500 Kayıt Bulundu.
Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe, ona Süfyan b. Uyeyne, ona Zührî, ona Urve, on da Âişe, Nebi’nin (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Bir kadının kocası dışında ölmüş herhangi bir kimse için üç günden fazla yas tutması helal değildir.”
Bize Hennâd b. Serî, ona Ebu’l-Ahvas, ona Yahya b. Saİd, ona Nâfi, ona Ebu Ubeyd’in kızı Safiyye, ona da Hz. Peygamber'in (sav) eşi Hafsa, Rasûlullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Allah’a ve ahiret gününe iman eden bir kadının, kocası dışında, ölmüş herhangi bir kimse için üç günden fazla yas tutması helal değildir."
Bize Müsedded (b. Müserhed), ona Humeyd b. Esved, ona Ömer b. Abdülaziz'in Rebeze valisi Haccac (b. Safvân), ona Esîd b. Ebu Esîd, ona da Hz. Peygamber'e (sav) biat eden kadınlardan biri şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah'ın (sav) bizden biat aldığı konular arasında; maruf hususunda bizden söz aldığı hususlarda kendisine isyan etmememiz, (musibet karşısında) yüzümüzü yolmamamız, feryat figan edip bağırmamamız, yaka bağır yırtmamamız ve saç baş dağıtmamız da vardı."
Bize Osman b. Ebu Şeybe, ona Cerir (b. Abdulhamid), ona Mansûr (b. Mu'temir), ona İbrahim (en-Nehaî), ona da Yezid b. Evs şöyle rivayet etmiştir: "Ebu Musa'nın yanına vardım, durumu ağırdı. Karısı ağlamaya ve telaşlanmaya başladığında, Ebu Musa ona 'Rasulullah'ın (sav) ne buyurduğunu duymadın mı?' diye sordu. Karısı 'Tabi ki de duydum' dedi ve sustu. Ebu Musa vefat edince, karısı ile karşılaştım ve ona 'Ebu Musa'nın sana, Rasulullah'ın (sav) ne buyurduğunu duymadın mı?' deyip, senin de susmanın sebebi neydi?' diye sordum. O da şöyle cevap verdi: Rasulullah (sav) '(Musibet anında) saç baş yolan, yaka bağır yırtıp feryat eden bizden değildir' ifadesidir."
Bize Ebu Kamil ve İsmail, onlara Halid, ona Hafsa bt. Sîrîn, ona da Ümmü Atiyye, kızının cenazesini yıkadıkları sırada Rasulullah'ın (sav) kendilerine şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Yıkamaya sağ tarafından ve abdest azalarından başlayın."
Bize (Abdullah b. Muhammed) en-Nüfeylî, ona Muhammed b. Seleme, ona Muhammed b. İshak, ona Yahya b. Abbâd, ona da babası Abbâd b. Abdullah b. Zübeyr, Hz. Aişe'nin şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Ashâb, Rasulullah'ın (sav) cenazesini yıkamak istediklerinde, kendi aralarında 'Vallahi, bilemedik. Ölülerimizi yıkadığımız gibi Rasulullah'ı da (sav) elbiselerini çıkarıp mı yıkasak, yoksa üzerinde elbiseleri olduğu halde mi yıkasak' diyerek şüpheye düştüler. Bu şekilde ihtilafa düşünce, Allah onların üzerine bir uyku verdi, ta ki her birinin çenesi (uyku sebebiyle) göğsüne düştü. Daha sonra Beytullah (kıble) tarafından kim olduğunu bilmedikleri biri onlara 'Hz. Peygamber'i (sav) üzerinde elbiseleri olduğu halde yıkayın' dedi. Bunun üzerine kalktılar, Rasulullah'ı (sav) üzerinde gömleği olduğu halde yıkadılar. Suyu gömleğin üzerinden döküp, doğrudan elleri ile değil de gömleği ile vücudunu ovaladılar." [Hz. Aişe şöyle demiştir: Bu konuda şimdiki aklım olsaydı, Hz. Peygamber'in (sav) cenazesini eşlerinden başkası yıkamazdı.]
Bize Ka'nebî, ona Mâlik; (T) Bize Müsedded, ona Hammâd b. Zeyd, ona Eyyûb, ona Muhammed b. Sîrîn, ona da Ümmü Atiyye şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) kızı vefat ettiğinde yanımıza geldi ve 'Onu su ve sidr otu ile üç, beş ya da gerek görürseniz bundan daha fazla defa yıkayınız. Sonuncusunda suya kâfur ya da bir miktar kâfur atınız. Bitirdikten sonra da beni haberdar ediniz' buyurdu. İşimizi bitirince onu haberdar ettik, o da bize hıkvini (belden aşağısını örten peştamalını) verdi ve 'Bunu da cenazeye iç gömleği yapın' buyurdu." [Mâlik'in rivayetinde 'hikv' lafzı, 'yani izârını verdi' lafzıyla açıklanmıştır. Müsedded rivayetinde 'yanımıza geldi' ibaresini zikretmemiştir.]
Bize Muhammed b. Ubeyd, ona Hammâd, ona Eyyûb, ona Muhammed b. Sîrîn, ona Ümmü Atiyye, hadisi Mâlik'in rivayet ettiği hadisle aynı manaya gelecek şekilde nakletmiştir. Ancak Hafsa'nın Ümmü Atiyye'den rivayet ettiği hadisin ibareleri de buna yakın olup, o rivayette şu ziyade vardır: 'Yahut yedi defa ya da uygun görürseniz bundan daha fazla sayıda yıkayınız.'
Bize Abbas b. Abdülazîm, ona Said b. Âmir, ona Şu'be, ona İbn Ebu Necîh, ona da Atâ, Câbir’in şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Kabirde babamla birlikte bir başka kişi daha defnedilmişti. Gönlüm buna razı olmadı, sonunda onu çıkarıp tek başına (başka bir yere) defnettim."
Bize Abdülmelik b. Habib Ebu Mervan, ona Ebu İshak el-Fezârî, ona Halid el-Hazzâ, ona Ebu Kilâbe, ona Kabîsa b. Züeyb, ona da Ümmü Seleme şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav), (vefat eden) Ebu Seleme'nin yanına girdi. Ebu Seleme'nin gözleri açık kalmıştı, Hz. Peygamber (sav) onun gözlerini kapattı. Aile halkından bazıları feryat edince, Rasulullah (sav) 'Kendiniz hakkında hayırdan başka duada bulunmayın, çünkü melekler söylediklerinize amin derler' buyurdu. Sonra da şu duayı yaptı: 'Allah'ım! Ebu Seleme'yi bağışla, derecesini hidayete erenler arasına yükselt. Geride bıraktıklarına sen göz kulak ol. Ey alemlerin Rabbi! Bize de ona da mağfiret et. Allah’ım! Onun kabrini genişlet ve onun için nurlandır'." [Ebu Davud, ruhun çıkmasından sonra ölünün gözlerinin kapatılması ile ilgili olarak, Muhammed b. Numan el-Mukrî'yi şu olayı aktarırken duydum: Âbid bir adam olan Ebu Meysere, yine âbid bir zat olan Cafer el-Muallim'in ölüm halinde iken gözlerini kapattığını aktarmıştı. Vefat ettiği gece onu rüyasında gördüğünü ve kendisine 'Bana en ağır gelen şey, ölmeden önce gözlerimi yumdurman oldu' dediğini söyledi.]