505 Kayıt Bulundu.
Bize Kuteybe (b. Said), ona Süfyan (b. Uyeyne), ona Amr b. Dinar, ona Amr b. Evs, ona da Abdullah b. Amr b. Âs, Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Allah'ın (cc) en sevdiği oruç, Davud'un (as) tuttuğu oruçtur. O, bir gün oruç tutar, bir gün tutmazdı. Yine Allah'ın (cc) en sevdiği namaz da Davud'un (as) kıldığı namazdır. O, gecenin yarısına kadar uyur, kalan üçte birini namazla geçirir ve geri kalan altıda birinde ise tekrar uyurdu."
Bize Abdullah b. Muhammed, ona Süfyan, ona Süleyman b. Müslim, ona Tavus, ona da İbn Abbas'ın rivayet ettiğine Hz. Peygamber (sav) geceleyin uyanıp kalktığı zaman teheccüt namazı kılar, şu duayı ederdi: "Allâhumme leke'l-hamdu. Ente nûru's-semâvâti ve'l-Ardı ve men fîhinne. Ve leke'l-hamdu ente kayyımu's-semâvâti-ve'l-Ardı ve men fîhinne. Ve leke'l-hamdu. Ente'l-hakku ve va'duke hakkun ve kavluke hakkun ve likaauke hakkun ve'l-cennetu hakkun ve'n-nâru hakkun ve's-sâatu hakkun. Ve'n-nebiyyûne hakkun ve Muhammedun hakkun. Allâhumme leke eslemtu ve aleyke tevekkeltu ve bike âmentu ve ileyke enebtu ve bike hâsamtu ve ileyke hâkemtu. Fağfir lîmâ kaddemtu ve mâ ahhartu ve mâ esrertu ve mâ alentu. Ente'l-Mükaddimu ve ente'l-muahhıru. Lâ ilahe illâ ente -ev- lâ ilahe ğayruke." "Allah'ım, hamd sanadır. Göklerin, yerin ve yer ve göktekilerin nuru Sen'sin! Allah'ım, hamd sanadır. Göklerin, yerin ve bunlardaki herkesin kayyımı (yani işlerini tedbir eden) ancak Sen'sin! Hamd ancak Sanadır. Hakk Sen'sin. Vadin de haktır, sözün de haktır. Sana kavuşmak da haktır. Cennet de haktır, cehennem de haktır. Kıyamet saati de haktır. Bütün peygamberler de haktır. Muhammed (sav) de haktır! Allah'ım! Kendimi yalnız Sana teslim ettim. Yalnız Sana güvenip dayandım. Yalnız Sana iman ettim. Yönümü yalnız Sana döndüm. Senin rızan için düşmanlarla mücadele ettim. Yalnız Seni hakem kıldım! Evvelden yaptığım, sonradan yapacağım, gizlediğim, açığa çıkardığım bütün günahlarımı bağışla! Öne geçirici ancak Sensin, sona bırakıcı da ancak Sensin! Senden başka hiçbir ilah yoktur."
Bize Ebü'l-Yemân, ona Şuayb, ona ez-Zührî (T) Bana Muhammed b. Selâm, ona Attâb b. Beşîr, ona İshak, ona ez-Zührî, ona Ali b. Hüseyin, ona Hüseyin b. Ali, ona Ali b. Ebu Tâlib (ra) şöyle söylemiştir: Rasulullah (sav) bir gece kızı Fatıma'nın kapısını çalarak "Namaz kılmıyor musunuz" diye seslendi. Ali dedi ki: 'Ey Allah'ın Rasulü, canlarımız Allah'ın elindedir, o bizi uyandırmak isterse uyandırır.' Bunun üzerine Rasulullah (sav) bana hiçbir cevap vermeden ayrılıp gitti. Sonra arkasını dönüp giderken dizine vurarak "Gerçekten insan tartışmaya çok düşkün olan bir varlıktır." (Kehf 18/54) ayetini söylediğini işittim. Ebu Abdullah el-Buhârî şöyle dedi: (Târık sûresinde geçen) 'târık' kelimesinin, (ışığı ile karanlıkları delip geldiği için) sana geceleyin gelen anlamına geldiği söylenmiştir. 'Târık'ın yıldız, 'Sâkıb'ın ışık saçan şey manasına geldiği de söylenmiştir. 'Sâkıb' kelimesi emir fiili olarak 'eskıb' şeklinde kullanıldığında, ateşini parlat manasına gelir denilmiştir.
Bize Ebü'l-Yemân, ona Şuayb, ona ez-Zührî (T) Bize İsmail, ona kardeşi Abdülhamid, ona Süleyman b. Muhammed b. Ebu Atik, ona İbn Şihâb, ona Ali b. Hüseyin, ona Hüseyin b. Ali, ona da Ali b. Ebu Talib şöyle söylemiştir: Rasulullah (sav) bir gece kızı Fatıma'nın kapısını çalarak onlara "Namaz kılmıyor musunuz" diye sormuş. Bunun üzerine Ali (ra) 'Ey Allah'ın Rasulü, canlarımız Allah'ın elindedir, o bizi uyandırmak isterse uyandırırdı' dedim. Ben bu sözleri söyleyince Rasulullah (sav) bana hiçbir cevap vermeden ayrılıp gitti. Sonra arkasını dönüp giderken dizine vurarak "Esasen insan tartışmaya çok düşkün olan bir varlıktır." (Kehf 18/54) ayetini okuyordu.
Bize Ebü'l-Yemân, ona Şuayb, ona ez-Zührî (T) Bize İsmail, ona kardeşi Abdülhamid, ona Süleyman b. Muhammed b. Ebu Atik, ona İbn Şihâb, ona Ali b. Hüseyin, ona Hüseyin b. Ali, ona da Ali b. Ebu Talib şöyle söylemiştir: Rasulullah (sav) bir gece kızı Fatıma'nın kapısını çalarak onlara "Namaz kılmıyor musunuz" diye sormuş. Bunun üzerine Ali (ra) 'Ey Allah'ın Rasulü, canlarımız Allah'ın elindedir, o bizi uyandırmak isterse uyandırırdı' dedim. Ben bu sözleri söyleyince Rasulullah (sav) bana hiçbir cevap vermeden ayrılıp gitti. Sonra arkasını dönüp giderken dizine vurarak "Esasen insan tartışmaya çok düşkün olan bir varlıktır." (Kehf 18/54) ayetini okuyordu.