1638 Kayıt Bulundu.
Bize Amr b. Muhammed en-Nakıd, ona Haşim b. Kasım, ona İsrail, ona Yusuf b. Ebu Bürde, ona babası (Amir b. Abdullah b. Kays), ona da Hz. Aişe şöyle demiştir: "'Hz. Peygamber (sav) heladan çıktığında '(Ey Allah'ım)! affını isterim' derdi."
Bize Kuteybe b. Said, ona Eyyüb b. Cabir, ona Abdullah b. Usm, ona Abdullah b. Ömer şöyle dedi: "Namaz elli vakit, cünüplükten dolayı yıkanmak ve elbiseden idrarı yıkamak yedişer defaydı. Rasululah (sav), namaz beş vakite, cünüplükten dolayı yıkanmak ve elbiseden idrarı yıkamak birer defaya indirilinceye kadar duaya devam etti."
Bize İbn Avf, ona Abdulğaffâr b. Davud, ona Yakub b. Abdurrahman, ona Musa b. Ukbe, ona Abdullah b. Dinar, ona da İbn Ömer'in (ra) rivayet ettiğine göre, Rasulullah'ın (sav) dualarından biri de şöyle idi: "Allah’ım! Verdiğin nimetin zevâl bulmasından, lütfettiğin âfiyetin yitip gitmesinden, intikamının gelivermesinden ve gazabının her çeşidinden sana sığınırım."
Bize Muhammed b. Alâ, ona Ebu Üsâme, ona Büreyd b. Abdullah, ona Ebu Bürde, ona da Ebu Mûsâ şöyle anlattı: Rasûlullah (sav)’in Huneyn’de işi bitince Ebû Âmir’i ordu komutanı olarak Evtâs’a gönderdi. O, Düreyd b. es-Sımme ile karşı karşıya geldi. (Yapılan harpte) Düreyd öldürüldü. Adamlarını da Allah hezimete uğrattı. Ebû Mûsâ (devamla) şöyle dedi: Rasûlullah (sav) beni de Ebû Âmir ile birlikte göndermişti. Ebû Âmir’in dizine ok isabet etti. Oku Cüşemî (adındaki bir düşman askeri) atmış ve dizine isabet ettirmişti. Ben Ebû Âmir’in yanına gidip: – Amca, (bu oku) sana kim attı? diye sordum. O Ebû Mûsâ’ya göstererek: – İşte bana oku atan katilim şudur, dedi. Ben de ona yöneldim ve ona yetiştim. Beni görünce dönüp kaçmaya başladı. Ben de onun peşinden koşup “(kaçmaya) utanmıyor musun? Dursana!” diye bağırmaya başladım. Bunun üzerine o kaçmaktan vazgeçti. Kılıçlarımızla vuruşmaya başladık. (Mücadele) sonrasında ben onu geberttim. Ardından da (dönüp) Ebû Âmir’e: – Allah seninkinin canını aldı, dedim. Bana: – O halde şu oku çıkar, dedi. Ben de hemen çekip çıkardım. Okun çıktığı yerden su boşandı. Bana: – Yeğenim, Peygamber (sav)'e (benden) selam et ve günahlarımın bağışlanması için dua etmesini söyle, dedi. Sonra da beni (kendi yerine) ordunun başına geçirdi. Biraz sonra da ruhunu teslim etti. Ben (seferden döndükten sonra) Peygamber’in (sav) huzuruna girdim. O evinde üzerinde döşek olan dokuma bir sedirinin üstünde idi. Döşeğin örgüleri sırtında ve yanlarında iz yapmıştı. Kendisine bizim ve Ebû Âmir’in başından geçenler ile onun “günahlarımın bağışlanması için dua etsin” şeklindeki isteğini ilettim. Bunun üzerine Peygamber su istedi. Abdest aldıktan sonra ellerini kaldırarak “Allah’ım, Ubeyd Ebû Âmir’in günahlarını bağışla” diye dua etti. Ben onun koltuklarının altındaki beyazlığını gördüm. Ardından duaya şöyle devam etti: “Allah’ım, onu kıyamet gününde şu yarattığın insanların çoğundan üstün (bir makamda) kıl”. Bunun üzerine ben: – Benim günahlarımın bağışlanması için de dua edin, deyinde o: “Allah’ım, Abdullah b. Kays’ın günahını bağışla ve onu kıyamet gününde güzel bir makama yerleştir” diye dua etti. Ebû Bürde dedi ki: Dualardan biri Ebû Âmir, diğeri ise Ebû Mûsâ içindir.
Biz her peygamberi -Allah'ın izniyle- ancak kendisine itaat edilmesi için gönderdik. Eğer onlar kendilerine zulmettikleri zaman sana gelseler de Allah'tan bağışlanmayı dileseler, Resûl de onlar için istiğfar etseydi Allah'ı ziyadesiyle affedici, esirgeyici bulurlardı.
Halbuki sen onların içinde iken Allah, onlara azap edecek değildir. Ve onlar mağfiret dilerlerken de Allah onlara azap edici değildir.
Bana Muhammed b. Abdullah b. Havşeb, ona Abdülvehhâb, ona Halid, ona İkrime, ona İbn Abbâs; (T) Bana Muhammed, ona Affân b. Müslim, ona Vuheyb, ona Halid, ona İkrime ona da İbn Abbas (r.anhuma) şöyle rivayet etmiştir: "Peygamber (sav) Bedir günü, çadırında “Allah'ım bize söz verdiğin yardımı ve vadettiğin zaferi istiyorum. Allah'ım eğer (aksini) dilersen yeryüzünde bugünden sonra sana ibadet edilmez (ibadet eden kalmaz)” diye dua etti. Hz. Ebu Bekir, Peygamber'in elini tuttu “yeter ey Allah'ın Rasulü, Rabbine karşı duada çok ısrarcı oldun” dedi. Bunun üzerine, zırhını giyinmiş olarak ayaklanan Rasulullah (sav) “Yakında o topluluk bozguna uğrayacak ve arkalarını dönüp kaçacaklardır” [Kamer, 54/45] ayetini okuyarak çadırından dışarı çıktı."