198 Kayıt Bulundu.
Açıklama: Ma'merin şekki için bk. MA019527-2.
Açıklama: Ma'merin şekki için bk. MA019527.
Bize İshak, ona Ravh b. Ubade, ona Şu'be, ona Huseyn b. Abdurrahman, ona da İbn Abbas, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Ümmetimden yetmişbin kişi, hesaba çekilmeden cennete girecektir. Onlar efsun yapmazlar, uçan hayvanlarla uğursuzluk olacağı görüşüne gitmezler ve her hususta Rabb'lerine güvenip dayanırlar."
Açıklama: Burada zikredilen 70.000 rakamını kesretten kinaye olarak görmek gerekir. Hesapsız cennete gitmeyi ise, inançlarına şirk bulaştırmadıkları ve Allah'a tam bir tevekkül ile inandıkları için, huzurda tek tek yaptıklarının hesabını vermeye mahal bırakmadan Allah Teala tarafından affedilecekleri şeklinde anlamak gerekmektedir.
Bize Müsedded, ona Husayn b. Numeyr, ona Husayn b. Abdurrahman, ona Saîd b. Cübeyr, ona da İbn Abbas (r.anhumâ) “Bir gün Nebi (sav) yanımıza çıkıp geldi ve şöyle buyurdu” demiştir: "Bana ümmetler gösterildi, bir nebi beraberinde bir adamla, bir başka nebi iki adamla, bir diğeri beraberinde bir topluluk ile geçmeye başladılar. Hatta kimi nebi ile beraber hiç kimse yoktu. Derken ufku kapatan çok kalabalık bir topluluk gördüm. Bunun benim ümmetim olacağını ümit ettim, ancak “Bu, Musa ve onun kavmidir” denildi. Sonra bana “bir bak” denildi. Baktım ve ufku kapatan çok sayıda bir kalabalık gördüm. Bana, “Şuraya ve şuraya da bak” denildi. Yine ufku kapatan çok sayıda kalabalık gördüm. “İşte bunlar senin ümmetindir, bunlarla beraber hesapsız olarak cennete girecek yetmiş bin kişi vardır” denildi. Rasulullah (sav) kendilerine geniş bir açıklama yapmadan insanlar dağıldı. Nebi’nin (sav) ashabı kendi aralarında müzakere ederek “Bizler müşrik olarak doğduk, fakat Allah’a ve Rasulü’ne iman ettik, Fakat bunlar (bu sözü edilen yetmiş bin kişi) bizim oğullarımız olmalıdır” dediler. Bu söyledikleri Nebi’ye (sav) ulaşınca, O şöyle buyurdu: “Onlar herhangi bir şeyi uğursuzluk saymayan, rukye, dağlama yapmayan ve Rablerine tevekkül edenlerdir” buyurdu. Bunun üzerine Ukkâşe b. Mihsan ayağa kalkarak “Ey Allah’ın Rasulü, ben onlardan birisi miyim?” dedi. Rasulullah (sav) “Evet” buyurdu. Bir başkası ayağa kalkarak “Ben onlardan birisi miyim?” dedi. Allah Rasulü: “Ukkâşe bunu senden önce sordu” buyurdu."
Bize Ka'neb, ona Malik, ona İbn Şihâb, ona Hamza ve Salim b. Abdullah b. Ömer, ona da Abdullah b. Ömer'in söylediğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Uğursuzluk evde, kadında ve attadır." [Ebu Davud dedi ki: Bu hadis Haris b. Miskîn'e okundu, ben de orada idim. Kendisine: Bunu sana İbn Kasım haber verdi mi? diye soruldu. Haris b. Miskin de şöyle dedi: Kadındaki ve evdeki uğursuzluk (İmam) Malik 'e soruldu da nice evler var ki onlarda oturan insanlar helak oldular. Sonra onlara başkaları oturdu, (onlar da) helak oldular. Bizim görüşümüze göre bu (durum, bu hadisin) tefsiridir. Allah daha iyi bilir cevabını verdi.] [Yine Ebu Davud, Hz. Ömer'in şöyle söylediğini nakletmiştir: 'Evdeki bir hasır doğurmayan bir kadından daha hayırlıdır.']
Bize Ka'neb, ona Malik, ona İbn Şihâb, ona Hamza ve Salim b. Abdullah b. Ömer, ona da Abdullah b. Ömer'in naklettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Uğursuzluk evde, kadında ve attadır." [Ebu Davud dedi ki: (Bu hadis) Haris b. Miskîn'e okundu, ben de orada idim. Kendisine: (Bunu) sana İbn Kasım haber verdi mi? diye soruldu. (Haris b. Miskin de şöyle) dedi: Kadındaki ve evdeki uğursuzluk (İmam) Malik'e soruldu da nice evler var ki onlarda oturan insanlar helak oldular. Sonra onlara başkaları oturdu, (onlar da) helak oldular. Bizim görüşümüze göre bu (durum, bu hadisin) tefsiridir. Allah daha iyi bilir cevabını verdi.] [Yine Ebu Davud Hz. Ömer'in şöyle söylediğini nakletti: Evdeki bir hasır, doğurmayan bir kadından daha hayırlıdır.