37 Kayıt Bulundu.
Bize Suveyd b. Nasr, ona Abdullah b. el-Mübarek, ona el-Mesudî, ona Ali b. el-Akmer, ona da Ebu’l-Ahvas’ın rivayet ettiğine göre Abdullah (b. Mesud) şöyle demiştir: Yarın Allah azze ve cellenin huzuruna Müslüman olarak varmak isteyen bir kimse, şu beş vakit namazı, namaz için ezan okunan yerde (yani mescitte) kılmaya devam etsin. Şüphesiz ki, Allah azze ve celle Nebi’sine (sav) hidayet sünnetleri (Sünen-i hüdâ) vermiştir. Bu namazlar da hidayet sünnetlerindendir. Ben öyle zannediyorum ki, sizlerin her birinizin evinde namaz kıldığı bir mescidi (namaz kılacak bir yeri) mutlaka vardır. Eğer namazlarınızı evlerinizde kılar ve mescitlerinizi terk edecek olursanız, Nebinizin (sav) sünnetini terk etmiş olursunuz. Nebi’nizin (sav) sünnetini terk ettiğinizde ise, doğru yoldan şaşarsınız. Müslüman bir kul abdest alır, bu abdestinin güzel olmasına özen gösterirse, sonra da namaza yürüyerek giderse, Allah azze ve celle onun attığı her bir adım için bir iyilik sevabı yazar, onun derecesini bir seviye yükseltir ve ondan bir günahı siler. Ben (namaza giderken) kısa adımlar ile yürümeye çalıştığımızı hatırlarım. Yine aramızda ancak nifakı açıkça bilinen bir münafığın cemaatten geri kaldığını (cemaate katılmadığını) bilirim. Hatta ben bir kişinin iki kişi arasında arasında yürütülmek suretiyle bile olsa (mescide getirilip) nihayet saftaki yerini aldığını görmüşümdür.
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Ebu Âsım, ona İmran, ona Katade, ona Abdürabbih, ona Ebu Iyâd, ona da İbn Mesud (ra); Rasulullah (sav) teşehhüde oturduğu zaman...diyerek önceki hadisin benzerini zikreder. Önceki hadiste geçen ve "Rasuluhu" sözünden sonra da Hz. Peygamber'in şunları söylediğini rivayet eder: "…Allah onu hakla ve kıyametin hemen öncesinde korkutucu ve müjdeleyici olarak göndermiştir. Kim Allah’a ve Rasulü’ne uyarsa, şüphesiz doğru yolu bulmuştur. Allah ve Rasulü’ne isyan eden ise, kendisinden başka kimseye zarar veremez. Allah’a hiçbir şekilde zarar veremez."
Açıklama: Buradaki teşehhüd kelimesinden maksat, nikâh akdinde yapılan konuşma ve duadır. Nikâh ve benzeri önemli işlerde, yapılan işe uygun bir konuşma yapmak ve bu konuşmada aynı zamanda Allah’tan hayır talebinde bulunmak sünnettir, İslâmî bir gelenektir. Nikâh, netice itibariyle bir akit olmakla birlikte, aynı zamanda bir ibadettir ve son derece önemli bir iştir. İnsan hayatının en önemli dönüm noktasıdır. Bu itibarla bunun güzel sözler ve hayırlı taleplerle yapılması, önemli görülmelidir.
Bize Ebu Bekir b. Hallâd el-Bâhilî, ona Yahya b. Said, ona Şu'be, ona İbn Aclân, ona da Avn b. Abdullah, Abdullah b. Mesud'un şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Size Rasulullah'tan (sav) nakilde bulunduğumda Hz. Peygamber'in (sav) sözünün hakka en uygun, en çok hidayete eriştirici ve takvaya en yaraşır olduğuna inanın!"
İman etmelerinden, Resûl'ün hak olduğuna şehadet getirmelerinden ve kendilerine apaçık deliller gelmesinden sonra inkârcılığa sapan bir kavme Allah nasıl hidayet nasip eder? Allah zalimler topluluğunu doğru yola iletmez.
Ey insanlar! Size Rabbinizden bir öğüt, gönüllerdekine bir şifa, müminler için bir hidayet ve rahmet gelmiştir.