500 Kayıt Bulundu.
Bize İshak b. İbrahim, Ali b. Hucr ve Kuteybe (b. Said), onlara Süfyan (b. Uyeyne), ona Zührî, ona da Sâlim (b. Abdullah b. Ömer), babası (Abdullah b. Ömer)'in şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Ben, Rasulullah (sav), Ebu Bekir ve Ömer'i (r. anhumâ) cenazenin önünden yürürlerken gördüm."
Bize Muhammed b. Abdullah b. Yezid, ona babası (Abdullah b. Yezid), ona Hemmâm (b. Yahya), ona Süfyan (b. Uyeyne), Mansur (b. Mu'temir), Ziyad (b. Sa'd) ve Bekir b. Vâil, onlara Zührî, ona Sâlim (b. Abdullah), ona da babası (Abdullah b. Ömer) şöyle rivayet etmiştir: "Hz. Peygamber, Ebubekir, Ömer ve Osman'ı cenazenin önünde yürürlerken gördüm." [Bekir (b. Vail), rivayetinde Osman'ı zikretmemiştir. Ebu Abdurrahman (en-Nesâî) 'Bu isnad hatalıdır. Hadisin doğrusu mürsel olmasıdır' demiştir.]
Bize Nuh b. Habib, ona Abdurrezzaâk, ona Ma'mer, ona Zührî, ona Said b. Müseyyeb, ona da Ebu Hureyre, Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Kim bir cenazenin namazına katılırsa, ona bir kırat ecir vardır. Kim de cenaze kabre konuluncaya dek beklerse, ona da iki kırat ecir vardır. İki kırat, iki büyük dağ gibidir."
Bize Süveyd, ona Abdullah, ona Yunus, ona Zührî, ona Abdurrahman el-A'rec, ona da Ebu Hureyre, Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Kim namazını kılmak amacıyla cenazeye katılırsa, ona bir kırat sevap vardır. Kim de defnedilinceye kadar katılırsa ona da iki kırat sevap vardır. 'İki kırat ne kadardır Ey Allah'ın Rasulü?' diye sorulunca, 'İki büyük dağ gibidir' buyurdu."
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Muhammed b. Cafer, ona Avf, ona Muhammed b. Sîrîn, ona da Ebu Hureyre, Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Kim Allah için müslüman bir kişinin cenazesine katılır, namazını kılar ve defninde bulunursa, ona iki kırat ecir vardır. Namazı kıldıktan sonra cenaze defnedilmeden geri dönen kimse ise bir kırat ecirle oradan döner."
Bize Hasan b. Kazaa, ona Mesleme b. Alkame, ona Davud, ona Âmir, ona da Ebu Hureyre, Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Kim bir cenazeye katılır ve namazını kılıp oradan ayrılırsa, ona bir kırat ecir vardır. Kim de cenazeye katılır, namazını kılar, arkasından da defin işlemi tamamlayıncaya kadar orada durursa, ona da iki kırat ecir vardır. Bu iki kıratın her biri Uhud Dağı'ndan daha büyüktür."
Bize Abdurrahman b. Halid el-Kattân er-Rakkî, ona Haccâc, ona İbn Cureyc, ona da Ebu Zübeyr, Câbir'in şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) bir defasında hutbe verirken, ashabından vefat edip geceleyin defnedilen ve yeteri kadar uzun olmayan bir kefenle kefenlenmiş bir kimseden bahsetti. Ardından da zorunluluk olmadıkça vefat eden birinin geceleyin gömülmesini yasakladı."
Bize Humeyd b. Mes'ade, ona Bişr b. Mufaddal, ona Şu'be, ona Süleyman el-A'meş, ona Mücahid, ona da Âişe, Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Ölülerinizi kötü sözlerle anmayın. Zira onlar işledikleriyle yüzleşmişlerdir."
Bize Muhammed b. Ma'mer, ona Vehb b. Cerîr, ona babası, ona Humeyd b. Hilal, ona Sa'd b. Hişam b. Âmir, ona da babası şöyle rivayet etmiştir: "Uhud gününde Müslümanlardan pek çok kişi şehit olmuş ve pek çok kimse de yaralanmıştı. Bunun üzerine Rasulullah (sav) 'Mezarları kazın ve geniş tutun. Kabre iki hatta üç kişiyi birlikte defnedin. İçlerinden Kur'an'ı daha iyi bilenleri de ön tarafa koyun' buyurdu."
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona İshak b. Yusuf, ona Süfyan, ona Eyyûb, ona Humeyd b. Hilal, ona da Hişam b. Âmir şöyle rivayet etmiştir: "Uhud gününde Rasulullah’a (sav) ricada bulunarak 'Ey Allah’ın Rasulü! Her bir şehit için bir mezar kazmak bize ağır gelecek' dedik. Rasulullah (sav) da bunun üzerine 'Siz mezarları derin ve güzelce kazın. Tek bir kabre iki ya da üç kişiyi birlikte defnedin' buyurdu. Ashâb 'Peki ey Allah’ın Rasulü! Hangisini kabirde öne koyalım?' deyince, 'Kur'an’ı daha çok bilenleri' buyurdu. Hişam 'Babam aynı kabirdeki üç kişinin üçüncüsü idi' diye ilave etmiştir."