105 Kayıt Bulundu.
Bize İbn Ebu Ömer, ona Hişam b. Süleyman b. İkrime b. Halid el-Mahzumî, ona İbn Cüreyc, ona İbn Ebu Hüseyin, ona Ebu Bekir b. Muhammed b. Amr b. Hazm, ona Ömer b. Abdulaziz, ona Ebu Bekir b. Abdurrahman ona da Ebu Hureyre şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) iflas edip de satın aldığı mal elinde bulunan ve o malda herhangi bir tasarrufta veya değiştirmede bulunmayan kişi hakkında "(müşterinin elindeki) mal, onu satan sahibine aittir" buyurdu.
Bize İbn Ebu Esved, ona Mu’temir, ona Halife, ona Mu’temir, ona da babası (Süleyman b. Tarhân), ona da Enes şöyle demiştir: "Kurayza ve Nadir (oğulları yurdu) fethedilinceye kadar, (Ensar'dan bazı kişiler) hurma ağaçlarının Hz. Peygamber'in (sav) istifadesine tahsis etmişti. Sonrasında benim ailem de bana Hz. Nebi'ye (sav) gitmemi ve vaktiyle Hz. Peygamber'e (sav) vermiş oldukları hurma ağaçlarının tamamını veya bir kısmını geri istememi emrettiler. Hz. Peygamber (sav) ise bu ağaçları Ümmü Eymen'e vermişti. Tam bu sırada Ümmü Eymen çıkageldi. (Öfkesinin şiddetinden) elbiseyi boynuma dolayarak (hurma ağaçlarının mülkiyetinin kendisine verilmiş olduğunu zannettiğinden) 'Olmaz! Kendisinden başka ilâh olmayan Allah'a yemin ederim ki, Peygamber (sav) onları bana vermişken size geri vermez' demeye ya da buna benzer bir söz söylemeye başladı. Bunun üzerine Nebi (sav) ona 'Sana şu kadar (verilsin)' diyor Ümmü Eymen de 'Olmaz vallahi' diyordu. Nihayet Peygamber (sav), Ümmü Eymen'e (razı olacağı kadar) verdi." [Ravi Süleyman b. Tarhan der ki: Zannediyorum, Enes “on mislini verdi” dedi ya da buna benzer bir şey söyledi.]
Bize İbn Ebu Esved, ona Mu’temir, ona Halife, ona Mu’temir, ona da babası (Süleyman b. Tarhân), ona da Enes şöyle demiştir: "Kurayza ve Nadir (oğulları yurdu) fethedilinceye kadar, (Ensar'dan bazı kişiler) hurma ağaçlarının Hz. Peygamber'in (sav) istifadesine tahsis etmişti. Sonrasında benim ailem de bana Hz. Nebi'ye (sav) gitmemi ve vaktiyle Hz. Peygamber'e (sav) vermiş oldukları hurma ağaçlarının tamamını veya bir kısmını geri istememi emrettiler. Hz. Peygamber (sav) ise bu ağaçları Ümmü Eymen'e vermişti. Tam bu sırada Ümmü Eymen çıkageldi. (Öfkesinin şiddetinden) elbiseyi boynuma dolayarak (hurma ağaçlarının mülkiyetinin kendisine verilmiş olduğunu zannettiğinden) 'Olmaz! Kendisinden başka ilâh olmayan Allah'a yemin ederim ki, Peygamber (sav) onları bana vermişken size geri vermez' demeye ya da buna benzer bir söz söylemeye başladı. Bunun üzerine Nebi (sav) ona 'Sana şu kadar (verilsin)' diyor Ümmü Eymen de 'Olmaz vallahi' diyordu. Nihayet Peygamber (sav), Ümmü Eymen'e (razı olacağı kadar) verdi." [Ravi Süleyman b. Tarhan der ki: Zannediyorum, Enes “on mislini verdi” dedi ya da buna benzer bir şey söyledi.]
Bize Ubeydullah b. Abdülkerim, ona Hişam b. Halid, ona Halid b. Yezid, ona Ebu Hatim, ona Hişam b. Halid, ona Halid b. Yezid b. Ebu Malik, ona babası, ona da Enes b. Malik'ten rivayet edildiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurdu, demiştir: "İsra gecesi Cennet'in kapısı üzerinde “Sadaka karşılığı on misli (sevap) vardır. Borç karşılığında) ise on sekiz misli (sevap) vardır” ifadesinin yazılı olduğunu gördüm. Bunun üzerine Cebrail'e “Borç vermenin sadakadan üstün olmasının hikmeti nedir?” diye sordum. Cebrail dedi ki: Çünkü sadaka dileyen kişi bazen elinde bulunduğu halde dilenir. Fakat borç isteyen kimse, ancak ihtiyaçtan dolayı borçlanmak ister."
Bize Ubeydullah b. Abdülkerim, ona Hişam b. Halid, ona Halid b. Yezid, ona Ebu Hatim, ona Hişam b. Halid, ona Halid b. Yezid b. Ebu Malik, ona babası, ona da Enes b. Malik'ten rivayet edildiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurdu, demiştir: "İsra gecesi Cennet'in kapısı üzerinde “Sadaka karşılığı on misli (sevap) vardır. Borç karşılığında) ise on sekiz misli (sevap) vardır” ifadesinin yazılı olduğunu gördüm. Bunun üzerine Cebrail'e “Borç vermenin sadakadan üstün olmasının hikmeti nedir?” diye sordum. Cebrail dedi ki: Çünkü sadaka dileyen kişi bazen elinde bulunduğu halde dilenir. Fakat borç isteyen kimse, ancak ihtiyaçtan dolayı borçlanmak ister."