Giriş

Bize İbn Ebu Ömer, ona Süfyan, ona Cami b. Ebu Raşid ve Abdülmelik b. A'yen, onlara Ebu Vail, ona da Abdullah b. Mesud şöyle demiştir: Rasulullah (sav) : "Malının zekatını vermeyen her bir kimsenin boynuna kıyamet günü Allah bir yılan takacaktır." buyurdu, sonra da bu sözünü doğrulamak için şu "Allah'ın kendilerine ikram edip verdiği malları, infak etmekte cimrilik gösterenler..." [Ali İmran/2-180] ayetini okudu. Abdullah b. Mesud der ki: Başka bir seferde de Rasulullah (sav) bu sözünü doğrulamak için aynı ayetin (devamını) okumuştu: "Cimrilik ettikleri şey kıyamet günü boyunlarına dolanacaktır..." [Ali İmran/2-180)]. Yine Rasulullah (sav) "Müslüman kardeşinin malını yalan yere yemin ederek kendi zimmetine geçiren kişi kıyamet günü Allah’ı kendisine kızgın vaziyette bulacaktır" buyurdu, sonra da Allah'ın kitabından bu sözünü doğrulamak üzere "Allah'a verdikleri sözü satanlar..." (Ali İmran/2-77) ayetini okudu." [Ebu İsa (Tirmizî) der ki: Bu hadis hasen sahihtir.]


    Öneri Formu
18240 T003012 Tirmizi,Tefsîru'l-Kur'ân, 3

Bize Ali b. Haşrem, ona İsa b. Yunus, ona A'meş, ona İbrahim, ona Alkame, ona da Abdullah şöyle demiştir: "İmân edip de imanlarına zulüm bulaştırmayanlar var ya! İşte güven onlarındır" (En'âm, 82) ayeti indiğinde bu hüküm Müslümanlara ağır geldi ve “ey Allah’ın Rasulü, hangimiz kendine zulmetmemiştir ki?” dediler. Bunun üzerine Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Buradaki zulüm kelimesi, sizin düşündüğünüz manada değil, şirk manasındadır. Lokman'ın kendi oğluna hitaben söylediği 'Şüphesiz ki şirk elbette büyük bir zulümdür' (Lokman, 31/13) sözünü işitmediniz mi?" Ebu İsa der ki: Bu, hasen-sahih bir hadistir.


    Öneri Formu
18526 T003067 Tirmizi,Tefsîru'l-Kur'ân, 6

Bize Hennâd, ona Ebu’l-Ahvas, ona el-A’meş, ona İbrahim, ona Alkame, ona Abdullah şöyle demiştir: Rasulullah (sav) bana, kendisi minber üzerinde iken kendisine Kur’ân okumamı emir buyurdu. Ben de ona Nisa suresinden okumaya başladım. Nihayet "Her ümmetten (peygamberlerini) birer şahit getirip, bunlara karşı da seni şahit getireceğimiz zaman halleri nice olur!" (Nisa, 41) ayetine gelince, Rasulullah (sav) eliyle bana işaret etti. Ona baktığımda gözlerinden yaş akmakta olduğunu gördüm. Ebu İsa (Tirmizi) der ki: Ebu’l-Ahvas bu hadisi A’meş'ten, o İbrahim'den, o Alkame'den, o da Abdullah’tan bu şekilde rivayet etmiştir. Ancak gerçekte rivayet İbrahim'in Abîde'den, onun da Abdullah'tan rivayeti şeklindedir.


    Öneri Formu
18405 T003024 Tirmizi,Tefsîru'l-Kur'ân, 4

Bana Abdülaziz b. Abdullah, ona Süleyman b. Bilal, ona Sevr, ona Ebu Ğiyâs, ona da Ebu Hureyre (ra) şöyle demiştir: Biz Peygamberdin yanında oturuyorken kendisine Cuma Suresi "henüz bunlara katılmamış olan daha başkalarına da" indirildi. Ben “ey Allah'ın Rasulü, 'bize henüz katılmayanlar' kimlerdir?” diye sor­dum. Rasulullah üç kez sorana kadar cevap vermedi. Rasulullah elini, aramızda olan Selmân el-Fârisî'nin üzerine koydu ve "iman Süreyya yıldızında bile olsaydı şunlardan birtakım adamlar" -yahut "bir adam muhakkak ona uzanıp alırdı" buyurdu.


    Öneri Formu
33330 B004897 Buhari, Tefsir, (Cuma) 1

Bize Yahya, ona Vekî, ona A'meş, ona Sa'd b. Ubeyde, ona Ebu Abdurrahman, ona Hz. Ali şöyle söylemiştir: Biz Rasulullahla (sav) oturuyorken şöyle buyurdu: "Hepinizin cehennem ya da cennetteki mekanı (takdir edilmiş) yazılmıştır." Biz dedik ki, Ya Rasulallah! Öyle ise buna dayanıp, güvenemez miyiz? yani (bizim amel etmemize ne gerek var). Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Sizler amel edip çalışın. Çünkü herkes (niçin yaratıldıysa), o kendisine kolaylaştırılmıştır." Hz. Peygamber (sav) bundan sonra şu ayetleri okudu: 'Kim (elinde bulunandan) verir, Allah'a karşı gelmekten sakınır ve en güzel sözü (kelime-i tevhidi) tasdik ederse, biz onu en kolay olana iletiriz. Ama kim de cimrilik eder, müstağni olur ve güzel karşılığı yalanlarsa biz onu zora sokarız." (Leyl/92, 5-10).


    Öneri Formu
33453 B004947 Buhari, Tefsir, (Leyl) 5

Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Abdullah b. Nümeyr ve Ebu Üsame, ona İsmail b. Ebu Halid, ona Kays b. Ebu Hazim, ona da Ebu Bekir'den (ra) rivayet edildiğine göre (bir gün) Allah'a hamd ve sena ettikten sonra şöyle demiştir: Ey insanlar! Siz; "Ey iman edenler! Siz kendinize düşene bakınIz. Hidayet yolunda olduğunuz zaman sapıtan kimse size zarar veremez." (Maide 105) ayetini okuyorsunuz (ve hükmünün genelliğini sanarak iyiliği emretmeyi ve fenalığı menetmeyi bırakıyorsunuz). Halbuki biz Rasulullah'tan (sav) şu buyruğu muhakkak işittik: "Şüphesiz, insanlar münker bir şeyi görüp de menetmedikleri zaman Allah'ın onlara umumi bir ceza vermesi yakındır." Ravi Ebu Üsame bu hadisi başka bir defa rivayet ederken Ebu Bekir'i (ra) 'Halbuki biz Rasulullah'tan (sav) şu buyruğu muhakkak işittik' biçimindeki sözün yerine onun, 'ben, Rasulullah'tan (sav) şu buyruğu muhakkak işittim' dediğini nakletmiştir.


    Öneri Formu
275519 İM004005-2 İbn Mâce, Fiten, 20

Bize İbn Ebu Ömer, ona Süfyan, ona Cami b. Ebu Raşid ve Abdülmelik b. A'yen, onlara Ebu Vail, ona da Abdullah b. Mesud şöyle demiştir: Rasulullah (sav) : "Malının zekatını vermeyen her bir kimsenin boynuna kıyamet günü Allah bir yılan takacaktır." buyurdu, sonra da bu sözünü doğrulamak için şu "Allah'ın kendilerine ikram edip verdiği malları, infak etmekte cimrilik gösterenler..." [Ali İmran/2-180] ayetini okudu. Abdullah b. Mesud der ki: Başka bir seferde de Rasulullah (sav) bu sözünü doğrulamak için aynı ayetin (devamını) okumuştu: "Cimrilik ettikleri şey kıyamet günü boyunlarına dolanacaktır..." [Ali İmran/2-180)]. Yine Rasulullah (sav) "Müslüman kardeşinin malını yalan yere yemin ederek kendi zimmetine geçiren kişi kıyamet günü Allah’ı kendisine kızgın vaziyette bulacaktır" buyurdu, sonra da Allah'ın kitabından bu sözünü doğrulamak üzere "Allah'a verdikleri sözü satanlar..." (Ali İmran/2-77) ayetini okudu." [Ebu İsa (Tirmizî) der ki: Bu hadis hasen sahihtir.]


    Öneri Formu
282076 T003012-2 Tirmizi,Tefsîru'l-Kur'ân, 3


Açıklama: Hadis inkıtadan dolayı zayıftır.Hadis mütabileriyle birlikte sahihtir.

    Öneri Formu
70855 HM022366 İbn Hanbel, V, 231


    Öneri Formu
18965 T003119 Tirmizi,Tefsîru'l-Kur'ân, 14