249 Kayıt Bulundu.
Bize el-Hasan b. Ali, ona Yahya b. Adem, ona Süfyan, ona Hakîm b. Cübeyr, ona Muhammed b. Abdurrahman b. Yezid, ona babası, ona da Abdullah, Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Kendisine yetecek malı olduğu halde başkalarına el açan insanın aldığı mal, onun suratında bir tırmalama –veya soyma veya ısırma- yarası açtığı halde kıyâmet günü mahşere gelir." Ey Allah’ın Rasulü insana yetecek miktar mal ne kadardır? diye soruldu. "Elli dirhem gümüş veya o kıymette altındır," buyurdu. [Ravi Yahya dedi ki: Abdullah b. Osman, Süfyan'a: Hatırladığıma göre Şu'be, Hakîm b. Cübeyr'den (hadis) rivayet etmezdi" dedi. Süfyân da bu hadisi bize Muhammed b. Abdurrahman b. Yezid'den, Zübeyd rivayet etti cevabını verdi.]
Açıklama: Hanefî fukahası, giyecek bir elbisesi ve günlük yiyeceği olan insanın dilenmesini helâl saymaz. Onlara göre zenginliğin ölçüsü de aslî ihtiyaçlarından fazla olarak nisap miktarı mala sahip olmaktır, ki o da iki yüz dirhem gümüştür. İmam Mâlik ve Şâfiî’ye göre ise zenginliğin belli bir ölçüsü yoktur. Dolayısıyla kendisine ve aile efradına bir yıl yetecek kadar mala sahip olmayan insanın zekât alması helâldir. Ahmed b. Hanbel ve diğer bir kısım fukahaya göre de izahına çalıştığımız hadiste belirtildiği üzere elli dirhem gümüş veya o değerde altını olanın dilenmesi ve zekât alması haramdır. Bu konuda bağlayıcı bir ölçü koymaktan ziyade, insanın çok zorunlu haller dışında başkalarına el açmayı alışkanlık haline getirmemesi temel ilke olarak görülmelidir. Kaldı ki, bir devlet sistemi içinde yaşayan insanların, hiçbir halde dilenmeye hakları da olmamalıdır. Çünkü devlet, kendi vatandaşlarının zaruri ihtiyaçları için sigortadır. Sosyal devlet anlayışının hâkim olduğu günümüzde bu husus, yasal bir statüye de kavuşmuş bulunmaktadır.
Bize Affân, ona Ebu Avâne, ona Süleyman el-A'meş, ona Mücahid, ona da İbn Ömer'in rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Allah'a (c.c) sığınana kucak açın. Sizden bir şey isteyene verin. Davet edene icabet edin. Size iyilikle gelene aynıyla karşılığını verin. Ona karşılığında verecek bir şey bulamazsanız, karşılık olacağına kanaat getirinceye kadar onun için dua edin."
Açıklama: 5365. hadiste sened ve metin olarak mükerrerdir.
Bize Musa b. İsmail, ona Vüheyb, ona Hişâm, ona babası (Urve b. Zübeyr), ona da Hakîm b. Hizâm'ın söylediğine göre Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurmuştur: "Veren el alan elden üstündür. Öncelikle geçimini sağlamakla yükümlü olduğun kimselerle başlamalısın. Sadakanın en iyisi (ailenin) ihtiyaçları karşılandıktan sonra verilen sadakadır. Dilenmeyeni ve haram işlerden uzak durmak isteyeni Allah saygın ve onurlu kılar; başkalarına muhtaç olmamaya çalışanı Allah (kendi kendine yeter bir mali imkana) kavuşturur."
Bize Ebu Numan, ona Hammâd b. Zeyd, ona Eyyub, ona Nâfi, ona İbn Ömer; (T) Bize Abdullah b. Mesleme, ona Mâlik, ona Nâfi, ona Abdullah b. Ömer şöyle söylemiştir: Rasulullah (sav) minberde sadakadan, iffetli olmaktan ve istemenin (kötülüğünden) bahsedip şöyle buyurdu: "Veren el, alan elden daha hayırlıdır. Çünkü veren el, infak edendir. Alan el ise isteyendir."
Bize Ali b. Muhammed, ona Vekî', ona İbn Ebu Zi'b, ona Muhammed b. Kays, ona Abdurrahman b. Yezîd, ona da (Hz. Peygamber’in azatlısı) Sevbân, Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu nakletmiştir: " "Kim bir hususta bana söz verir? Ben de onun cennete gireceğine söz vereyim." diye sordu. "Ben!" diye atıldım. Rasulullah (sav) "Kimseden bir şey isteme!" buyurdu. Râvi şöyle demiştir: "Bundan sonra Sevbân, binek üstünde iken kamçısı elinden (yere) düşse de kimseye, şunu versene demez, hayvandan iner kendi alırdı."
Bize Ebu Numan, ona Hammâd b. Zeyd, ona Eyyub, ona Nâfi, ona İbn Ömer; (T) Bize Abdullah b. Mesleme, ona Mâlik, ona Nâfi, ona Abdullah b. Ömer şöyle söylemiştir: Rasulullah (sav) minberde sadakadan, iffetli olmaktan ve istemenin (kötülüğünden) bahsedip şöyle buyurdu: "Veren el, alan elden daha hayırlıdır. Çünkü veren el, infak edendir. Alan el ise isteyendir."
Bize Yahya b. Eyyüb ve Kuteybe b. Said, o ikisine İsmail b. Cafer, ona Şerik, ona Meymune'nin azatlısı Ata b. Yesar, ona da Ebu Hureyre, Allah'ın Rasulü'nden (sav) rivayet etmiştir: "(Gerçek) yoksul, bir veya iki hurma, bir veya iki lokma ile baştan savılan (dilenciler) değildir. Gerçek yoksul, (utancından dolayı) ihtiyacını dile getiremeyen kişilerdir. İsterseniz 'elâlemden ısrarla istekte bulunmazlar' (Bakara, 2/273) ayetini okuyunuz."