Öneri Formu
Hadis Id, No:
18943, T003111
Hadis:
حَدَّثَنَا بُنْدَارٌ حَدَّثَنَا أَبُو عَامِرٍ الْعَقَدِىُّ حَدَّثَنَا سُلَيْمَانُ بْنُ سُفْيَانَ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ دِينَارٍ عَنِ ابْنِ عُمَرَ عَنْ عُمَرَ بْنِ الْخَطَّابِ قَالَ: لَمَّا نَزَلَتْ هَذِهِ الآيَةُ ( فَمِنْهُمْ شَقِىٌّ وَسَعِيدٌ ) سَأَلْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقُلْتُ يَا نَبِىَّ اللَّهِ فَعَلَى مَا نَعْمَلُ عَلَى شَىْءٍ قَدْ فُرِغَ مِنْهُ أَوْ عَلَى شَىْءٍ لَمْ يُفْرَغْ مِنْهُ ؟ قَالَ « بَلْ عَلَى شَىْءٍ قَدْ فُرِغَ مِنْهُ وَجَرَتْ بِهِ الأَقْلاَمُ يَا عُمَرُ وَلَكِنْ كُلٌّ مُيَسَّرٌ لِمَا خُلِقَ لَهُ » . هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ غَرِيبٌ مِنْ هَذَا الْوَجْهِ لاَ نَعْرِفُهُ إِلاَّ مِنْ حَدِيثِ عَبْدِ الْمَلِكِ بْنِ عَمْرٍو .
Tercemesi:
Bize Bündar (Muhammed b. Beşşar), ona Ebu Amir (Abdülmelik b. Amr) el-Akadi, ona Süleyman b. Süfyan, ona Abdullah b. Dinar, ona (Abdullah) b. Ömer, ona da Ömer b. Hattab şöyle demiştir: “... Onlardan kimi bedbahttır, kimi mutlu. (Hûd, 11/105)” ayeti indiği zaman Peygamber’e (sav) sordum: Ey Allah’ın Peygamberi! Kesinleşmiş bir şey için mi amel etmekteyiz yoksa Allah tarafından takdir edilmemiş bir şey için mi amel ediyoruz? Bunun üzerine Rasulullah (sav): "Bilakis kesinleşmiş ve kalemlerin yazmış olduğu şey üzerine. Fakat Ey Ömer! Herkes ne için yaratılmış ise o kendisine kolaylaştırılmıştır."
Tirmizî dedi ki: Bu hadis bu şekliyle hasen garibtir. Bu hadisi sadece Abdullah b. Ömer rivayetiyle bilmekteyiz.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Tefsîru'l-Kur'an 11, 5/289
Senetler:
1. Ebu Hafs Ömer b. Hattab el-Adevî (Ömer b. Hattab b. Nüfeyl b. Abdüluzza)
2. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
3. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Dinar el-Kuraşî (Abdullah b. Dinar)
4. Ebu Süfyan Süleyman b. Süfyan el-Kuraşi (Süleyman b. Süfyan)
5. Ebu Âmir Abdülmelik b. Amr el-Kaysî (Abdülmelik b. Amr)
6. Muhammed b. Beşşâr el-Abdî (Muhammed b. Beşşâr b. Osman)
Konular:
Hz. Peygamber, ayetleri tefsiri
İman, Esasları, Kaza ve Kader
Kader, amel, ilm-i ezelîye rağmen amel
Kader, kader-amel ilişkisi
Kıyamet, ahvali
Kıyamet, sıkıntıları
KTB, KADER
Sahabe, kader ve kaza anlayışları
Öneri Formu
Hadis Id, No:
47008, DM002866
Hadis:
أَخْبَرَنَا عُبَيْدُ بْنُ يَعِيشَ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ آدَمَ عَنْ حَمْزَةَ بْنِ حَبِيبٍ عَنْ أَبِى إِسْحَاقَ عَنِ الأَغَرِّ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ وَأَبِى سَعِيدٍ عَنِ النَّبِىِّ -صلى الله عليه وسلم- :« {وَنُودُوا أَنْ تِلْكُمُ الْجَنَّةُ أُورِثْتُمُوهَا بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ} قَالَ : نُودُوا : صِحُّوا فَلاَ تَسْقَمُوا ، وَانْعَمُوا فَلاَ تَبْؤُسُوا ، وَشِبُّوا فَلاَ تَهْرَمُوا ، وَاخْلُدُوا فَلاَ تَمُوتُوا ».
Tercemesi:
Bize Ubeyd b. Ya'îş, ona Yahya b. Adem, ona Hamza b. Habib, ona Ebu İshak es-Sebiî, ona Eğar b. Abdullah el-Medini, ona da Ebu Said el-Hudrî (ra), Rasulullah'ın (sav) "Onlara, "İşte size cennet. Yapmış olduğunuz iyi amellere karşılık o size kaldı" diye seslenilir"(A'raf/43) ayeti hakkında şöyle buyurduğunu rivayet etti:
"Onlara şöyle seslenilir: "Sağlıklı olun, hasta olmayın! Bolluk içinde sevinçli olun, sıkıntı ve yoksulluk görmeyin! Genç kalın, ihtiyarlamayın! Sonsuza dek yaşayın, ölmeyin!"
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Dârimî, Sünen-i Dârimî, Rikâk 103, 3/1864
Senetler:
1. Ebu Said el-Hudrî (Sa'd b. Malik b. Sinan b. Sa'lebe b. Ebcer)
2. Eğar b. Abdullah el-Medini (Eğar b. Abdullah)
3. Ebu İshak es-Sebiî (Amr b. Abdullah b. Ubeyd)
4. Ebu Umare Hamza b. Habib ez-Zeyyât (Hamza b. Habib b. Umare)
5. Ebu Zekeriyya Yahya b. Adem el-Ümevî (Yahya b. Adem b. Süleyman)
6. Ebu Muhammed Ubeyd b. Ya'îş (Ubeyd b. Ya'îş)
Konular:
Cennet, Cehennem, cennet ve cehennem ebedidir
Cennet, Cennetlikler, vasfı , sıfatı , yaşamı vs.
Cennet, Nimetleri
Hz. Peygamber, ayetleri tefsiri
Öneri Formu
Hadis Id, No:
19986, T003339
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدُ بْنُ حُمَيْدٍ حَدَّثَنَا رَوْحُ بْنُ عُبَادَةَ وَعُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ مُوسَى عَنْ مُوسَى بْنِ عُبَيْدَةَ عَنْ أَيُّوبَ بْنِ خَالِدٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ رَافِعٍ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « الْيَوْمُ الْمَوْعُودُ يَوْمُ الْقِيَامَةِ وَالْيَوْمُ الْمَشْهُودُ يَوْمُ عَرَفَةَ وَالشَّاهِدُ يَوْمُ الْجُمُعَةِ وَمَا طَلَعَتِ الشَّمْسُ وَلاَ غَرَبَتْ عَلَى يَوْمٍ أَفْضَلَ مِنْهُ فِيهِ سَاعَةٌ لاَ يُوَافِقُهَا عَبْدٌ مُؤْمِنٌ يَدْعُو اللَّهَ بِخَيْرٍ إِلاَّ اسْتَجَابَ اللَّهُ لَهُ وَلاَ يَسْتَعِيذُ مِنْ شَرٍّ إِلاَّ أَعَاذَهُ اللَّهُ مِنْهُ » حَدَّثَنَا عَلِىُّ بْنُ حُجْرٍ حَدَّثَنَا قُرَّانُ بْنُ تَمَّامٍ الأَسَدِىُّ عَنْ مُوسَى بْنِ عُبَيْدَةَ بِهَذَا الإِسْنَادِ نَحْوَهُ . وَمُوسَى بْنُ عُبَيْدَةَ الرَّبَذِىُّ يُكْنَى أَبَا عَبْدِ الْعَزِيزِ وَقَدْ تَكَلَّمَ فِيهِ يَحْيَى وَغَيْرُهُ مِنْ قِبَلِ حِفْظِهِ . وَقَدْ رَوَى شُعْبَةُ وَالثَّوْرِىُّ وَغَيْرُ وَاحِدٍ مِنَ الأَئِمَّةِ عَنْهُ . قَالَ أَبُو عِيسَى : هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ غَرِيبٌ لاَ نَعْرِفُهُ إِلاَّ مِنْ حَدِيثِ مُوسَى بْنِ عُبَيْدَةَ . وَمُوسَى بْنُ عُبَيْدَةَ يُضَعَّفُ فِى الْحَدِيثِ ضَعَّفَهُ يَحْيَى بْنُ سَعِيدٍ وَغَيْرُهُ .
Tercemesi:
Bize Abd b. Humeyd, ona Ravh b. Ubade ve Ubeydullah b. Musa, ona Musa b. Ubeyde, ona Eyüp b. Halid, ona Abdullah b. Rafi', ona da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'in (sav) (Burûc Süresi'nde bulunan ayetleri açıklarken) şöyle buyurduğunu nakletmiştir. "el-Yevmü'l-mev'ûd" Kıyamet günüdür. "el-Yevmü'l-meşhûd" Arefe günüdür. "eş-Şâhid" Cuma günüdür. Güneş, ne Cuma gününden daha faziletli bir günde doğmuş, ne de batmıştır. Cuma gününde öyle bir vakit vardır ki o vakitte mü'min bir kul Allah'tan bir hayır dilerse, Allah onun isteğini kabul eder, bir şerden Allah'a sığınırsa Allah onu sığındığı şeyden korur.
(Tirmizî şöyle devam etmiştir.) Bize Ali b. Hucr, ona Kurran b. Temmam el-Esedî, ona Musa b. Ubeyde, aynı isnadla hadisin benzerini nakletmiştir.
Musa b. Ubeyde er-Rebezî, Ebu Abdülaziz olarak künyelenir. Yahya ve bazı kişiler onun hafızasını tenkit etmişlerdir. Aynı zamanda Şu'be, es-Sevrî ve bazı hadis imamları ondan hadis nakletmişlerdir.
Tirmizî şöyle devam etmiştir. Bu hadis Hasen-Garib bir hadistir. Bu hadisi ancak Musa b. Ubeyde tarikiyle biliyoruz.
Musa b. Ubeyde, hadis rivayetinde zayıf olarak kabul edilmiştir. Yahya b. Said ve bazı kimseler onu zayıf olarak adlandırmışlardır.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Tefsîru'l-Kur'an 85, 5/436
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Râfi' Abdullah b. Râfi' el-Mahzûmi (Abdullah b. Râfi' b. Ebu Râfi')
3. Eyyub b. Halid el-Ensarî (Eyyub b. Halid b. Safvan b. Evs b. Câbir)
4. Ebu Abdulaziz Musa b. Ubeyde er-Rebezî (Musa b. Ubeyde b. Neşît b. Amr b. el- Haris)
5. Ubeydullah b. Musa el-Absi (Ubeydullah b. Musa b. Bazam)
6. Abd b. Humeyd el-Keşşi (Abdulhumeyd b. Humeyd b. Nasr)
Konular:
Hz. Peygamber, ayetleri tefsiri
Mübarek Zamanlar, Cuma günündeki dua kabul saati
Öneri Formu
Hadis Id, No:
13978, T000662
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو كُرَيْبٍ مُحَمَّدُ بْنُ الْعَلاَءِ حَدَّثَنَا وَكِيعٌ حَدَّثَنَا عَبَّادُ بْنُ مَنْصُورٍ حَدَّثَنَا الْقَاسِمُ بْنُ مُحَمَّدٍ قَالَ سَمِعْتُ أَبَا هُرَيْرَةَ يَقُولُ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « إِنَّ اللَّهَ يَقْبَلُ الصَّدَقَةَ وَيَأْخُذُهَا بِيَمِينِهِ فَيُرَبِّيهَا لأَحَدِكُمْ كَمَا يُرَبِّى أَحَدُكُمْ مُهْرَهُ حَتَّى إِنَّ اللُّقْمَةَ لَتَصِيرُ مِثْلَ أُحُدٍ » . وَتَصْدِيقُ ذَلِكَ فِى كِتَابِ اللَّهِ عَزَّ وَجَلَّ (ألم يعلموا أن الله وَهُوَ يَقْبَلُ التَّوْبَةَ عَنْ عِبَادِهِ وَيَأْخُذُ الصَّدَقَاتِ ) وَ ( يَمْحَقُ اللَّهُ الرِّبَا وَيُرْبِى الصَّدَقَاتِ ) . قَالَ أَبُو عِيسَى هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ . وَقَدْ رُوِىَ عَنْ عَائِشَةَ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم نَحْوُ هَذَا . وَقَدْ قَالَ غَيْرُ وَاحِدٍ مِنْ أَهْلِ الْعِلْمِ فِى هَذَا الْحَدِيثِ وَمَا يُشْبِهُ هَذَا مِنَ الرِّوَايَاتِ مِنَ الصِّفَاتِ وَنُزُولِ الرَّبِّ تَبَارَكَ وَتَعَالَى كُلَّ لَيْلَةٍ إِلَى السَّمَاءِ الدُّنْيَا قَالُوا قَدْ تَثْبُتُ الرِّوَايَاتُ فِى هَذَا وَيُؤْمَنُ بِهَا وَلاَ يُتَوَهَّمُ وَلاَ يُقَالُ كَيْفَ هَكَذَا رُوِىَ عَنْ مَالِكٍ وَسُفْيَانَ بْنِ عُيَيْنَةَ وَعَبْدِ اللَّهِ بْنِ الْمُبَارَكِ أَنَّهُمْ قَالُوا فِى هَذِهِ الأَحَادِيثِ أَمِرُّوهَا بِلاَ كَيْفٍ . وَهَكَذَا قَوْلُ أَهْلِ الْعِلْمِ مِنْ أَهْلِ السُّنَّةِ وَالْجَمَاعَةِ . وَأَمَّا الْجَهْمِيَّةُ فَأَنْكَرَتْ هَذِهِ الرِّوَايَاتِ وَقَالُوا هَذَا تَشْبِيهٌ . وَقَدْ ذَكَرَ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ فِى غَيْرِ مَوْضِعٍ مِنْ كِتَابِهِ الْيَدَ وَالسَّمْعَ وَالْبَصَرَ فَتَأَوَّلَتِ الْجَهْمِيَّةُ هَذِهِ الآيَاتِ فَفَسَّرُوهَا عَلَى غَيْرِ مَا فَسَّرَ أَهْلُ الْعِلْمِ وَقَالُوا إِنَّ اللَّهَ لَمْ يَخْلُقْ آدَمَ بِيَدِهِ . وَقَالُوا إِنَّ مَعْنَى الْيَدِ هَا هُنَا الْقُوَّةُ . وَقَالَ إِسْحَاقُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ إِنَّمَا يَكُونُ التَّشْبِيهُ إِذَا قَالَ يَدٌ كَيَدٍ أَوْ مِثْلُ يَدٍ أَوْ سَمْعٌ كَسَمْعٍ أَوْ مِثْلُ سَمْعٍ . فَإِذَا قَالَ سَمْعٌ كَسَمْعٍ أَوْ مِثْلُ سَمْعٍ فَهَذَا التَّشْبِيهُ وَأَمَّا إِذَا قَالَ كَمَا قَالَ اللَّهُ تَعَالَى يَدٌ وَسَمْعٌ وَبَصَرٌ وَلاَ يَقُولُ كَيْفَ وَلاَ يَقُولُ مِثْلُ سَمْعٍ وَلاَ كَسَمْعٍ فَهَذَا لاَ يَكُونُ تَشْبِيهًا وَهُوَ كَمَا قَالَ اللَّهُ تَعَالَى فِى كِتَابِهِ ( لَيْسَ كَمِثْلِهِ شَىْءٌ وَهُوَ السَّمِيعُ الْبَصِيرُ ) .
Tercemesi:
Bize Ebu Küreyb Muhammed b. Alâ (el-Hemdânî), ona Veki (b. Cerrah er-Ruâsî), ona Abbad b. Mansur (en-Nâcî), ona Kasım b. Muhammed (et-Teymî) ona da Ebu Hüreyre Rasulullah’ın (sav) şöyle buyurduğunu nakletti: “Allah sadakayı kabul eder, sağ eliyle alır ve onu sizden herhangi birinizin atının yavrusunu büyüttüğü gibi büyütür, (sadaka olarak verilen) bir lokma (nın sevabı sonunda) Uhud dağı kadar oluverir. Bunun doğrulaması (delili) Aziz ve Celil olan Allah’ın kitabında mevcuttur: “Bilmiyorlar mı ki kullarının tövbesini kabul eden Allah’tır, sadakaları kabul eden de O’dur” (Tevbe,9/ 104). (Bir diğer delil de) “Allah faizi tüketir, sadakaları ise arttırır” (şeklindeki beyanıdır.) (Bakara, 2/276).
Tirmizî: Bu hadis hasen-sahihtir. Aişe vasıtası ile Nebi’den (sav) bu hadisin bir benzeri rivayet edilmiştir. Pek çok ilim adamı, bu ve benzeri hadislerdeki (Allah’ın) sıfatlarından ve Rabbin –Tebâreke ve Teâlâ- her gece dünyaya en yakın semaya inmesi gibi hususlardan söz etmiş ve şöyle demiştir: “Bu tür rivayetler sabittir, bunlara inanılmalı, vehme kapılarak ‘Bu, nasıl olur?’ dememelidir.”
İmam Malik, Süfyân b. Uyeyne, Abdullah b. Mübarek’in bu çeşit hadisler hakkında “Bu tür hadisleri “nasıl” sız olarak kabul edip inanın, Ehl-i Sünnet ve’l-cemaa ilim adamlarının görüşü böyledir.
Cehmiyye mezhebi ise bu tür rivayetleri reddetmiş ve bu (Allah’ı yarattıklarına) “benzetme” olur demiştir.
Allah, Kitabı’nın pek çok yerinde Yed (el), Sem’ (kulak) ve Basar (göz) kelimelerini zikrediyor. Cehmiyye ise bu ayetleri ilim adamlarının tefsirinden başka türlü yorumlayarak “Allah, Adem’i eliyle yaratmamıştır. Burada ‘el’ kelimesi güç ve kuvvet anlamındadır” demiştir.
İshâk b. İbrahim şöyle diyor: “Teşbih” (Allah’ı yarattıklarına benzetme), “(O’nun insanın) eli gibi eli, eline benzeyen eli; kulağı gibi kulağı, kulağa benzeyen kulağı (vardır) denirse olur.
Allah’ın buyurduğu gibi “Yed (el)” “Sem (kulak)” “Basar (gözü vardır)” denir de nitelik ve özelliği araştırılmaz ise ve (insanın) kulağı gibi (kulağı vardır) kulağına benzer (kulağı vardır) denilmezse bu teşbih olmaz ve (ifade) Allah’ın Kitabındaki şu ayete benzemiş olur: “O’na benzer hiçbir şey yoktur. O her şeyi işitir, her şeyi görür” (Şûrâ, 42/ 11).
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Zekât 28, 3/50
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Muhammed Kasım b. Muhammed et-Teymî (Kasım b. Muhammed b. Ebu Bekir es-Sıddîk)
3. Ebu Seleme Abbad b. Mansur en-Nâcî (Abbad b. Mansur b. Abbad b. Sâme)
4. Ebu Süfyan Veki' b. Cerrah er-Ruâsî (Veki' b. Cerrah b. Melih b. Adî)
5. Ebu Küreyb Muhammed b. Alâ el-Hemdânî (Muhammed b. Alâ b. Kureyb)
Konular:
Hz. Peygamber, ayetleri tefsiri
Sadaka, fazileti
Öneri Formu
Hadis Id, No:
20138, T003369
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ حَدَّثَنَا يَزِيدُ بْنُ هَارُونَ حَدَّثَنَا الْعَوَّامُ بْنُ حَوْشَبٍ عَنْ سُلَيْمَانَ بْنِ أَبِى سُلَيْمَانَ عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ « لَمَّا خَلَقَ اللَّهُ الأَرْضَ جَعَلَتْ تَمِيدُ فَخَلَقَ الْجِبَالَ فَعَادَ بِهَا عَلَيْهَا فَاسْتَقَرَّتْ فَعَجِبَتِ الْمَلاَئِكَةُ مِنْ شِدَّةِ الْجِبَالِ قَالُوا يَا رَبِّ هَلْ مِنْ خَلْقِكَ شَىْءٌ أَشَدُّ مِنَ الْجِبَالِ ؟ قَالَ نَعَمِ الْحَدِيدُ . قَالُوا يَا رَبِّ فَهَلْ مِنْ خَلْقِكَ شَىْءٌ أَشَدُّ مِنَ الْحَدِيدِ ؟ قَالَ نَعَمِ النَّارُ . فَقَالُوا يَا رَبِّ فَهَلْ مِنْ خَلْقِكَ شَىْءٌ أَشَدُّ مِنَ النَّارِ ؟ قَالَ نَعَمِ الْمَاءُ . قَالُوا يَا رَبِّ فَهَلْ مِنْ خَلْقِكَ شَىْءٌ أَشَدُّ مِنَ الْمَاءِ ؟ قَالَ نَعَمْ الرِّيحُ. قَالُوا يَا رَبِّ فَهَلْ مِنْ خَلْقِكَ شَىْءٌ أَشَدُّ مِنَ الرِّيحِ ؟ قَالَ نَعَمِ ابْنُ آدَمَ تَصَدَّقَ بِصَدَقَةٍ بِيَمِينِهِ يُخْفِيهَا مِنْ شِمَالِهِ » . قَالَ أَبُو عِيسَى: هَذَا حَدِيثٌ غَرِيبٌ لاَ نَعْرِفُهُ مَرْفُوعًا إِلاَّ مِنْ هَذَا الْوَجْهِ .
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Yezid b. Harun, ona Avvâm b. Havşeb, ona Süleyman (b. Ebu Süleyman), ona da Enes b. Malik (ra), Peygamber’in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti:
Allah yeryüzünü yarattığı zaman yeryüzü sallanmaya başladı. Bunun üzerine Allah dağları yarattı. Onları yeryüzüne yerleştirdi de yeryüzünün sarsıntısı durdu. Melekler dağların ağırlığına şaştılar ve "Ya Rabbi! Yarattıklarının içinde dağlardan daha kuvvetli bir şey var mıdır?" dediler. Allah’ta şöyle buyurdu: "Evet demir" buyurdu. Melekler: 'Ya Rabbi demirden daha kuvvetli bir şey var mıdır?' dediler. Allah: 'Ateş' buyurdu. Melekler: 'Ya Rabbi yarattıkların içinde ateşten daha kuvvetli bir şey var mıdır?' dediler. Allah: 'Su' buyurdu. Melekler: 'Sudan daha güçlü bir şey var mıdır?' dediler. Allah’ta: 'Rüzgar' dedi. Melekler: 'Yarattıkların içersinde rüzgardan da daha güçlü bir şey var mıdır?' dediler. Allah’ta şöyle buyurdu: 'Evet sağ eliyle verdiğini sol elinden gizleyen ademoğludur.'
Ebu İsa (Tirmizî): Bu hadis garibtir. Merfu olarak sadece bu isnadla bilmekteyiz.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Tefsîru'l-Kur'an 113-4, 5/454
Senetler:
1. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
2. İbnEbu Süleyman Süleyman b. Ebu Süleyman el-Kuraşî (Süleyman b. Ebu Süleyman)
3. Ebu İsa Avvam b. Havşeb eş-Şeybanî (Avvam b. Havşeb b. Yezid b. Rüveym)
4. Ebu Halid Yezid b. Harun el-Vasitî (Yezid b. Harun b. Zâzî b. Sabit)
5. Muhammed b. Beşşâr el-Abdî (Muhammed b. Beşşâr b. Osman)
Konular:
Dünya, evren, yaratılışı
Hz. Peygamber, ayetleri tefsiri
KTB, YARATILIŞ
Sadaka, gizli vermek
Öneri Formu
Hadis Id, No:
30001, İM002801
Hadis:
حَدَّثَنَا عَلِىُّ بْنُ مُحَمَّدٍ حَدَّثَنَا أَبُو مُعَاوِيَةَ حَدَّثَنَا الأَعْمَشُ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ مُرَّةَ عَنْ مَسْرُوقٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ فِى قَوْلِهِ ( وَلاَ تَحْسَبَنَّ الَّذِينَ قُتِلُوا فِى سَبِيلِ اللَّهِ أَمْوَاتًا بَلْ أَحْيَاءٌ عِنْدَ رَبِّهِمْ يُرْزَقُونَ ) قَالَ أَمَا إِنَّا سَأَلْنَا عَنْ ذَلِكَ فَقَالَ « أَرْوَاحُهُمْ كَطَيْرٍ خُضْرٍ تَسْرَحُ فِى الْجَنَّةِ فِى أَيِّهَا شَاءَتْ ثُمَّ تَأْوِى إِلَى قَنَادِيلَ مُعَلَّقَةٍ بِالْعَرْشِ فَبَيْنَمَا هُمْ كَذَلِكَ إِذِ اطَّلَعَ عَلَيْهِمْ رَبُّكَ اطِّلاَعَةً فَيَقُولُ سَلُونِى مَا شِئْتُمْ . قَالُوا رَبَّنَا وَمَاذَا نَسْأَلُكَ وَنَحْنُ نَسْرَحُ فِى الْجَنَّةِ فِى أَيِّهَا شِئْنَا فَلَمَّا رَأَوْا أَنَّهُمْ لاَ يُتْرَكُونَ مِنْ أَنْ يَسْأَلُوا قَالُوا نَسْأَلُكَ أَنْ تَرُدَّ أَرْوَاحَنَا فِى أَجْسَادِنَا إِلَى الدُّنْيَا حَتَّى نُقْتَلَ فِى سَبِيلِكَ . فَلَمَّا رَأَى أَنَّهُمْ لاَ يَسْأَلُونَ إِلاَّ ذَلِكَ تُرِكُوا » .
Tercemesi:
Bize Ali b. Muhammed, ona Ebu Muâviye, ona el-A'meş, ona Abdullah b. Mürra, ona Mesrûk, ona da Abdullah (b. Mesud), "Allah yolunda öldürülenleri sakın ölüler sanmayın. Aksine onlar diri (olup) Rablerinin nezdinde rızıklandırılırlar" ayetine dair şöyle rivayet etmiştir:
Biz bu (ayet) hakkında Hz. Peygamber'e (sav) sorduk. Nebî (sav), "(Şehidlerin) ruhları cennette istediği yere girip çıkan yeşil kuş gibidir. Ardından Arş'ta asılı kandillere konarlar. Onlar bu hal üzere iken birden Rabbin onlara muttali olup 'benden dilediğinizi isteyin' der. Onlar, 'Rabbimiz! Bizler cennette dilediğimiz yere girip çıkarken senden (daha) ne isteriz ki!' derler. Onlar, (bir şey) istemeden bırakılmayacaklarını anladıklarında 'senin yolunda öldürülmemiz için ruhlarımızı bedenlerimize iade edip (bizi) dünyaya (döndürmeni) istiyoruz' derler. (Allah teâlâ) onların sadece bunu istediklerini görünce (onlar, kendi hallerine) bırakılırlar" buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Mâce, Sünen-i İbn Mâce, Cihâd 16, /455
Senetler:
1. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mesud (Abdullah b. Mesud b. Gafil b. Habib b. Şemh)
2. Ebu Aişe Mesruk b. Ecda' (Mesruk b. Ecda' b. Malik b. Ümeyye b. Abdullah)
3. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mübarek el-Hanzalî (Abdullah b. Mübarek b. Vadıh)
4. Ebu Muhammed Süleyman b. Mihran el-A'meş (Süleyman b. Mihran)
5. Ebu Muaviye Muhammed b. Hâzim el-A'mâ ed-Darîr (Muhammed b. Hazim)
6. Ali b. Muhammed el-Kûfî (Ali b. Muhammed b. İshak)
Konular:
Hz. Peygamber, ayetleri tefsiri
Şehit, mükafatı
Öneri Formu
Hadis Id, No:
272828, DM002866-2
Hadis:
أَخْبَرَنَا عُبَيْدُ بْنُ يَعِيشَ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ آدَمَ عَنْ حَمْزَةَ بْنِ حَبِيبٍ عَنْ أَبِى إِسْحَاقَ عَنِ الأَغَرِّ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ وَأَبِى سَعِيدٍ عَنِ النَّبِىِّ -صلى الله عليه وسلم- :« {وَنُودُوا أَنْ تِلْكُمُ الْجَنَّةُ أُورِثْتُمُوهَا بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ} قَالَ : نُودُوا : صِحُّوا فَلاَ تَسْقَمُوا ، وَانْعَمُوا فَلاَ تَبْؤُسُوا ، وَشِبُّوا فَلاَ تَهْرَمُوا ، وَاخْلُدُوا فَلاَ تَمُوتُوا ».
Tercemesi:
Bize Ubeyd b. Ya'îş, ona Yahya b. Adem, ona Hamza b. Habib, ona Ebu İshak es-Sebiî, ona Eğar b. Abdullah el-Medini, ona da Ebu Said el-Hudrî (ra), Rasulullah'ın (sav) "Onlara, "İşte size cennet. Yapmış olduğunuz iyi amellere karşılık o size kaldı" diye seslenilir"(A'raf/43) ayeti hakkında şöyle buyurduğunu rivayet etti:
"Onlara şöyle seslenilir: "Sağlıklı olun, hasta olmayın! Bolluk içinde sevinçli olun, sıkıntı ve yoksulluk görmeyin! Genç kalın, ihtiyarlamayın! Sonsuza dek yaşayın, ölmeyin!"
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Dârimî, Sünen-i Dârimî, Rikâk 103, 3/1864
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Eğar b. Abdullah el-Medini (Eğar b. Abdullah)
3. Ebu İshak es-Sebiî (Amr b. Abdullah b. Ubeyd)
4. Ebu Umare Hamza b. Habib ez-Zeyyât (Hamza b. Habib b. Umare)
5. Ebu Zekeriyya Yahya b. Adem el-Ümevî (Yahya b. Adem b. Süleyman)
6. Ebu Muhammed Ubeyd b. Ya'îş (Ubeyd b. Ya'îş)
Konular:
Cennet, Cehennem, cennet ve cehennem ebedidir
Cennet, Cennetlikler, vasfı , sıfatı , yaşamı vs.
Cennet, Nimetleri
Hz. Peygamber, ayetleri tefsiri
Öneri Formu
Hadis Id, No:
281980, T003339-2
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدُ بْنُ حُمَيْدٍ حَدَّثَنَا رَوْحُ بْنُ عُبَادَةَ وَعُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ مُوسَى عَنْ مُوسَى بْنِ عُبَيْدَةَ عَنْ أَيُّوبَ بْنِ خَالِدٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ رَافِعٍ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « الْيَوْمُ الْمَوْعُودُ يَوْمُ الْقِيَامَةِ وَالْيَوْمُ الْمَشْهُودُ يَوْمُ عَرَفَةَ وَالشَّاهِدُ يَوْمُ الْجُمُعَةِ وَمَا طَلَعَتِ الشَّمْسُ وَلاَ غَرَبَتْ عَلَى يَوْمٍ أَفْضَلَ مِنْهُ فِيهِ سَاعَةٌ لاَ يُوَافِقُهَا عَبْدٌ مُؤْمِنٌ يَدْعُو اللَّهَ بِخَيْرٍ إِلاَّ اسْتَجَابَ اللَّهُ لَهُ وَلاَ يَسْتَعِيذُ مِنْ شَرٍّ إِلاَّ أَعَاذَهُ اللَّهُ مِنْهُ » حَدَّثَنَا عَلِىُّ بْنُ حُجْرٍ حَدَّثَنَا قُرَّانُ بْنُ تَمَّامٍ الأَسَدِىُّ عَنْ مُوسَى بْنِ عُبَيْدَةَ بِهَذَا الإِسْنَادِ نَحْوَهُ . وَمُوسَى بْنُ عُبَيْدَةَ الرَّبَذِىُّ يُكْنَى أَبَا عَبْدِ الْعَزِيزِ وَقَدْ تَكَلَّمَ فِيهِ يَحْيَى وَغَيْرُهُ مِنْ قِبَلِ حِفْظِهِ . وَقَدْ رَوَى شُعْبَةُ وَالثَّوْرِىُّ وَغَيْرُ وَاحِدٍ مِنَ الأَئِمَّةِ عَنْهُ . قَالَ أَبُو عِيسَى : هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ غَرِيبٌ لاَ نَعْرِفُهُ إِلاَّ مِنْ حَدِيثِ مُوسَى بْنِ عُبَيْدَةَ . وَمُوسَى بْنُ عُبَيْدَةَ يُضَعَّفُ فِى الْحَدِيثِ ضَعَّفَهُ يَحْيَى بْنُ سَعِيدٍ وَغَيْرُهُ .
Tercemesi:
Bize Abd b. Humeyd, ona Ravh b. Ubade ve Ubeydullah b. Musa, ona Musa b. Ubeyde, ona Eyüp b. Halid, ona Abdullah b. Rafi', ona da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'in (sav) (Burûc Süresi'nde bulunan ayetleri açıklarken) şöyle buyurduğunu nakletmiştir. "el-Yevmü'l-mev'ûd" Kıyamet günüdür. "el-Yevmü'l-meşhûd" Arefe günüdür. "eş-Şâhid" Cuma günüdür. Güneş, ne Cuma gününden daha faziletli bir günde doğmuş, ne de batmıştır. Cuma gününde öyle bir vakit vardır ki o vakitte mü'min bir kul Allah'tan bir hayır dilerse, Allah onun isteğini kabul eder, bir şerden Allah'a sığınırsa Allah onu sığındığı şeyden korur.
(Tirmizî şöyle devam etmiştir.) Bize Ali b. Hucr, ona Kurran b. Temmam el-Esedî, ona Musa b. Ubeyde, aynı isnadla hadisin benzerini nakletmiştir.
Musa b. Ubeyde er-Rebezî, Ebu Abdülaziz olarak künyelenir. Yahya ve bazı kişiler onun hafızasını tenkit etmişlerdir. Aynı zamanda Şu'be, es-Sevrî ve bazı hadis imamları ondan hadis nakletmişlerdir.
Tirmizî şöyle devam etmiştir. Bu hadis Hasen-Garib bir hadistir. Bu hadisi ancak Musa b. Ubeyde tarikiyle biliyoruz.
Musa b. Ubeyde, hadis rivayetinde zayıf olarak kabul edilmiştir. Yahya b. Said ve bazı kimseler onu zayıf olarak adlandırmışlardır.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Tefsîru'l-Kur'an 85, 5/436
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Râfi' Abdullah b. Râfi' el-Mahzûmi (Abdullah b. Râfi' b. Ebu Râfi')
3. Eyyub b. Halid el-Ensarî (Eyyub b. Halid b. Safvan b. Evs b. Câbir)
4. Ebu Abdulaziz Musa b. Ubeyde er-Rebezî (Musa b. Ubeyde b. Neşît b. Amr b. el- Haris)
5. Ebu Muhammed Ravh b. Ubade el-Kaysî (Ravh b. Ubade b. Alâ b. Hasan b. Amr b. Mersed)
6. Abd b. Humeyd el-Keşşi (Abdulhumeyd b. Humeyd b. Nasr)
Konular:
Hz. Peygamber, ayetleri tefsiri
Mübarek Zamanlar, Cuma günündeki dua kabul saati