431 Kayıt Bulundu.
BizeRavh, ona Malik;(T) Bize İshak ona Malik;(T) Bize Musab ez-Zübeyrî, ona Zeyd b. Ebu Üneyse, ona Abdülhamid b. Abdurrahman b. Zeyd b. el-Hattab, ona da Müslim b. Yesar el-Cüheni şöyle rivayet etmiştir: Ömer b. Hattab'a (ra) “Hani Rabbin Âdem oğullarının bellerinden zürriyetlerini almıştı” [A'râf, 7/172] ayetinin anlamı soruldu. Hz. Ömer “Bu ayet sorulduğunda Hz. Peygamber'in (sav) şöyle cevap verdiğini işittim” dedi: "Şüphesiz ki Allah Teala Adem'i yarattı. Sonra kudret eliyle sırtını sıvazlayıp ondan zürriyetini çıkardı ve 'bunları cennet için yarattım, cennetliklerin amelini işleyecekler' buyurdu. Sonra yine Adem'in sırtına dokunup ondan bir nesil daha çıkardı ve 'bunları cehennem için yarattım. Cehennem ehlinin amelini işleyecekler' buyurdu. Bunun üzerine bir adam 'Ey Allah'ın Rasulü! öyleyse amel niçin? Amelin ne faydası var? dedi. Hz. Peygamber (sav) 'Şüphesiz ki Aziz ve Celil Allah, bir kulu cennetlik yaratınca ölünceye kadar ona cennet ehlinin amelini işletir ve bu sayede onu cennete sokar. Bir kulu da cehennem için yaratınca, ona da ölünceye kadar cehennem ehlinin amelini işletir ve bu sebeple onu cehenneme sokar' cevabını verdi."
Açıklama: Hz. Ömer ile Müslim b. Yesar arasında inkıta vardır. Ayrıca ondan sadece Abdülhamid b. Abdurrahman rivayette bulunmuştur. Rivayet mutabaatla sahih li-gayrihi olur.
Bize Hennâd, ona Ebu’l-Ahvas, ona el-A’meş, ona İbrahim, ona Alkame, ona Abdullah şöyle demiştir: Rasulullah (sav) bana, kendisi minber üzerinde iken kendisine Kur’ân okumamı emir buyurdu. Ben de ona Nisa suresinden okumaya başladım. Nihayet "Her ümmetten (peygamberlerini) birer şahit getirip, bunlara karşı da seni şahit getireceğimiz zaman halleri nice olur!" (Nisa, 41) ayetine gelince, Rasulullah (sav) eliyle bana işaret etti. Ona baktığımda gözlerinden yaş akmakta olduğunu gördüm. Ebu İsa (Tirmizi) der ki: Ebu’l-Ahvas bu hadisi A’meş'ten, o İbrahim'den, o Alkame'den, o da Abdullah’tan bu şekilde rivayet etmiştir. Ancak gerçekte rivayet İbrahim'in Abîde'den, onun da Abdullah'tan rivayeti şeklindedir.
Bize Ali b. Haşrem, ona İsa b. Yunus, ona A'meş, ona İbrahim, ona Alkame, ona da Abdullah şöyle demiştir: "İmân edip de imanlarına zulüm bulaştırmayanlar var ya! İşte güven onlarındır" (En'âm, 82) ayeti indiğinde bu hüküm Müslümanlara ağır geldi ve “ey Allah’ın Rasulü, hangimiz kendine zulmetmemiştir ki?” dediler. Bunun üzerine Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Buradaki zulüm kelimesi, sizin düşündüğünüz manada değil, şirk manasındadır. Lokman'ın kendi oğluna hitaben söylediği 'Şüphesiz ki şirk elbette büyük bir zulümdür' (Lokman, 31/13) sözünü işitmediniz mi?" Ebu İsa der ki: Bu, hasen-sahih bir hadistir.
Bize el-Ensârî, ona Ma'n, ona Malik b. Enes, ona Zeyd b. Ebu Üneyse, ona Abdülhamid b. Abdurrahman b. Zeyd b. Hattâb, ona da Müslim b. Yesâr el-Cühenî şöyle rivayet etmiştir: Ömer b. Hattab'a "Hani Rabbin Âdem oğullarının bellerinden zürriyetlerini almış, onları kendilerine karşı şahit tutarak, 'Ben sizin Rabbiniz değil miyim?' demişti. Onlar da, 'Evet, şahit olduk (ki Rabbimizsin)' demişlerdi. Böyle yapmamız kıyamet günü, 'Biz bundan habersizdik' dememeniz içindir" [A'râf, 7/172] ayetinin anlamı soruldu. Hz. Ömer “Bu ayet sorulduğunda Hz. Peygamber'in (sav) şöyle cevap verdiğini işittim” dedi: "Şüphesiz ki Allah Teala Adem'i yarattı. Sonra kudret eliyle sırtını sıvazlayıp ondan zürriyetini çıkardı ve 'bunları cennet için yarattım, cennetliklerin amelini işleyecekler' buyurdu. Sonra yine Adem'in sırtına dokunup ondan bir nesil daha çıkardı ve 'bunları cehennem için yarattım. Cehennem ehlinin amelini işleyecekler' buyurdu. Bunun üzerine bir adam 'Ey Allah'ın Rasulü! öyleyse amel niçin? Amelin ne faydası var? dedi. Hz. Peygamber (sav) 'Şüphesiz ki Aziz ve Celil Allah, bir kulu cennetlik yaratınca ölünceye kadar ona cennet ehlinin amelini işletir ve bu sayede onu cennete sokar. Bir kulu da cehennem için yaratınca, ona da ölünceye kadar cehennem ehlinin amelini işletir ve bu sebeple onu cehenneme sokar' cevabını verdi." [Ebu İsa şöyle der ki: Bu, hasen bir hadistir. Müslim b. Yesâr, Hz. Ömer'den hadis işitmemiştir. Bazıları, bu isnatta Müslim b. Yesâr ile Hz. Ömer arasında meçhûl bir râvi zikretmişlerdir.]
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Abdurrahman b. Mehdî, ona Zâide b. Kudâme, ona Mansûr b. Mu'temir, ona Sa'd b. Ubeyde, ona Ebu Abdurrahman es-Sülemî, ona da Ali şöyle rivayet etmiştir: "Baki mezarlığında bir cenazede idik. (Derken) Nebî (sav) gelip oturdu. Bizler de onunla beraber oturduk. Beraberinde yeri çizdiği bir değnek vardı. Başını göğe kaldırdı ve 'Dünyaya gelmiş herkesin gireceği yer (cenne ya da cehennem) yazılmıştır (belirlenmiştir)' buyurdu. Topluluk 'Ey Allah'ın Rasulü! O halde biz neden yazgımıza güvenmeyelim ki. Nasıl olsa bahtiyar olan bahtiyarlık için amel eder, bedbaht olan da bedbahtlık için amel eder' dediler. Hz. Peygamber (sav) 'Bilakis, amele devam edin. Bahtiyarlardan olana bahtiyarların ameli kolaylaştırılır. Behbahtlardan olana da bedbahtların ameli kolaylaştırılır' buyurdu. Ardından 'Artık kim cömert davranır, günah işlemekten sakınırsa; bunların güzel karşılığına da inanırsa; biz onu işin kolayına yönlendiririz. Ama kim cimrilik eder, kendisiyle yetinirse; güzel karşılığı da yalan sayarsa; biz onu zora sokarız' [Leyl, 92/5-10] ayetlerini okudu." [Ebu İsader ki: Bu, hasen-sahih bir hadistir.]
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Yezid b. Harun, ona Avvâm b. Havşeb, ona Süleyman (b. Ebu Süleyman), ona da Enes b. Malik (ra), Peygamber’in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Allah yeryüzünü yarattığı zaman yeryüzü sallanmaya başladı. Bunun üzerine Allah dağları yarattı. Onları yeryüzüne yerleştirdi ve yeryüzünün sarsıntısı durdu. Melekler dağların ağırlığına şaştılar ve 'Ya Rabbi! Yarattıklarının içinde dağlardan daha kuvvetli bir şey var mıdır?' dediler. Allah 'Evet demir' buyurdu. Melekler 'Ya Rabbi demirden daha kuvvetli bir şey var mıdır?' dediler. Allah 'Ateş' buyurdu. Melekler 'Ya Rabbi yarattıkların içinde ateşten daha kuvvetli bir şey var mıdır?' dediler. Allah 'Su' buyurdu. Melekler 'Sudan daha güçlü bir şey var mıdır?' dediler. Allah’ta 'Rüzgar' dedi. Melekler 'Yarattıkların içerisinde rüzgardan da daha güçlü bir şey var mıdır?' dediler. Bunun üzerine Allah 'Evet sağ eliyle verdiğini sol elinden gizleyen ademoğludur' buyurdu." [Ebu İsa (Tirmizî) der ki: Bu hadis garibtir. Merfu olarak sadece bu isnadla bilmekteyiz.]
Bana Abdülaziz b. Abdullah, ona Süleyman b. Bilal, ona Sevr, ona Ebu Ğiyâs, ona da Ebu Hureyre (ra) şöyle demiştir: Biz Peygamberdin yanında oturuyorken kendisine Cuma Suresi "henüz bunlara katılmamış olan daha başkalarına da" indirildi. Ben “ey Allah'ın Rasulü, 'bize henüz katılmayanlar' kimlerdir?” diye sordum. Rasulullah üç kez sorana kadar cevap vermedi. Rasulullah elini, aramızda olan Selmân el-Fârisî'nin üzerine koydu ve "iman Süreyya yıldızında bile olsaydı şunlardan birtakım adamlar" -yahut "bir adam muhakkak ona uzanıp alırdı" buyurdu.
Bize Yahya, ona Vekî, ona A'meş, ona Sa'd b. Ubeyde, ona Ebu Abdurrahman, ona Hz. Ali şöyle söylemiştir: Biz Rasulullahla (sav) oturuyorken şöyle buyurdu: "Hepinizin cehennem ya da cennetteki mekanı (takdir edilmiş) yazılmıştır." Biz dedik ki, Ya Rasulallah! Öyle ise buna dayanıp, güvenemez miyiz? yani (bizim amel etmemize ne gerek var). Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Sizler amel edip çalışın. Çünkü herkes (niçin yaratıldıysa), o kendisine kolaylaştırılmıştır." Hz. Peygamber (sav) bundan sonra şu ayetleri okudu: 'Kim (elinde bulunandan) verir, Allah'a karşı gelmekten sakınır ve en güzel sözü (kelime-i tevhidi) tasdik ederse, biz onu en kolay olana iletiriz. Ama kim de cimrilik eder, müstağni olur ve güzel karşılığı yalanlarsa biz onu zora sokarız." (Leyl/92, 5-10).
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Abdullah b. Nümeyr ve Ebu Üsame, ona İsmail b. Ebu Halid, ona Kays b. Ebu Hazim, ona da Ebu Bekir'den (ra) rivayet edildiğine göre (bir gün) Allah'a hamd ve sena ettikten sonra şöyle demiştir: Ey insanlar! Siz; "Ey iman edenler! Siz kendinize düşene bakınIz. Hidayet yolunda olduğunuz zaman sapıtan kimse size zarar veremez." (Maide 105) ayetini okuyorsunuz (ve hükmünün genelliğini sanarak iyiliği emretmeyi ve fenalığı menetmeyi bırakıyorsunuz). Halbuki biz Rasulullah'tan (sav) şu buyruğu muhakkak işittik: "Şüphesiz, insanlar münker bir şeyi görüp de menetmedikleri zaman Allah'ın onlara umumi bir ceza vermesi yakındır." Ravi Ebu Üsame bu hadisi başka bir defa rivayet ederken Ebu Bekir'i (ra) 'Halbuki biz Rasulullah'tan (sav) şu buyruğu muhakkak işittik' biçimindeki sözün yerine onun, 'ben, Rasulullah'tan (sav) şu buyruğu muhakkak işittim' dediğini nakletmiştir.
Açıklama: Hadis inkıtadan dolayı zayıftır.Hadis mütabileriyle birlikte sahihtir.