212 Kayıt Bulundu.
Bize İbn Ebu Meryem, ona Yahya, ona Humeyd, ona da Enes, Nebi’den (sav) rivayet etmiştir; (T) Ali b. Abdullah dedi ki: Bize Halid b. el-Hâris, ona Humeyd, ona da Meymûn b. Siyâh, Enes b. Mâlik’e “Ey Ebu Hamza, kulun kanını (canını) ve malını haram kılan nedir?” diye sordu. Enes, “Kim Allah’tan başka ilâh olmadığına şehadet getirir, kıblemize yönelir, namazımızı kılar, kestiğimizi yerse o kişi müslümandır. Artık müslümanın lehine olan, onun da lehinedir. Müslümanın aleyhine olan onun da aleyhinedir” dedi.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Said b. Ebu Meryem arasında inkita vardır.
Bize Mahmud, ona Abdurrezzâk, ona Ma'mer, ona Zührî, ona Salim, ona da İbn Ömer; (T) Bana Nuaym, ona Abdullah, ona Ma'mer, ona Zührî, ona Salim, ona da babası (Abdullah b. Ömer) şöyle demiştir: Peygamber (sav) Hâlid b. Velîd'i Cezîme oğulları kabilesi üzerine gönderdi. Onlar “Müslüman olduk (أَسْلَمْنَا)” kelimesini iyi söyleyemedikleri için (Müslüman olduklarını ifade etmek üzere, şirki kast ederek) “biz dinden çıktık, biz dinden çıktık (صَبَأْنَا صَبَأْنَا)” dediler. Ancak Hâlid (dediklerini anlamadığı için) bunlardan bir kısmını öldürmeğe, bir kısmını da esir etmeye başladı ve her birimize esirini vererek onu öldürmemizi emretti. Bunun üzerine ben “Vallahi ben ve arkadaşlarımdan hiçbiri esirini öldürmeyecek” dedim. Bu durumu Hz. Peygamber'e (sav) anlattık, O da iki defa "Allah'ım, ben Halid b. Velîd'in işlediği bu cürümden beri olduğumu sana bildiriyorum" buyurdu.
Bize Ali b. Abdullah, ona Muhammed b. Abdullah el-Ensârî, ona İbn Avn, ona da Ebu Kılâbe'nin azatlısı Selman Ebu Recâ şöyle rivayet etmiştir: Ebu Kılâbe, Ömer b. Abdülaziz'in arkasında oturuyordu. Huzuruna giren insanlar "Kasâme" konusunda konuştular ve önceki halifelerin kasâme konusunda kısas uyguladıklarını söylediler. Bunun üzerine Ömer b. Abdülaziz, arkasında bulunan Ebu Kılâbe'ye döndü ve “ey Abdullah b. Zeyd, sen ne dersin” ya da “sen ne dersin ey Ebu Kılâbe” diye sordu. (Ebu Kılâbe der ki:) Ben de “İslam'da; evlilik yaptıktan sonra zina eden, haksız yere bir cana kıyan ve Allah ve Rasulü ile savaşanlar hariç katli helal olan kimse bilmiyorum” dedim. Bunun üzerine Anbese “Enes b. Mâlik bize şöyle şöyle (yani Uranîler hadisini) rivayet etti” dedi. Ben de “Bana da Enes şöyle rivayet etti” dedim: Bir topluluk Peygamber'in (sav) huzuruna geldi ve kendisiyle konuştular. Ardından “buranın havası bizi hasta etti” dediler. Hz. Peygamber (sav) de "Şu çıkan develer bize ait. hadi gidip onların sütünden ve idrarından için" buyurdu. Onlar da deve sürüsüne çıkıp onların idrarından ve sütünden içerek sağlıklarına kavuştular. Sonra çobanın üzerine yürüyüp onu öldürdüler ve develeri alıp kaçtılar. Şimdi bunlara hangi hükmü uygulamaktan geri durulur ki? Bunlar insan öldürdüler, Allah'a ve Rasulü'ne savaş açtılar ve Allah Rasulü'nü (sav) endişeye sevk ettiler. Anbese, hayretle “subhânallah” dedi. Bne de “Sen beni Enes'ten rivayet ettiğim hadis hususunda itham mı ediyorsun?” dedim. Anbese de “hayır Enes böyle rivayet etti” dedi sonra da “Ey ahali içinizde bu (Ebu Kılâbe) ve bu gibiler bulundukça sizler jayır içinde olmaya devam edeceksiniz” dedi.
Bize Ali b. Abdullah, ona Muhammed b. Abdullah el-Ensârî, ona İbn Avn, ona da Ebu Kılâbe'nin azatlısı Selman Ebu Recâ şöyle rivayet etmiştir: Ebu Kılâbe, Ömer b. Abdülaziz'in arkasında oturuyordu. Huzuruna giren insanlar "Kasâme" konusunda konuştular ve önceki halifelerin kasâme konusunda kısas uyguladıklarını söylediler. Bunun üzerine Ömer b. Abdülaziz, arkasında bulunan Ebu Kılâbe'ye döndü ve “ey Abdullah b. Zeyd, sen ne dersin” ya da “sen ne dersin ey Ebu Kılâbe” diye sordu. (Ebu Kılâbe der ki:) Ben de “İslam'da; evlilik yaptıktan sonra zina eden, haksız yere bir cana kıyan ve Allah ve Rasulü ile savaşanlar hariç katli helal olan kimse bilmiyorum” dedim. Bunun üzerine Anbese “Enes b. Mâlik bize şöyle şöyle (yani Uranîler hadisini) rivayet etti” dedi. Ben de “Bana da Enes şöyle rivayet etti” dedim: Bir topluluk Peygamber'in (sav) huzuruna geldi ve kendisiyle konuştular. Ardından “buranın havası bizi hasta etti” dediler. Hz. Peygamber (sav) de "Şu çıkan develer bize ait. hadi gidip onların sütünden ve idrarından için" buyurdu. Onlar da deve sürüsüne çıkıp onların idrarından ve sütünden içerek sağlıklarına kavuştular. Sonra çobanın üzerine yürüyüp onu öldürdüler ve develeri alıp kaçtılar. Şimdi bunlara hangi hükmü uygulamaktan geri durulur ki? Bunlar insan öldürdüler, Allah'a ve Rasulü'ne savaş açtılar ve Allah Rasulü'nü (sav) endişeye sevk ettiler. Anbese, hayretle “subhânallah” dedi. Ben de “Sen beni Enes'ten rivayet ettiğim hadis hususunda itham mı ediyorsun?” dedim. Anbese de “hayır Enes böyle rivayet etti” dedi sonra da “Ey ahali içinizde bu (Ebu Kılâbe) ve bu gibiler bulundukça sizler hayır içinde olmaya devam edeceksiniz” dedi.
Bize Mahmud, ona Abdurrezzâk, ona Ma'mer, ona Zührî, ona Salim, ona da İbn Ömer; (T) Bana Nuaym, ona Abdullah, ona Ma'mer, ona Zührî, ona Salim, ona da babası (Abdullah b. Ömer) şöyle demiştir: Peygamber (sav) Hâlid b. Velîd'i Cezîme oğulları kabilesi üzerine gönderdi. Onlar “Müslüman olduk (أَسْلَمْنَا)” kelimesini iyi söyleyemedikleri için (Müslüman olduklarını ifade etmek üzere, şirki kast ederek) “biz dinden çıktık, biz dinden çıktık (صَبَأْنَا صَبَأْنَا)” dediler. Ancak Hâlid (dediklerini anlamadığı için) bunlardan bir kısmını öldürmeğe, bir kısmını da esir etmeye başladı ve her birimize esirini vererek onu öldürmemizi emretti. Bunun üzerine ben “Vallahi ben ve arkadaşlarımdan hiçbiri esirini öldürmeyecek” dedim. Bu durumu Hz. Peygamber'e (sav) anlattık, O da iki defa "Allah'ım, ben Halid b. Velîd'in işlediği bu cürümden beri olduğumu sana bildiriyorum" buyurdu.
Açıklama: Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: أُمِرْتُ أَنْ أُقَاتِلَ النَّاسَ حَتَّى يَقُولُوا لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Ali b. el-Medînî arasında inkita vardır.