37 Kayıt Bulundu.
İşte bunlar, Allah'ın, sana hak olarak okuduğumuz âyetleridir. Allah hiçbir kimseye haksızlık etmek istemez.
Bize Muhammed b. Alâ, ona Hammâd b. Üsame, ona Büreyd b. Abdullah, ona Ebu Bürde, ona da Ebu Musa'nın rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Allah’ın benimle göndermiş olduğu hidâyet ve ilim, yeryüzüne yağan bol yağmura benzer. Yağmurun yağdığı bazı yerler yağmur suyunu emerek bol çayır ve ot bitirir. Bazı yerler ise serttir, suyu emmeyip üzerinde bekletir. Allah burada biriken sudan insanları faydalandırır. Hem kendileri içer, hem de hayvanlarını ve ekinlerini sularlar. Yağmurun yağdığı bazı yerler ise, düz arazilerdir. Buralar ne su tutar, ne de buralarda ot biter. Bu verdiğim örnek, Allah’ın dininde anlayışlı olan ve Allah’ın benimle gönderdiği şeylerin kendisine fayda verdiği, bunları öğrenip öğreten kimse ile buna başını kaldırıp kulak vermeyerek Allah’ın benimle gönderdiği hidâyeti kabul etmeyen kimsenin durumuna benzer." Ebu Abdullah (el-Buhârî) dedi ki: İshâk dedi ki "Ve kâne minhâ tâifetun kayyeleti'l-mâe (O topraktan kimi suyu içen bir taifedir)" şeklinde söyledi. 'Ka'a' üzerinde suyu tutan arazi parçasıdır. 'Safsaf' ise dümdüz arazi demektir.
Açıklama: Buhârî, rivayetin sonunda yaptığı açıklamalarla İshak b. Râhûye’den gelen tariklerdeki bazı lafız farklılıklarına işarette bulunmuştur. Hadisin sonunda الصَّفْصَفُ kelimesi hakkında yapılan açıklama ise rivayetteki قَاعٌ kelimesinin Kur’ân-ı Kerîm’de bu kelimeyle birlikte kullanılmasından (Tâhâ, 20/106) kaynaklanmaktadır. Nitekim hadisteki bazı lâfızları Kur'ân'dakilerle birlikte açıklamak Buhârî'nin âdetindendir (İbn Hâcer, Fethu’l-Bârî, Beyrut, ty I/177).
Bize Muhammed b. Alâ, ona Hammâd b. Üsame, ona Büreyd b. Abdullah, ona Ebu Bürde, ona da Ebu Musa, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Allah’ın benimle göndermiş olduğu hidâyet ve ilim, yeryüzüne yağan bol yağmura benzer. Yağmurun yağdığı bazı yerler yağmur suyunu emerek bol çayır ve ot bitirir. Bazı yerler ise serttir, suyu emmeyip üzerinde bekletir. Allah burada biriken sudan insanları faydalandırır. Hem kendileri içer, hem de hayvanlarını ve ekinlerini sularlar. Yağmurun yağdığı bazı yerler ise, düz arazilerdir. Buralar ne su tutar, ne de buralarda ot biter. Bu verdiğim örnek, Allah’ın dininde anlayışlı olan ve Allah’ın benimle gönderdiği şeylerin kendisine fayda verdiği, bunları öğrenip öğreten kimse ile buna başını kaldırıp kulak vermeyerek Allah’ın benimle gönderdiği hidâyeti kabul etmeyen kimsenin durumuna benzer." Ebu Abdullah (el-Buhârî) dedi ki: İshâk dediki “Ve kâne minhâ tâifetun kayyeleti'l-mâe (O topraktan kimi suyu içen bir taifedir)” şeklinde söyledi. ''Ka'a'' üzerinde suyu tutan arazi parçasıdır. ''Safsaf'' ise dümdüz arazi demektir.
Açıklama: Buhârî, rivayetin sonunda yaptığı açıklamalarla İshak b. Râhûye’den gelen tariklerdeki bazı lafız farklılıklarına işarette bulunmuştur. Hadisin sonunda الصَّفْصَفُ kelimesi hakkında yapılan açıklama ise rivayetteki قَاعٌ kelimesinin Kur’ân-ı Kerîm’de bu kelimeyle birlikte kullanılmasından (Tâhâ, 20/106) kaynaklanmaktadır. Nitekim hadisteki bazı lâfızları Kur'ân'dakilerle birlikte açıklamak Buhârî'nin âdetindendir (İbn Hâcer, Fethu’l-Bârî, Beyrut, ty I/177).
Hakikaten, biz dilersek sana vahyettiğimizi ortadan kaldırırız; sonra bu durumda sen de bize karşı hiçbir koruyucu bulamazsın.
Bu yeni Kitab'a inanmazlarsa (ve bu yüzden helâk olurlarsa) arkalarından üzüntüyle neredeyse kendini harap edeceksin.
Size Allah'ın âyetleri okunurken, üstelik Allah Resûlü de aranızda iken nasıl inkâra saparsınız? Her kim Allah'a bağlanırsa kesinlikle doğru yola iletilmiştir.
(Ey Muhammed!) De ki: “Ey insanlar! Şüphesiz ben, yer ve göklerin hükümranlığı kendisine ait olan Allah’ın hepinize gönderdiği peygamberiyim. O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur. O, diriltir ve öldürür. O hâlde, Allah’a ve O’nun sözlerine inanan Resûlüne, o ümmî peygambere iman edin ve ona uyun ki doğru yolu bulasınız.”