Giriş

Bize Yunus, ona Leys, ona Yezid b. Ebu Habib, ona Ebu Bekir b. İshak b. Yesâr, ona Abdullah b. Urve, ona da Urve, Âişe'nin şöyle anlattığını rivayet etmiştir: "Hz. Peygamber (sav) Medine'ye hicret ettiğinde ashabından (muhacirlerden) birçoğu hastalandı. Ebubekir, Ebubekir’in azatlısı Âmir b. Fuheyre ve Bilal de hastalanmıştı. Hz. Âişe, onları ziyaret etmek için Hz. Peygamber’den (sav) izin istedi. Rasulullah (sav) da izin verdi. Âişe babası Ebubekir’e varıp 'Kendini nasıl hissediyorsun?' diye sorunca, Ebu Bekir 'Herkes ailesiyle (rahat bir şekilde) sabahlar. Halbuki ölüm onlara ayakkabılarının bağcığından daha yakındır' dedi. Daha sonra Âmir’e gidip nasıl olduğunu sordu. O da 'Ben ölümün acısını tatmadan onu buldum. Muhakkak ki korkak kişinin ölümü, onun hemen tepesindedir' dedi. Bilal’e gidip nasıl olduğunu sorunca, o da 'Mekke vâdîsinde etrafımı ızhir ve celil otları sararak bir gecelik olsun geceler miyim bir bilsem?' diye cevap verdi. Âişe dönüp onların söylediklerini Hz. Peygamber’e haber verdi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) de göğe bakarak 'Allah'ım! Bize Mekke'yi sevdirdiğin gibi Medine'yi de sevdir, hatta daha fazla sevdir. Buranın sa’ ve müddünü (ölçü ve tartı ile alınıp satılan mallarını) bizim için bereketlendir. Medine'nin vebasını (sıtmasını) Mehyea bölgesine taşı' diye dua etti. Mehyea’nın Cuhfe bölgesi olduğu iddia edilmiştir."


Açıklama: Hadis mütabileriyle birlikte sahihtir.

    Öneri Formu
75307 HM024864 İbn Hanbel, VI, 65

Bize Muhammed b. Cafer, ona Şu’be, ona Süleyman, ona Ebu'd-Duhâ, ona da Mesrûk, Âişe’nin şöyle anlattığını rivayet etmiştir: "Hz. Peygamber (sav) bir hastayı ziyaret ettiğinde, eliyle hastayı mesheder ve 'Ey insanların Rabbi! Bu rahatsızlığı gider ve şifa ver. Şifa verici ancak sensin. Senin şifandan başka hiçbir şifa yoktur. Öyle bir şifa ver ki hasta üzerinde hiçbir hastalık izi bırakmasın' diye dua ederdi. Hz. Peygamber'in (sav) ölümü ile sonuçlanan hastalığı sırasında, hastalara yaptığı o duayı yapmak için elini tuttum. Hz. Peygamber (sav) elini elimden çekti ve 'Ya Rab! Beni bağışla! Beni refîk-i a'lâ ehlinden (Allah’a, cennete, peygamberlere, meleklerle birlikte) kıl' diye dua etti."


    Öneri Formu
73862 HM025459 İbn Hanbel, VI, 126

Bize İbn Cafer, ona Şu’be, ona Süleyman, ona Ebu'd-Duhâ, ona da Mesrûk, Âişe’nin şöyle anlattığını rivayet etmiştir: "Hz. Peygamber (sav) hastayı ziyaret ettiğinde şu cümlelerle dua ederdi: 'Ey İnsanların Rabbi! Bu sıkıntıyı gider. Şifa ver. Şifa verici ancak sensin. Senin şifandan başka hiçbir şifa yoktur. Öyle bir şifa ver ki hasta üzerinde başka hiçbir hastalık izi bırakmasın.' Hz. Âişe sözlerine şöyle devam etmiştir: Rasulullah'ın (sav) ölümü ile sonuçlanan hastalığı ağırlaşınca, elini tutup meshetmeye ve o duayı okumaya başladım. Hz. Peygamber (sav) elini elimden çekti ve 'Ya Rab! Beni bağışla. Beni refika (Allah’a, cennete, peygamberlere ve meleklere) ulaştır' dedi." [Ravi Ebu Muaviye, Hz. Âişe’nin şu sözünü de nakletmiştir: 'Bu, Rasulullah'tan duyduğum en son söz oldu.' İbn Cafer ise rivayetinde şöyle demiştir: 'Hz. Peygamber bir hastayı ziyaret edince ona eliyle mesheder ve 'Bu hastalığı gider...' diye dua ederdi.']


    Öneri Formu
74775 HM024686 İbn Hanbel, VI, 45


    Öneri Formu
23078 B006361 Buhari, Daavât, 34

Bize Müsedded, ona Abdulvaris, ona Abdulaziz, ona da Enes b. Malik'in rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber'in (sav) en fazla yaptığı dua şu idi: "Ey Rabbimiz, bize dünyada da güzellik ver, âhirette de güzellik ver; ve bizi ateş aza­bından koru."


    Öneri Formu
23106 B006389 Buhari, Daavât, 55

Bize Esved b. Âmir, Kâmil, ona Habîb, ona da İbn Abbâs şöyle demiştir: "Teyzem Meymûne'nin yanında geceyi geçirdim. Rasulullah (sav) gece uyandı" [-İbn Abbas hadisin geri kalanını anlattı, sonra şöyle devam etti:-] "...Sonra rükû yaptı. Onu rükûda “Sübhâne Rabbiye’l-azîm” derken gördüm. Ardından başını kaldırdı ve Allah’a dilediği kadar hamd etti, sonra secde etti ve secdesinde “Sübhâne Rabbiye’l-a’lâ” dedi. sonra başını kaldırdı ve iki secde arasındaki oturuşta da “Rabbi’ğfir lî, verhamnî, vecburnî, verfa’nî, verzuknî, vehdinî (Rabbim! Beni bağışla, bana merhamet et, eksiklerimi gider, derecemi yükselt, beni rızıklandır ve bana doğru yolu göster)” dedi."


    Öneri Formu
46199 HM003514 İbn Hanbel, I, 371

Bize İbn Nümeyr, ona Abdülmelik, ona Atâ, ona da Cabir şöyle demiştir: Rasulullah’ın (sav) döneminde, oğlu İbrahim’in vefat ettiği gün güneş tutulması oldu. İnsanlar “güneş, İbrahim’in ölümü sebebiyle tutuldu” dediler. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz (sav) kalktı ve insanlara altı rüku ve dört secdeden oluşan bir namaz kıldırdı. Tekbir aldı, oldukça uzun okudu, ardından neredeyse kıyamı kadar uzun bir rükû yaptı, Rükudan kalktı, yine uzun bir kıraat yaptı ama bu, ilkinden daha kısaydı, sonra tekrar kıyamı kadar uzun rükûa yaptı, sonra rükudan kalkıp, bir kez daha kıraat yaptı, bu da öncekinden daha kısaydı, Sonra tekrar rükû yaptı, ardından secdeye vardı ve İki secde yaptı. Sonra tekrar kalktı ve yine üç rüku yaptı Bu üç rükuun her biri, kendisinden önceki rükudan daha kısa idi. Ancak rükûları neredeyse kıyamları kadar uzundu. Namaz sırasında, Rasulullah (sav) geri çekildi, cemaat de onunla birlikte geri çekildi. Sonra tekrar öne geçti, saflar da onunla birlikte öne geçti. Namazı tamamladığında güneş yeniden açılmıştı. Sonra şöyle buyurdu: "Ey insanlar! Güneş ve ay, Allah’ın ayetlerinden iki ayettir. Bunlar, hiçbir insanın ölümü veya doğumundan dolayı tutulmaz. Böyle bir şey gördüğünüzde güneş açılıncaya kadar namaz kılın."


    Öneri Formu
100044 MŞ008390 Musannef-i İbn Ebi Şeybe, Salavât, 748


    Öneri Formu
20415 T003450 Tirmizi, Daavât, 49


    Öneri Formu
155033 BS017848 Beyhaki, Sünenü'l Kübra, IX 34


    Öneri Formu
288546 BS017848-2 Beyhaki, Sünenü'l Kübra, IX 34