155 Kayıt Bulundu.
Bize Hişam b. Ammâr, ona Süfyan b. Uyeyne, ona Süleyman el-Ahvel, ona Tavus, o İbn Abbas’dan şöyle dediğini rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) geceleyin teheccüde kalktığı vakit şöyle derdi: "Allah’ım hamd yalnız sanadır, göklerin, yerin ve onlarda bulunanların nuru sensin. Hamd sana mahsustur, gökleri, yeri ve onlarda bulunanları ayakta tutan sensin. Hamd sana mahsustur, göklerin ve yerin ve onlarda bulunanların mutlak maliki (egemeni) yalnız sensin. Hamd yalnız senindir, hak sensin, vaadin haktır, huzuruna varmak haktır, sözün haktır, cennet haktır, cehennem haktır, kıyamet haktır, nebiler haktır, Muhammed haktır. Allah’ım, sana teslim oldum, sana iman ettim, sana tevekkül ettim, sana yöneldim, senin adın ile davalaştım, anlaşmazlıkların hükmünü sana havale ettim, geçmişte yaptıklarımı da sonradan yapacaklarımı da, gizlediklerimi de açıkta yaptıklarımı da bana bağışla! Öne geçiren de sensin, geri bırakan da sensin, senden başka hiçbir ilah yoktur, bir ve tek ilah sensin, senin gücün olmadan kendimi günahtan koruyamam, senin gücün olmadan hiçbir itaatte bulunamam." [Bize Ebu Bekr b. Hallâd el-Bâhilî, ona Süfyan b. Uyeyne, ona İbn Ebu Necih’in dayısı Süleyman b. Ebu Muslim el-Ahvel, ona Tavus, ona da İbn Abbas “Rasulullah (sav) geceleyin teheccüde kalktığı zaman…” deyip hadisin benzerini zikretmiştir.]
Bize Muhammed b. Ebu Bekir el-Mukaddemî, ona Yusuf el-Mâcişûn, ona babası (Yakub b. Ebu Seleme el-Macişûn), ona Abdurrahman el-A'rec, ona Ubeydullah b. Ebu Râfi, ona Ali b. Ebu Talib şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) namaza durduğu vakit şöyle derdi: "Veccehtu vechiye lillezî fetare’s-semavati ve’l-arda, hanifen ve mâ ene mine’l-müşrikîn. İnne salâtî ve nusukî mahyaye ve mematî lillahi rabbi’l-âlemîne lâ şerîke leh ve bizâlike umirtu ve ene evvelu’l-muslimîn. Allahumme ente’l-meliku lâ ilâhe illâ ent. Ente rabbî ve ene abduke, zalemtu nefsî ve‘teraftu bizenbî, feğfir lî zunûbî cemia, lâ yağfiru’z-zunûbe illâ ent. Vehdinî li ahseni’l-ahlâk, lâ yehdî li ahsenihâ illâ ent, vasrif annî seyyiehâ lâ yasrifu seyyiehâ illâ ent, lebbeyke ve sa‘deyk ve’l-hayru külluhû fî yedeyk, ve’ş-şerru leyse ileyk, ene bike ve ileyk, tebarekte ve taâleyt, estağfiruke ve etubu ileyk, (Ben yüzümü bir hanif olarak gökleri ve yeri yoktan var edene çevirdim. Ve ben müşriklerden değilim, Şüphesiz namazım, ibadetlerim, ölümüm ve dirimim âlemlerin Rabbi Allah içindir, onun hiçbir ortağı yoktur. Ben bununla emr olundum ve ben müslümanların ilkiyim. Allah’ım, her şeyin mutlak maliki ve egemeni sensin. Senden başka hiçbir ilah yoktur, benim Rabbim sensin, ben de senin kulunum. Nefsime zulmettim, günahımı itiraf ettim, bana bütün günahlarımı bağışla, şüphesiz senden başka günahları bağışlayan yoktur. Beni en güzel ahlâka yönelt. Şüphesiz ahlâkın en güzeline senden başka yönelten olmaz, köktü ahlâkı da benden uzaklaştır, kötü ahlâkı da senden başka kimse uzaklaştıramaz. Buyur Rabbim, emrini dinliyorum, sana itaat için huzurundayım, hayır bütünüyle yalnız senin elindedir, kötülük ise sana nispet edilemez. Ben sen var ettiğin için varım, benim varlığım sanadır. Şanın pek mübarek ve pek yücedir, senden mağfiret diliyorum, sana tövbe ediyorum." Rükûa gittiğinde "Allahumme leke raka'tu, ve-bike âmentü, ve-leke eslemtü, haşa'a leke sem'î ve basarî ve muhhî ve izâmî, ve asabî (Allah'ım, yalnızca senin için rükûa vardım, yalnız sana inandım, yalnız sana teslim oldum. kulağım, gözüm, omurgam, kemiklerim, sinirlerim sana saygıyla eğildi)" derdi. Rükûdan kalktığında "Allahume Rabbenâ leke'l-hamd, mil'e's-semâvâti ve'l-ard, ve-mâ beynehümâ, ve-mil'e mâ şi'te min şey'in ba'd. (Ey Allah'ım, Rabbimiz, gökler dolusu, yer dolusu, ikisinin arasında olanlar kadar ve dilediğin şeylerin dolusu kadar hamd Sanadır)" derdi. Secdeye vardığında ise: "Allahumme leke secedtü ve bike âmentü ve leke eslemtü. Secede vechî lillezî halakahu ve savvarahu, ve-şakka sam'ahu ve basarahu. Tebârakellâhu ehsenü'l-hâlikîn. (Allah’ım sadece sana secde eder, sana inanır, irademi sana teslim ederim. Yüzüm, sadece, onu yaratan, ona şekil veren, kulağımı ve gözümü yerleştirene secde eder. Her şeyi en güzel şekliyle yaratan Allah güzellerin güzeli ve ne mübarektir.)" derdi. Teşehhüd ile selam arasında (Namazını bitirip selam vereceği zaman) da şöyle derdi: "Allahumme'ğfirlî ma kaddemtü ve mâ ahhartu ve mâ esrartü ve mâ a'lentü ve ente a'lemu bihî minnî, ente'l-mukaddimu ve ente'lmuahhiru, lâ ilâhe illâ ente (Allah’ım önceden işlediğim, sonradan işleyeceğim, gizlice ve aşikar olarak işlediğim, çokça yaptığım ve senin benden daha iyi bildiğin tüm günahlarımı bağışla. Evvel de sensin Ahir de. Senden başka ilah yoktur.)" Secde ettiği zaman; "Allah'ım, yalnız sana secde ettim, yalnız sana iman ettim, yalnız sana teslim oldum, yüzüm onu yaratana, ona suret ve şekil verene, ona işitecek kulak, görecek göz verene secde etti. Yaratanların en güzeli Allah'ın şanı ne yüce ve mübarektir! Sonra da teşehhüd ile selam vermek arasında son duası da şu olurdu: "Allah'ım, önceden işlediklerimi, sonradan işleyeceklerimi, gizli yaptıklarımı, açıktan işlediklerimi, yaptığım aşırılıkları ve senin benden daha iyi bildiğin günahlarımı bana bağışla. Öne geçiren de ancak sensin, geri bırakan da yalnız sensin, senden başka hiçbir ilah yoktur."
Bize Hişam b. Ammâr, ona Süfyan b. Uyeyne, ona Süleyman el-Ahvel, ona Tavus, o İbn Abbas’dan şöyle dediğini rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) geceleyin teheccüde kalktığı vakit şöyle derdi: "Allah’ım hamd yalnız sanadır, göklerin, yerin ve onlarda bulunanların nuru sensin. Hamd sana mahsustur, gökleri, yeri ve onlarda bulunanları ayakta tutan sensin. Hamd sana mahsustur, göklerin ve yerin ve onlarda bulunanların mutlak maliki (egemeni) yalnız sensin. Hamd yalnız senindir, hak sensin, vaadin haktır, huzuruna varmak haktır, sözün haktır, cennet haktır, cehennem haktır, kıyamet haktır, nebiler haktır, Muhammed haktır. Allah’ım, sana teslim oldum, sana iman ettim, sana tevekkül ettim, sana yöneldim, senin adın ile davalaştım, anlaşmazlıkların hükmünü sana havale ettim, geçmişte yaptıklarımı da sonradan yapacaklarımı da, gizlediklerimi de açıkta yaptıklarımı da bana bağışla! Öne geçiren de sensin, geri bırakan da sensin, senden başka hiçbir ilah yoktur, bir ve tek ilah sensin, senin gücün olmadan kendimi günahtan koruyamam, senin gücün olmadan hiçbir itaatte bulunamam." [Bize Ebu Bekr b. Hallâd el-Bâhilî, ona Süfyan b. Uyeyne, ona İbn Ebu Necih’in dayısı Süleyman b. Ebu Muslim el-Ahvel, ona Tavus, ona da İbn Abbas “Rasulullah (sav) geceleyin teheccüde kalktığı zaman…” deyip hadisin benzerini zikretmiştir.]