38 Kayıt Bulundu.
Bize Yahya b. Yahya, Ebu Bekir b. Ebu Şeybe ve Ebu Küreyb -lafız Ebu Küreyb'e aittir-, onlara Ebu Muaviye, ona A'meş, ona Ebu Süfyan, ona da Cabir şöyle nakletmiştir: "Hz. Peygamber (sav), Übey b. Ka'b'a bir doktor gönderdi. Doktor (tedavi maksadıyla) onun bir damarını kesip dağladı."
Bize Yahya b. Yahya, Ebu Bekir b. Ebu Şeybe ve Ebu Küreyb -lafız Ebu Küreyb'e aittir-, onlara Ebu Muaviye, ona A'meş, ona Ebu Süfyan, ona da Cabir şöyle nakletmiştir: "Hz. Peygamber (sav), Übey b. Ka'b'a bir doktor gönderdi. Doktor (tedavi maksadıyla) onun bir damarını kesip dağladı."
Bize Abdurrezzâk, ona Ma'mer, ona Katâde, ona Hasan (el-Basrî), ona İmrân b. Husayn, ona da İbn Mes'ûd şöyle demiştir: "Bir gece Rasulullah’ın (sav) yanında çokça konuştuk. Sonra sabah olunca Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: Bu gece bana peygamberler ümmetleriyle birlikte gösterildi. Bir peygamber geçti yanında üç kişi vardı, bir başka peygamber geçti yanında küçük bir topluluk vardı, bir peygamber geçti yanında birkaç kişi vardı ve bir peygamber de geçti ki onunla beraber hiç kimse yoktu. Nihayet, yanında İsrail oğullarından kalabalık bir topluluk ile Mûsâ (as) önümden geçti. Bu kalabalık hoşuma gitti ve 'Bunlar kimdir?' diye sordum. Bana 'Bu senin kardeşin Mûsâ’dır, yanındaki de İsrail oğullarıdır' denildi. Ben 'Peki, benim ümmetim nerede?' diye sordum, bana 'Sağına bak' denildi. Baktım ki dağ yamaçları adam yüzleriyle dolmuş. Sonra 'Soluna bak' denildi. Baktım ki ufuk insan yüzleriyle dolmuş. Bana 'Razı oldun mu?' denildi. Ben de 'Razı oldum Rabbim, razı oldum Rabbim!' dedim. Bunun üzerine bana 'Bunların yanında yetmiş bin kişi vardır ki hiçbir hesaba çekilmeden cennete girecekler' denildi. Rasulullah (sav) devamla 'Babam da annem size feda olsun! Eğer gücünüz yeterse o yetmiş bin kişi arasında olmaya çalışın. Eğer buna güç yetiremezseniz, dağ yamaçlarını dolduranlar arasında olun. Buna da güç yetiremezseniz ufku dolduranlar arasında olun. Çünkü orada birtakım insanların kalabalık hâlde itiştiklerini gördüm' buyurdu. Bunun üzerine Ukâşe b. Mihsan kalktı ve 'Ey Allah’ın Rasulü, Allah’a dua et de beni o yetmiş bin kişiden kılsın' dedi. Rasulullah (sav) onun için dua etti. Sonra başka bir adam kalktı ve 'Ey Allah’ın Rasulü, Allah’a dua et de beni de onlardan kılsın' dedi. Rasulullah (sav) 'Bu konuda seni Ukâşe geçti' buyurdu. Sonra kendi aramızda konuştuk ve 'Sizce bu yetmiş bin kimlerdir? Herhalde bunlar İslam’da doğup büyüyen, Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmadan ölen kimselerdir' dedik. Bu sözümüz Rasulullah’a (sav) ulaşınca 'Onlar; dağlama yaptırmayan, rukye talep etmeyen, uğursuzluk vehmine kapılmayan ve yalnızca Rablerine tevekkül eden kimselerdir' buyurdu."
Açıklama: Rukye okuyup üfleyerek şifa ummaktır. Bu hadisin son kısmında tedavi için kullanılan şeylerin doğrudan etki sahibi değil, vasıta olduğuna işaret vardır. Hastalığı da, musibeti de, uğursuzluğu da asıl yaratan Allah'tır. Mümin tedavi olurken asıl şifayı Allah'tan bekler ve ona tevekkül eder. Yoksa kasıt tedaviyi reddetmek değildir.
Bize Ali b. Hucr, ona Şerîk, ona Ebu İshak, ona da Hârise b. Mudarrib şöyle rivayet etmiştir: "Hastalığı dolayısıyla Habbâb’ı ziyarete gitmiştik. Dağlama yapmak suretiyle yedi defa tedavi görmüştü. Bize şöyle dedi: Hastalığım uzadı. Rasulullah’ın (sav) 'Ölümü temenni etmeyiniz' buyurduğunu işitmemiş olsaydım, ölmeyi isterdim. Hz. Peygamber 'Kişi, toprak veya bina yapımı hariç ailesi için yaptığı her türlü harcamadan sevap kazanır' buyurdu." [Ebu İsa (et-Tirmizi), hadisin hasen sahih olduğunu söylemiştir.]
Açıklama: Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: لاَ تَمَنَّوُا الْمَوْتَ
Bize Ebu Hasîn Abdullah b. Ahmed b. Yunus el-Kûfî, ona Abser b. Kasım, ona Husayn b. Abdurrahman, ona da Said b. Cübeyr, Abdullah b. Abbas’ın (r.anhüma) şöyle dediğini rivayet etti: "Hz. Peygamber (sav) İsra gecesi, bazı peygamberlere uğradı, onların yanında büyük bir topluluk vardı. Yine bazı peygamberlere uğradı, onların yanında bir grup vardı. Bazı peygamberlere uğradı ki onların yanında hiç kimse yoktu. Sonunda çok büyük bir kalabalığa uğradı. (Hz. Peygamber (sav) der ki:) Ben “bunlar kimlerdir?” diye sordum, “Musa ve ümmeti, ancak başını kaldır ve bak” dediler. Bir da baktım ki şu yandan ve bu yandan tamamen ufku kaplamış bir kalabalık gözüme ilişti. Bana “işte bunlar senin ümmetindir. Bunlardan başka yetmiş bin kişi hesapsız bir şekilde cennete girecektir” denildi. Bu sözleri söyleyince Rasulullah (sav) içeriye geçti, ama bunların kimler olduğunu hiç kimse sormadı ve kendisi de bir açıklamada bulunmadı. Sonra Ashab kendi aralarında “onlar biziz” dediler. Bir kısmı da “onlar; fıtrat üzerine doğan ve Müslüman olarak ölenlerdir” dediler. Bu arada Rasulullah (sav) çıktı ve “Onlar şifanın dağlamadan dolayı olduğuna inanmayan, büyü yaptırmayan, uğursuzluğa inanmayan ve Rablerine güvenenlerdir” buyurdu. Ukkaşe b. Mihsan ayağa kalktı ve “Ey Allah’ın Rasulü! Ben onlardan mıyım?” dedi. Rasulullah (sav) “evet” buyurdu. Sonra bir başkası kalktı ve “ben de onlardan mıyım?” deyince Rasulullah (sav) “Ukkaşe seni geçti” buyurdu." [Ebu İsa (Tirmizî) der ki: Bu hadis hasen sahihtir. Bu konuda İbn Mesud ve Ebu Hüreyre’den de hadis rivâyet edilmiştir.]