıt parçasıdır. Mısır halkı kâğıda bıtâka der.]


    Öneri Formu
32404 İM004300 İbn Mâce, Zühd, 35

Bize Ebu Asım, ona İbn Cüreyc, ona ez-Zührî, ona Atâ b. Yezîd, ona Ubeydullah b. Adiy, ona Mikdâd b. Esved (T) Bana İshak, ona Yakub b. İbrahim b. Sa'd, ona İbn Şihâb'ın kardeşinin oğlu, ona da amcası İbn Şihâb, ona Atâ b. Yezîd, ona Ubeydullah b. Adiy, ona da Benu Zühre kabilesinin anlaşmalı dostu olan ve Rasulullah (sav) ile birlikte Bedir'e katılan Mikdâd b. Amr'ın söylediğine göre o, Hz. Peygamber'e kafirlerden biriyle karşılaşıp vuruşursam o kılıcıyla benim bir kolumu keserse, sonra da benden kaçıp bir ağaca sığınır ve 'Ben Müslüman oldum' derse ne yapmalıyım? Bu sözü söyledikten sonra onu öldürebilir miyim? Ey Allah'ın Rasulü? diye sordu. Hz. Peygamber (sav) cevaben "Onu öldürme!" buyurdu. Mikdâd: 'Ama o benim bir kolumu kesti. Kolumu kestikten sonra o sözü söyledi' diye itiraz edince, Allah Rasulü (sav) şöyle buyurdu: "Onu öldürme! Şayet onu öldürecek olursan, o senin önceki konumuna gelir, sen de onun o sözü söylemeden önceki konumuna düşersin."


    Öneri Formu
279198 B004019-2 Buhari, Megâzî, 12

Bana Züheyr b. Harb, ona Ömer b. Yunus el-Hanefî, ona İkrime b. Ammar, ona Ebu Kesîr, ona da Ebu Hureyre (ra) şöyle rivayet etmiştir: "Hz. Peygamber'in (sav) etrafında oturuyorduk. Ebu Bekir ve Ömer de yanımızdaydı. Rasulullah (sav) aramızdan kalktı ve gitti. Bir süre yanımıza gelmedi. Başına bir şey gelmiş olmasından endişelendik ve kalktık. İlk telaşa düşen kişi bendim. Çıkıp Rasulullah'ı (sav) aramaya başladım. Neccaroğullar'ından Ensar'dan bir kişiye ait olan bir bahçeye geldim. Bir giriş bulmak için etrafında dolaştım. Ama hiçbir giriş bulamadım. Bir de baktım ki su kaynağı bulunan bir kuyudan bir ark bahçenin içine giriyor. Tilki gibi içeriye süzüldüm ve Rasulullah'ın (sav) yanına girdim. Hz. Peygamber (sav) “Ebu Hureyre, sen misin?” buyurdu. Ben de “Evet, ey Allah'ın Rasulü! Benim” dedim. “Ne işin var burada?” diye sordu. “Yanımızdaydınız. Sonra kalktınız ve geri gelmekte geciktiniz. Biz de sizin için endişelendik. İlk telaşa kapılan da bendim. Bu bahçeye kadar geldim ve bir tilki gibi süzülerek buraya girdim. Diğerleri de arkamdaydılar” dedim. Hz. Peygamber (sav) “ey Ebu Hureyre” buyurdu ve bana nalınlarını verdi. “Bu nalınlarımı götür ve bu bahçe duvarının arkasında, karşılaşacağın kimselerden Allah'tan başka ilah olmadığına gönülden inananları cennetle müjdele” buyurdu. Karşıma ilk çıkan kişi Ömer'di. Bana “Ey Ebu Hureyre! Bu nalınlar da nedir?” diye sordu. “Bunlar Rasulullah'ın (sav) nalınlarıdır. Beni bunlarla gönderdi. Kalbi tamamen inanarak Allah'tan başka ilah olmadığına iman eden kime rastlarsam onu cennetle müjdeleyeceğim” dedim. Bunun üzerine Ömer göğsümün ortasına vurdu. Kalçamın üzerine düştüm. Bana “ey Ebu Hureyre! Geri dön” dedi. Sonradan Hz. Peygamber (sav) ona “Ey Ömer! Neden böyle yaptın?” diye sordu. O da “anam babam sana feda olsun ey Allah'ın Rasulü! Söyle lütfen! Ebu Hureyre'yi nalınlarınla ilk karşılaştığı kalbi kesin olarak Allah'tan başka ilah olmadığına iman eden kişiye cenneti müjdelesin diye mi gönderdin?” dedi. Hz. Peygamber (sav) “evet” deyince Ömer, “böyle yapmayın! İnsanların buna güvenip dayanmasından korkuyorum. Bırakın da amel etsinler” dedi. Rasulullah (sav) “peki! Onları bırak da salih amel işlesinler” buyurdu."


    Öneri Formu
646 M000147 Müslim, İman, 52

Bize Amr b. Zürâre, ona Hüşeym, ona Hüsayn, ona Ebu Zabyân, ona da Üsame b. zeyd b. Harise şöyle demiştir: Rasulullah (sav) bizi Cuheyne kabilesinin Huraka boyu üzerine çarpışmaya göndermişti. Bizler sabah vakti o kavme baskın yapıp onları boz­guna uğrattık. Ben ve Ensâr'dan bir adam, onlardan birisinin peşine düşüp onu sıkıştırdık, yakaladığımızda, adam "Lâ ilahe illallâh" dedi. Bunun üzerine Ensârlı ondan elini çekti ama ben mızrağımı saplayıp onu öldürdüm. Medine'ye geldiği­mizde bu hadise Peygamber'e (sav) iletildi. Hz. Peygamber (sav) bana "ey Usame, sen o adamı 'lâ ilahe illallâh' dedikten sonra öldürdün mü?" buyurdu. Ben de “ey Allah'ın Rasulü, adam bunu, ölümden sığınmak için söyledi” dedim. Rasulullah bana tekrar "Sen onu 'lâ ilahe illallâh' dedikten sonra öldürdün mü?" buyurdu ve bu soruyu o kadar tekrarladı ki ben “keşke bu günden önce Müslüman olmayaydım” diye temenni ettim.


    Öneri Formu
26197 B006872 Buhari, Diyât, 2

Bize Abdurrahman, ona Behz, ona Şu'be, ona İbn Osman b. Abdullah b. Mevheb ve babası Osman b. Abdullah, onlara Musa b. Talha, ona da Ebu Eyyub el-Ensârî şöyle söylemiştir: Bir adam: 'Ey Allah'ın Rasulü! (sav) bana, beni cennete girdirecek bir amel söyle!' dedi. Orada bulunan topluluk: 'Buna ne oluyor ki, bir isteği mi var? ' dediler. Rasulullah (sav) şöyle cevap verdi: "Tabi ki onun bir isteği var. Sonra da şöyle devam etti: Yalnızca Allah'a (cc) kulluk et ve O'na hiçbir şeyi ortak koşma, namazını kıl, zekatını ver, akrabaların ile bağını güçlü tut. (Sen bu saydıklarımı bineğin edin sonra da) Bineğini de bırak ( hedefine gitsin)." Ravi dedi ki: 'O adam sanki bineği üzerinde (yoluna giden) kimse gibidir.'


    Öneri Formu
279579 B005983-2 Buhari, Edeb, 10


    Öneri Formu
1278 B000099 Buhari, İlim, 33